Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/136 E. 2020/33 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/136
KARAR NO : 2020/33

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2017
KARAR TARİHİ : 25/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın —- bünyesinde yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri sektöründe yıllardır faaliyet gösterdiğini, müvekkili firmanın —- esas unsurlu seri markaların gerçek sahibi olduğunu, davalının ise kötü niyetli şekilde ——- markasını kendi adına tescil ettirdiğini, davalı adına tescilli —— markasının davacı adına tescilli olan ——- numaralı —— numaralı —– numaralı “——-markaları ile esas unsurlarının aynı olduğundan ve karışıklığa neden olacağından, davacının markalarının tanınmış marka olmaları, davalının kötüniyetli tescil yaptırdığı da dikkate alınarak, davalıya ait ——– 6769 sayılı SMK’nun 6/1, 6/3, 6/5, 6/9 ve 25. maddeleri uyarınca ————- emtiaları ile 43. sınıfta “yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil) hayvan bakım evleri hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili olarak dilekçe sunan ———– markanın müvekkiline ait olduğunu, tescil için başvuru tarihinin davacıdan daha önce, ——-” kökenli markalarda gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin “—-kökenli seri markaları bulunduğunu, ilk olarak TPMK’na ———— tescil ettirdiğini, davalı müvekkilinin bundan başka markalarının da olduğunu, davalı şirketin ticaret ünvanının “——- markasının yeni ve ayırt edici olduğunu, davacının ise —— bulunmadığını, davalı müvekkilinin, kuruluş tarihi olan ———kökenli markalarını kullandığını, davacının, davalı müvekkilinin “—.sınıftaki tescilsiz kullanımlarına sessiz kaldığını, davacının —– markasını tescile uygun olarak kullanmadığını, bu nedenle markaların ayırt edildiğini belirterek, davacının hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin dosyaya sunduğu vekaletnamede kendisini vekil edenin dava dışı —- Şirketi olduğu görülmekle, davalıdan alacağı vekaletnameyi sunması için kesin süre verilmiş, kesin süreye rağmen davalı asil adına vekaletname sunmadığı için, yapılan işlemlerin geçersiz sayılmasına karar verilerek, davalı asile tebligat yapılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava konusu uyuşmazlık; davalı adına tescilli —–” markasının hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Taraflara ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davalı adına —- tescil numaralı “— markasının —– markasının da mevcut olduğu, bu markanın —-. sınıflarda tescilli olduğu ve —– tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacıya ait marka kayıtları da incelenmiş, ——– numaralı —- tarihinde davacı adına tescil edildiği tespit edilmiştir.
Davacı şirkete ait ticaret sicil kaydı dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; —- tarihinde ticaret sicile tescil edildiği, faaliyet alanının yurt içinde ve yurt dışında lokanta restoran işletmeciliği,—- ve hizmetlerini yapmak olarak belirtildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça davacı şirketin kuruluşundan daha önce —–” esas unsurlu markaları kullanmaya başladıkları savunulmuş, cevap dilekçesi ekinde sunulan vekaletnamede—- sunulduğu, şirket yetkilisi olarak vekaletnameyi davalı …’nun imzaladığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin —– Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının ——– tescil numaralı “— markasının hükümsüz kılınması için dava açtığı, yapılan yargılama sonucunda, —–” markasının —.sınıf yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği tespit edilmiştir.
Dava dilekçesinde sözü edilen —- ticaret sicil kaydı dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde, —-tarihinde ticaret sicile kaydedildiği, faaliyet alanının her türlü yaş ve kuru gıda maddelerini almak, satmak, ithalat ve ihracatını yapmak ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işler olarak belirtildiği, iki ortağından birinin ve yetkilisinin bu davanın davalısı ve bu davaya konu olan markanın sahibinin … olduğu anlaşılmıştır.
Davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden taraflar delillerini sunduktan sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosya içerisine alınan 28/08/2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; “taraf markalarının genel izlenimde yüksek düzeyde benzer olduğu; bu benzerlik sebebiyle karışıklık yaratma ihtimalinin söz konusu olduğu; örtüşmeyen ——- hizmetlerde ise karışıklık yaratma ihtimalinin söz konusu olmadığı” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Yine dosyamız içerisine alınan 17.04.2019 tarihli bilirkişi ek raporunun incelenmesinde; “davalı marka başvurusunun kötü niyetli olduğu” görüşüne yer verilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması 6769 sayılı SMK’nun 25. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Yine SMK’nun 6/9. maddesinde, kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacının davalıya ait markanın tescil tarihinden daha önce tescil ettirdiği “—–unsurlu markalarının mevcut olduğu, bu markaların davalının —– sınıfta tescilli olduğu ——-ibaresinin aynen yer aldığı, ——ibaresinin davacının markasının davalıya ait markalar karşısında ayırt edicilik sağlamadığı, her iki tarafın markalarının tescilli oldukları ortak mal ve hizmetlere göre ortalama tüketiciye hitap ettikleri, tüketicilerin bu mal ve hizmetlerle ilgili davalının markasını gördüklerinde davacıya ait ——” esas unsurlu seri markalarından birisi olduğu düşüncesine kapılacakları, bu nedenle markalar arasında dolaylı karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacı şirketin kurulduğu 2007 tarihinden bu yana ticaret unvanında—— ibaresinin mevcut olduğu, şirketin faaliyet konuları arasında—- markasının hükümsüz kılınması için mahkememizde açılan —- Esas sayılı davanın yargılaması devam ederken bu kez davalının kendi adına ——– markasını tescil ettirmesinin kötü niyetli tescil olduğu, bu nedenle davaya konu edilen ve davacının markalarının tescil kapsamlarında yer almayan—– kötüniyetli tescil olacağı, her ne kadar davacı taraf kendi markalarının tanınmış marka olduklarını iddia etmişse de, tanınmışlık iddiasının ispatlanamadığı, davalının — ibaresinin yer aldığı başkaca markasının mevcut olmadığı, “—- ibaresi üzerinde davacının markalarının tescil tarihinden önce hak kazandığını ispatlayamadığı, dava dışı şirketlere ait ticaret unvanı ve tescilli oldukları iddia edilen markalara dayanarak hak iddia edemeyeceği anlaşılmakla, davanın kabulüne, davalıya ait ——— “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil ) hayvan bakımevleri hizmetleri” yönünden SMK’nun 6/1, 6/3, 6/9 ve 25. maddeleri uyarınca kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
-Davalı adına tescilli ——” markasının —-.sınıfta “—————————–emtiaları ve 43.sınıfta “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri ( gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil ) hayvan bakımevleri hizmetleri” yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
2- 54,40 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davalıdan tahsiline,
3- Davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan —-vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 283,00 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 1.350,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.