Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/125 Esas
KARAR NO : 2022/101
DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü ve İptali, Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması ve Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/06/2017
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
Taraflar arasında görülen asıl ve karşı davalar yönünden yapılan açık yargılama sonucunda;
ASIL DAVADA İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili şirketin—- — olarak dava dışı — tarafından kurulmuş olup, 2011 yılında unvan değişikliğine giderek ——- olarak değiştirdiğini, müvekkili şirketin ortaklarından dava dışı— şirketteki hisselerini devrederek müvekkil şirketten ayrıldığını, müvekkili şirketin eski ortaklarından olan dava dışı —- ile; dava dışı — birlikte ortak oldukları davalı şirket arasında 28/04/2003 tarihli bir Protokol imzalandığını, özetle, müvekkili şirketin eski ortaklarından dava dışı — söz konusu protokolün imzalandığı tarihte davalı şirketin ortağı konumunda iken, mezkur protokol akabinde hisselerini halen davalı şirketin ortakları olan —- devrettiğini, —– tarihli protokolün hukuki niteliği itibariyle taraflar arasında yapılan —’ sözleşmesi niteliğinde olduğunu, bu protokol ile davalı şirket ve yetkililerinin, müvekkili şirketin eski ortaklarından dava dışı — tarafından kurulmuş veya kurulacak ya da dava dışı— ortağı bulunduğu veya ortak olacağı — ismini haiz olsun veya olmasın tüm şirketlerinde, bu şirketlerin alıp sattığı veya ürettiği, ürettirdiği her neviden malı yalnızca bu şirketlerden almayı ve bu şirketlere ürettirmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, yine müvekkili şirketin eski ortaklarından dava dışı — davalı şirket veya davalı şirket ve ortakları tarafından kurulmuş ve kurulacak şirketlerde üretilen — yalnızca davalı şirket ve ortaklarının kurduğu ya da kuracağı şirketlerden satın almayı kabul ve taahhüt ettiğini, 28/04/2003 tarihli Protokolün 3. maddesi uyarınca dava dışı —- unvanını taşıyan veya taşımayan bütün şahsi firma ve ortağı olduğu, olacağı şirketlerde davalı — ürettiği ve üreteceği hortum kelepçesini sadece bu şirketten alıp satacağı, aynı şekilde mezkur protokolün 4. maddesi uyarınca, — ( davalı şirket yetkilileri ve ortakları) da gerek şahsi firmaları gerekse ortağı olduğu veya olacağı –ismini havi olsun veya olmasın bütün şirketlerinde, —birlikte veya ayrı ayrı kurdukları veya ortak oldukları, ileride ortak olacakları şirketlerin, şahsi firmalarının alıp sattığı veya ürettiği, ürettirdiği her neviden malı üçüncü gerçek ve tüzel kişilerden alıp satmayacak, üretmeyecek ve ürettirmeyeceği, Protokolün 5. maddesi uyarınca, Protokolün taraflarının, alım satımını üretimini yaptıkları veya yaptırdıkları ürünlerini birbirilerine liste, — veya benzeri düzenlemeler halinde bildirecek/tebliğ edecek ve anılan bildirim/tebliğ tarihinden itibaren bildirimi/tebliği alan tarafın bildirimde/tebliğde bulunan tarafın alıp sattığı ürettiği veya ürettirdiği ürünleri üçüncü gerçek ve tüzel kişilerden alıp satmayacağı, üretmeyeceği ve ürettirmeyeceği, liste/katalog dışında kalan ürünlerin alım satımı, üretilmesi ve ürettirilmesi konusunda tarafların serbest olduğu, mezkur düzenlemeler uyarınca, davalı şirketin protokolün 5. maddesindeki her neviden ürün dahil kablo bağlarını sadece dava dışı— eski ortağı olduğu müvekkili şirketten satın alacak, üçüncü kişilerden alıp satmayacağı, kendisinin imal etmeyeceği veya üçüncü bir kişiye imal ettirmeyeceği konularında nalşamaya vardıklarını, ayrıca, müvekkili şirketin — ile tescilli “– markasının maliki olduğunu, davalı şirketin–yılına kadar kablo bağları ürününü müvekkili şirketten satın almasına rağmen kötü niyetli olarak kablo bağları ürününü de kapsayacak şekilde — tescil numaralı “–markasını –tescil ettirdiğini, bu markaların müvekkili şirketin markası ile iltibasa neden olacak derecede benzer olduklarını, bu nedenle hükümsüz kılınmaları gerektiğini, ayrıca davalıya ait —” markasının — tescilli olduğu mal ve hizmetler için kullanlmadığını, bu nedenle iptali gerektiğini, davalının bu şekilde marka kullanımının müvekkilinin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek; davacı şirketin eski ortaklarından dava dışı — ile davalı şirket ortakları —akdedilen 28/03/2003 tarihli protokol uyarınca müvekkili şirketin imal ettiği/ettirdiği, piyasaya sürdüğü, satışa arz ettiği ——— müvekkili şirketten satın alan davalı şirketin mezkur protokol hükümlerini ihlal ederek kötü niyetli bir şekilde — esas unsurlu 15/11/2016 tarih ve —– markanın —- sınıfta yer alan “bağlantı elemanları” ve — sınıfta yer alan ——- mamul bağlantı elemanları,— markanın —- yer alan —- yönünden;——-tarih ve——-markanın —– sınıfta yer alan “—- emtiası yönünden 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’ nun 5/1-ç, 6/1, 6/3, 6/4, 6/5, 6/9 ve 25/1 maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne,—sicilinden terkinine; davalı adına—–esas unsurlu —- markanın üçüncü şahıslara devrinin önlenmesini temin zımnında öncelikle teminatsız olarak işbu talep kabul edilmediği takdirde Mahkemece tayin edilecek makul teminat mukabilinde ihtiyati tedbir karari verilmesine ve mezkur ihtiyati tedbir kararının Mahkemece ittihaz edilecek karar kesinleşinceye kadar devamına, davalı şirket adına —-sınıfa bağlı emtialar için tescilli “—” esas unsurlu markanın tescilli olduğu —-sınıfa dahil emtialar yönünden 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’ nun 9. ve 26. maddeleri uyarınca iptaline, ancak işbu iptal kararının 6769 sayılı Kanun’ un 27/2 . maddesi uyarınca iptal halinin doğduğu tarih itibariyle etkili olmasına, markanın —-sicilinden terkinine, müvekkili şirketin eski ortaklarından dava dışı ——-ile davalı şirket ortakları—tarihli protokol uyarınca müvekkili şirketin imal ettiği/ettirdiği, piyasaya sürdüğü, satışa arz ettiği “—” esas unsurlu —- müvekkili şirketten satın alan davalı şirketin mezkur protokol hükümlerini ihlal ederek kötü niyetli bir şekilde — esas unsurlu kablo bağlarını imal etmesinin/ettirmesinin, piyasaya sürmesinin, satışa arz etmesinin, her türlü ticaretini ve tanıtımını yapmasının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7., 29/1-a, 29/1-b, 155. maddeleri uyarınca müvekkili şirketin mezkur tescilli markalarından doğan haklarına tecavüz ile, 6102 sayılı TTK’nın 54., 55. ve 56. maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine; işbu markaya tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve bu suretle markaya ve tasarıma tecavüz ile haksız rekabetin giderilmesine, müvekkili şirketin eski ortaklarından dava dışı —– davalı şirket ortakları—- tarihli protokol uyarınca müvekkil şirketin imal ettiği/ettirdiği, piyasaya sürdüğü, satışa arz ettiği “—- —–esas unsurlu kablo bağlarını müvekkil şirketten satın alan davalı şirketin mezkur protokol hükümlerini ihlal ederek kötü niyetli bir şekilde “——- esas unsurlu kablo bağlarına ve bu ürünlere ait her türlü tanıtım ve —– sair vasıtalara gerek yukarıdaki ve gerekse tespit edilecek adreslerde ve bulundukları —-, yükleme mahallerinde, her çeşit nakliye araçlarında el konulmasına, toplanmasına ve bunların imhasına, müvekkili şirketin eski ortaklarından dava dışı—- ile davalı şirket ortakları —— arasında akdedilen 28/03/2003 tarihli protokol uyarınca müvekkil şirketin imal ettiği/ettirdiği, piyasaya sürdüğü, satışa arz ettiği “—–” ve “—–” esas unsurlu—– şirketten satın alan davalı şirketin mezkur protokol hükümlerini ihlal ederek kötü niyetli bir şekilde “—–” esas unsurlu kablo bağlarına ve bu ürünlere ait her türlü tanıtım ve —- vasıtalara, davalı şirkete tebligat yapılmaksızın dosyada mübrez deliller nazara alınarak öncelikle teminatsız olarak işbu talep kabul edilmediği takdirde Mahkemece uygun görülecek makul teminat mukabilinde gerek yukarıdaki ve gerekse tespit edilecek adreslerde ve bulundukları mahallerde, —– araçlarında el konulmasına, toplanmasına, bu ibarenin davalı ———- sitesinin içeriğinde olmak üzere her ——ilanlarında kullanımının durdurulmasına dair 6100 sayılı HMK’nın 389. ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesine, verilecek ihtiyati tedbir kararının Mahkemece verilecek karar kesinleşinceye kadar devamına ve mezkur kararın kesinleşmesi üzerine el konulan tüm taklit ve tecavüz ——imhasına,müvekkili şirketin eski ortaklarından dava dışı—- ile davalı şirket ortakları —— arasında akdedilen—- müvekkil şirketin imal ettiği/ettirdiği, piyasaya sürdüğü, satışa arz ettiği “——“—- bağlarını müvekkil şirketten satın alan davalı şirketin mezkur protokol hükümlerini ihlal ederek kötü niyetli bir şekilde hareket ettiği gerekçesiyle, davalı yanın dava tarihi itibariyle hesaplanacak —- dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere 6769 sayılı SMK’nın 151. maddesinin 1. fıkrası uyarınca fiili kaybına ilişkin olarak ve yoksun kalınan kazancın 2. fıkrasının b bendi uyarınca hesaplanmak suretiyle davalı şirketin 100,00- TL maddi ve 100,00.- TL manevi tazminat ödemeye mahkûm edilmesine,müvekkili şirketin taraflar arasında akdedilen—- protokolün 8. maddesi uyarınca kararlaştırılan cezai şarta ilişkin her türlü dava ve fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla; yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP:Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin hükümsüzlüğü talep edilen markaların tescilli olduğu mal ve hizmetlerde „—–“ ibaresini karşı tarafın davaya dayanak yaptığı markasının tescil tarihinden çok daha önce kullanmaya başladığını, SMK’nun 6/3. maddesi uyarınca kazanılmış hak sahibi olduğunu, karşı tarafın —- tescil numaralı markasının—- olduğunu, müvekkilinin ise —“—-” markasının yer aldığı —- hazırladığını, — yoğun şekilde kullandığını, ——– yevmiye numarası ile onaylattığını, ayrıca—-yılından bu yana faturalarında “—–“—– kullandığını, müvekkili şirketin hak sahibi olduğu markayı kötü niyetli olarak tescil ettirdiğinin kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirket ile davacı-karşı davalı şirket arasında uzun süredir devam eden bir ticari ilişki bulunduğunu, davacı-karşı davalı şirketin önceki ortakları —- ile müvekkilinin ortakları——- tarihli protokol imzalandığını, Protokolde “—-” markasının kullanım hakkının müvekkili şirketin ortaklarına da tanındığını, davacı-karşı davalının müvekkilinin SMK’nun 6/3. maddesi uyarınca öncelik hakkı olduğunu bildiklerini, kötü niyetle bu davayı açtıklarını, ayrıca SMK’nun 25/6. maddesi uyarınca markanın kullanıldığını bilmelerine rağmen 5 yıl boyunca sessiz kaldıklarından hak kaybına uğradıklarını,——- tarihli marka bülteninde yayınlanmasına rağmen davacı-karşı davalının tescile itiraz etmediği gibi 5 yıldan uzun bir süre dava da açmadığını, aralarındaki ticari ilişki nedeniyle markadan haberdar olmamalarının düşünülemeyeceğini, tarafların markalarının benzer olmadıklarını, markaların benzer mal ve hizmetleri kapsamadığı, bu nedenle iltibasa yol açmadıklarını, müvekkilinin tescilli markalarını kullanmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceğini beyan ederek asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVADA İSTEM: Davalı-karşı davacı vekili karşı dava dilekçesini duruşmada tekrarla; ———- müvekkili Şirket’in eski ortaklarından olduğunu ve müvekkili Şirketten ayrılırken mevcut ortaklar —– ile aralarında —- tarihli bir protokol düzenlendiğini, düzenlenen Protokol’ün 2. maddesinde; ——mevcut ———— —- haricinde kuracağı veya ortak olacağı — şirketlerin ticari unvanlarında —– ismini kullanabileceklerdir”, Protokol’ün 5. maddesinde ise;“Protokolün tarafları, alım satınunı, üretimini yaptıkları veya yaptırdıkları ürünlerini birbirlerine——-” hükümlerinin yer aldığını, dava dilekçesinde —- yapıldığından davacı-karşı davalı tarafın da bu —- haberdar olduğunı ve “—-” ibaresinin müvekkil Şirket tarafından çok uzun yıllardır gerek ticaret unvanında gerekse satılan mallarında yer aldığını bildiğini, davacı/karşı davalı tarafın, müvekkili Şirket’in “—–” ibareli markalar üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu bilmesine rağmen “—-” esas unsurlu markanın tescilini yaptırmalarının söz konusu —–Şirket tarafından çok uzun yıllar içerisinde kazandırılmış olan tanınınışlığından faydalanarak haksız rekabet yaratma amacı güttüğünün oldukça açık olduğunu, zira, davacı/karşı davalı tarafın müvekkili Şirket ile olan yakın işkileri sayesinde “—” ibaresinin ticari anlamda kendisine fayda sağlayabileceğini öngördüğü, dolayısıyla ——- nezdinde tescili bulunmayan markayı tescil ettirdiğini ve ticaret unvanında da “—” ibaresini kullandığını, davacı/karşı davalı tarafın kötü niyet ile tescil yaptırdığının bir başka kanıtının ise, “—” esas unsurlu markalar üzerinde müvekkili Şirket’in eskiye dayalı kullanımı hakkının bulunduğunu bilmesine rağmen, bu hükümsüzlük davasını —– olması olduğunu, karşı tarafın, bu dava neticesinde müvekkili Şirket’in markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesini ve söz konusu “—” ibaresi üzerinde haksız şekilde hak sahibi olarak markayı ele geçirmeyi amaçladığını, müvekkilinin “——–tarihinde ————- tescil ettirmiş olup, söz konusu uavanın, bu tarihten itibaren değiştirilmeksizin kullanıldığını, davacı/karşı davalı —–“—-” ibareli —- unvanını 10/01/2011 tarihinde tescil ettirdiğini, müvekkili Şirket’in söz konusu ibareyi yaklaşık yirmi yıldır faal olarak kullandığını, bunun yanı sıra, “—” ibaresini ticaret unvanı ve markalarında kullanma hakkının, ilgili Protokol gereğince kişisel olarak yalnızca ———— tanınmış olmakla, davacı/karşı davalı Şirket’in söz konusu ibareyi halen ticaret unvanında kullanmasının haklı bir nedene dayanmadığını, zira dava dışı —-, davacı/karşı davalı Şirket’in ortaklığından 28/0772011 tarihinde ayrıldığını, — —– mevcut ortaklarının; ——-isimli şahıslar olduğunu, hal böyle iken, davacı/karşı davalı Şirket’in ticaret unvanında halen “———–” ibaresini kullanmasının haklı bir sebebe dayanmadığının aşikâr olduğunu, müvekkili Şirket’in ortaklarından —– çalışmaları ve ticari başarıları nedeniyle ilgili sektörde ciddi bir tanınmışlık seviyesine ulaşmış olan “—-” ibaresini içeren davacı-rkarşı davalı Şirket’in ticaret unvanının bir an önce değiştirilmesi ya da terkinine karar verilmesi gerektiğini belirterek, davacı-karşı davalının —–numaralı “—” markasının kötü niyetle tescil edildiğinden SMK’nun 6/9. maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne ve TTK’nun 52. maddesi uyarınca “—–” ibaresinin —– kaydından terkinine veya değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı-karşı davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı-karşı davacı tarafa dava dilekçesini 10/07/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, cevap ve karşı dava idelkeçesinin 24/07/2017 tarihine kadar sunulması gerekirken 06/09/2017 tarihinde sunulması nedeniyle karşı davanın süresinde açılmadığını, cevap dilekçesinin süresinde sunulmadığını, bu nedenle karşı davanın usulden reddi gerektiğini, davalı-karşı davacının müvekkilinin taraflar arasında imzalanan protokol gereğince kablo bağları, bağlantı elemanları ve işbu emtialarla bağlantılı/benzer emtialar için “—” markasını kullandığını bilmesine rağmen ——- “—-” markasının kullanımına uzun süre sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğradığını, hükümsüzlük davası açamayacağını, yine müvekkilinin —- tescil edilen ticaret unvanının terkini için de uzun süre sonra dava açamayacağını, davalı-karşı davacının müvekkiline ait markanın tescili için yapılan ilan ile markadan haberdar olmasına rağmen itiraz etmediğini, uzun zaman geçtikten sonra bu davayı açamayacağını, her iki talep için de zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, karşı davanın kötü niyetle açıldığını, davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, müvekkilinin öncelik hakkına sahip olduğu markasını tescil ettirmesinin açıklayıcı tescil niteliğinde olduğunu, müvekkili şirketin dava dışı ———–tarafından — yılında ———– Şirketi unvanı ile kurulduğunu, 2011 yılında unvan değişikliği yaparak ——- unvanını aldığını, dava dışı ——–hisselerini dverederek ortaklıktan ayrıldığını,—- ile dava dışı ——- arasında 2003 tarihli protokolün imzalandığını, —– protokol imzalandığı tarihte davalı-karşı davacı şirketin ortağıyken hisslerini —– devrederek ortaklıktan ayrıldğını, tarafların „—“ ibaresini ne şekilde kullanacağının protokolde kararlaştırıldığını, sözleşme hükümlerinin halen taraflar arasında devam ettiğini, davalı-karşı davacı şirketin—- bağları ve sözleşme kapsamındaki sair ürünleri halen müvekkilinden aldığına dair 2010-2016 yıllarına ait faturalar ile görüldüğünü, müvekkilinin “—” markasını bu protokol kapsamında tescil ettirdiğini ve kullandğını, karşı tarafın protokol gereğince yalnızca —– için öncelik hakkının bulunduğunu, davalı-karşı davacının diğer ürünler üzerinde öncelik hakkı sahibi olduğunu gösteren bir delil sunmadığını, davanın niteliği gereği tanık dinlenemeyeceğini belirterek, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Asıl dava; marka hükümsüzlüğü, kullanmama nedeniyle marka iptali, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davası, karşı dava ise marka hükümsüzlüğü ve ticaret unvanının terkini davasıdır.
Her ne kadar davacı-karşı davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinin yasal süresinde sunulmadığına dair itirazda bulunmuşsa da, davalı-karşı davacıya dava dilekçesinin tebliğ tarihine göre iki haftalık cevap ve karşı dava açma süresinin bittiği tarih adli tatil içinde kaldığından HMK’nun 104. maddesi uyarınca adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılacağından ve cevap ve karşı dava dilekçesinin bir haftalık süre içinde sunulduğu anlaşıldığından yapılan itiraz kabul edilmemiştir.
Her ne kadar davacı-karşı davalı tarafça davalı-karşı davalının karşı davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını savunmuşsa da, davalı-karşı davacının ticaret unvanında ve tescilli markalarında yer alan „—“ ibaresinin davacı-karşı davalının ticaret unvanında ve tescilli markasında da aynen mevcut olması nedeniyle, marka hükümsüzlüğü ve ticaret unvanının terkini davasını açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflara ait —- kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde;davacı-karşı davalı şirketin tescil tarihinin —–, —- unvanının ——.olduğu, davalı-karşı davacı———– edildiği tespit edilmiştir.
Davalı-karşı davacının—- tescil tarihli, — tescil numaralı “—- markasının—— tescil numaralı “——–tescil numaralı “—— markasının ise —-. sınıfta tescilli oldukları, davacı-karşı davalının———— tescil numaralı “—” markasının ise—– sınıfta tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davalı-karşı davacıya ——- ise—— tarihinde tahsis edildiği tespit edilmiştir.
Davacı karşı-davalının ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi için bilirkişi raporu alınmış, bilirkişiler ——tarafından hazırlanan 11/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davalı-karşı davacı şirketin söz konusu “—-” ibaresini ticaret ünvanında davacı-karşı davalı şirketten önce kullanmaya başladığı, davacı-karşı davalının öncelikli tescilli markasının dava konusu markaların tescilli bulundukları mal ve hizmet sınıflarını kapsamadığı, söz konusu markanın tanınmış marka kriterlerini karşıladığı yönünde dosya da yeterli delil bulunmadığı, davacı-karşı davalı şirketin davalı-karşı davacı şirketin kullandığı mal ve hizmetlerde sadece kendisinin gerçek hak sahibi olduğu hususlarının açıklığa kavuşturulması gerektiği, davadaki taleplere dayanak olarak gösterilen 28/04/2003 tarihli protokol hükümlerinden her ne kadar davacı-karşı davalı yararlanabilecekse de, bu protokol hükümlerine karşı aykırılık durumunda yükümlü olacaklar olarak davalı-karşı davacı şirketin değil davalı-karşı davacı şirket ortaklarının gösterildiği ve dolayısıyla bu taleplerin davalı şirketten istenmesinin sözleşme hükümlerine uygun—– incelemesinde,—— adı kaydını yapan kişinin ——– kadar kayıtlı olduğunun tespit edildiği, alanı adı——— sitesinden yapıldığı,——— olduğunun tespit edildiği, ———–internet sitesinin incelemesinde, incelenen —– ibaresinin yer aldığı, hakkımızda sayfasında —— olduğu ibaresinin yer aldığı, yine hakkımızda sayfasında “——”————— ile diğer sıkıştırma ve sabitleme ürünlerinin——olduğu ibaresinin yer aldığı, —– sayfasında ise “—– diğer ———— yer aldığına dair görüş bildirmişlerdir.
Bu rapora itiraz edilmesi üzerine bilirkişi heyetine sektörden seçilen elektrik mühendisi bilirkişi de dahil edilerek yeniden rapor alınmış,—–bilirkişi raporunda;—- içeriğinde,“————-gösterilmemiş olup, bu emtiaların davalı-karşı davacı tarafın markayı kullanımı——– karşılamadığı, ancak —- yukarıda açıklaması yapılan ilgi yazıları ekinde ibraz edilen “——” markalarının sicil kaydı belgelerinde —— bağlantı —- davalı-karşı davacı tarafın markayı kullanımı (internet sitesinde-mal / hizmetler) yönünden karşıladığı, “—-” yönünden karşılamadığı yönünde görüş bildirmişlerdir.
Bu rapora da itiraz edilmesi üzerine aynı bilirkişi heyetinden, tarafların markalarının tescilli oldukları sınıflar karşılaştırılarak, davacı-karşı davalı adına —- tescilli emtialar ile davalı-karşı davacının markalarının tescilli oldukları emtiaların benzer olup olmadıkları, davalı-karşı davacının “—-” markasını hangi emtialar üzerinde kullandığına —- tarihli ikinci ek rapor istenilmiş, davacı-karşı davalının davalıya ait “————” markalarının belirtilen mallar bakımından hükümsüzlüğüne ilişkin talebinin, söz konusu ibarelerin gerçek hak sahibi olduğu anlaşılan —– izni ile davalının—-yılında bu markayı kullanma hakkına açıkça sahip olduğu, —– yılında bu markayı kullanmaya başlayan davacı-karşı davalıya göre öncelikli hak sahibi olması karşısında değerlendirilemeyeceği, davalı-karşı davacının —- yapılan protokol hükümlerine aykırı davranışının sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince —— tarafından talep edilebileceği, ancak bu hükümlerde dahi marka kullanım hakkının hükümsüzlüğünün bulunmadığı ve bunun davacı-karşı davalı tarafından talep edilemeyeceği, davalı-karşı davacının davacı-karşı davalının sahip olduğu—- markasından önce marka kullanma hakkına sahip olması nedeniyle bu markaya dayanarak gerçek hak sahipliğinin kazanıldığı alanlardaki “—” ibaresinin kullanılmasının tecavüz teşkil etmeyeceği veya bu ibarenin aynı veya benzerinin tescilinin hükümsüzlüğünün istenemeyeceği, davalı-karşı davacının ise davacı-karşı davalının sahip olduğu 2006 tarihli “—” markasının kullanımına 28/04/2003 tarihli protokal ile izin verdiği anlaşıldığından bu markanın gerçek hak sahipliğine dayanarak hükümsüzlüğünün talep edilmesinin mümkün olmadığına dair görüş bildirmişlerdir.
Tarafların delilleri toplandıktan sonra, davaların çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden dosya üzerinde bilrikişi incelemesi yaptırılmış, —– tarafından hazırlanan —— tarihli bilirkişi raporunda; gerçek hak sahipliği anlamında davalı-karşı davacının — ibaresi üzerinde tescil —– bakıldığında davacı-karşı davalıdan daha önce kullanımı bulunduğuna, tarafların tescilli olduğu emtialar göz önüne alındığında her iki taraf markalarının farklı emtialar kapsamında olduğuna (davacı-karşı davalı —–davacı bağlantı elemanları), taraf markalarının farklı emtiaları kapsaması ve ürünler üzerindeki kullanımları incelendiğinde asıl ve karşı dava yönünden karışıklığa sebebiyet vermeyeceğine, hükümsüzlük hususunda hukuki takdirin mahkemede olduğuna dair görüş bildirmişlerdir.
10/09/2019 tarihli ara kararı ile davalı-karşı davacıya ait ve kullanmama nedeniyle iptali talep edilen —- markasının —-.sınıftaki —- emtiaları için tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde etkin bir şekilde kullanılıp kullanılmadığına dair rapor alınmasına karar verilmiş, bu konuda —-talimat yazılmıştır. Bilirkişiler —– tarihli raporlarında; davalı şirketin — ait ürünleri sattığı, satılan bu ürünlerin —— incelenen —- ile satışlar yapıldığının muavin kayıtları ile yevmiye defterinden incelendiği ve kayıtların tutarlı olduğunun görüldüğü,——–numaraları ile etkin bir şekilde kullanıldığı, satışlarının yapıldığının görüldüğünün tespit edildiğine dair görüş bildirmişlerdir.
Talimatla alınan bilirkişi raporuna davacı-karşı davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine; 29/09/2020 tarihli ara kararı ile ; davacı-karşı davalı vekilinin rapora karşı beyanları, itirazları ve dilekçe ekinde sundukları belgeler de incelenerek önceki bilirkişi heyetinden düzenledikleri bilirkişi raporunda “—-” markasının ——— şekilde tespit edildiğinin açıklanması, varsa buna ilişkin fatura ve belge örneklerinin görsellerinin rapora eklenmesi, davacı-karşı davalı tarafça bildirilen “—- harfleriyle başlayan ürün kodunun hangi cins ürünlere ait olduğuna dair davalı-karşı davacıya ait önceki ara kararımızda belirtilen tarih aralığındaki ticari kayıt ve belgeler incelenerek — markasının bu ürünlerde etkin ve ciddi şekilde kullanılıp kullanılmadığına dair ek rapor alınması için—–yazılmasına karar verilmiş, bilirkişiler ———– ile işlem görmeye devam ettiği, davalı-karşı davacı şirketin————- markasına ait ürünleri sattığı, satılan bu ürünleri ———-ile sattığını beyan ettiğini, incelenen yıllarda ——— yapıldığının———-kayıtları ile yevmiye defterinden incelendiği ve kayıtların tutarlı olduğunun görüldüğü, —— markasının —–sınıflardaki —– bağları emtiaları——- kullanıldığı, satışlarının yapıldığının görüldüğü, ———- ilişkin incelenen yıllarda faturaların olduğu ve bu faturaların genel kabul görmüş muhasebe kayıtlarına göre kayıt edildiğine dair görüş bildirmişlerdir.
Davacı-karşı davalı vekili ———- tarihli ıslah dilekçesi ile önceki beyanlarını tekrar ederek, TTK’nun 355/2. maddesinin uygulanması gerektiğini belirtip, bu konuda yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep etmişse, TTK’nun 355/2 maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı, taraflar arasındaki protokolün tarafları bağlayıp bağlamadığı hususları hukuki nitelikte olduğundan ve hukuki konularda bilirkişi raporu alınamayacağından yeniden bilirkişi raporu alınması talepleri reddedilmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili bu kez karşı davayla ilgili ıslah dilekçesi sunacaklarını beyan etmekle bu konuda kendilerine süre verilmiş, dosyaya sunduğu —-tarihli dilekçesinde; daha önceden sundukları beyan ve talepleri ile daha önce sundukları delilleri baki kalmak kaydıyla karşı davaya ilişkin davalı-karşı davacı yanın süresi içerisinde sunulmayan haksız ve hukuka aykırı iddialarını ———-tarihli karşı dava dilekçesine karşı usul ve esas yönünden cevap ve itirazları ve delilleri yasal süresi içerisinde sunduklarını, dava dilekçesi ıslah dilekçesi ve delil listesi, sundukları faturalar, irsaliye fişleri ve —- arada sundukları beyan dilekçelerinde açıklanan sebepler ile işbu ıslah dilekçesi ve delil listesi ile arz ettikleri hususlarda ve dava dosyası üzerinde re’sen seçilecek üç kişiden oluşan bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınmasını talep etmiş, dilekçe içeriğinde önceki beyan ve itirazları dışında bir talep ve itirazları olmadığı görülmekle, mevcut dosya kapsamına göre yeniden bilirkişi raporu alınması taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Her iki tarafça delil olarak dayanılan——- protokol incelendiğinde; —– arasında imzalandığı, —— şirketinin protokolde yer alan konularda anlaştıklarınının belirtildiği, —– ayrı ayrı veya birlikte kuracakları veya ——- firmaları ve her türlü şirketlerinin ticari unvanlarında — ismini ve — markasını kullanabilecekleri, 2. maddesinde—– kuracağı veya ortak olacağı şahsi firma veya şirketlerin ticaret unvanlarında ——- kullanabilecekleri, 3. maddesinde, —— ve —— unvanını taşıyan veya taşımayan bütün şahsi firma ve ortağı oldukları, olacakları şirketlerde, ———– halen ürettiği ve üreteceği her türlü —— sadece bu şirketlerden alıp satacakları, bu iki şirket dışında ——–üretilen veya üretilecek olan —– — satmayacağı, üretmeyeceği ve ürettirmeyeceği, ———- olduğu, ileride ortak olacakları şirketlerin alım satımını ve üretimini yaptığı her neviden ürünü de üçüncü gerçek ve tüzel kişilerden alıp satmayacağı, üretmeyeceği ve ürettirmeyeceği, bu maddede yer alan her türlü —————– olduğu, ileride ortak olacağı şirketlerin ayrıca liste düzenleyip bildirimde/tebliğde bulunmasına gerek olmadığı, 4. maddesinde; —– gerek şahıs firmaları, gerekse ortağı oldukları veya olacakları ———–olsun veya olmasın bütün şirketlerinde, —–birlikte veya ayrı ayrı kurdukları veya ortak oldukları, ileride ortak olacakları şirketlerin, şahsi firmalarının alıp sattığı, ürettiği veya ürettirdiği her neviden malı üçünü gerçek ve tüzel kişilerden alıp satmayacağı, üretmeyeceği veya ürettirmeyeceği, 5. maddesinde; protokolün taraflarının alım satımını, üretimini yaptıkları veya yaptırdıkları ürünlerini birbirlerine—–düzenlenmeler halinde bildireceği/tebliğ edeceği ve sunulan bildirim/tebliğ tarihinden itibaren bildirimi/tebliği alan tarafın, bildirimde/tebliğde bulunan tarafın alıp sattığı, ürettiği veya ürettirdiği ürünleri üçüncü gerçek ve tüzel kişilderden alıp satmayacağı, üretmeyeceği ve ürettirmeyeceği,—- dışında kalan ürünlerin alım satımı, üretilmesi ve ürettirilmesi konusunda tarafların serbest olacakları, 6. maddesinde; —– ———– protokolden sonra ortak olacağını ve bu şirketin de yukarıda 3. ve 5. maddedeki yükümlülüklere uyacağını kabul ve taahhüt ettiği, 7. maddesinde; —– kurduğu ve kuracağı şahsi firmalarda, halen ortak olduğu ve ileride ortak olacağı şirketlerde, anılan firma ve şirketlerin —— olmasın iş bu protokoldeki yükümlülüklerini, taahhütlerini yerine getirmediği takdirde —– cezai şart ödemeyi ve —– ismini ortağı olduğu şahsi firma ve şirketlerin ticari unvanlarından, unvan değişikliği yaparak çıkarmayı kabul ve taahhüt ettiği, bu maddede yer alan cezai şartlardan dolayı —– —- karşı müşterek ve müteselsil olarak sorumlu oldukları, 8. maddesinde; ——– kurduğu veya kuracağı şahsi firmalarda, halen ortak olduğu ve ileride ortak olacakları şirketlerde, ———— olmasin iş bu protokoldeki yükümlülüklerini, taahhütlerini yerine getirmediği takdirde —- cezai şart ödemeyi ve —— ismini ortağı olduğu şahsi firma ve şirketlerin ticari unvanından, unvan değişlikliği yaparak çıkartmayı kabul ve taahhüt ettiği, bu maddede yer alan cezai şartlardan dolayı —- — karşı müşterek ve müteselsil sorumlu oldukları, 9. maddede; —— kurdukları, kuracakları tüm şahsi firmalardaki, ortak oldukları veya olacakları tüm şirketlerdeki hisselerini üçüncü kişilere devrettikleri firma ve şirketlerin bu protokole uygun olarak çalışacaklarını kabul ve taahhüt ettikleri, bu maddede yazılı hisse devirlerinden sonra da devredilen firma veya şirketlerin bu protokole aykırı hareket etmeleri halinde 7. ve 8. maddelerde yazılı cezai şartların taahhüt edenler için geçerli olacağı konusunda anlaştıkları tespit edilmiştir.
Her ne kadar davacı-karşı davalı taraf ıslah dilekçesi ile TTK’nun 355/2. maddesi uyarınca; bir işlem yapılırken ileride kurulacak şirket adına yapılacağı açıkça bildirilmiş ise o işlem şirketçe de kabul olunmak suretiyle şirketi bağlayıcı olacağı ve yapılan işlem dolayısıyla doğan alacaklar, borçlar, haklar ve sorumlulukların şirkete ait olacağını, dava dışı —–protokolü ileride kurulacak şirket adına imzaladığını açıkça protokol hükümlerinde belirttiğini, müvekkili şirketin de, kurulduktan sonra bu işlemi, dolayısıyla protokolü onayladığını ve davalı ve davacı şirketlerin yıllarca bu protokol hükümlerine bağlı kaldığını, bu nedenle protokolün her iki taraf içinde bağlayıcı olduğunu, davalı-karşı davacının—– ürünüyle ilgili hakların müvekkiline ait olduğunu bildiğini ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek TTK’nun 355/2. maddesinin uygulanmasını talep etmişse de, TTK’nun 355/2. maddesinde “tecilden önce şirket adına işlem yapanlar ve taahhütlere girişenler, bu işlem ve taahhütlerden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. ancak; işlem ve taahhütlerin ileride kurulacak şirket —– yapıldığı açikça bildirilmiş ve şirketin —- tescilinden sonra üç aylık süre içinde bu taahhütler şirket tarafindan kabul olunmuşsa, yalnız şirket sorumlu olur.” şeklinde düzenleme yapıldığı, tarafların prokolü imzaladığı tarih ile davacı-karşı davalı şirketin ——– tarihi arasında yaklaşık —— bulunduğu, protoklde açıkça davacı-karşı davalı şirketin adının ve———–, bu nedenle olayda TTK’nun 355/2. maddesinin uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir. SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu daha önce yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile —- ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır. SMK’nun 25/1 ve 6/3. maddeleri uyarınca, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya——- kullanılan bir—– elde edilmişse, bu——-marka hükümsüzlüğü talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir. SMK’nun 6/4. Maddesinde———— Sözlşemesininin 1. Mükerrer 6. maddesi bağlamında tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki aynı veya benzer mal ve hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir. SMK’nun 6/5. maddesinde tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın —– ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusunun, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği düzenlenmiştir. SMK’nun 6/6. maddesinde, tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini,—- telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine başvurunun reddedileceği düznelenmiştir. Yine SMK’nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı-karşı davalının —– numaralı “—-+Şekil” markasının davalı-karşı davacıya ait — tescil numaralı “—- markalarından daha önce tescil edildiği, davacı-karşı davalının markasının esas unsuru olan “–” ibaresinin davalı-karşı davacının markalarında da aynen mevcut olduğu, her ne kadar davalı-karşı davacının iki markasında “—–verilmişse de, markaların hitap ettiği ortalama tüketicilerin bu markaları davacı-karşı davalının —–olarak algılayabilecekleri, bu nedenle taraf markaları arasında görsel ve ——– kurulabileceği, ancak SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca hükümsüzlük kararı verilebilmesi için markaların aynı veya benzer mal ve hizmetler için tescil edilmiş olmalarının gerektiği, taraflara ait markalar incelendiğinde, davacı-karşı davalının — tescilli olduğu, davalı-karşı davacının markalarının ———-tescil edildikleri, davalı-karşı davacının markalarının hükümsüzlüğü talep edilen —– —- için davacı-karşı davalının markasının tescilli olmadığı, davacı-karşı davalının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerin bu emtialarla bir bağlantısının ve benzerliğinin bulunmadığı, davacı-karşı davalının markasının tescilli olduğu, ——– emtialarının farklı yerlerde ve farklı amaçlarla kullanılan ürünler oldukları, bu nedenle SMK’nun 6/1. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun oluşmadığı, bunun yanı sıra davacı-karşı davalının markasının —–Sözleşmesinin 1. Mükerer, 6. maddesi bağlamında veya ——– tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan delillerle ispatlanamadığı, bu nedenle de SMK’nun 6/4 ve 6/5. maddelerindeki hükümsüzlük koşullarının da mevcut olmadığı tespit edilmiştir.
Her iki taraf da “—-üzerinde tescilsiz kullanım nedeniyle öncelik hakkı bulunduğunu iddia ettiklerinden, bu konuyla ilgili sunulan delil ve belgeler incelendiğinde; her iki tarafın da sundukları faturalar ile davacı-karşı davalının—- davalı-karşı davacının ise——- yılından———kullandıkları, davalı-karşı —- dosyaya sunduğu ——- —– bu ürünlerin tanıtımlarına yer verildiği, bu delillere göre davacı-karşı davalının marka kullanımı daha önce başlamışsa da, aralarında ticari ilişki bulunan her iki şirketin diğer tarafın marka kullanımından haberdar olmadığının düşünülemeyeceği, buna rağmen davacı-karşı davalının—– yılından davanın —– kadar davalı-karşı davacının marka kullanımına sessiz kaldığı, davalı-karşı davacının da tescilsiz kullanım suretiyle hak elde ettiği, hatta davacı-karşı davalı şirketin eski ortağı ve davaya dayanak yapılan protokolü imzalayan —–davalı-karşı davacı şirketteki hisselerini devredip ortaklıktan ayrılmadan önce “—” markasının davalı-karşı davacı tarafça kullanıdığının anlaşıldığı, bu nedenlerle SMK’nun 6/3. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun da mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı-karşı davalı, davalı-karşı davacının “—” esas unsurlu markalarının müvekkilinin ticaret unvanına tecavüz teşkil ettiğini belirterek SMK’nun 6/6. maddesi uyarınca da hükümsüzlük talebinde bulunmuşsa da, davalı-karşı davacının———–” ibaresinin yer aldığı, davalı-karşı davacının “—-” esas unsurlu markaları tescilsiz olarak dava tarihinden önceki 6 yıl boyunca kullanmakla hak elde ettiği, bu nedenle SMK’nun 6/6. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun da mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı-karşı davalı kötüniyetli tescil nedeniyle de hükümsüzlük talebinde bulunduğundan, buna ilişkin yapılan incelemede, ——- taraflarına ve ——— olacakları şirketlere de “—” markasını kullanım hakkının tanındığı, davacı-karşı davalı şirketin eski ortağı —– ortağı olacağı şirketlerin davalı-karşı davacı şirketten —— ürününü satın alacağı ve bu ürünü kendisinin üretmeyeceği, ürettirmeyeceği ve başkasından satın alamayacağının açıkça yazılmasına rağmen, davalı-karşı davacı şirketin—— —— olacağı şirketten hangi ürünü satın almak zorunda olduğunun açıkça yazılı olmadığı, ——kullanım hakkının —– veya ortağı olacağı şirketlere ait olacağına dair bir hüküm bulunmadığı, Protokolün 5. maddesinde tarafların birbirlerine üretecekleri mal ve ticaretini yaptıkları ürünleri liste, ——- düzenlemeler halinde bildirme yükümlülükleri olduğunun kararlaştırılmış olmasına rağmen —– veya davacı-karşı davalı şirketin davalı-karşı davacı şirkete ürettiği ürünlere ilişkin bir bildirimde bulunduğun da tespit edilemediği, protokole aykırı davranılması halinde yaptırım olarak cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, protokolün imzalanmasının üzerinden 7 yıl geçtikten sonra kurulan ve protokolde taraf olmayan, protokolü imzalayan —–artık ortak olmadığı davacı-karşı davalı şirketin bu protokol nedeniyle hak iddiasında bulunamayacağı, yukarıda açıklandığı üzre TTK’nun 355/2. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, davacı-karşı davalının kendi markasının —– için tescilli de olmadığı, davalı-karşı davacının davacı-karşı davalı şirketten — aldığına dair sunulan faturalardan en—– tarihli olduğu, davalı-karşı ——- markasını tescil ettirmek için başvuru tarihinin ise — davalı-karşı davacının —için marka tescil başvurusunun davacı-karşı davalıdan——-ürünü satın almasından daha önce yapıldığı, davalı-karşı davacının—- 21/05/2010 tarihli tescil başvurusu sonucu davaya konu markalardan —- markasını tescil ettirdiği, kendisine —— tarihinde alındığı, internet sitesi içeriğinde de —- ürünlerinin tanıtımlarının yer aldığı, tüm bu nedenlerle davalı-karşı davacının markalarını kötüniyetle tescil ettirdiğinin ispatlanamadığı anlaşılmakla, davalı-karşı davacının markalarının ksımen hükümsüzlüğü davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-karşı davacının—– tescil numaralı “——-” markasının —–tescilli olduğu emtialar için kullanılmadığından iptali talebiyle ilgili yapılan incelemede;
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9/1.maddesinde yer alan “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından ——- kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir” şeklindeki düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme ile —- kullanılmayan markalardan arındırma amaçlanmıştır. SMK yürürlüğe girmeden önce, mülga 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinde de en az beş yıldır kullanılmayan markalarla ilgili iptal davası açılabileceği düzenlenmiştir. Mülga 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi — kararıyla iptal edilmiş, karar —- tarihinde —- yayınlanmıştır. Bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin mülga KHK’da yer alan yasal dayanak ortadan kalkmış ise de markanın son beş yıllık süre içerisinde kullanılmaması bu tarihten önce — tarafından kabul edilen — tarihli 6769 sayılı SMK’nın 9, 19, 25, 26 ve 27.maddelerinde, iptal ve def’i sebebi olarak kabul edilmiştir.
Kural olarak kanunlar geriye yürümez ve ileriye etkili olarak sonuç doğurur ise de, —- geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. Her ne kadar 6769 sayılı —— kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı için Resmi Gazetede yayını tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, Kanunun Resmi Gazetede yayın tarihinin —- kabul tarihinin ise —- olduğu dikkate alındığında, mülga 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin iptaline dair —— ve bu tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14.maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, SMK’nin kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesi 22/16/2016 tarihinde ortaya çıktığından, Kanun Koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, Kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, yürürlük konusunda öngörülemeyen —– ile ortaya çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması ve 07/11/2018 tarihinde açılan davada, 6769 sayılı SMK’nın yürürlük tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmama değerlendirmesi yapılarak, markanın tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından dava tarihinden geriye doğru beş yıllık süre içerisinde —— ciddi biçimde kullanılıp kullanılmadığının araştırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu yasal düzenlemeye göre iptali talep edilen—— markasının tescilli olduğu mal ve hizmetler için kullanılıp kullanılmadığına dair davalı-karşı davacının ticari kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmış, her ne kadar talimatla alınan bilirkişi raporlarında markanın 12/04/2011 tarihinden itibaren —-için kullanıldığına dair görüş bildirilmişse de, rapora eklenen fatura örnekleri incelendiğinde, faturalarda kullanılan markanın “—” markası olduğu, iptali talep edilen ——- markasının kullanılmadığı anlaşılmakla, bu nedenle SMK’nun 9/1 ve 26/1. maddeleri uyarınca, markanın —– tarihinde tescil edildiği göz önüne alınarak beş yıllık sürenin dolduğu 15/11/2016 tarihinden itibaren hüküm ifade etmek üzere iptaline karar vermek gerekmiştir.
Davacı-karşı davalı tarafça marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat talepleriyle ilgili incelemede;
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 55. maddesinde ise başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almanın haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.
Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları, taraflara ait —— kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile, davaya konu edilen “———- emtiasının davacı-karşı davalının——— tescil numaralı “—-” markasının tescili kapsamında bulunmadığı, davalı-karşı davacının davanın açıldığı —- yılından bu yana bu emtia üzerinde “—” markasını kullandığı, davacı-karşı davalının bu kullanıma beş yıldan fazla bir süre itiraz etmediği, 6 yıl sonra bu davayı açmasının TMK’nun 2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, her iki tarafın da aynı ürünler üzerinde “–” markasını uzun süre birlikte kullandıkları, 6762 sayılı TTK’nın 52. maddesi uyarınca usulen tescil ve ilan edilmiş olan —– kullanma hakkı, münhasıran sahibine ait olup, tescilli bir—– terkin edilinceye kadar kullanılmasının marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, bu nedenle davacı-karşı davalının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olmadığı kanaatine varıldığından bu taleplerin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı davayla ilgili yapılan incelemede; davacı-karşı davalının—- numaralı “—” markasının kötü niyetle tescil edildiğinden SMK’nun 6/9. maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne ve TTK’nun 52. maddesi uyarınca “—“—- kaydından terkinine veya değiştirilmesine karar verilmesi talep edilmişse de; davacı-karşı davalının eski ——–ve ortağı ——- herhangi bir ürün kısıtlaması olmaksızın kullanma hakkı verildiği, davacı-karşı davalının markasının 07/09/2006 tarihinde yapılan başvuru sonucunda tescil edildiği, davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıdan ——-yılından bu yana “—” markalı ürünleri satın aldığı, o tarihten karşı dava tarihine kadar geçen yaklaşık 7 yıl boyunca marka kullanımına itiraz etmediği, davacı-karşı davalının markasını tescil ettirirken kötü niyetli olduğuna dair dosyaya hiçbir delil sunulmadığı, aynı şekilde —- protokol ile ——— kullanma hakkının verildiği, davacı-karşı davalının —- tescil edildiği —- bu yana bu konuda da bir itirazda bulunmadıkları, aradan geçen 7 yıl gibi uzun bir süreden sonra —-terkininin talep edilmesinin de TMK’nun 2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu kanaatine varılmakla, karşı davanın da reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Asıl davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
Davalı karşı davacı —— tescil numaralı —— markasının 15/11/2016 tarihinden itibaren hüküm doğurmak üzere kullanılmaması nedeniyle İPTALİNE VE SİCİLDEN TERKİNİ’ NE,
Davacı karşı davalının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı-karşı davalı vekiline kabul edilen —— numaralı markanın iptali davası üzerinden—- Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı vekiline reddedilen markanın hükümsüzlüğü davası üzerinden——– vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı vekiline reddedilen markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulması davası üzerinden—— vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı vekiline reddedilen maddi tazminat davası üzerinden —–vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı vekiline reddedilen manevi tazminat davası üzerinden ——- vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin harç ve 125,60 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 157,00 TL harç giderinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 9.402,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%17) 1.598,35 TL’nin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine, bakiye (%83) 7.803,65 TL’nin davacı-karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
Karşı davanın REDDİNE,
Alınması gereken 80,70 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı-karşı davalı vekiline reddedilen——- numaralı markanın hükümsüzlüğü davası üzerinden —— takdir olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı vekiline reddedilen ticaret unvanının terkini davası üzerinden ——- vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.