Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/93 E. 2019/76 K. 26.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/93
KARAR NO : 2019/76
DAVA: Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
DAVA TARİHİ: 18/04/2012
KARAR TARİHİ: 26/03/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı ile sözleşme yapmaksızın davacıya ait tescilli markanın birebir aynısını ürünleri üzerinde kullandığını, bu şekilde davacıyı maddi ve manevi zarara uğrattığını belirterek, müvekkiline ait markanın sözleşme akdedilmeksizin haksız olarak kullanılması nedeniyle davacının marka haklarına yapılan tecavüzün durdurulmasına, haksız rekabetin önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla ——— TL.maddi,———–TL.manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ——- sözleşmesi olmayan bir firma olmadığını, sözleşmenin iptal edilmediğini, askıya alındığını ve işlemlerin devam ettiğini, davaya esas ambalajların sözleşmenin henüz askıya alınmadığı tarihte yapıldığını, sözleşmenin askıya alındığı tarihten sonrasında müvekkilinin kablo üzerine ———- marka logosunu vurmadığını, talep edilen tazminatın çok yüksek olduğunu, amblajların piyasa değerinin kıymetsiz bulunduğunu, öte yandan davalının ürettiği kabloların marka ve logo taşıyan diğer kablolarıyla mukayese edilmesi gerektiğini, manevi tazminat miktarının her olaya göre ayrı değerlendirilmesi, kurumun kendi iç yönergesinin esas alınamayacağını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Mahkememize açılan dava tescilli ———- markasına vaki tecavüzün durdurulması, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminata karar verilmesine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, ——– tarihli ——— Esas,———– Karar sayılı kararla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine; davacı tarafa ait tescilli ———- markasının davalı şirket tarafından sözleşme yapılmaksızın kullanılması ve bu suretle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile tecavüzün durdurulmasına, ———-TL maddi ,———- TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine dair verilen kararın davalı ve davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11.05.2015 tarihli 2015/1642 Esas- 2015/6684 Karar sayılı ilamı ile; davanın marka hakkına tecavüz, haksız rekabetin tespiti ve men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olduğu, davalı vekilinin, müvekkili ile davacı arasında davacıya ait markaların kullanımına ilişkin lisans sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilince davacı markalarının bu çerçevede kullanıldığını, ancak müvekkilinin işyerinde yaşanan bir kısım aksaklıklar nedeniyle davacı tarafından lisans sözleşmesinin askıya alındığını, bu sürenin bitiminde davacı tarafından yaptırılan tespit ile müvekkilinin işyerinde davacıya ait markaları taşıyan ürünlerin ele geçirildiğini, ancak söz konusu ürünlerin lisans sözleşmesinin geçerli olduğu sırada üretilen stok ürünler olduğunu, lisans sözleşmesinin askıya alındığı tarihte müvekkilince davacı markalarını taşıyan ürünlerin üretilip pazarlanmadığını savunduğu, dosya kapsamından; taraflar arasında davacıya ait markaların kullanımına dair geçerli lisans sözleşmelerinin bulunduğu, davalıya ait iş yerinde ———– tarihinde yapılan ara kontrol ile davalının iş yerinde üretimden sorumlu şahısların toplu istifası nedeniyle ————tarihinden itibaren lisans sözleşmelerinin 6 ay süreyle askıya alındığı, 6 aylık süre sonunda Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ———— soruşturma sayılı dosyası üzerinden davalıya ait iş yerinde————– tarihinde yapılan aramada 450 adet davacı markalarını taşıyan ürünlerin ele geçirildiği, soruşturma nedeniyle İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin —————Esas sayılı dava dosyasında davalı şirket yetkilisi hakkında ceza davası açıldığının anlaşıldığı, bu durumda lisans sözleşmesinin askıya alınması sebebi ve davalının savunmaları da gözetilerek, dava konusu ürün ve ambalajların üretim tarihlerinin sözleşmenin yürürlük tarihi dahilinde olup olmadığı hususunın önem arzettiği, Mahkemece; davalı şirket yetkilisi hakkında açılan ceza davasının akıbeti araştırılıp, suça konu ürünlerin üretim tarihlerinin lisans sözleşmesinin geçerli olduğu zaman dilimi içinde kalıp kalmadığı hususunun kesin bir şekilde tespit edilerek, varsa davalının bu yöndeki savunmasına ilişkin delilleri de toplanılıp sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma sonrası dosyamız içerisine alınan ———– tarihli bilirkişi raporunda; davaya konu ürünün ve alımı yapılan ambalajın taraflar arasındaki lisans sözleşme dönemi içerisinde olduğu, yapılan incelemede başka bir imalat ve ambalaj alımına dair yasal bir belge ve bulguya rastlanmadığı, firma yetkilisi ———– tarafından sözleşmelerin askıya alındığı dönemde ürün imalat ve satışı ile ambalaj alımının yapılmadığı, bu dönemde, yani sözleşmelerin askıya alındığı dönemde askıdan önce alınan ambalaj ve imal edilen ürünlerin stoklardan satıldığı, duruşmalarda bahsedilen——— eklenen ———- firması ile bahsi geçen dönemde dava konusu ürünle ilgili ticari ilişkisinin olmadığı yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Yine alınan ——— tarihli ek bilirkişi raporunda da, kabloların üzerinde imal edildiği tarihin mevcut olmadığı,——————— ibaresinin bulunduğu, ambalaj üzerinde ————– ibaresinin yer aldığı, belgelerin geçerliliğinin sona erdiği tarihler konusunda taraflar arasında anlaşmazlık bulunduğu, davalının beyanına itibar edildiği takdirde üretimlerin sözleşmenin devam ettiği tarihlerde, davacının beyanına itibar edildiği takdirde sözleşme süresi sona erdikten sonra yapıldığının kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
——‘den davalıya ait marka kullanım belgeleri istenilmiş, —numaralı belgenin 2———— tarihleri arasında,——– numaralı belgenin —– tarihleri arasında ve — numaralı belgenin ———tarihleri arasında geçerli olduğu, bu belgenin ———-Kablolar için verilen belge olduğu, üretimle ilgili tespit edilen olumsuzluklar nedeniyle aksıda olduğu bildirilmiştir.
Bir markanın————marka siciline tescili zorunlu olmamakla beraber, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK çerçevesince markanın tescil edilmesi, marka sahibine, markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasını önlemeyi talep etme hakkı verir.Tescilli marka sahibinin tescilden doğan haklarının ihlâli, marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilir. Marka hakkına tecavüz oluşturan fiiller 556 sayılı KHK’nin 9/l. maddesinde sayılmıştır. Buna göre, marka sahibinin izni olmaksızın markayı kullanmak marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilir.
Davacının ——–ibareli tescilli markası bir garanti markasıdır.———- markası, marka sahibinin kontrolü altında birçok işletme tarafından o işletmelerin ortak özelliklerini, üretim usullerini, coğrafi menşelerini ve kalitesini garanti etmeye yarayan işarettir. —- markası da, diğer markalarda olduğu üzere, bir kişi adına tescillidir Ancak, teknik yönetmelikte belirtilen şartları yerine getiren ve gerekli izni alan herkes bu markayı kullanabilir. …’nün — markası ———– markasına bir örnektir. 132 sayılı … Kuruluş Kanunu ile kurulan …nün amacı, her türlü madde ve mamulleri ile usul ve hizmet standartlarını yapmaktır. Yalnızca … tarafından kabul edilen standartlara —————-” adını alır.
… Belgelendirme Yönergesi’nin 30. maddesi 7 ve 8. bentleri uyarınca, belge sahibi, belge/marka kullanma hakkını aldığı marka ve belgesini, sadece belge üzerinde yazılı ürüne, hizmete, sisteme ait ürün veya ambalajı üzerinde ve bu örüne/hizmete/sisteme ilişkin reklam amaçlı veya firmasına ait doküman ve medya üzerinde kullanabilir. Belge sahibi, ———–tarafından açıkça yazılı bir muafiyet tanınmadığı ve/veya belgelendirmeye esas doküman ve ek belgelendirme usul ve esaslarında aksi öngörülmediği sürece, kullanma hakkı verilen marka veya markaları ile birlikte, belgelendirmeye esas olan dokümana ait işaretlemeleri, ticari markasını, varsa ticari modelini ürün veya ambalajı üzerinde görülebilir şekilde belirtmekle yükümlüdür. Bu düzenlemeye göre,———— markalarını kullanım hakkı belge sahiplerine verilmiştir.
Somut olayda, taraflar arasındaki marka kullanım sözleşmesinin 6 ay için askıya alındığı ihtilaf konusu değildir. Uyuşmazlığın konusu; davalının marka kullanım belgesinin askıya alındığı tarihten sonra haksız olarak ———markasını kullanıp kullanmadığıdır.
Davalı şirket yetkilisi ———hakkında İstanbul Anadolu FSHCM’nin –Esas, ————— Karar sayılı kararı ile, aynı eylem nedeniyle yapılan yargılama sonucunda, sanığa ait iş yerinde bulunan kablolar üzerinde———ibaresinin bulunmasının başlı başına bu kabloların ——— markasını taklit edilerek üretildikleri anlamına gelmeyeceği, dolaysıyla söz konusu ürünlerin şikayetçi—- adına kayıtlı ———-markasına iktibas, iltibas yapılmak suretiyle üretilmiş ürünler olmadığı sonucuna varıldığı, kaldı ki söz konusu ürünlerin markasının—— – olduğu, ———-ibaresinin markasal olarak kullanımının söz konusu olmaması nedeniyle tescilli markanın iltibas, iktibas yapılmak suretiyle üretilmiş ürün anlamına gelmeyeceği kabul edilerek, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği, kararın Yargıtay’dan onanarak kesinleştiği tespit edilmiştir.
Ceza Mahkemesinin beraat kararı, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile, davalının iş yerinde ele geçirilen kabloların üzerlerinde ——— markasının mevcut olmadığı, yalnızca kabloların içinde bulunduğu ambalaj üzerinde————— marka ve logosunun mevcut olduğu, bu ambalajların ——–tarafından gönderilen ürün kullanma belgelerine göre halen askıda olan ————– numaralı belge kapsamında ve sözleşmenin yürürlükte olduğu tarihte üretildikleri, lisans sözleşmesi dönemi sona erdikten sonra üretildiklerinin davacı tarafça kanıtlanamadığı, belgenin askıya alındığı döneme ve sonrasına ait imalat, satış ve ambalaj alımına dair ticari bir kaydın mevcut olmadığı anlaşılmakla, suçun oluşmadığına dair kesinleşen beraat kararı hukuk hakimi için de bağlayıcı olduğundan, davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar kısa karada hükmün davacı vekilinin yokluğunda verildiği yazılmışsa da, duruşma tutanağından da anlaşıldığı gibi, davacı vekilini duruşmada hazır olduğu ve hükmün yüzüne karşı verilmesine rağmen, yanlışlıkla bu şekilde yazıldığı görülmekle, gerekçeli kararda bu maddi hata düzeltilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2- 44,40 TL harcın davalıdan tahsiline,
3- Davalı yararına “tecavüz ve haksız rekabet yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Davalı yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Davalı yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 240,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/03/2019