Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/185 E. 2019/154 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/185
KARAR NO : 2019/154
DAVA TARİHİ: 19/10/2016
BİRLEŞEN DOSYA DAVA TARİHİ : 14/04/2017
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı- Karşı Davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ———- züccaciye, metal ürünler ve mutfak ekipmanları sektöründe faaliyet göstermekte olan, gerek lokal, gerekse uluslar arası pazarda kendisini ispatlamış, ———” tanınmış markasının sahibi olduğunu, işbu marka adı altında pek çok yeni tasarım, faydalı model ve buluşa imza atan, TPE nezdinde adına tescil ettiren, üreten, iç ve dış piyasada satışa sunan, tüketicinin beğenisini toplayan müvekkilinin, hiç şüphesiz gerek teknolojik araştırma-geliştirme, gerek tasarım, gerekse üretim, satış, reklam ve pazarlama faaliyetleriyle büyük ölçüde yatırımlar yapmakta olduğunu, müvekkilinin bu emek ve yatırımları kazanca dönüşmeye başladığı noktada, rakip firmalar tarafından yönelen fikrî mülkiyet ve haksız rekabet ihlalleri ile mücadele etmek zorunda kaldığını, bunca birikim, emek ve yatırım sonucu kendini piyasada ispatlamış ürünlerin, rakip firmalar tarafından haksız şekilde üretilip piyasaya sunulmasıyla birlikte müvekkilinin pazar payının daraldığını, maddi-manevi zarara uğradığını, ———– yayın tarihli, ——— sayılı Endüstriyel Tasarımlar Bülteni vasıtasıyla müvekkilinin,——— tarihli, ——— nolu Tasarım Tescil Belgesiyle 5 yıllık koruma hakkı sahibi olduğu fıncan-tabak setine ilişkin davalıların da tescil başvurusunda bulunduğunu öğrendiğini, ———–nezdinde itirazlarını gerçekleştirdiğini, davalılara ilgili ihlalin giderilmesi amacıyla ihtarname keşide ettiğini, işbu ihlal kapsamında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı kanalı ile Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusu da gerçekleştirildiğini, davalıların ihlale konu tescil başvurusu bir yana, piyasada yapılan küçük bir araştırmayla, bu başvurudan evvel de tescilsiz şekilde bahse konu ürünlerin satışını gerçekleştirdiğinin öğrenildiğini, bunun üzerine müvekkilinin, ——- mağazasından———— tarihinde bir alışveriş yaptığını ve ihlale konu ekte numuneleri ve satış fişi bulunan ürünleri aldığını, yeni bir bilgi edinildiğinde bilahare bildirilecek olup, ihlale konu ürünlerin davalıların aşağıdaki adreslerde bulunan şubelerinde satıldığı bilgisi edinilmiş olup Mahkeme de takdir ederse, tüm bu adreslerde bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak ihlalin tespit edilmesini, ihlale konu ürünlerin toplanarak yediemine teslimini, nihayetinde imhasını, müvekkilinin zararının büyümesine mani olmak için satışın tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, bu adresler dışında e-ticaret platformunda da satışa sunulan ürünler olduğunun tespit edilmiş olup, aşağıda belirttikleri yerlere de ihlalin tespitiyle beraber ürünlerin satışının durdurulmasını, şimdiye dek kendi platformlarından yapılan satış miktarının sorulmasını talep etiklerini, bu adreslerin ——————– olduğunu, müvekkilinin tazminat talebine esas olmak üzere, ihlale konu ürünlerin ticaretinin çapının saptanması için gerek davalıların ticari defterlerinde ve stok kayıtlarında yapılacak incelemelerde, gerekse yukarıda belirttikleri tüm satış mecraları ile e-ticaret platformlarına yazılacak müzekkerelerde ———– barkod kodunun esas alınmasını, ayrıca bu barkodlu ürünlerden ne miktarda ihraç ve ithal edildiğinin bildirilmesi için tüm ——- müzekkere yazılmasını talep ettiklerini, davalıların yapmış oldukları satış miktarını ibrazdan imtina etmeleri ihtimaline binaen, yoksun kalınan kazanç hesabının terditli olarak araştırılmasını, bu sebeple 554 sayılı KHK.’nin 52/b maddesi uyarınca; müvekkilinin satış hacmini ortaya koymak adına, müvekkile ait ticari defter ve kayıtların incelenmesini talep ettiklerini, yine 554 sayılı KHK.’nin 52/c maddesi kapsamında; davalıların, müvekkilinin hakkına tecavüz etmeyip bu hakkı bir lisans sözleşmesine konu etseydi, buna ilişkin emsal lisans bedelinin rayicinin ne kadar olacağının ———– müzekkere yazılarak sorulmasını talep ettiklerini, nihayetinde, 554 sayılı KHK.’nin 53 ve 54. maddeleri nazara alınarak; ürünlerin üretiminde tasarımın rolünün ehemmiyeti, keza ürünler üzerinde yapılacak incelemeyle de görüleceği üzere, müvekkilin ürettiği ve davalıların satışını gerçekleştirdiği ürünler arasındaki açık kalite farkından dolayı ürünlerin itibarı zedelendiğinden yoksun kalınan kazanç taleplerinin artırımını talep ettiklerini beyan ederek; 554 sayılı KHK.’nin 49/a maddesi kapsamında, müvekkil aleyhine yönelen ihlalin tespitine; 554 sayılı KHK.’nin 49/b kapsamında, işbu tecavüz fiillerinin durdurulması ve önlenmesine; 554 sayılı KHK. Md. 49/c maddesi kapsamında, tecavüzün giderilmesine, müvekkili lehine şimdilik 20.000,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesine; 554 sayılı KHK.’nin 49/d ve f maddesi kapsamında, ihlale konu üretilmekte veya ithal edilmekte olan ürünlere el konulmasını, nihayetinde imhasını; 554 sayılı KHK.’nin 49/g maddesi kapsamında, masrafı davalılar tarafından karşılanmak üzere mahkeme kararının kamuya ilanına; —————– barkod nolu ihlal konusu ürünlerin üretiminin, satışının, ihracatının ve ithalatının ihtiyati tedbir kararı verilerek durdurulmasına, bu hususta tüm sınır ————————müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
DAVAYA CEVAP- KARŞI DAVA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve karşı dava dilekçesinde; davacı vekilinin dilekçesinde müvekkili …’ ın şubesi olarak gösterdiği iş yerlerinin müvekkiliyle merkez – şube ilişkisi bulunmayan, müvekkilinin yüksek miktarlı satışlar yaptığı müşteriler olduğunu, bir işletmenin şube olabilmesi için merkeze bağlı olma, dış ilişkilerde bağımsızlık, yer ve yönetim ayrılığı öğelerinin gerçekleşmesi gerektiğini, halbuki dava dilekçesinde belirtilen bir yerin dışında ——————– adresinde bulunan iş yerinin müvekkili şirketin şubesi olduğu) diğerlerinin müvekkilinin şubesi olma gibi bir durumu olmadığını, diğer adresleri belirtilen yerlerin müvekkili ile merkez – şube ilişkisi olmadığını, bu işyerlerinin müvekkili …’dan yüksek miktarda mal alımı yaptıkları için, müvekkili tarafından tabelalarında müvekkilinin markasını kullanmasına müsaade edildiğini, bunun dışında ne yönetim anlamında, ne merkeze bağlı olma anlamında ne de ticari olarak bu yerlerin müvekkili ile alakası olmadığını, diğer davalı müvekkili———–.. arasında da merkez – şube ilişkisi olmadığını, müvekkili —————-diğer davalı müvekkilinden bağımsız olarak ticari faaliyetini sürdürmekte olduğunu, davacı – karşı davalının kasıtlı olarak bu iş yerini müvekkilinin şubesi gibi göstererek Mahkemeyi yanılttığını, böylelikle bu yerlerde haksız ve hukuka aykırı olarak arama ve tedbir kararının uygulanmasına zorla sebebiyet vererek müvekkilinin ticari itibarını büyük oranda zedelediğini, müvekkili …’ a ait olan ürünleri bile toplattığını, bu konudaki dava ve şikayet hakkını saklı tuttuklarını, davacının tasarım tescilini aldığı ürün ile davalı müvekkili …’ ın tasarım ve tescil talebinde bulunduğu ürün tasarımının birbirinden farklı olduğunu, dosyada mevcut bulunan bilirkişi raporunda da tasarımların farklı renk, yüzey ve desenlerde olduğunun belirtildiğini, karşı dava yönünden ise; davacı tarafa ait olan tasarım tescil belgesinin hükümsüz olduğunu, müvekkili …’ın dava konusu tasarıma sahip olan ürünü———–görüp bu ülkeden ithal ettiğini, davalı müvekkilinin yaklaşık olarak 20 yıldan beri züccaciye ve mutfak eşyaları sektöründe faaliyet gösteren, kendi piyasasında haklı bir üne ve güvenirliliğe kavuşmuş —————- markasının sahibi bulunan, sektöründe büyük, ciddi ve kurumsal bir firma olduğunu, müvekkilinin satışını yapmış olduğu ürünlerin bir kısmını——–ithal edip sattığını, davacı firmanın da aynı satış politikasını izleyen bir firma olduğunu, söz konusu ürünün tasarımcısının ———– adlı bir kişi olduğunu, dava konusu fincan tasarımının, tasarımcısı olarak gözüken Kerim Korkmaz’ın tasarımcı bir kişi olmayıp, şirket ortağı olduğunu belirterek; davacı – karşı davalının davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile dava konusu edilen —– tarihli, ——— çoklu tasarım tescil belgesindeki ———no’lu tasarımların hükümsüzlüğüne karar verilmesini, müvekkillerinin iş yerinde hükümsüz bir tasarım ile ilgili olarak haksız bir dava ile karşı karşıya kaldığı için ve ayrıca arama ve el koyma işlemi sebebi ile müvekkilinin uğradığı manevi zararın karşılığı olarak davacı – karşı davalının her bir müvekkili için ayrı ayrı ———- TL manevi tazminat ödenmesine mahkum edilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı – Karşı Davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; davacının hükümsüzlük iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin tescilli tasarımının yeni ve ayırt edici olmadığına dair iddiaların hukuki mesnetten yoksun ve haksız olduğunu, nitekim davacı tarafın bu yöndeki iddiasını delillendirecek tek bir belge dahi sunamadığını, müvekkilinin tescilli tasarımının aynısının başkalarınca da tescil ettirildiği yönündeki iddianın gerçek dışı olduğunu, davacının bu konuda delil olarak bildirdiği dosyalar incelendiğinde, bahsi geçen ürünlerin müvekkilinin tescilli ürünü ile ilgisi bulunmadığının açık olduğunu, hükümsüzlük hallerinin 554 sayılı KHK nın 43.maddesinde sınırlı şekilde sayılmış olup, dava konusu tescilli tasarım bakımından bu hallerin hiçbirinin mevcut olmadığını, bu sebeple haksız ve mesnetsiz karşı davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Mahkememizin işbu dosyası ile birleşen yine Mahkememizin ———- Karar sayılı dosyasında;
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle,müvekkili firmanın züccaciye, metal ürünler ve mutfak ekipmanları sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, pazarda kendisini ispatlayan ———–markasının sahibi olduğunu, bu marka adı altında çeşitli tasarım , faydalı model sahibi olduğunu, tasarım, üretim,satış,reklam ve pazarlama faaliyetleri ile büyük ölçüde yatırımlar yapmakta olduğunu ,————– no’lu tasarım tescil belgesi ile———–numaralı fincan ve tabak seti tasarımlarını tescil ettirdiğini, davalıların da ———— başvuru numaralı fincan- tabak setini tescil ettirdiklerini, davalıların ———– başvuru numaralı——numaralı tasarımlarının müvekkilinin——- başvuru numaralı ———- numaralı tasarımları ile aynı/ benzer olduğunun İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde ————Esas sayılı dosya kapsamında yapılan bilirkişi incelemeleri ile tespit edildiğini, davalıların aynı fincan tasarımı ile ilgili yapmış oldukları bir diğer başvurunun da müvekkili tarafından yapılan itiraz neticesinde red edildiğini, bunun davaya konu tasarım tescillerinin hükümsüzlüğüne dair delil olduğunu belirterek, davalıların ———- başvuru numaralı———— numaralı tasarımlarına ilişkin olarak üretilen fincan ve fincan tabaklarının üretiminin ve satışının durdurulmasını, mevcut ürünlerin toplanmasını, bu hususta tüm sınır ———— mazekkere yazılmasını, Dosyanın İstanbul Anadolu 1 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk mahkemesinin ——- esas sayılı dosya ile birleştirilmesi ile ——– başvuru numarası ile tescilli ———–numaralı tasarımların hükümsüzlüğü ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz Mahkemede açıldığı, dosyada ihtiyati tedbir şartlarının bulunmadığı, bilirkişi tespitlerinin SMK ‘nun temel ilkelerine aykırı olduğu, davacının haksız ve kötü niyetli tedbir talebinin reddini, davada doğrudan müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, hükümsüzlük davasının ancak tasarımcıya karşı açılabileceğini belirterek davanın ve tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl dava; davalıların, davacı tarafın ———– tescil sayılı çoklu tasarım belgesinin koruma kapsamında bulunan ürünleri taklit edip etmediğine ilişkin tasarıma tecavüzün tespiti ve buna bağlı olarak maddi ve manevi tazminat davası, karşı dava; davacı – karşı davalının ———– tescil sayılı çoklu tasarım belgesindeki ———nolu tasarımın yenilik unsuru bulunmadığı ve harcı alem olduğu iddiasıyla açılan hükümsüzlük davası, birleşen dava ise davalılara ait ——— başvuru numarası ile tescilli ———– numaralı tasarımların yenilik ve ayırt edicilik özellikleri bulunmadığı iddiasıyla açılan hükümsüzlük davasıdır.
Taraflara ait ve dava konusu olan tasarım tescil belgeleri dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde, ——- numaralı çoklu fincan ve tabak endüstriyel tasarımlarının davacı-karşı davalı ve birleşen davanın davacısı ——–adına ——— tarihinde yapılan başvuru sonucunda aynı tarihte tescil edildiği, ———- numaralı çoklu fincan, tabak ve mutfak gereçleri için desen endüstriyel tasarımlarının davalı-karşı davacı ve birleşen davada davalı olan … ve birleşen davada davalı olan ——— adına ——–tarihinde yapılan başvuru sonucu aynı tarihte tescil edildiği, tasarımcı olarak —————– adının kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar birleşen davada davalılar tasarımın hükümsüzlüğü davasının ancak tasarımcıya karşı açılabileceğini belirterek husumet itirazında bulunmuşlarsa da, SMK’nun 78/4. maddesi uyarınca hükümsüzlük davasının sicilde tasarım sahibi olan kişilere karşı açılması gerektiği, hak sahiplerine bildirim yapılacağı belirtildiğinden davalıların husumet itirazlarının reddine, tasarımcı—————- davanın ihbarına karar verilmiş, ancak ——— adresinde bulunamaması nedeniyle ihbar yapılamamıştır.
Yine birleşen davada davalılar tarafından yetki itirazında bulunulmuşsa da, asıl dava ile birleşen davanın irtibatlı olması ve birisi hakkında verilecek karar diğerini etkileyeceğinden usul ekonomisi açısından yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Asıl davada davacı-karşı davalının ihtiyati tedbir taleplerinin değerlendirilmesi için bildirilen adreslerde tespit ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bu kapsamda dosyamız içerisine alınan 06.12.2016 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında; 554 sayılı KHK’nin 7/I. maddesine göre; bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim ile diğer bir tasarımın böyle bir kullanıcıda bıraktığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık bulunması halinde, o tasarımın ayırt edicilik niteliğine sahip kabul edildiği, aynı KHK’nin 7/III. maddesinde ayırt edici niteliğin incelenmesinde ise, ilke olarak farklılıklardan çok ortak özelliklerin değerlendirilmesine ağırlık verilmesi ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip bulunduğunun dikkate alınması gerektiğini belirtildiği, KHK’nin 6. maddesine göre, tasarımların sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edileceği, bu doğrultuda; tespit isteyen taraf adına tescilli ———— numaralı tasarım tescilleri ile aleyhinde tespit istenen davalı tarafa ait ürünler arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Yine dosyamız içerisine alınan —————- tarihli bilirkişi ek raporunda ise; davacı taraf adına tescilli ———- numaralı tasarım tescilleri ile—————–adreslerinde bulunan davalı (karşı davacı) tarafa ait ürünler arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Çorlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ——————- Talimat numarası ile dosyamız içerisine alınan bilirkişi raporunda özetle; dava konusu emtiaya ait stok ve fiili envanter incelemelerinde ———— barkod numaralı ürünün teşhir standında ve firmanın şube depo stoklarında yer almadığı, ———— barkod numaralı ürüne ait gerekli olan envanter listesinin davalı firma tarafından dosyaya sunulması gerektiği, envanter defterinin sunulması ile gerekli olan incelemelerin yerinde olacağı, davalı …’a ait ticari defterlerin dava dosyasına sunulması, söz konusu listelerin ilgili —————– yazılacak müzekkereler ve gümrük çeki listelerinin temini ile tespitinin mümkün olacağı kanaatine varıldığı, dava konusu —————- barkod numaralı ürünün tasarım konusunun değerlendirilmesinin uzmanlık alanının dışında olduğu beyan edilmiştir.
Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —————- Talimat numarası ile dosyamız içerisine alınan bilirkişi raporunda özetle; “tespit isteyen şirketin, TPMK nezdinde ———– numara ile tasarımlarını tescil ettirdiği, aleyhine tespit istenen firmanın, tespit isteyene ait olup ———–numara ile tasarım tescili yapılmış olan Fincan ve Fincan Tabağı tasarımlarını 554 sayılı KHK anlamında biçimi, şekli ve genel görünümü itibariyle ayniyete yakın benzerlik oluşturacak şekilde üretip satışa sunmuş olduğu, bu ürünlerin genel görünüm itibariyle birbirinden ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaları dikkate alındığında; tespit yapılmış olan durumu ile aleyhine tespit istenen adreslerde tespit olunan ürünlerin tespit isteyene ait —————– numaralı tasarım belgesinden doğan haklara aykırılık oluşturacağı; aleyhine tespit istenen firmaya ait olan ürünlerin, tespit isteyene ait ——— numaralı tasarım tescil belgesinde yer alan tasarımların genel izlenim olarak belirgin bir farklılık arz etmediği, yeni ve ayırt edici olarak nitelendirilemeyeceği ve tespit isteyenin tasarımlarına tecavüz eder nitelikte olduğu, tespit isteyenin, bu dosya ve dosya içinde yer alan tasarım tescil belgeleri ile ilgili olarak 554 sayılı KHK nın 48.maddesi gereği hak sahibi olduğu, aleyhine tespit istenene ait ürünlerin, tespit isteyenin tescilli ürünleri yönünden, tasarım haklarının ihlali yönünden taklit ve tecavüzün mevcut olduğu beyan edilmiştir.
Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ——— Talimat numarası ile dosyamız içerisine alınan bilirkişi raporunda özetle; davalının, tespit konusu Kırmızı Renkli Fincan Takımını mağazalarında piyasaya sunup satışını yaptığı için işbu fiilleri ilgili mevzuat hükümleri gereğince, davacının——— tescil no’lu belge ile elde ettiği ——— tecavüz fiilini oluşturduğu, davalının tespit konusu———–Takımına ait ——— no ile ———— Tasarım Tescil başvurusu olduğu ve TPE nezdinde davacının da itirazı bulunduğundan ve bu başvuru, henüz tescile bağlanmadığından, bu numune ile ilgili olarak TPE’nin kararının beklenmesi ve bu karara göre tecavüz fiilinin oluşup oluşmadığı hakkında karar verilmesi gerektiği şeklinde görüş ve tespitlere yer verilmiştir.
Tarafların iddialarına dayanak yaptıkları dava dışı kişilere ait tasarım tescil kayıtları da dosya içine getirtilmiş, taraflar tüm delillerini sunduktan sonra, davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dosyamız içerisine alınan 08.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda; dava dosyası ve sunulan numuneler kapsamında yapılan incelemeler ışığında; asıl davada; davalı – karşı davacı ürünlerinin, davacı – karşı davalının ———- sayılı çoklu tasarım belgesine konu tasarımları ile bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin bir farklılık taşımadığı ve görsel anlamda benzer oldukları; Karşı Davada; davacı – karşı davalı taraf —————– adına ———- numara ve ———-tescil tarihli Fincan ve Fincan Tabağı konulu ——– Sınıfına kayıtlı Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesinin———-tasarımın dava dosyasına sunulu görsel ve tarihli deliller ile “yenilik ve ayırt edicilik” vasıfları giderilmiş bulunduğundan harcıalem sayılabilecekleri, bu nedenle anılan tescilin ———-.tasarımlarının koruma dışı bırakılabileceği; Mahkemenin ——- Esas sayılı Birleşen Dosyasında; Davalı – Karşı Davacı taraf adına ——katında ——– numara ve -tescil tarihli Fincan ve Fincan Tabağı konulu ——-Sınıfına kayıtlı—— Belgesinin ———.tasarımının dava dosyasına sunulu görsel ve tarihli deliller ile————— vasıfları giderilmiş bulunduğundan ve harcıalem sayılabilecekleri, bu nedenle anılan tescilin ———-.tasarımlarının koruma dışı bırakılabileceği görüş ve kanaatinde oldukları beyan edilmiştir.
Dosyamız içerisine alınan ——————tarihli bilirkişi raporunda ise; yapılan değerlendirmeler sonucunda; “birleşen davada; davalılar —————– ait ————– no’lu çoklu endüstriyel tasarım tescil belgesindeki ———- no’lu tasarımların başvuru tarihi itibariyle yenilik unsuruna sahip olmadığı, karşı davada; davacı – karşı davalı taraf ————- no’lu çoklu endüstriyel tasarım tescil belgesindeki ————-no’lu tasarımların başvuru tarihi itibariyle yenilik unsuruna sahip olmadığı görüş ve kanaatine vardıkları belirtilmiştir.
Asıl davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan, 554 sayılı KHK’nin 3. maddesinde tasarım “ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyguları ile algılanan çeşitli unsur ve özelliklerinin oluşturduğu bütünü” olarak tanımlanmış, bu kanun uyarınca tescil edilmiş olması halinde tasarımın tescilli tasarım olarak korunacağı düzenlenmiştir. Yine 554 sayılı KHK’nin 5. maddesinde, tasarımın yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla korunacağı, 48. maddesinde de tasarım sahibinin izni olmaksızın tasarımın aynını veya belirgin bir şekilde benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdi için icapta bulunmak, kullanmak, ithal etmek ve bu amaçla depolamak ve elde bulundurmak tasarım hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır.
Birleşen davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan SMK’nun 55/1. maddesinde ise; tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünüm olarak tanımlanmış, tasarımın tescilli olması halinde tescilli tasarım, ilk kez ———– kamuya sunulmuş olması halinde ise tescilsiz tasarım olarak korunacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nun 56. maddesinde tasarımın korunabilmesi için yenilik ve ayırt edicilik niteliğine sahip olması gerektiği belirtilmiş, bir tasarım tescilli ise başvuru veya rüçhan tarihinden önce, tescilsiz ise kamuya sunulduğu tarihten önce dünyanın her hangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarımın yeni kabul edileceği, tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edileceği, bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya sunulduğu tarihten önce kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğunun kabul edileceği, ayırt edicilik niteliğinin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarım geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesine bakılacağı belirtilerek yenilik ve ayırt edicilik özelliklerinin tanımı yapılmıştır.
SMK’nun 77. maddesinde ise; tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliklerinin bulunmaması halinde tasarımın hükümsüz sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir. SMK’nun 79. maddesinde de hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olacağı, tasarıma kanunla sağlanan bu korumanın hiç doğmamış sayılacağı belirtilmiştir.
Tüm bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaylar incelendiğinde; davalara konu olan tasarımların fincan ve fincan tabağı tasarımları olduğu, yargılamanın başlangıcında yapılan tespitler sonucu alınan bilirkişi raporları ve deliller toplandıktan sonra alınan bilirkişi raporu ile asıl davanın davalısı tarafından üretilip satışa sunulan ürünlerin asıl davanın davacısı adına tescilli olan ————– numaralı çoklu endüstriyel tasarımın ————— numaralı tasarımları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarının tespit edildiği, ancak bu tasarımların hükümsüzlüğü için karşı dava açıldığından, bu yönde yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda davacı-karşı davalının tasarımlarının dosyaya sunulan —————-renkli kataloğunda yer alan ürünler ile karşılaştırıldığında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde birebir veya bütünsel unsurlarının aynı olduğu izlenimini bırakacağı, yine ————– firmanın ———-kataloğundaki ———— ürün kodlu fincan ve tabağının da yenilik kırıcı delil olduğu, bu görsellerin yayın tarihlerinin davacı-karşı davalının tescil başvurusundan önce olması nedeniyle davacı-karşı davalının çoklu endüstriyel tasarımının hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, bu ürünlere ait ————– Beyanname örneklerinin de dosyaya sunulduğu, bu durumda koruma dışı kalan tasarım tesciline dayanılarak davacı-karşı davalının tasarım haklarına tecavüz iddiasında bulunamayacağı, birleşen davada hükümsüzlüğü talep edilen ——– numaralı çoklu endüstriyel tasarımın ——- Tasarımlarının ise asıl ve karşı davacıya ait olan ve daha önce tescil edilen——- numaralı çoklu endüstriyel tasarımın ——– tasarımları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer oldukları tespit edildiğinden, bu tasarımların yenilik kaldırıcı ve giderici delil niteliğinde olduğu, her ne kadar birleşen davanın davalıları tarafından kendi tasarımlarının desenlerinin ve görünümlerinin farklı olduğunu savunulmuşsa da, tasarım tesciline konu olan hususun fincan ve tabakların formu ve biçimi olduğu, birleşen davanın davalılarına ait davaya konu tasarımların form ögesindeki kesitin birleşen davacıya ait tasarımlarla aynı olması nedeniyle yenilik özelliğinin varlığından söz edilemeyeceği, aynı formda farklı renk, desen veya davalıların tasarımında yer aldığı gibi boşaltmaların mevcut olmasının benzerliği ortadan kaldırmak için yeterli olmadığı, bu nedenlerle birleşen davada davalılara ait tasarımların da hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, her ne kadar karşı davada davalı-karşı davacılar tarafından, haksız bir dava ile karşı karşıya kaldıkları için ve ayrıca arama ve el koyma işlemi sebebiyle davacıların uğradığı manevi zararın karşılığı olarak davacı-karşı davalıdan her bir davalı-karşı davacı için 10.000,00 TL manevi tazminat talep etmişlerse de, alınan bilirkişi raporları ile yapılan tespitlerle davanın açıldığı tarihte davacı-karşı davalı adına tescilli tasarımın koruma kapsamında kalan ürünlerin davalı-karşı davacılar tarafından üretildiğinin tespit edildiği, bu durumda davacı-karşı davalının dava açmak ve tedbiren ürünlerin toplatılmasını talep etmesi eylemlerinin Anayasada yer alan hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, haksız eylem niteliğinde olmadığı, davalı-karşı davacıların manevi tazminat talep edemeyecekleri anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Asıl davanın REDDİNE,
a- Peşin alınan harç karar ve ilam harcını karşıladığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Fazla alınan 809,48 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
b- Davalı yararına “tecavüzün tespiti yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Davalı yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Davalı yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
c- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
d- Davalı tarafından yapıldığı anlaşılan toplam 4.802,05 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, karşı davacıya verilmesine,
2. Karşı Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davacı – Karşı Davalı adına tescilli ——— numaralı çoklu endüstriyel tasarımın ——— numaralı tasarımlarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
-Manevi tazminat taleplerinin reddine,
a- Karşılık dava harcı ile alınan harç karar ve ilam harcını karşıladığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Fazla alınan 328,55 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde karşı davacıya iadesine,
b- Karşı Davacı yararına “hükümsüzlük yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, karşı davacıya verilmesine,
Asıl davanın davacısı yararına red olunan “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile karşı davacıdan alınarak, asıl davanın davacısına verilmesine,
c-Asıl davanın davacısı tarafından yapıldığı anlaşılan toplam 916,58 TL harçlar toplamı, 10.503,15 TL tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretleri, talimat masrafı olmak üzere toplam 11.419,73 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 5.709,87 TL sinin davalı – karşı davacıdan alınarak, asıl davanın davacısına verilmesine, kalanın karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Birleşen Davanın KABULÜNE,
-Davalılar adına tescilli ——— numaralı çoklu endüstriyel tasarımın ————- numaralı tasarımlarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
a- 44,40 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
b- Davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
c- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 86,00 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 1.153,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.
23/05/2019