Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/144 E. 2019/108 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/186
KARAR NO : 2019/85

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/05/2018
KARAR TARİHİ : 28/03/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirket adına tescilli ve son derece tanınmış olan “—— markasının öyküsünün —— yıllara dayandığını ve şirketin ———- ailesinin markalarının büyük çoğunluğunu bünyesine kattığını, yapılan araştırmada davalı tarafa ait ve dava konusu edilen ——— esas unsurlu markaların bir kısmının tescilli oldukları emtialar bakımından kısmen ve bir kısmının da tamamen kullanılmadığının tespit edildiğini belirterek, davalı adına tescilli —— numaralı ———- ———— numaralı ———-“, ———- numaralı “—–, —– numaralı —, —- numaralı ——– —————-“, ———- numaralı ————“,—- numaralı —–“, —- numaralı “——“, —————— numaralı “————“,—– numaralı “—-“,—– numaralı “——“, — numaralı “——————-“, ———- numaralı —————“, —– numaralı ——-“, ——- numaralı “——————–“, ———- numaralı “—————“,——- numaralı “———— —– numaralı “—————- numaralı ————“,———– numaralı “————-“,—- numaralı “——- —“, ————– numaralı ———- numaralı “————- numaralı “———-” markalarının “————————-”’nda kullanıldığı, buna rağmen davalının kullanmadığı onlarca markayı —————. sınıftaki emtialar bakımından tescil ettirdiğini, bu markaların dava dilekçesinin ekinde Ek-3 olarak sunulan emtialar bakımından hiç kullanılmadığını belirterek, 556 sayılı KHK’nin 14/1. maddesi uyarınca 5 yıldır kullanılmamaları nedeniyle dava konusu———- tescil numaralı ————– markasının tamamen iptaline, diğer dava konusu markaların dava dilekçesinin ekinde——–olarak sunulan listedeki emtialar bakımından kısmen iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce, her bir markanın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğinden ————— tarihli tensip kararı ile her bir marka için açılan davanın asıl davadan tefriki ile mahkememizin ayrı esasına kaydedilmesine, bu davada yalnızca ——– tescil numaralı “————– markasıyla ilgili yargılamaya devam olunmasına karar verilmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı şirketin ————— bünyesinde yer alan şirketlerden biri olarak faaliyetini Türkiye’nin en köklü markaları olan ————– ile yürüttüğünü, tanınmış ——” markasının sahibi olduğunu ve markanın ————-” ile özdeşleştiğini, ancak “— markasının müvekkili şirketin yanı sıra 3.sınıfta yer alan kozmetik ve kişisel bakım ürünleri üzerinde davacı adına da tescilli olduğunu, bu durumun uzun yıllar öncesinde yapılan birtakım anlaşmalara dayandığını, markanın kişisel temizlik ürün grubu bakımından davacı tarafça kullanıyor olmasının ne davacı şirkete ne de diğer başka şirketlere ———-” markasını diğer her türlü mal üzerinde de kullanma hakkı vermediğini, davacı şirketin markanın iptalini talep etmede hukuki menfaatinin bulunmadığını ve zarar gören kişi niteliğine sahip olmadığını, dava konusu markanın müvekkili tarafından halen kullanılmakta olduğunu belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli ——tescil numaralı ————-” markasının tescilli olduğu “—————– emtialarında 5 yıldan bu yana kullanılmadığı iddiasıyla 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi gereğince açılan kısmen iptal davasıdır.
Mahkememizin 04/04/2017 tarihli —————–sayılı kararı ile; dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına dair karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ——.Hukuk Dairesi 21.03.2018 tarihli 2017/4031 Esas, 2018/761 Karar sayılı kararı ile; tarafların markaların kullanımına ilişkin hiç bir delili toplanmadan, mahallinde inceleme yapılmadan ve gerekçesi de gösterilmeden yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesinin usül ve yasaya aykırı olduğundan ve tarafların delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre yargılama gideri ve vekalet ücreti hakkında karar verilmesi gerektiğinden, ayrıca davanın yasal dayanağının ortadan kalkmasının davanın konusuz kalması anlamında olmayıp, davanın başlangıçta var olan dava nedeninin ortadan kalkması niteliğinde olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin 04/04/2017 tarihli ————- Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilerek dosya mahkememize iade edilmiş, mahkememizce yargılamaya devam edilmiştir.
556 sayılı KHK’nın 14. maddesi ile, markanın kullanılması zorunluluğu getirilmiş, öngörülen 5 yıllık kesintisiz kullanmama hali söz konusu olduğunda, markanın iptaline mahkeme tarafından karar verilebileceği ve marka korumasının sona ereceği düzenlenmiştir. Ancak bu hüküm Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarihli ve 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde; tescilden önce kullanımla yahut kullanım olmaksızın tescille kazanılan marka hakkının mülkiyet hakkı kapsamında olduğu, bu sebeple marka üzerindeki hakkın temel haklardan olduğu, sadece kanunla sınırlandırılabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14. maddesiyle getirilen kullanma külfetinin mülkiyet hakkı kapsamında bulunan bir sınırlandırma olduğu, mülkiyet hakkına ancak kanunla sınırlandırma getirilebileceği, Kanun Hükmünde Kararname ile sınırlandırma getirilemeyeceği, bu durumun Anayasanın 91. maddesinin 1. fıkrasına aykırı olduğu belirtilmiştir
Her ne kadar Türkiye’nin taraf olduğu TRIPs’nin —-. maddesinde de benzer bir hüküm mevcutsa da, bu hükmün markanın kullanma zorunluluğunun mevcut olması halinde uygulanabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14.maddesinin iptali ile iç hukukumuzda markanın kullanılması zorunluluğunun kalmadığı, bu nedenle TRİPs hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, iptal kararından sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 9. maddesinde de benzer bir hüküm yer almaktaysa da, bu hüküm ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için uygulanabileceğinden Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —-. Hukuk Dairesinin kararı uyarınca yargılama giderlerinin hangi tarafa yükleneceğine ilişkin değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması karşısında, iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten sonra, HMK’nun 33. maddesi uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından ve dava tarihindeki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, anılan iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum gereğince reddine karar verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmadığından, davacının davada haksız çıkan taraf olarak nitelenip yargılama gideri ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulamayacağı (Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin 2010/15051 Esas, 2010/17596 Karar sayılı ve 27/12/2010 tarihli kararı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi — Hukuk Dairesi’nin 2017/1520 Esas, 2018/427 Karar sayılı kararı), HMK’nun 331/1. maddesinde davanın konusunun kalmaması nedeniyle davanın esası hakkında bir karar verilmemesi halinde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdir edileceğinin belirtildiği, ancak mevcut davada markayı kullanma zorunluluğu ortadan kalktığı için davanın esastan reddine karar verildiği, bu nedenle HMK’nun 331/1. maddesinin uygulanamayacağı anlaşıldığından, davanın reddine, davanın, Anayasa Mahkemesi’nin dayanak Kararname hükmünü iptal etmesi nedeniyle reddine karar verildiğinden, karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2- 44,40 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Davanın, Anayasa Mahkemesi’nin dayanak Kararname hükmünü iptal etmesi nedeniyle reddine karar verildiğinden, karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.