Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/42 E. 2019/167 K. 11.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/42 Esas
KARAR NO : 2019/167
DAVA : Coğrafi İşarete Tecavüzün Tespiti ile Maddi ve Manevi Tazminat
KARŞI DAVA: Coğrafi İşaretin Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ: 26/02/2015
KARŞI
DAVA TARİHİ: 08/07/2015
KARAR TARİHİ: 11/06/2019
Davacı-karşı davalı vekili tarafından davalı-karşı davacı aleyhine açılan coğrafi işaretten kaynaklanan haklara tecavüzün tespiti ile maddi ve manevi tazminat davası ile davalı-karşı davacı vekili tarafından davacı-karşı davalı aleyhine açılan coğrafi işaretin hükümsüzlüğü davasında yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin ————- tescil numarası ile kayıtlı———coğrafi işaretinin sahibi olduğunu, davaya konu tescil belgesi ürünün menşe adı olarak kayıtlı bulunduğunu,—- halkı ile —– arasındaki ilişkinin soyadı ————–olan ailelerden kaynaklandığını, coğrafi işaret tescil koruması altına alınan ——— üretiminde kullanılan sütün ve sütün elde edildiği süt hayvanlarının muhakkak surette —menşeili olması gerektiğini, ayrıca üretimin, paketlemenin ve satışı aşamasına kadar ki tüm süreçlerin de mutlaka ———- gerçekleşmesi gerektiğini, davalının ise menşe adı olarak müvekkili adına tescilli bulunan———- adını kendi ürettiği veya satışını yaptığı ürünlerde ticari amaçla kullanmasının müvekkiline ait — tescil numaralı ——–coğrafi işaretin koruma kapsamında kaldığını, bu sebeplerle müvekkilinin coğrafi işaretinden doğan haklarına tecavüzün edildiğinden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla, davalının, davacının coğrafi işaretten doğan haklarına tecavüz eylemleri nedeniyle, ——–TL. manevi,—-TL. maddi tazminat olmak üzere ——— TL. tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Coğrafi işaret olarak korunan ——— ürününü, davacının coğrafi işaretten doğan haklarına tecavüzde bulunmak suretiyle üreten davalının bu eyleminin, 555 Sayılı K.H.K.’nin 25. maddesinin b bendi hükmü uyarınca durdurulmasına ve önlenmesine, ——- işaretten doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen veya pazarlanan ürünlere el konulması” cümlesinden olmak üzere bu ürünlerin toplatılmasına, anılan madde’nin (f) bendi uyarınca mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesine ve kamuya ilan yoluyla duyurulmasına, coğrafi işaretten doğan haklarına tecavüz teşkil edilerek üretilen ——— ürünlerin tanıtımının yapıldığı www.sutas.com.tr internet sitesinde——– mahsus tanıtım içeriklerin yayınının engellenmesine, bunun mümkün olmaması halinde bu ürünlerin tanıtımının yapıldığı internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili —— tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini ———- TL’den —————- TL’ye arttırdıklarını beyan etmiştir.
DAVAYA CEVAP VE KARŞI DAVA / Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili şirketin———– yılından beri ürettiğini, davacının iddia ettiği hakkın kullanımına ilişkin anılan 5 yıllık süreyi kaçırdığını, —— ibaresinin ——— ürünün öz adı olarak yerleştiğini, bu nedenle müvekkilinin marka tescili dahi yaptırmadığını, müvekkilinin iyi niyetli kullanımda bulunduğunu, müvekkilinin söz konusu üretimlerini ———-tarihli —-standartlarına göre gerçekleştirdiğini, müvekkili dışında ——— adlı şirketin de halen —-üretim ve satışını yaptığını, davanın sadece müvekkili şirkete yöneltilmesinin davacının kötü niyetini ortaya koyduğunu, bir ibarenin coğrafi işaret olarak tescil edilebilmesi için konu edildiği malın kaynağı olan ülke, şehir, ilçe, köy vd.coğrafi mecraların adını taşıyor olması gerektiğini, oysa davaya konu edilen ——- ibaresinin coğrafi nitelikte bir yer adı olmadığını, ——- adının — tüm tüketiciler tarafından ürünün öz adı olarak bilindiğini, bu sebeplerle davacı-karşı davalı adına tescilli —-numaralı ——-coğrafi işaret belgesinin 555 sayılı KHK’nin 21. maddesi uyarınca tescil edilme koşulları bulunmadığından hükümsüzülüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Asıl dava, davacı-karşı davalı adına tescilli —– coğrafi işaretin davalı-karşı davacı tarafından üretilerek satışa sunulması gerekçesiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün tespiti ile maddi ve manevi tazminat davası olup, karşı dava ise davacı-karşı davalı adına tescilli —— numaralı ——-coğrafi işaretinin hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Dosyaya Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde;——- başvuru numaralı, — tescil numaralı ——— coğrafi işareti için başvuru tarihinin —–olduğu, TPMK tarafından ———– tarihinde davacı-karşı davalı adına tescil edildiği tespit edilmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili, ———– yapılan tescil kaydına ilişkin belge örneğini dosyaya sunmuş, incelendiğinde; ——– düzenlenen Coğrafi İşaret ve Geleneksel Özellikli Ürün Adları Tescil Belgesi’ne göre —– sayılı, 1 başvuru ve tescil numaralı ———- coğrafi işareti için ——– tarihinde başvuru yapıldığı ve ——–tarihinde davacı-karşı davalı adına tescil edildiği tepit edildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilişim uzmanı —— ve marka uzmanı —- imzalı ———- havale tarihli raporda bilirkişiler, davacı şirkete ait —– numaralı coğrafi işaretin TPMK kayıtlarında yer aldığı ve tescilden doğan hakların davacıya ait olduğu, 555 sayılı KHK’nın davacının dava konusu yaptığı kullanımını davacı lehine desteklediği, davalı tarafından kullanılan logonun dosyaya sunulan logo kullanım talimatına uymadığı, www.sutas.com.tr internet adresinde dava konusu olan ————— kullanıldığı, bu kullanımın rapordaki görsellerle tespit edildiği belirtilmiştir.
Rapora itiraz edilmesi üzerine, Mahkememizce dosya yeniden bilirkişiye gönderilmiş olup, ———— oluşan heyet 13.06.2016 tarihli raporda; dava konusu ——— işaretinin bir coğrafi alan adını içermemesinin hükümsüzlüğünü gerektirecek bir durum olmadığı, bu coğrafi işaretin ürünün öz adı haline geldiğinin söylenemeyeceği, tescilli coğrafi işaretin davacıya dava açma hakkı verdiği,———– ibaresi bir menşe adı olduğundan ve coğrafi alan olarak da ———– Adası gösterildiğinden, bu alan dışındaki üreticilerin ticari amaçlı olarak bu adı KHK’nın 3/4.maddesinde sayılan biçimde doğrudan veya dolaylı kullanmasının coğrafi işaret hakkına tecavüz teşkil edeceği, KHK’nın 18/2.maddesindeki sürenin coğrafi işaretten oluşan veya coğrafi işareti içeren bir markanın başvurusuna veya tesciline karşı ileri sürülebilecek talepleri konu aldığını, ancak bunun huzurdaki davayla ilgili olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Tarafların itirazları üzerine yeni bir heyetten rapor alınmış olup, – ——— oluşan 3 kişilik bilirkişi heyeti 20.04.2017 tarihli raporlarında; davacı-karşı davalı adına tescill- ——- gerek sütünden faydalanılan hayvanlar, gerek hayvanların tükettiği bitkiler, gerekse yapım sürecinde kullanılan yöntemler bakımından ——— ile doğrudan bağlantılı olduğu ve —– tüm bu unsurların bir arada bulunması ile ancak —üretilebileceği, ——— menşe adı olduğu, davacı-karşı davalı adına tescilli ——– ifadesinin KHK’da sayılan şartları haiz bir coğrafi işaret olduğundan, —- nolu —— coğrafi işaretinin hükümsüzlüğü koşullarının gerçekleşmediği, davacı-karşı davalı adına tescilli coğrafi işaretin davalı-karşı davacı tarafından ticari amaçla peynir ambalaj ve tanıtımlarında kullanıldığı, ———–bir menşe adı olduğu ve ürünün karakteristik özelliklerini ——- coğrafi alanından aldığı, davalı-karşı davacının —– dışındaki ticari amaçlı üretimlerin davacı-karşı davalının coğrafi işaret hakkına KHK’nın 24.maddesi uyarınca tecavüz teşkil ettiğini beyan etmişlerdir.
Mahkememizce maddi tazminat hesabı yönünden davalı-karşı davacının tiacri kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle rapor alınması için dosya Karacabey Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş olup, Karacabey 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin —— Talimat sayılı dosyasında alınan 16.10.2018 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda; 2010 – 2015 dönemine ilişkin davaya konu coğrafi işaret belgesine haiz ürünün satışından davalı tarafın 190.903,21 TL net karının olduğu, davacı taraf zararının mevzuat hükümleri ve dosya kapsamı göz önünde bulundurulduğunda net olarak tespitinin yapılamayacağı şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkındaki yasal düzenleme 1995’te yürürlüğe girmiştir. Bu mevzuat, ——- Korumasına İlişkin ——– sayılı Tüzüğü esas alınarak kabul edilmiştir.
Belli ürünlerle ilgili olarak ürünün niteliğini, şöhretini ve diğer özelliklerini, kökeni belirli olan bir yöre, alan, bölge veya ülkeden alan ürünlerin, buna ilişkin bir işaret verilmesi suretiyle korunmasını öngörmektedir. Böylece, belli bir yörede, alanda veya ülkede buraya özgü nitelikte yapılan üretimlerin yozlaştırılması, niteliklerinin kaybolması önlenmek istenmiştir. Bu ürünler, tescilli bir işaret verilerek korunmaktadır.
Coğrafi işaretler için de sınaî ve ticari anlamda ayırt edicilik işlevi söz konusudur, ancak coğrafi işaret markaya bu yönüyle benzediği halde esasen tescil şartları ve hak sahipliği bakımından farklıdır.
Coğrafi işaretler menşe adı ve mahreç işareti olmak üzere iki türlüdür. Coğrafi işaretler ürünün sadece o bölgede üretilip üretilmesi ayrımına göre, mahreç ve menşe işareti olarak ikiye ayrılırlar. ———-; sadece ilgili coğrafi bölgede kullanılabilirler. Üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinin tümüyle bu yöre, alan veya bölge sınırları içinde yapılması durumunda tescillenen coğrafi işaret, ———demektir. ———-; coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan veya bölgeden kaynaklanması, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibariyle bu yöre, alan veya bölge ile özdeşleşmiş olması, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az birinin belirlenmiş yöre, alan veya bölge sınırları içinde yapılması, durumunda “mahreç işareti” tescillenmiş demektir. Tescil belgelerinde bu özellik yazılıdır.
Bu işaretlerin koşulları taşımayan ürünlerde kullanılması veya menşe adının o coğrafyadan gelmeyen ürünlerde kullanılması hukuka aykırı eylemlerdir. Bu kullanımlar ürün ve işaretin aynen taklidinde veya iltibaslı kullanım şeklinde de olsa, özel yasal düzenleme olmaması olasılığında, haksız rekabet hükümleri çerçevesinde değerlendirilir.
Coğrafi işaret korunmasının ana nedenini, menşe adları ve mahreç işaretlerine konu ürünlerin karakteristik ve doğal özelliklerini yitirmeden devamını sağlamak ve bu ürünleri tüketenlerin önceden edinmiş oldukları alışkanlıkları ve tatları aldanmadan kullanmalarına olanak vermektir.
Davanın çözümü için öncelikle hükümsüzlük davasıyla ilgili inceleme yapılması zorunludur. Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 555 sayılı KHK’nın 21. maddesinde hükümsüzlük halleri sayılmış olup, buna göre; coğrafi işaretin KHK’nin 3,5 ve 8. maddelerinde sayılan koruma şartlarına sahip olmadığı tespit edildiği takdirde hükümsüz kılınabileceği belirtilmiş, 3. maddede ise, coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan, bölge veya çok özel durumlarda ülkeden kaynaklanan bir ürün olması, tüm veya esas nitelik veya özellikleri bu yöre, alan veya bölgeye özgü doğa ve beşeri unsurlardan kaynaklanan bir ürün olması, üretimi, işlenmesi ve diğer bölge sınırları içinde yapılan bir ürün olması halinde coğrafi işaretin tescil edilebileceği, 5 maddesinde, ürünlerin öz adlarının ve işaretlerin, ürünün gerçek kaynağı konusunda halkı yanıltabilecek olan bitki türleri, hayvan soyları veya benzeri adlar, kamu düzeni ve ahlaka aykırı işaretler ile 2. maddede sayılan ülkelerde korunmayan veya koruması sona ermiş veya kullanılmayan adların ve işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında hükümsüzlük davası değerlendirildiğinde, davacı-karşı davalıya ait coğrafi işaretin coğrafi sınırları belirlenmiş ———–isimli bir bölgeden kaynaklanan bir ürün için tescil edildiği, bu bölgeye özgü doğal unsurlardan (—– özgü hayvanların sütü ile üretilmesi, ——–özgü bitki türleri ile aromalandırılması) kaynaklanan bir ürün olduğu, ayrıca ürün adı olmadığı, ——— ibaresinin —– özgü bir peynir cinsi olarak bilindiği bu nedenle hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığı bilirkişi raporları ile tespit edilmiştir.
Yine 555 sayılı KHK’nin 17. maddesinde; coğrafi işaret hakkına tecavüz sayılan fiiller ile tescil edilmiş coğrafi işaretlerin kullanım hakkına sahip olmayan üçüncü kişiler tarafından kullanımlarının engelleme şartları açıklanmış, aynı KHK’nin 17. maddesinde, “Coğrafi işaretlerden menşe adları, sicilde belirtilen coğrafi bölgede faaliyet gösteren üreticiler tarafından, sicilde belirtilen ürünlerin üzerlerinde veya ambalajlarında, bu ürünlerin sicilde gösterilen kalite, ün ve diğer özellikleri taşıması koşuluyla ticari olarak kullanılabileceği” belirtilmiştir.
Bu hükümlerden hareketle, coğrafi işaret kullanımının tescilde belirtilen özelliklerin korunması şartı ile ürünle bağlantısı olan herkes tarafından kullanılabilecek bir anonim hak olduğu sonucuna varılmaktadır. Yani coğrafi işaretleri kullananların, coğrafi işaret tescil belgesinde belirtilen özelliklerde üretim yapmaları koşulu ile coğrafi işaret tescil sahiplerinden herhangi bir izin alma keyfiyetleri bulunmamaktadır. Coğrafi işaret sahibi sadece bu ürünün belgede belirtildiği şekilde üretilip üretilmediğini kontrol edebilir, bu kontrollerde belgede belirtilen özelliklerde üretimin yapılmadığının tespiti halinde ise tecavüz davası açılabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında coğrafi işaret haklarına tecavüz iddiası incelendiğinde, davacı-davalı adına tescilli ——- numaralı ——– ibaresinin menşe adı olarak tescilli olduğu, coğrafi sınırları olarak ———- belirtildiği, tescil belgesinde ürünün tanımı ve ayırt edici özelliklerinin sayıldığı, buna göre ——peynirinin üretiminde kullanılan sütün, süt hayvanlarının yem ihtiyaçlarının tamamının veya büyük bir kısmının ——-serbest otlaklardan ve yerli bitkilerden üretilen kaba yemlerle karşılanmasından dolayı oluşan kendine özgü tat ve aromaya sahip çiğ veya pastörize —–sütü olması gerektiği, ——yapılacak sütün koyulaştırılmasına, içerisine süt tozu veya koyulaştırılmış süt, kaya tuzu, renklendirici, koruyucu veya diğer katkı maddeleri eklenmesine izin verilmediği, koyun ve keçi sütünün yerli ırk hayvanlardan ve —— klimatolojik şartlara uyum sağlamış melez hayvanlardan, açıkçası ——– ırkları ile melezlenmeleri neticesinde elde edilen döllerinden sağlandığı, keçi sütünün ise, yerli ırk kıl keçilerinden ve bunların tüm ——– keçileri ———- ile melezlerinden elde edildiği ve benzeri kuralların belirtildiği, ayrıca — doğal ve coğrafi koşullarının—— bitki örtüsü içerisinde önemli yeri olan endemik bitki türlerinin oluşmasına olanak sağladığı, hayvanların beslenmesinde kullanılan bu bitkilerin,——– üretiminde kullanılan ve kendine has tat ve aromaya sahip ——–sütünün elde edilmesinde en önemli rolü oynadığı açıklanmıştır. Bu kural ve açıklamalara göre, davalının —– yerine —– kendi üretim tesislerinde coğrafi işaret kapsamında açıklanan özellikteki sütler ve ——- özgü ilave maddeler (tescil belgesinde yer verilen ————özel aroma katan ve —-yetişen nane yaprakları gibi) kullanılmadan ürettiği peynirlerin üzerinde ——- ibaresini kullanmasının davacının coğrafi işaretten kaynaklanan haklarına tecavüz niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır. Zira davalı-karşı davacı, dava konusu peynirin coğrafi işaret tescil belgesine uygun üretildiğine dair bir savunmada da bulunmamıştır.
Her ne kadar davalı-karşı davacı tarafça 555 sayılı KHK’nin 18/2. maddesi uyarınca davacı-karşı davalı tarafından kendilerine karşı coğrafi işaretten kaynaklanan hakların ileri sürülemeyeceğini savunmuşsa da, bu maddenin marka tescil başvurusu yapılmasına ilişkin olduğu, davalının ise marka başvurusu bulunmadığı,———— ibaresini ürünleri üzerinde cins belirtmek amacıyla kullandığı anlaşıldığından, bu savunmaya itibar edilmemiştir.
555 sayılı KHK’nin 26. maddesinde tecavüz teşkil eden fiilleri işleyen kişilerin kusurlu olması halinde, hak sahibinin zararını tazminle yükümlü oldukları, 25/c maddesinde ise, coğrafi işareten doğan hakları tecavüze uğrayan hak sahibinin , tecavüzün giderilmesi ve madde tazminat talep edebileceği belirtilmişse de, maddi zararın ne şekilde tespit edileceğine dair bir açıklama mevcut değildir.
Alınan bilirkişi raporu ile davalı-karşı davacının dava konusu ——— üretiminden 190.903,00 TL gelir elde edildiği tespit edilmiş, davacı tarafça uğradıkları zararın miktarı hakkında bir delil sunulmamıştır. TBK’nun 50. maddesinde, zarar görenin zararını ispat etmesi gerektiği, uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakimin, olayların olağan akışına ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği düzenlenmiştir. TBK’nun 50. maddesi uyarınca, davalı-karşı davacının uzun süredir davacı-karşı davalıya ait coğrafi işareti kullanmasına rağmen davacı-karşı davalının dava tarihine kadar yasal bir yola başvurmamış olması, coğrafi işaretin tescil belgesinde yazılan yerde ve koşullara uygun üretim yapılmak suretiyle herkes tarafından kullanılmasının serbest olduğu, coğrafi işaretin kullanılması için izin veya lisans hakkı verilmesine gerek olmadığı hususları da gözetilerek, takdiren 20.000,00 TL maddi tazminata hükmetmenin hakkaniyete uygun olacağı, her ne kadar manevi tazminat da talep edilmişse de, 555 sayılı KHK’nin 26. maddesinde maddi tazmninata yer verildiği halde manevi tazminattan bahsedilmediğinden,——-coğrafi işaretine vaki tecavüz nedeni ile manevi tazminat talep edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, karşı davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Asıl davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalının —-ibaresini ürünleri üzerinde kullanmak suretiyle davacının — numaralı———–oğrafi işaretinden doğan haklarına tecavüz ettiğinin TESPİTİNE,
Tecavüz eylemleri nedeniyle 20.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacının fazlaya ilişkin 170.903,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
Davalının———-” ürününü üretmesinin 555 sayılı KHK’nun 25/1-b bendi uyarınca DURDURULMASINA ve ÖNLENMESİNE,
Tecavüz unsuru işaretlerin ürünler üzerinden çıkartılmasına, tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise davacının coğrafi işaretten doğan haklarına tecavüz suretiyle davalı tarafça üretilen veya pazarlanan ürünlerin TOPLATILMASINA, karar kesinleştiğinde İMHASINA,
Mahkeme kararının masrafları davalı tarafından karşılanarak——- yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilan edilmek suretiyle kamuya duyurulmasına,
Davacının coğrafi işaretten doğan haklarına tecavüz teşkil edilerek üretilen ——– ürünlerinin tanıtımının yapıldığı——-sitesinde bu ürünleri mahsus tanıtım içeriklerinin yayınının KALDIRILMASINA,
Asıl dava üzerinden alınması gereken 1.366,20 TL harçtan peşin alınan 3.552,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.186,35 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacı-karşı davalıya iadesine,
Asıl dava yönünden; davacı-karşı davalı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince coğrafi işarete tecavüz davası üzerinden takdir olunan 3.931,00 TL vekalet ücreti ve maddi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden takdir olunan 3.931,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 7.862,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Asıl dava yönünden; davalı-karşı davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maddi tazminatın reddedilen kısmı üzerinden takdir olunan 16.204,20 TL vekalet ücretinin ve reddedilen manevi tazminat davası üzerinden takdir olunan 3.931,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 20.135,20 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan ve iadesine karar verilen miktar dışında kalan 1.366,20 TL peşin harç ve 27,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.393,90 TL harç giderinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı tarafından yapılan 6.388,90 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre, (%55) 3.513,90 TL’nin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine, bakiye (%45) 2.875,00 TL’nin davacı-karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
Karşı davanın REDDİNE,
Karşı dava yönünden alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 16,70 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Karşı dava yönünden; davacı-karşı davalı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/06/2019