Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2014/75 E. 2021/163 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/75 Esas
KARAR NO : 2021/163

DAVA : Markaya ve Tasarım Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti ve Önlenmesi ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/10/2014
KARAR TARİHİ : 30/09/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markaya ve tasarım hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili şirketin —– sektörde uzun süredir faaliyet gösterdiğini,—- ve ——– müvekkili adına — nezdinde tescilli olduğunu, müvekkilinin daha önce —eserlerinin —– ve — sıfatı ile 5846 sayılı FSEK’ten doğan hakların tek sahibi olduğunu, davalıların ise—-markayı izinsiz olarak kullandıklarını, söz konusu internet sitesinin davalı … adına tahsis edildiğini ve bu hususun ——- davalı şirketin ortağı ve sahibi olduklarını, müvekkilinin —- — müvekkili adına tescilli olduğunu, davalıların —-” ürünlerinin satışını yaptıklarını, bu durumun müvekkilinin marka ve tasarım haklarına tecavüz oluşturduğunu, söz konusu eylemleri ile haksız rekabete sebebiyet verdiklerini, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek, bu sebeplerle—- alan —- sitesinin davalılarca içerik sağlanması da dahil olmak üzere kullanımının yasaklanmasını da kapsayacak şekilde; 556 sayılı KHK’nin 61. maddesi anlamında davacının marka tescilinden doğan haklarına vaki tecavüzün 62. madde uyarınca durdurulmasına, 554 sayılı KHK’nin 48. maddesi anlamında davacının ———— tescillerinden doğan haklarına vaki tecavüzün,—. madde hükmü uyarınmca tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, 6102 sayılı TTK’nun 56. maddesi anlamında davacının müşterileri ve ticari itibarının zarar görmesi sebebi ile haksız rekabetin varlığının tespitine, menine ve ortadan kaldırılmasına, davalıların davacıya ait tescilli markaları ve tescilli tasarımları izinsiz kullanmak ve davacının ve markalarının ticari itibarından izinsiz bir şekilde fayda sağlamak suretiyle elde ettiği haksız kazanç sebebiyle 556 sayılı KHK’nin 66/2-b ve 554 sayılı KHK’nin 52/2-b maddeleri uyarınca, davalının elde ettiği karın hesaplanabilmesi için davalılar adına kayıtlı banka hesaplarının detaylı dökümleri de incelenmek suretiyle hesaplanacak davacının yoksun kaldığı kazanç nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla HMK’nun 107. maddesi kapsamında belirsiz alacak davası niteliğine, şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının oluşan zararının telafisi anlamında 556 sayılı KHK’nin 62. , 554 sayılı KHK’nin 49., 6102 sayılı TTK’nun 56. maddeleri uyarınca davacı lehine —manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davanın kabulü yönündeki kesinleşmiş karar özetinin ve hüküm fıkrasının gideri davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak 556 sayılı KHK’nın 62/1-f, 72, 554 sayılı KHK’nin 49/1-g ile 59. ve de 6102 sayılı TTK’nun 59. maddesi uyarınca — kesinleştiği tarih itibariyle———- —— birinde ilanına ve anılan —– mecrasında gerçekleştiğinden, kararın etkinliğinin ve tüketicilerin konu ile ilgili —– yayınalnamasına karar verilmesi verilmesini talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalılar cevap dilekçesi vermemiş, davalı …—– duruşmasında; —- itibariyle olduğunu, satışa başladıktan sonra şirket yetkilisi olduğunu beyan eden—- ürünlerini sattıklarını beyan ettiklerini, bunun üzerine sadece bu ürünlerin satılması halinde herhangi bir problem olmayacağının belirtildiğini ve satışa devam ettiklerini, — dava açıldığını, her ne kadar banka kayıtları ibraz edilmişse de sadece —- değil başka alanlarda da satışları bulunduğunu beyan etmiştir.
Davalı …—– tarihli ön inceleme duruşmasında; davayı kabul etmediklerini, davacı tarafça markanın — yılı itibari ile alındığını,— herhangi bir ihtarın söz konusu olmadığını, kendisinin aynı zamanda davalı şirketin yasal temsilcisi durumunda olduğunu, banka kayıtlarında —- ne kadar satış yapıldığına dair kaydın mevcut olmadığını, defter kayıtlarında da bunun ayrımının mümkün olmadığını, sadece müşteri kayıtlarına ilişkin kayıtları bulunduğunu beyan etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacıya ——-koruma kapsamında kalan ürünlerin davalılar tarafından — —- —-adında kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminata ilişkindir.
Davalı gerçek kişiler tarafından husumet itirazında bulunulmuşsa da; davalıların davacıya ait tescilli markalara ve tasarımlara tecavüz ettiklerinin iddia edildiği, davalı gerçek kişilerin de davalı şirketin iş ve eylemlerini gerçekleştiren kişi konumunda bulunması sebebiyle haksız fiil niteliğindeki bu eylemden sorumluluğunun bulunduğu, bu nedenle husumet itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Dosyaya ——- markasının —-” markasının —–tarihinde davacı adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
— incelendiğinde; — numaralı— —- tarihinde, —— tarihinde davacı adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
—- gelen yazı cevabında emsal lisans bedelinin toplam cironun %15’i tutarında olabileceği bildirilmiştir.
—– Karar sayılı kararı ile davacı—- davalılara karşı açtığı tasarımın hükümsüzlüğü davası sonucunda, davanın kısmen kabulüne ile, bu davaya da konu edilen davacıya ait—– tasarımlarının hükümsüzlüğüne karar verildiği ve kararın kesinleştiği tespit edilmiştir.
Davacı tarafından davalı … aleyhine ———Mahkemesinin———– sayılı dosyası ile açılan delil tespitinde alınan—- alan —ile ilgil— —– ismi, ——- sergilendiği, ayrıca dosyada endüstriyel tasarım olarak sunulan—- ait görsellerin de yine —- — —- mevcut olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış—– oluşan bilirkişi heyeti — raporda; davacı şirkete ait ——–birebir aynısının ve benzerinin davalılar tarafından—— sergilenip satıldığı ve dolayısıyla davalıların davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ettiği, davacı şirket adına tescilli tasarımların aynı ve birbirleri ile iltibas yaratacak kadar benzerlerinin davalılar tarafından —- üzerinden sergilenip satıldığı, davalının davacının tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüz ettiği, dosyaya ibraz edilen hesap ekstreleri dökümlerinden hangi siteden ne kadar satış yapıldığına dair herhangi bir kayda rastlanmadığından, olası marka ve endüstriyel tasarımlara tecavüz ve haksız rekabet nedeniyle istenebilecek tazminat miktarı hesaplamasının ancak ürün bazında ayrım yapılması kaydıyla mümkün olabileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce ticari defterlerin incelenerek maddi tazminat hesabı yapılması yönünde aynı bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler —- tarihli ek raporda; kök raporda dosyaya ibraz edilen hesap ekstreleri dökümlerinden hangi siteden ne kadar satış yapıldığına dair herhangi bir kayda rastlanmadığından, olası marka ve endüstriyel tasarımlara tecavüz ve haksız rekabet nedeniyle istenebilecek tazminat miktarı hesaplamasının ancak ürün bazında ayrım yapılması kaydıyla mümkün olabileceği belirtilmiş olmakla, bu seferki incelemede de böyle bir çalışmanın yapılmadığı anlaşıldığından, maddi tazminat hesabı yapılamadığı belirtilmiştir.
Davacı vekili dosyaya sunduğu ıslah dilekçesi ile, maddi tazminatın 556 sayılı KHK’nın 66-b maddesi uyarınca tespit edilememesi nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 66-c maddesi ve 554 sayılı KHK’nın 52-c bendi uyarınca lisans bedeli üzerinden hesaplanması talep ettiklerini ve sunulan lisans sözleşmesine göre 70.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalılar tarafından 16/02/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talep edilen tazminat tutarları için zamanaşımı iddiasında bulunulmuşsa da, dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından, zamanaşımı itirazı kabul edilmemiştir.
Davacıdan tecavüz edildiğini iddia ettikleri her bir marka ve tasarım için ayrı ayrı ne kadar maddi ve manevi tazminat talep ettiklerini açıklaması istenilmiş, davacı vekili 10/11/2020 tarihli dilekçesi ile; maddi tazminat bakımından;
—- tescil no’lu—– 12.000 TL,
—- tescil no’lu ———-
—- tescil no’lu —— 12.000 TL,
— tescil no’lu ——
—-tescil no’lu —-
ayrıca davaya konu ettikleri her bir tasarım tescili için de—- tazminat talep ettiklerini, manevi tazminat talepleri bakımından ise; somut olayda davalıların — önemli olanın marka hakkı olduğu görülmekle, her bir dayanak marka bakımından 2.000,00’er TL manevi tazminat talep edildiğini bildirmiştir.
Mahkememizce—– ıslah dilekçesi doğrultusunda hesaplama yapılması için ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, muhasip bilirkişi 25.03.2016 tarihli ek raporda; davacının talep edebileceği maddi tazminat tutarının 79.065,00 TL olabileceğini belirtilmiştir.
Yine Mahkememizce yeni bir muhasip bilirkişiden—- göre her bir marka ve
tasarım için ayrı ayrı davacı tarafın ticari kayıtları incelenerek ve daha önce incelenen davalı kayıtları da dikkate alınarak her iki tarafın cirolarına uygun olacak şekilde lisans bedeline göre tazminat hesaplanması konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, muhasip bilirkişi— tarihli raporda; davacı—– markalarının birebir aynısı, benzerinin davalılar tarafından— sergilenip satıldığı ve dolayısıyla davalıların davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ettiği, davacı —nezdinde tescilli tasarımlarının aynı ve
birbirleri ile iltibas yaratacak kadar benzerlerinin davalılar tarafından —–üzerinden sergilenip satıldığı,
davalının davacının tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüz ettiği, dosyaya ibraz edilen davalı hesap ekstreleri dökümlerinden hangi siteden ne kadar satış yapıldığına dair
herhangi bir kayda rastlanılmadığından, olası marka ve —- tecavüz ve haksız rekabet
nedeniyle istenebilecek tazminat miktarı hesaplamasının mümkün olmadığı, davalının defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapan mali bilirkişi—-tarafından mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda davalının defter ve belgeleri üzerinden lisans bedeli hesaplamanın mümkün olmadığının tespit edildiği, davacının defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmak istendiğinde 2011 yılları defterlerinin beyan
edilmediği ve 2011-2012 yılları verilere ulaşılmadığının beyan edildiği, davacının—– beyan
etmiş olduğu —- beyanı ekinde sundukları gelir tablosun da ve —
belgelerinde ve — üzerinde yapılan incelemede davacının defter ve belgelerinde sunulan
—- detaylı olarak dava konusu üründen elde etmiş olduğu lisans gelirinin tespit edilemediği, davacının dava konusu marka ile ilgili vermiş olduğu lisans söyleşmesinin—-lisansı alan firmanın cirosunun %13 ü oranında ve bu tutarın 70.000,00 TL’nin altına düşmeyeceği
şeklinde olduğu, dava konusu olayda davalının ve davacının defter ve mahkemeye sunmuş
oldukları belgeler üzerinde yapılan incelemede dava konusu marka ile ilgili elde etmiş oldukları gelir
tespit edilemediğinden davacının davalıdan talep edeceği lisans bedelinin 70.000,00 TL olabileceği yönünde görüş bildirmiştir.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının, 9/2-e maddesi uyarınca da işareti kullanan kişinin işaretin kullanılmasına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya —- ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı,———— veya benzeri biçimde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmış ve bu kullanımların marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 554 sayılı KHK’nin 3. maddesinde—- algılanan çeşitli unsur ve özelliklerinin oluşturduğu bütünü” olarak tanımlanmış, bu kanun uyarınca tescil edilmiş olması halinde tasarımın tescilli tasarım olarak korunacağı düzenlenmiştir. Yine 554 sayılı KHK’nin 5. maddesinde, tasarımın yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla korunacağı, —. maddesinde de tasarım sahibinin izni olmaksızın tasarımın aynını veya belirgin bir şekilde benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdi için icapta bulunmak, kullanmak, ithal etmek ve bu amaçla depolamak ve elde bulundurmak tasarım hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacıya ait marka ve tasarım tescil kayıtları, bilirkişi raporları, tarafların beyanları ve tüm dosya kapsamı ile davalıların —– markasıyla satışa sunulan ve davacıya ait tasarımlar——– satışını ve tanıtımını yaptıkları, her ne kadar marka ve tasarımlara davalılar tarafından bu ürünlerin satışı ve tanıtımı nedeniyle tecavüz edildiği iddia edilmişse de, davalıların satışa sunulan ürünlerin davacıya ait —- olduklarının savunulduğu, nitekim davacı vekilinin de yargılamanın ön inceleme duruşmasında davalılar tarafından taklit ürün satıldığına dair bir iddialarının olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK’nin 13. maddesi uyarınca, tescilli bir markanın tescil kapsamındaki mal üzerine konularak, marka sahibi tarafından veya onun izni ile—– sonra, ——— hakların kapsamı dışında kalır. Yine 554 sayılı KHK’nin 24. maddesi uyarınca, tasarlanan veya bu tasarımın uygulandığı ürünün tasarım hakkı sahibi tarafından veya onun onayı ile —– sürülmesinden sonra, bu ürünle ilgili —- hakkının dışında kalır. Bu nedenle her ne kadar bilirkişi raporlarında davalıların —- satışa sunulan ürünlerin davacının tecsilli markalarını taşıdığı ve davacıya ait davaya dayanak yapılan tasarımların koruma kapsamında kaldıkları tespit edilmişse de, dava konusu ürünlerin —- içerisinde münhasır satış yetkisine sahip olan davacının bu yetkisinin yalnızca ilk satış için söz konusu olduğu, ürün münhasır yetkili tarafından bir kez piyasaya arz edildikten sonra, marka ve tasarım tescilinden doğan hakkın tüketilmesi ilkesi uyarınca bu malların alıcıları tarafından piyasaya tekrar arzı ve fiyat düzenlemelerinin hukuka aykırı olarak değerlendirilemeyeceği, davalıların — davacı tarafça —-piyasaya sunulan orijinal ürünlerin satışını ve tanıtımını yapmalarının 556 sayılı KHK’nin 13 ve 554 sayılı KHK’nin 24. maddeleri uyarınca marka ve tasarım haklarına tecavüz teşkil etmeyeceği sonucuna varılmıştır.
Ancak davacı adına tescilli—- markasının davacıya ait —- ürünlerin ve davacının tasarımı ile üretilmiş ürünlerin satışlarının yapıldığı davalı —– yaratacak şekilde yasal ve meşru bir hakları bulunmadığı halde aynen kullanıldığı, bu durumun 556 sayılı KHK’nin 9/2-e maddesi uyarınca davacının —- unsurlu markalarına tecavüz teşkil ettiği, bu nedenle davacının maddi ve manevi tazminat talep edebileceği anlaşılmıştır.
Davalının tecavüzün söz konusu olduğu döneme ait tüm ticari defter ve belgeleri incelemeye sunulmadığından incelenememiş, incelenen ticari kayıtlarında ise davaya konu olan——— satışları ayrıştırılarak işlenmediğinden davalıların bu satışlardan elde ettikleri gelir tespit edilememiştir. Davacı tarafaça sunulan örnek lisans sözleşmesinde lisans alanının cirosunun %13’ü kadar davacıya lisans ödeyeceği yazılı olduğundan, bu kez muhasebe konusunda uzman olan bilirkişi davalı şirketin —- beyannamelerdeki gelirine göre tüm geliri üzerinden 70.000,00 TL lisans bedeli ödemesi gerektiğine dair bir hesaplama yapmıştır. TBK’nun 50. maddesi uyarınca uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakimin olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca Mahkememice davacıya ait “—– markasının davalılara ait alan adında kullanılmasından dolayı ödemesi gereken maddi tazminat miktarı, davacının—— tescilli olduğu süre, lisans sayısı, tescilli olduğu mal ve hizmetlerde yüksek bilinirliğe sahip olması, davalıların kusur durumu dikkate alınarak, davacı tarafça bu marka için talep edilen 12.000,00 TL maddi ve 2.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
Davalıların—- sitesinin alan adında –” ibaresini kullanmak suretiyle davacı adına tescilli —- tescil numaralı “——- tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun TESPİTİNE,
Markaya tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine,
Davalıların —– kullanmasının YASAKLANMASINA,
-Markaya tecavüz nedeniyle 12.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
2.000,00 TL manevi tazminatın dava itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalılardan alınmak suretiyle hükmün —— peşin alınan 1.049,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 93,50 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı vekiline markaya tecavüz ve haksız rekabet davası üzerinden ——–olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline maddi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden—– gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden—- gereğince takdir olunan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalılar vekiline reddedilen endüstriyel tasarıma tecavüzün tespiti ve önlenmesi davası üzerinden —- vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davalılar vekiline reddedilen — esas unsurlu markalarına tecavüzün tespiti ve önlenmesi davası üzerinden——-vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davalılar vekiline maddi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden—gereğince takdir olunan 8.340,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davalılar vekiline manevi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden—-gereğince takdir olunan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan ve iadesine karar verilen tutar dışında kalan 956,35 TL peşin harç ve 25,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 981,55 TL harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından —- sayılı delil tespiti dosyasında yatırılan 41,50 TL peşin harç ve 25,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 66,70 TL harç giderinin davalı .—– tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 3.815,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%39) 1.487,85 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%61) 2.327,15 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafından—- sayılı delil tespiti dosyasında yapılan 613,00 TL tespit giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%39) 239,00 TL’nin davalı .— tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%61) 374,00 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan 10,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre, (%61) 6,10 TL’nin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine, bakiye (%39) 3,90 TL’nin davalılar üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.