Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2012/206 E. 2021/202 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2012/206 Esas
KARAR NO: 2021/202
DAVA: Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması ve Önlenmesi ile Maddi ve Manevi Tazminat
KARŞI DAVA: Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ: 23/08/2012
KARŞI DAVATARİHİ: 15/11/2012
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Davacı – karşı davalı vekili tarafından davalı – karşı davacı aleyhine açılan haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davası ile davalı – karşı davacı vekili tarafından davacı – karşı davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
İSTEM / Davacı – karşı davalı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili ——– —göstermek amacıyla — kurduğunu, müvekkili şirketin —-markaları ile devam etmek için —- süreyle markasını tescil ettirdiğini,— sürenin bitiminde ise müvekkili şirketin — tarihinden itibaren —- süre ile tescilini yenilediğini, yine aynı şekilde müvekkili şirketin ——— tarihinde — ettirdiğini, davalı —-müvekkili şirket — sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin —–yaptığının anlaşıldığını, ancak müvekkili şirkete ——yapılan araştırmalar sonucunda, davalı şirket tarafından, müvekkili şirket adına tescilli olan markalara benzer bir markayı kullanarak tüketiciyi aldatmak suretiyle —-edildiğini, davalı şirketin satışını yaptığı —– müvekkili şirketin —–tam tersini kullanarak tüketici tarafından karıştırılmaya çok —- markası ile müvekkili şirketin kullandığı işarete ——- kullandıklarının anlaşıldığını, müvekkili şirkete ait tescilli markanın — davalı şirketin kullandığı marka —- olduğunu, ——— yazılarının aynı —– kullanılarak yazıldığını, davalı şirketin kullandığı —– kullandıkları ile aynı olduğunu, davalı şirketin marka yanında kullandığı işaret—- müvekkili şirkete ait markanın yanında kullanılan işaretin —– çevrilmiş hali olduğunu, söz konusu haksız rekabete ve marka hakkına tecavüze ilişkin olarak —– tarihinde şikayette bulunulduğunu, markanın izinsiz olarak kullanıldığının tespitinin talep edildiğini ve —- Soruşturma dosyası kapsamında uzman bilirkişiden rapor alındığını, söz konusu bilirkişi raporunun —- başlıklı bölümünde aynen; —– üzerinde kullanılan markaların karıştırılma olasılığına neden olabilecek kadar benzer oldukları—- şeklinde görüş bildirildiğini, davalının ——- —ürettirdiğini, —— tarafından üretildiğini belirterek, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, davalı tarafın elinde bulunan —– fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla davacının —-maddi zararının dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tazminine, — manevi tazminata hükmedilmesine, hüküm özetinin haksız fiilin işlendiği yer —— ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP-KARŞI DAVA / Davalı – karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesini duruşmada tekrarla; 556 sayılı Markaların Korunması Hakkından Kanunun Hükmünde kararnamenin 7. ve 8. maddesi anlamında, markalar arasında benzerlik olmadığını,—-kararlarının, benzerliğin olmadığını açıkça gösterdiğini, davanın—- dayanılarak açıldığını, müvekkili şirket tarafından,— ibaresi ve şekilden oluşan markanın kendi adına tescil edilmesi için başvuru yapıldığını, yapılan başvurunun —- maddesine göre bir benzerlik görülmediğini, müvekkili şirket adına yapılan başvurunun —- tarihinde ilan edildiğini, bu ilandan sonra 3. şahıs olarak davacı şirketin itiraz ettiğini, yapılan itirazın — bir kez daha incelendiğini ve reddedildiğini,—- bu iki kararından; davacı şirkete ait markalar ile müvekkil şirket adına tescil başvurusu yapılan ve kullanılan markaların—- Kararname de tanımlandığı şekilde benzer olmadığı sonucuna varıldığını, markaların benzer olmadığına göre, marka hakkına tecavüzün söz konusu olamayacağını, şu halde, davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın kendi adlarına tescilli —- markalarından doğan marka haklarına, —markasını kullanılmak suretiyle tecavüz edildiğini iddia ettiğini, markaların benzer olmadığını, —-verildiğine göre, marka hakkına tecavüzün de söz konusu olamayacağını, davacı tarafın tescilli markasının adının—– olduğunu ve bu marka ile birlikte tescil edilmiş herhangi bir şekil olmadığını, diğer tescilli —– markasının ise, sadece tescil edildiğini, ancak bu marka ve bu şeklin piyasada kullanılmadığını, piyasada kullanılmayan bir marka ve şekil ile ilgili olarak karıştırılma ihtimalinin varlığından söz edilemeyeceğini, —-adında tescilli bir marka olduğunu ve herhangi bir şekil tescili olmadığını, davacı tarafın karıştırılma ihtimalinden söz ettiği —- adında bir marka bulunmadığını, davacı tarafın tescilli markasının — yazdığını,——–edilmiş veya başvurusu yapılmış olan herhangi bir şekil de olmadığını, davacı tarafın sadece —- markası olduğunu, bu tescilli şeklin, müvekkili şirketin tescil başvurusu olan şekiller ile de herhangi bir benzerliği bulunmadığını, bu markanın—— ibaresi ile tescil edildiğini, bu tescilli marka ve şekil de incelendiğinde markalar arasında bir benzerlik olmadığı gibi müvekkili şirketin şeklinin de yukarıya doğru —– olup, birbirlerinden farklı olduğunu, müvekkil şirketin ——– markasında kullandığını, davacı tarafın —- düşüşü haksız rekabet temeline dayandırdığını, ancak davacı tarafın—— düşüşün gerçek sebebinin farklı olduğunu, —- —– tarafından sağlandığını,—–müvekkil şirketin şimdiki tedarikçisi olan —– adındaki davacı tarafın şimdiki, müvekkil şirketin —- olduğunu, —- firmasının ihraç ettiği —– azalttığını ve mevcut —–miktarının bir kısmını —-aktardığını, davacı tarafın ithal ettiği —- değerlendirildiğinde kazancında herhangi bir düşüş olmadığını, müvekkilinin haksız rekabete sebebiyet vererek kendi satışlarında azalmaya sebep olduğunu iddia ettiği yılda, davacı tarafın karını en az ikiye katladığını, elindeki ithal ettiği ——- tamamını satmış olan davacı tarafın, zarar ettiğini beyan ettiği rakamın ithalat verileri de göz önüne alındığında gerçeği yansıttığını söylemenin mümkün olmadığını, —— satmayı planladıkları —– tespit edip, ithalatlarını gerçekleştirdiğini, gerçekleştirdiği ithalattan da elinde ——- verilere ve davacı şirketin satış verilerine göre ithal edilen ——– satmış olduğu ve hatta bir önceki yılın stoklarını da eritmiş olduğunun görüleceğini, müvekkili şirketin —— yaptığını, piyasada belli bir değeri ve yüksek ticari itibarı olduğunu, davacı şirketin ticari itibarından önce kendi ticari itibarını düşünerek kalitesiz —–satmayacağını, beyanlarının tespiti için gerektiği takdirde, —– firmasından ——eden kişilerin tanıklıklarına başvurulabileceği gibi, yine bu konuda uzman bir bilirkişi marifetiyle tespit yapılabileceğini, müvekkili şirketin ekli belgelerden de anlaşılacağı üzere,—– markası için, hem de şekil için başvuruda bulunduğunu, dava dilekçesinde de belirtilmiş olduğu üzere, davacı şirket tarafından bu başvuruya itiraz edildiğini ve bu itirazın —- kelimesinin yanına —- oluşturduğunu, davacı taraf her ne kadar —- dosyası üzerinden yapılan bilirkişi incelemesini taleplerine dayanak göstermiş olsa da, rapor incelendiğinde—- davacı şirketin tescilli olmayan —- —— esas alınarak değerlendirme yapıldığını, davalı müvekkili adına tescil başvurusu yapılmış olan bu ambalajlarla ilgili olarak davacı tarafın ortaya koyduğu iddialar ve taleplerin dahi, eksik incelemenin göstergesi olduğunu, —- tarafından alınmış olan bilirkişi raporunun, sadece davacı tarafın iddiaları esas alınmak sureti ile ortaya çıkarıltıldığını, resen araştırma ilkesinin de uygulanmadığını, ilk hecesi aynı ve hizmet sınıfı da aynı olan sayısız başvuru bulunduğunu ve markalar ve tescilli şekiller arasında karıştırılma ihtimali olmadığını, tescilli olmayan marka ve şekil için hak talebinde bulunulamayacağını, davacı tarafın taleplerinin fahiş ve gerçeklikten uzak olduğunu, bu sebeplerle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile davacı-karşı davalı tarafça, — yıldan uzun süredir kullanılmayan davacı-karşı davalıya ait —- markasının kullanılmaması nedeniyle —– uyarınca iptaline, markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Asıl dava, davalı-karşı davacı tarafça davacı-karşı davalının markasına ve ürün amabalajlarına benzer marka ve ambalaj kullanıldığı iddiasıyla marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davası, karşı dava ise davacı-karşı davalıya ait markanın kullanılmaması nedeniyle hükümsüzlüğü davasıdır.
Dosyaya —- kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; davacının —- tescilli oldukları, davalının —– markasının —– tescilli olduğu tespit edilmiştir.
—-sayılı kararı incelendiğinde; davalı-karşı davacı şirket yetkilileri hakkında markaya tecavüz suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, davacı-karşı davalıya ait —— markası arasında benzerlik bulunmadığı, söz konusu markalar arasında iltibas oluşmayacağı nedeniyle davalı şirket yetkililerinin beraatına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı-karşı davalı tarafından davacı karşı davalıya ait —–markasının hükümsüzlüğü için dava açıldığından bu davanın sonucu bekletici mesele yapılmış,—— markası arasında —— iltibasa sebebiyet verecek düzeyde ayniyet ve benzerlik bulunmadığı, karşılaştırılmaları halinde ortalama alıcıların her iki markayı karşılaştırabilecekleri yönünde bir izlenim oluşmadığı, davalı tarafın kendisine ait markayı kötü niyetli tescil ettirdiğine dair davacı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı tarafın davalı tarafa ait —–markasının hükümsüzlüğüne dair talebinin reddine karar —–tarafından onanarak kesinleşmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden, tarafların delilleri toplandıktan sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tasarım uzmanı—— oluşan bilirkişi heyeti — tarihli raporda; —– arasında, tescil edildikleri şekilleriyle kullanılmaları şartı ile iltibas meydana gelmeyeceği, davalı – karşı davacı tarafa ait —-markasının marka bülteninde ilan tarihinin — olduğu, davalı tarafa ait —-markasının —— ilan tarihinin —–olduğu, davanın da —- tarihinde açıldığı dikkate alındığında davalı tarafın dava konusu —— üzerinde dava tarihinden önce gerçekleşen işaret-marka kullanımlarının tescilli markaları kapsamında himaye görmemesi gerektiği, davacı – karşı davalı tarafa ait ürün ambalajı ile davalı tarafa ait——- arasında kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebeple benzer olarak algılandıkları, diğer yandan cevaplandırılması gereken hususun ise; davacı tarafından hangi tür marka/şekil kullanımlarının dava konusu tescilli markaları kapsamında hukuken himaye göreceği olduğu, davacı tarafa ait markaların ne oldukları dikkate alındığında, davacı tarafın ——– kendi adına tescilli olmayan —– kullanmasının dava konusu tescilli markalarının —– değiştirdiği, davacı tarafın tescilli markalarını usulüne uygun olarak kullanmadığı ve bu kullanımının tescilli markaları kapsamında korumadan yaralanamayacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce —- talimat yazılarak davalı şirketin —- tarihleri arasındaki ticari defter ve belgelerinin muhasip bilirkişi tarafından incelenmek suretiyle dava konusu ürünlerin davalı tarafça satışı nedeniyle bu süre içerisinde —-uyarınca tazminat hesabına esas olmak üzere elde ettikleri gelirin tespiti için rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi —- tarihli raporunda; davacının dava dilekçesinde ve diğer dilekçelerinde haksız rekabete dayalı olarak maddi tazminat isteminde bulunmadığı, maddi tazminat isteminin mülga 556 sayılı KHK’ nın 66-b bendine göre olduğu, davalının davaya konu yapılan ve —- tarihli bilirkişi raporunda belirtilen ve haksız kullanıma konu edilen kullanımının davalının —-olması ve davalının ise bu ——– tarihinde kullanmış olması nedeni davalının tescile hak kazandığı tarihten sonrası için ise tescilli markası kapsamındaki hakları kullanmış olduğundan haksız kullanım sayılamayacağından dolayı tazminat——- tarihleri arası için yapılması gerekeceği, buna göre de belirtilen tarihlerde davalının satışının olmaması nedeni ile davacının mevcut zararının oluşmayacağı, —- tarihleri arasındaki davalı firmanın— markalı ürünlerin net satışlardan elde etmiş olduğu—– olduğunu belirtmiştir.
Mahkememiz ara kararı uyarınca davacı-karşı davalı vekilinin talimatla alınan rapora itirazlarının değerlendirilerek yeniden önceki ara karar gibi —- talimat yazılarak davalı şirketin dava —- tarihine kadar olan ticari defter ve belgelerinin muhasip bilirkişi tarafından incelenmesi suretiyle dava konusu ürünlerin davalı tarafça satışı nedeniyle bu süre içerisinde —– uyarınca maddi tazminat hesabına esas olmak üzere elde ettikleri gelirin tespiti için rapor alınmasına karar verilmiş olup, —- tarafından düzenlenen —- tarihli raporda; davalı şirket tarafından, dava konusu —–satışlardan kaynaklı faaliyet karının —-olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce “davacı ve karşı davalının markasını bu tarihlerde etkin bir şekilde tescilli olduğu ürünler üzerinde kullanıp kullanmadığına dair rapor alınmasına” karar verilmiş olup, marka uzmanı —- tarihli raporda; davacı tarafa ait ——— alanında tescilli olduğu, davacı tarafa ait markanın —— kullanımı ile davalı tarafa ait ürün üzerindeki marka kullanımının tasarım olarak benzer olduğu, marka hakları yönünden farklı algılandığı, mali yönden inceleme sonucunda; davacı –karşı davalı ——markasının kayıt/hesap isimlerinde yazılı olmadığı, şirketin toplam satış cirosunun—– olduğu ve cirosunun —– satışından kaynaklandığı, davacı – karşı davalı tarafın dava konusu tescilli —- markasını ticari defter ve belgelerde kullandığının tespit/ispat edilemediği yönünde görüş bildirilmiştir.
Markaya tecavüz konusu dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.
Markaların karıştırılma (iltibas) tehlikesi 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesinde düzenlenmiş olup, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir —– olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak ——– kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, taraflara ait marka tescil kayıtları, alınan bilirkişi raporları, ——— tescilli olduğu, ancak davacı-karşı davalının markasının—— —- davalı-karşı davacının markasının ise —— markası olduğu, —– olmadıkları gibi, —— olmadıkları, markalar bir bütün olarak incelendiğinde de aralarında bir benzerlik bulunmadığı, bu nedenle davalı-karşı davacının——- ambalajı üzerinde kullandığı —– markası nedeniyle, markaların benzer olmaması nedeniyle, davacı-karşı davalının markadan kaynaklanan haklarına tecavüz edilmediği kanaatine varılmıştır. — davası açılmış. —–sayılı kararıyla da davalı-karşı davacı şirketin yetkilisi hakkında markaya tecavüz suçundan beraat kararı verilmiştir.
Davacı-karşı davalının markaya tecavüz iddiasının yanı sıra ambalajların benzerliği nedeniyle haksız rekabet iddiası da mevcuttur. Türk Ticaret Kanununun 55. maddesinde başkalarına ait iş ürünlerinden yetkisiz olarak yararlanmanın, dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışların haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.
Davalı-karşı davacının —- davacı-karşı davalının daha önce kullanmaya başladığı—– benzer olup olmadığı incelendiğinde; alınan bilirkişi raporları ile; davacı-karşı davalının —- oldukları, üzerlerinde —- kullanıldığı, davacı-karşı davalının tescilli markasının —- olduğu, hiç bir şekil unsuru içermediği, davacı-karşı davalıya ait —–markasının ise —- içerdiği, ancak —– olmadığı, davacı-karşı davalının adına tescilli markalarını tescil edildikleri şekilden farklı kullandığı tespit edilmiştir.
Davalı-karşı davacının da—–markasını kullandığı, markanın davacı-karşı davalının ——- tarafta —- şekillerin mevcut olduğu, —- kullanılan —- üzerine — oldukları, her ne kadar davalı-karşı davacıya —- şekil unsurunun da — yukarıya doğru—- davalı-karşı davacının markasının tescil başvurusunun——– tarihinde yapılan aramada bu ——-davalı-karşı davacı tarafça kullanıldığının tespit edildiği, ambalajların üretim süreci de dikkate alındığında, davaya konu ambalajların kullanımının marka tescil başvurusundan önce başladığı, bu nedenle tescilli kullanım sayılamayacağı, ———— olduğu, davalı-karşı davacının da tescilli markasını tescilli olduğu şekilde kullanmadığı, davalı-karşı davacı tarafça —— mevcut olmasına rağmen bu ambalajın kullanılması ve ambalajlardaki bu benzerliğin davalı-karşı davacının ürünlerinin davacı-karşı davalının ürünleri ile karıştırılma ihtimali yaratması nedeniyle haksız rekabet niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 56/1-d. maddesinde haksız rekabete maruz kalan bir kimsenin isteyebileceği şeylerden biri de maddi tazminattır. Bu isteğin kabul edilebilmesi için öncelikle davacının istediği zararı kanıtlaması gerekir. Asıl olan, davalının haksız rekabeti ile davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, böyle bir zararın, özellikle de miktarının kanıtlanmasındaki zorluğu dikkate alan kanun koyucu, haksız rekabetin varlığı halinde eylemin yaptırımsız kalmaması için, TTK’nın 56/1. maddesinde hakime, maddi tazminat olarak davalının elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığına hükmetmek yetkisi vermiştir. Haksız rekabette davacının maddi tazminat istemine konu ettiği zararı, davalının elde ettiği kar miktarı olmayıp, davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının elde etmekten mahrum kaldığı kar miktarıdır. Bu zarar, kural olarak tarafların ticari defterleri ve diğer kanıtlarıyla beraber bilirkişi incelemesiyle tespit edilir. Bu şekilde bir tespit yapılamaz veya davacının kazanç kaybına uğramadığı anlaşılsa bile haksız rekabetin varlığında TTK’nın 57/2. maddesi uyarınca Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. —-, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarın hakkaniyete uygun olarak belirler.—— öngörülen koşullar varsa manevi tazminat da talep edilebilir.
Bu yasal düzenlemelere ışığında somut olaya bakıldığında; tarafların ticari kayıtları incelenerek hazırlanan bilirkişi raporları ile; davacı-karşı davalının tecavüzün söz konusu olduğu dönemde gelirinin tamamını ——- satışından elde ettiği, cirosunun ——– ciro elde ettiğinin tespit edildiği, davacı-karşı davalının haksız rekabet nedeniyle elde etmekten mahrum kaldığı ——- olarak tespit edilemediği, zira tarafların satışlarında—– kullanılan ürün ambalajı olduğunun kabul edilemeyeceği, satılan ürünün kalitesinin —— hizmetin de satışları etkileyebileceği, bu nedenle maddi tazminatın davalı-karşı davacının kusur derecesine, haksız rekabetin devam ettiği süreye ve tarafların bu dönemdeki cirolarına göre —- uyarınca Mahkememizce belirlenmesi gerektiği, yine davacı-karşı davalının oluşan manevi zararı nedeniyle manevi tazminat talep edebileceği, —maddi tazminatın ve—– manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılarak asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı davada ise davacı-karşı—-markasının kullanılmaması nedeniyle dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 14. maddesi uyarınca iptaline karar verilmesi talep edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9/1.maddesinde yer alan “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından —- ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir” şeklindeki düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme ile —–kullanılmayan markalardan arındırma amaçlanmıştır. ——- kullanılmayan markalarla ilgili iptal davası açılabileceği düzenlenmiştir.—-tarihinde —- yayınlanmıştır. Bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin —- yasal dayanak ortadan kalkmış ise de markanın son beş yıllık süre içerisinde kullanılmaması bu tarihten önce—- kabul edilen —-maddelerinde, iptal ve def’i sebebi olarak kabul edilmiştir.
Kural olarak kanunlar geriye yürümez ve ileriye etkili olarak sonuç doğurur ise de, —— geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. Her ne kadar 6769 sayılı ——- kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı için —– tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, — kabul tarihinin ise — olduğu dikkate alındığında, —- tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, — bu tarihe kadar hukuki varlığını ——- karşısında, —- tarihinde ortaya çıktığından, —- asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, Kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, yürürlük konusunda öngörülemeyen — çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması ve —– tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmama değerlendirmesi yapılarak, markanın tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından dava tarihinden geriye doğru beş yıllık süre içerisinde — ciddi biçimde kullanılıp kullanılmadığının araştırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Markanın kullanıldığını ispat yükü marka sahibi davacı-karşı davalı üzerinde olduğundan, buna ilişkin tüm defter, belge ve kayıtlarını sunması için kesin süre verilmiş, buna rağmen davacı-karşı davalının dava tarihinden geriye doğru beş yıllık tüm kayıt ve belgelerini bilirkişi incelemesi için sunmadığı anlaşılmıştır. Sunulan belge ve deliller bilirkişiler tarafından incelenmiş, ancak davacı-karşı davalıya ait —— markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerde ciddi bir şekilde kullanıldığını gösteren bilgi ve belge tespit edilememiştir. Bu nedenle markanın dava tarihinden geriye doğru —– yıldan bu yana tescilli olduğu mal ve hizmetlerde etkin ve ciddi şekilde kullanılmadığı kanaatine varılmışsa da, 556 sayılı KHK’nin 14.maddesinin yargılama sırasında iptali ile iç hukukumuzda markanın kullanılması zorunluluğunun kalmadığı, —- uygulanmasının mümkün olmadığı, iptal kararından sonra yürürlüğe giren —– yer almaktaysa da, bu hüküm ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için uygulanabileceğinden —– iptal kararı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ancak davalı-karşı davacı davayı açtığı tarihte davayı açmakta haklı olduğundan, karşı davayla ilgili yargılama giderlerinin davada haksız çıkan davacı-karşı davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Asıl davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalı – karşı davacının davacı – karşı davalıya ait —- markası ile satışa sunulan ve üzerinde ————- benzer olan —– markası ile satışını yaptığı —- üzerinde — kullanmak suretiyle HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTTE, HAKSIZ REKABETİN DURDURULMASINA VE ÖNLENMESİNE,
Davalı – karşı davacı tarafın elinde bulunan ve haksız rekabete konu olan bu —- TOPLATILMASINA, karar kesinleştiğinde masrafı davalı – karşı davacıdan alınmak suretiyle İMHASINA,
—-maddi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı – karşı davacıdan alınarak davacı – karşı davalıya verilmesine,
—- manevi tazminatın davalı – karşı davacıdan alınarak davacı – karşı davalıya verilmesine,
Masrafı davalı – karşı davacıdan alınmak suretiyle karar kesinleştiğinde hüküm özetinin —–yayınlanan bir yerel gazetede bir kez ilanına,
Davacı – karşı davalının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
Alınması gereken 4.781,70 TL harçtan peşin alınan 6.370,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.588,95 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacı-karşı davalıya iadesine,
Davacı-karşı davalı vekiline haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulması davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı vekiline maddi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 7.300,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı vekiline manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı vekiline maddi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 16.205,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı vekiline manevi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan ve iadesine karar verilen tutar dışında kalan 4.781,70 TL peşin harç ve 21,15 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 4.802,85 TL harç giderinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı – karşı davalı tarafından yapılan 5.553,80 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre (%58) 3.221,20 TL’nin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine, bakiye (%42) 2.332,60 TL’nin davacı-karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
Karşı davanın REDDİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 21,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 38,15 TL harcın davacı-karşı davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davalı-karşı davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL ücreti vekaletin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davalı – karşı davacı tarafından yatırılan 21,15 TL peşin harç ve 21,15 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 42,30 TL harç giderinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davalı – karşı davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve tebligat gideri olmak üzere toplam 4.227,45 TL yargılama giderinin davacı-karşı davalıdan alınarak, davalı-karşı davacıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı – karşı davalı vekili ile davalı – karşı davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/11/2021