Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2010/157 E. 2019/40 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2010/157
KARAR NO : 2019/40
DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ: 26/07/2010
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının———– markasının sahibi olduğunu, davalıların ise —————- kullanmış olduğu———–isimli web sayfasında – —- olarak tanıtım yapılan ——— Bayiiliğini yaptıklarını, —tarihli aramada —— isimli iş yerinde ele geçirilen kataloglarda davacının markasına tecavüz teşkil edecek şekilde markasının kullanılarak radyatör tanıtımının yapıldığının tespit edildiğini belirterek, davalıların davacıya ait marka haklarına tecavüz fiillerinin durdurulmasına ve menine, —— TL manevi tazminatın ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hüküm özetinin masrafının davalılardan alınmak suretiyle —— yayınlanan tirajı yüksek bir gazetede bir kez yayınlanmasına karar verilmesi karar verilmesini talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’nin firma ortağı olup, diğer davalı …’ ün firma çalışanı olduğunu, bu nedenle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili …’nin aynı zamanda yurt dışında —— ayrıca —— isimli şirketlerin ortaklarından olduğunu, söz konusu şirketlerin yurtdışında —- markasının sahibi olduğunu, davacının her ne kadar ihtilafa konu markayı —– kendi adına tescil ettirmişse de, söz konusu markanın sadece — de davacı adına tescilli olduğunu, nitekim davacının ürünlerinin İtalya’da bir fuarda müvekkilinin şikayeti üzerine toplatıldığını, diğer yandan söz konusu internet sitesi üzerinden yurtiçine satış yapılmadığını ve davacının zararının söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; davacıya ait ———— markasının aynısının davalı tarafça satışı yapılan ürünler üzerinde kullanılmak suretiyle davacının marka haklarına tecavüz ettiği iddiasıyla açılan tecavüzün tespiti ve manevi tazminat davasıdır.
Davacıya ait ————- markasının tescil kaydı dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde, —–sınıflarda tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizin —– Esas sayılı davası ile davacılar ————— şirketlerinin — —- karşı aynı marka ile ilgili açtıkları marka hükümsüzlüğü davası bekletici mesele yapılmış, yapılan yargılama sonucunda —- Esas,—- Karar sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş, karar Yargıtay’dan geçerek onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyamız içerisine alınan ———- tarihli bilirkişi ek raporununda, davacı markası ile davalının kullandığı markalar arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu, ilgili tüketici kesiminin ortalama tüketici olduğu, mal ve hizmetlerde birebir örtüşme bulunduğu, davalının markasal kullanımı ile davacı tescilli markası arasında karıştırılma ihtimali bulunduğuna dair tespit ve görüşüne yer verildiği anlaşılmıştır.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.
İstanbul Anadolu FSHCM’nin —- Esas ve ———- Karar sayılı kararı ile … ve … hakkında markaya tecavüz suçundan beraat kararı verilmişse de, kararın ürünlerin üretilmesinin ve satışının yapıldığı kanıtlanamadığından, yani delil yetersizliği gerekçesiyle verilmiş olduğundan ve bu durum hukuk hakimini bağlamayacağından, beraat kararı kesin delil olarak kabul edilmemiştir.
İstanbul Anadolu Adli Emaneti’nin ————— sayısında kayıtlı ürün katalogları ve irsaliyeli faturalar ile Kadıköy 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin———– Değişik iş sayılı dosyasında bulunan arama ve el koyma tutanağından; arama sırasında …’ün hazır bulunduğu, tutanağı işyeri sorumlusu olarak imzaladığı, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin ————- Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada sırasında verdiği ifadesinde; “…’nin işyeri sahibi olduğu, ücretli olarak bu işyerinde çalıştığı, diğer sanığın İngiltere’de yaşadığı, işyerinde—-markalı ürünlerin satıldığı, arama esnasında ürünün mevcut olmadığını, sadece kataloglar olduğunu, yurt dışına götürmek için ağabeyinin getirdiğini, ürünlerin —– fabrikadan temin edildiğini” beyan ettiği, …’nin savunmasında da; —– yılından beri —–yaşadığını, İngiliz firmalarında şirket ortağı olduğunu, adresin Türkiye’de bağlantılı işyeri adresli olduğunu” beyan ettiği anlaşılmakla, davalı …’nin işyeri sahibi sıfatı ile sorumlu olduğu, diğer davalı …’ ün ise arama tutanağı ve ceza dosyasındaki ifadelerinden, sadece işyeri çalışanı olmadığı, sürekli olarak yurt dışında yaşayan kardeşi …’nin firmasının işyeri sorumlusu, ticari vekili sıfatı ile sorumluluğunun bulunduğu, dosya kapsamına celbedilen irsaliyeli faturalarda da davalı …’ ün imzasının olduğu , davaya konu kataloglardaki markaların davacıya ait olduğunu bilebilecek durumda olduğu, kusurlu bulunmakla davalı sıfatının ve tazminattan sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafın işyerinde yapılan arama sırasında —– adet ürün kataloğu ve 35 adet irsaliyeli faturaların bulunduğu, davalı …’ün ceza dosyasındaki ifadesinden; ürünlerin işyerinde bulundurulmadığı, kataloglardan müşterilere gösterilerek seçildiği ve —— fabrikadan ürünlerin temin edilerek müşteriye gönderildiği, kataloglarda davalı …’nin işyerinin kaşesinin bulunduğu, davalıya aidiyetinin saptandığı, ürün görsellerinin farklı isimlerle katalogda tanıtıldığı, davaya konu————-ibaresinin de katalogda ürün markası olarak kullanıldığı, davacının markasının ayırtedici unsurunun birebir olarak ve davacının markasının tescilli olduğu —-sınıftaki radyatör emtiası bakımından, katalogda ürünlerin satışının teklifine yönelik olarak kullanıldığı, ayrıca davalı …’ün gerek arama sırasında, gerekse Ceza Mahkemesindeki beyanında ürünlerin —– fabrikadan temin edilerek müşterilere satışının yapıldığını beyan ettiği, ortalama tüketicilerin her iki ürünün aynı firmaya ait olduğunu düşünebileceği, bu şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, 556 sayılı KHK’nin 61.maddesine tanımlanan markaya tecavüz fiilinin gerçekleştiği tespit edilmiş, her iki davalının da kusurlu ve sorumlu olduğu kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne, davacının tescilli markasına tecavüzün durdurulması ve men’ine, ihlalin gerçekleştirilme şekli ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak takdiren —– TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı tarafın 556 sayılı KHK’nin 62/f bendi gereğince hükmün ilânını talep etmekle hukuki yararı bulunmakla, hükmün ilânına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalıların, davacı adına tescilli———— markasını ürün kataloglarında ürün kataloglarında ve satışını yaptıkları ürünler üzerinde kullanmak suretiyle marka haklarına tecavüz ettiğinin tespitine,
-Davacıya ait marka haklarına tecavüz fiillerinin durdurulmasına ve men’ ine,
-3.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
-Davacının fazlaya ilişkin 1.500,00 TL manevi tazminat talebinin reddine,
-Hüküm özetinin masrafı davalılardan alınmak suretiyle karar kesinleştiğinde Türkiye’ de yayınlanan tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına,
2- 239,09 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 74,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 164,84 TL harcın davalılardan tahsiline,
3- Davacı yararına “tecavüzün tespiti yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.500,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalılar yararına red olunan “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.500,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
4- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 17,15 TL başvurma harcı, 74,25 TL peşin harç, 2,75 TL vekalet harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 95,50 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 789,65 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 552,76 TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/02/2019