Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/921 Esas
KARAR NO: 2023/1009
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/12/2023
KARAR TARİHİ: 15/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında yapılan ön inceleme sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı ——- tarafından yürütülen ve müvekkil şirketinin katılımcı üyesi olduğunu belirtilen ——- kuruluşuna istinaden müvekkil şirketi ——– şirketinden 16/09/2009 tarihinde 5.000 USD talep edildiğini ve tutarın 25/09/2009 tarihinde ——— ödendiğini, üyelerden toplanılan 5.000′ er USD nin ——– projesi için yeterli olmaması nedeniyle proje kapsamındaki çeşitli iş ve işlemlerin finansmanı için 10.000 USD talep edildiğini ve talep edilen tutarın 25/09/2009 tarihinde ——– ödendiğini, ——– tarafından projenin gerçekleştirilmemesi sebebiyle ——– tarafından söz konusu bedelin ilgililerine iadesine yönelik karar alındığını, ödedikleri bedellerin ilgililere iade edildiğini, söz konusu projenin ——– tarafından gerçekleştirilmediğinden müvekkili şirket tarafından ödenen tutarın da iadesinin gerektiğini, müvekkil şirket tarafından ——– Noterliğinin ——— yevmiye no’lu 02/05/2019 tarihli ihtarnamesi keşide edilerek 15.000 USD avans bedelinin müvekkil şirkete iade edilmesinin talep edildiğini, söz konusu ihtarnamenin 06/05/2019 tarihinde ——– tebliğ edildiğini, ihtarnamede tanınan süre içinde iadenin gerçekleşmediğini ve ——– İcra Müdürlüğü ——– Esas saylılı dosyası ile icra takibinin başlatılmış olduğunu ve takibin kesinleştiğini, ——– tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayetinde bulunulmuş ve itirazların kabul edilmesi ile icra takibi durdurulduğunu beyan ederek davalı ——— talebiyle yapımı üstlenilen ticari projenin finansmanı amacıyla avans ödemesi olarak yapılan ödemelerin ticari projeyi gerçekleştiremeyen ——– tarafından müvekilli şirkete ödemesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle; davacının üyesi olduğu davalı derneğe yapılan avans ödemelerinin iade edilmemesi sebebiyle davalı aleyhine giriştiği icra takibine yapılan itirazın İİK m.67 hükmü uyarınca iptaline istemine ilişkindir. HMK 138. maddesine göre mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir. ——–sayılı kararında görevsizlik nedeniyle davanın dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde ve tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından usulden reddedilmesinde HMK 30. maddesi de gözetildiğinde bir isabetsizlik olmadığına karar verilmiştir. Anılan karara göre, dava şartlan yargılamanın her aşamasında denetlenip, dava şartının bulunmaması halinde HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilmesi mümkündür. Bu kapsamda dosya öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığı yönünden incelenmiştir. İtirazın iptali istemine konu ——- E sayılı dosyası Uyap sitemi üzerinden incelenmiş, alacaklının dosyamız davacısı, borçlunun ise dosyamız davalısı olduğu, 15.000,00 USD alacağın tahsili için başlatılan ilamsız ödeme emrinin davalıya tebliğ edildikten sonra davalı borçlunun yapmış olduğu geç itiraza ilişkin olarak——– Sayılı ilamında “şikayetin kabulü ile ——- esas sayılı icra dosyasında şikayetçi borçluya gönderilen ödeme emrinin usulsüz olduğunun tespiti ile, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 10/06/2019 tarihi olarak düzeltilmesine, ” şeklinde karar verildiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği ve iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde; genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, yerleşim yerinin, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirleneceği, 14/2. maddesinde, dernek ile üyeler arasındaki davaların dernek merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede bakılacağı; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 51. maddesinde de; tüzel kişinin yerleşim yerinin kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yer olduğu; 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 2. maddesinde ise; bu kanunun uygulanmasında, derneğin yerleşim yerinin, derneğin yönetim faaliyetlerinin yürütüldüğü yeri, dernek merkezinin ise derneğin yerleşim yerinin bulunduğu il veya ilçeyi ifade ettiği hükme bağlanmıştır.T.M.K’nın 56. maddesine göre, “Dernekler, gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır”. Madde metninden anlaşılacağı üzere dernekler, bir kişi grubunun belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek veya aralarında ortak olan menfaatleri korumak maksadıyla oluşturdukları tüzel kişilerdir. Fakat şirketlerden farkı, amaçlarının manevi oluşunda görülür. Türk hukukunda iktisadi bir amaç güdecek olan kişi topluluklarının dernek biçiminde kurulması mümkün değildir. Derneklerin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere “ticari bir konu ile uğraşmalarına”, daha doğru bir ifade ile “ticari işletme işletmelerine” Medeni Kanunda bir engel bulunmamaktadır. TTK 16. maddesine göre, ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, İl Özel İdaresi, Belediye ve Köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların da tacir sayılacağı belirtilmiş, davacı vekili dava dilekçesinde de davalının bu madde uyarınca tacir sayılacağını belirterek iş bu davayı mahkememizde açmıştır.Ticari davalar TTK. 4. maddesinde; mutlak ve nispi ticari dava olarak düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise; nispi ticari dava sözkoınusu olup, ticaret mahkemesi görev alanı içinde kalacaktır. TTK.’nın 5. maddesine göre; Asliye Ticaret Mahkemeleri, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere bakmakla görevlidir.Somut olaya bakıldığında, dava dilekçesinde, her ne kadar davalının tacir gibi sayılanlardan olduğu gerekçesiyle ve davalı derneğin ticari işletmesi ile ilgili olarak dava açıldığı belirtilmiş ise de somut uyuşmazlığın davalı dernek ile üyesi olan davacı şirket arasındaki avans ve veya aidat ödemesine dair alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu, davalı tarafından davacıdan alınan avansın; davacının dernek üyesi olması sebebiyle alındığının davacı ikrarında olduğu, taraflar arasında ticari bir işin varlığı iddia edilmediği gibi yapılan ödemenin bizzat üye olması sebebiyle yapıldığının belirtildiği, yerleşik içtihatlar uyarınca dernek ve üyesi arasındaki uyuşmazlıkta mutlak veya nispi ticari dava olarak yorumlanacak bir yön olmadığı ve HMK m.2 hükmü uyarınca davanın genel yetkili mahkemelerde görülerek sonuçlandırılması gerektiği yönünde karar verildiği görülmekle somut uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin görevsiz olduğu tespit edilmiş, genel yetkili asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK m.138, HMK m.1 ve 2 ile 114/1-c ve HMK m.115/2 maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli ——– Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzi edilmesi için Tevzii Bürosuna gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tarafların yokluğunda verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.15/12/2023