Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/583 E. 2023/717 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/583
KARAR NO : 2023/717

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 09/08/2023
KARAR TARİHİ : 20/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin annesi … ile muris—-birlikteliklerinden olan —- muris —–oğlu ve yasal mirasçısı olduğunu, 06.05.2017 tarihinde—– dünyaya geldiği tarihte muris —– resmi olarak davalı —- ile evli olduğunu ve —- ve —- olmak üzere 2 kızı bulunduğunu, davalıların da murisin damadı olduğunu, davalı …, murisin kızı —- eşi, diğer davalı —– ise murisin diğer kızı —-eşi olduğunu, —– Aile Mahkemesi’nin —–sayılı dosyası ile görülen babalığın tespiti davası ile müvekkilinin muris —–nüfusuna kaydolduğunu, muris tarafından müvekkilinin doğmasına bir ay kala sahibi olduğu şirket hisselerini muvazaalı olarak davalı damatlarına devrettiğini, ayrıca başkaca muvazaalı devirlerin de olduğunu, öncelikle müvekkiline bakmakla yükümlü velisi olan annesinin huzurdaki davanın masraflarını karşılayacak düzenli gelirinin ve ekonomik gücünün olmaması nedeniyle müvekkilinin adli yardım talebinin kabulüne, müvekkilinin telafisi imkansız zararlarının ve davalarının akim kalmasının önlenmesi için, muris tarafından müvekkilinden mal kaçırmak için muvazaalı olarak davalılara devredilen dava konusu —-Ticaret Odası —- Sicil Numaralı —– ünvanlı şirket hisselerinin halen davalılar adına kayıtlı olması durumunda devrinin önlenmesi, şirket kaydına hisselere, pay defterleri ile şirket adına kayıtlı—- İli, —- İlçesi,—– Mahallesi, 960 Ada, 129 Parsel,—-nolu bağımsız bölüm kaydı ile davalı … adına kayıtlı — İli,—- İlçesi, —– Mahallesi, 3992 ada, 15 parsel, —- Blok—-giriş, —–Numaralı taşınmaz kaydına herhangi bir takyidat ile sınırlanmasının önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, muris tarafından müvekkilinden mal kaçırmak için muvazaalı olarak davalı —-Ticaret Odası—–Sicil Numaralı —–ünvanlı şirketteki—–ait hisseleri damatları olan davalılara satış göstermek sureti ile devrettiği hisselerin müvekkilinin mirasçılık hissesi oranında iptali ile müvekkilinin mirasçılık hissesi ortanında müvekkili adına tesciline, murisin muvazaalı olarak damadı davalı … adına devrettiği —- İli, —-İlçesi, —–Mahallesi, 3992 ada, 15 parsel, —- Blok, —– giriş,—— numaralı taşınmaz müvekkilinin mirasçılık hissesi ortanında tapu maliki olan davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkilinin mirasçılık hissesi oranında müvekkili adına tesciline ve her halükarda terditli olarak sayet muris muvazaası /muvazaa sebebi ile tapu iptal tescil kararı verilmesi olanaksız gözükmekte ise bu durumda müvekkilinin saklı payına olan tecavüzün tenkisine ve müvekkilinin güncel tenkis alacağının HMK 107 uyarınca şimdilik 1.000,00TL’sinin sorumlu olan davalılardan faiziyle birlikte alınarak müvekkiline verilmesine, davalıların murisin bankadaki paralarını çekip paylaştıklarını ve bir kısım malları üzerinde tasarrufta bulunduklarını, murisin ve davalıların UYAP üzerinden edinilecek ilgili bankalardan Türk Lirası ve döviz cinsinden hesapları, menkul kıymet hesaplarının ve bankalar nezdindeki her türlü hesabının ayrıntılı hesap hareketlerini gösteren ekstrelerinin celp edilerek, çekilen bu paraların miktarı ve davalıların kendilerine intikal ettiğinin tespiti halinde iptaline karar verilmesini, davalılardan intikal tarihinden geçerli olmak üzere yasal faizi ile birlikte mirasçılık hissesi oranında iptali ile müvekkilinin mirasçılık hissesi ortanında müvekkiline ödenmesine, davalıların müvekkilinin mirasçılık haklarını hiçe sayarak muristen gelen malları edinip haksız biçimde tasarrufta bulunmak, kiralamak, satmak, murise ait bankalardaki paraları, menkul kıymet ve değerleri çekmek ve sair tasarrufları ile müvekkilini zarara uğratmaları sebebi ile müvekkilinin mirasçılık hissesine düşen değerlerinin davalılardan istirdadına ve müvekkilinin bu sebeple oluşan zararlarının HMK 107 uyarınca şimdilik 1.000,00TL’sinin sorumlu olan davalıdan faiziyle birlikte alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davanın süresinde açılmadığını, murisin vefatından önce usulüne uygun ve bedeli ödenmek suretiyle şirket hissesini müvekkillerine devrettiğini, söz konusu olayda muris muvazaasının olmadığını, yine murisin % 25 oranında hisse sahibi olduğu farklı bir şirket adına kayıtlı olan gayrimenkulün de 2015 yılında satış vaadi sözleşmesine karşılık dava dışı şahsa satıldığını, bedelin ödendiğini, uzun süredir dava dışı şahsın kullanımında olduğunu, devrin henüz gerçekleştiğini, diğer iddiaların da gerçek dışı olduğunu belirterek tedbir taleplerinin ve davanın reddini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, HMK m.110 hükmü kapsamında yığılma şeklinde açılan (1) muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak (a) şirket pay devrinin iptali ile miras payı oranında adına tescili ile (b) TMK m.1025 gereğince ayni hakka dayalı tapu kaydının düzeltilmesi ve davacının miras payı oranında adına tescili, olmadığı takdirde tenkisi; (2) muristen davalılara yapılan ödemelerin, devredilen menkullerin ve davalılar tarafından haksız şekilde edinilip tasarrufta bulunulan para ve menkullerin tespiti ile yine miras payı oranında davacıya iadesi olmadığı takdirde tenkisi ile (3) davacının bu sebeple oluşan zararlarının tazmini istemine ilişkindir.
HMK. 138. maddesinde; “Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir.” hükmü yer almaktadır. Her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu —- Sayılı kararında da davanın tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından usulden reddedilmesinde HMK 30. maddesi de gözetildiğinde bir isabetsizlik olmadığı kabul edilmiştir.” yönünde karar verilmiş ise de basit usule tabi iş bu davada teati aşamasının tamamlanması beklendikten sonra dosya ele alınmış ve ilk olarak dava şartları ve ilk itirazlar bakımından incelenmiştir.Uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olup bu muvazaa türünde, miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemekte ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli—– sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK m. 706, TBK m.237 ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. İçtihadı birleştirme kararları kapsamları ile sınırlı gerekçeleri ile yol gösterici ve sonuçları ile bağlayıcı kararlar olduğundan tapuda yapılan temlikler dışındaki işlemler yönünden belirtilen içtihadı birleştirme kararı uygulanamaz. Ancak, böyle hâllerde genel muvazaa hükümlerinin uygulanması gerekir. Gerçekten de TBK m. 19 hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK’nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve—– esas, —— karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.) Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacının birbirinden bağımsız birden fazla talebini aynı dava dilekçesinde ileri sürerek yığılma şeklinde açtığı davada şirket hisselerinin ve tapu kaydının iptali istemlerini muris muvazaası hukuksal nedenine dayandırdığı, istemin; devirlerin iptali ile terekeye iadesi, miras payı oranında davacı adına tescili ile olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin olduğu, diğer taleplerin ise haksız fiil borç kaynağına dayandığı, haksız fiil borç temeline dayanan talepler yönünden TTK m.4 ve 5 hükümleri gereğince mutlak ve nispi ticari dava hükmünde olmadığı dolayısı ile bu davaların görülmesinde HMK m.2 hükmü gereğince Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, davacının hisse ve tapu kaydı devrinin iptali ve tenkis koşullarının bulunup bulunmadığı yönündeki iddialarını değerlendirme görevinin de HMK m. 2 hükmü uyarınca genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu zira bu iddialar yönünden görevli mahkemenin belirlenmesinde temel ölçütün, muris muvazaasına ve tenkise konu malvarlığı haklarını oluşturan unsurların niteliği değil, murisin mirasçılarının hukukunu zedeleyen malvarlığı haklarına yönelik muvazaalı bir işlemi olup olmadığının belirlenmesi olduğu dolayısı ile uyuşmazlığın bütünüyle TTK kapsamında kaldığı söylenemeyeceği kanaatine varılarak davanın HMK 114/1-c maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK m. 1 ve 2, TTK m. 4, 5/3 ve HMK m. 114/1-c ve 115/2 hükümleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun tespitine,
2-HMK m. 20 hükmü uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru yapılması halinde, dava dosyasının görevli ——Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK m. 331/2 hükmü uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tarafların yokluğunda verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.