Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/239 E. 2023/842 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/239
KARAR NO : 2023/842

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/03/2023
KARAR TARİHİ : 24/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı —- ile müvekkil şirket—–.arasında adi ortaklık sözleşmesi yapıldığını, taraflar arasında öncelikle 16.08.2016 tarihinde “—-“başlıklı bir adi ortaklık sözleşmesi hazırlandığını daha sonra —-.Noterliğinin —– yevmiye numaralı 16.03.2017 tarihli “… ve … İş Ortaklığı”başlıklı sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşmelerin birbirinin devamı niteliğinde olduğunu, 16/08/2016 tarihli “—–)” başlıklı bir adi ortaklık sözleşmesi uyarınca ortaklığın hisse dağılımı eşit olup,”finansman ve finansman gereksiniminin karşılanması” başlığı altında—- Yönetim şirketi tarafından—-ilçesi,123 Pafta,970 Ada,—-Parsel sayılı taşınmazın arsa sahiplerine 2.000.000-TL (4 adet x 500.000-TL) değerinde banka teminat mektubu verileceğini,projenin maliyetinin 6.000.000-TL olduğunu, projenin yürütülmesi aşamasında maliyetin 1/2 si tutarındaki 3.000.000-TL finansmanın—- Yönetim şirketi tarafından karşılanacağını, bu finansman ile —-şirketinin sözleşmedeki yükümlülüklerinin yerine getireceğini, inşaatın yürütüleceği konusunda anlaşmaya varıldığını, müvekkil şirketin adi iş ortaklığı sözleşmesi çerçevesinde üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, müvekkil şirketin düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kentsel dönüşüm kapsamında söz konusu taşınmazın yıkılması ve yeniden yapılması işi gereği, yapı ruhsatı başvurularının yıkım başvuruları ve belediye başvurularının yapılmış olduğunu, sözleşmeye konu taşınmaz yıkılarak temel kazısı yapıldığını, tarafların sözleşme konusu işi yapmasının sürüncemede kaldığını ve davacının finansmanı saplamaması sonucunda mal sahipleri tarafından “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi”nin feshedildiğini, arsa sahiplerince taraflar arasındaki sözleşmenin feshine,—–Yönetim şirketinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi, sözleşme uyarınca sağlayacağı finansmanı sağlamaması ve işin sürüncemede kalmasına sebep olmasının yol açtığını, söz konusu olayda zararın doğmasına kusuru ile karşı taraf sebep olduğunu, Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi kapsamında davalı şirketin yükümlülüklerine uymaması nedeniyle arsa sahipleri tarafından feshedilmesi neticesinde müvekkil şirketin işten zorla el çektirilmiş olduğunu ve davalı şirketin grup şirketi olan dava dışı —– müvekkil şirketten gizli bir şekilde arsa malikleri ile anlaştığını, davalı—- Yönetim şirketi adi ortaklık sözleşmelerinin temeline yatan güven ilişkisini geri dönülmez bir şekilde zedelediğini, davalı şirket, arsa sahipleri ile yapılan sözleşme kapsamında müvekkil şirket ile bu taşınmaza ilişkin yükümlülüklerine uymayarak sözleşmenin kasıtlı olarak feshine sebep olmuş ve akabinde haksız rekabet teşkil edecek şekilde aynı iş davalı şirketin grup şirketine yaptırıldığını, arsa sahiplerinin de sözleşmenin feshi aşamasında —- Yönetim şirketi ile birlikte hareket ettiğini, zira, arsa sahiplerinin 1.500.000-TL bedelli —– tarafından verilen teminat mektubunu bozdurmadığını, davalı —- Yönetim şirketi, kötü niyetli olarak haksız kazanç sağlamak amacıyla adi sözleşme feshi ve tasfiye edilmesi talebi ile —-.Asliye Ticaret Mahkemesinin —–Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, —- Yönetim şirketi işin görülmesine mani olacak zararın doğmasına sebebiyet verecek kusurlu hareketlerde bulunduğunu, tarafların sözleşme konusu işi yapması sürüncemede kalmış ve davacının finansmanı sağlamaması sonucunda mal sahipleri tarafından Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin feshedildiğini, arsa sahiplerince taraflar arasındaki sözleşmenin feshine,—- Yönetim şirketinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi, sözleşme uyarınca sağlayacağı finansmanı sağlamaması ve işin sürüncemede kalmasına sebep olmasına yol açtığını, 06.01.2022 tarihli bilirkişi raporunda iş ortaklığının son bilançosuna göre davaya konu iş ortaklığına ait —-için 224.655,50-TL yatırım yapıldığı, Yevmiye Defter kayıtlarında yer almayan iş ortaklığının %99 hissesine sahip—–kanuni defterlerinde 459.350-TL iş ortaklığı harcamaları harcamaları bulunduğunun belirtildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla iş ortaklığı nedeniyle müvekkil şirketin o yıllarda imalat maliyetine göre o tarihte 1.701.622,64 TL miktarda zarara uğradığını, borcun ifasının davalı şirketin kusurlu hareketleri ile imkansız hale geldiğini, müvekkilinin müspet zararın tazmin edilmesi gerektiğini, davacı müvekkilinin şirketin aslında sözleşmeye konu işten sözleşmeye konu işten elde edeceği kardan mahrum kaldığını(talep dışı menfi zararının da oluştuğunu), kar kaybının ise müspet zarar kavramını da kapsadığını, davalı şirketin yükümlülükleri gereği gibi ve vaktinde yerine getirip getirmediğini, müvekkilinin Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi kapsamındaki müpet zararına dayanak harcamaların tespitinin ancak bilirkişi marifetiyle hesaplanması gereken bir durum olduğunu, arabulucuk görüşmelerinin —– dosya numarası ile anlaşma sağlanamadığını, bilirkişi raporu ile elde edilecek değere göre sonradan arttırılmak üzere belirsiz alacak olarak şimdilik 100.000,00-TL zararın avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın açtığı davada haksız, mesnetsiz ve yersiz olduğunu, öncelikle tarafların her ikisinin de tacir olması ve taraflar arasında yegane akdedilen sözleşme olan—- Noterliği’nin 16/03/2017 tarih ve —- yevmiye numaralı “—-. &—- Ortaklığı Sözleşmesi”nde açıkça —– mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığını, davanın açıldığı mahkemenin yetkili olmadığını, davacı tarafın iş bu huzurdaki davanın —– Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ikame etmesinin açık olarak hakkın kötüye kullanılması olduğunu, yetkili mahkemenin —– Mahkemeleri olduğunu, yetki yönünden davanın reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi taraflar arasında akdedilen iş ortaklığı sözleşmesi olduğunu, mahkeme fesih kararı verene kadar geçerli yegane sözleşmenin bu olduğunu, dava dilekçesinde bahsedildiği gibi 16/08/2016 tarihli olarak bildirilen bir sözleşmenin olmadığını, yargılama sırasında toplanacak deliller ve özellikle de davacı tarafın kendi kusurlu eylemleriyle taraflar arasında akdedilen iş ortaklığı sözleşmesi ile iş ortaklığının akdettiği inşaat sözleşmesinin feshine yol açtığı hususu ile müvekkilimiz şirketin kurulan iş ortaklığının eylem ve işlemlerinin sadece %1’inden sorumlu olacağı hususu ve hiç kimsenin kendi kusurundan kaynaklanan bir zararı, bir başkasına yüklemesinin mümkün olmadığı temel prensibi birlikte dikkate alındığında müvekkilinin davalı iş ortağının her ne nam adı altında olursa olsun hiçbir davacıya kaşı tazminat borcu olmadığının ayan beyan ortada olduğunu bu sebeple her ikisi de tacir olan ve iş ortaklığı sözleşmesindeki yetki anlaşmasına göre tarafların tek yetkili mahkemeyi —– olarak belirlemiş olması ve bunun kesin yetki olması, bu halde huzurdaki davada—- mahkemelerinin yetkisiz olması sebebiyle yetki itirazlarının kabulü ile davanın yetki yönünden reddine, mahkemenin bu talebi kabul etmemesi halinde yetki itirazlarının incelenmesinden sonra bildirecekleri ve sunacakları deliller ışığında davacı tarafın açtığı haksız, yersiz ve mesnetsiz davanın bu kes esastan reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve taraf için vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, adi ortalıktan kaynaklı zararın tazmini taleplidir.
Dava dilekçesi,cevap dilekçesi ve tüm dosya kapsamı ile birlikte yapılan değerlendirmede; davalının süresi içinde cevap dilekçesi sunduğu, davalının—-Mahkemelerinin yetkili olduğuna yönelik yetki itirazında bulunduğu,taraflar arasında akedilmiş olan 13.03.2017 tarihli 8-g maddesi hükmünde “Sözleşmenin uygulanmasından doğabilecek ihtilaflarda—- Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.” şeklinde belirtilmek suretiyle, sözleşmeye yetki şartı getirildiği, 6100 sayılı HMKnın 17.md.sinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünün düzenlendiği, her iki tarafın tacir olduğu, yetki Sözleşmesi ile yetkili kılınan mahkemenin münhasır yetkili olacağı, genel ve özel yetkili mahkemelerinin yetkisinin ortadan kalktığı hükme bağlanmış olduğundan davalının yetki itirazında haklı olduğu kanaatine varıldığından HMK’nın 114/1-ç maddesindeki dava şartı yokluğundan HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin Yetkisizliğine, —-Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-HMK’nın 114/1-ç maddesindeki dava şartı yokluğundan HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,—-Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının yetkili—–Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine,
3-Yetkisizlik kararından sonra davaya yetkili mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine yetkili mahkemede hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
4-Yargılama harç ve masraflarının gönderilen mahkemede dikkate alınmasına,Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde —–Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.