Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/132 E. 2023/357 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/132 Esas
KARAR NO : 2023/357

DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2023
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket adına kayıtlı ve müvekkilinin——sayılı dosyasından hacizli iken diğer davalı tarafça hacizli olarak devir alınan —- ili —- ilçesi—- mah.177 ada 176 Parsel,—- ili —–ilçesi—–mah.177 ada 177 Parsel,—- ili —– ilçesi——177 ada 178 Parselde kain taşınmazların diğer davalı adına kayıtlı olması halinde kötüniyetli devirlerinin önlenmesi amacı ile İhtiyati Tedbir kararı ve ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati Haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin davalı şirketten alacağının vadesinde ödenmemesi nedeni ile —— sayılı dosyası ile; 31.03.2010 Keşide Tarihli, 06.04.2010 İbraz Tarihli, —- Şubesine ait, —— Seri Numaralı, 55.000 Amerikan Doları alacağının tahsili amacı ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, takip ikame olunduğu sırada döviz alacağının karşılığı türk lirasına çevrilmek sureti ile alacak talebinde bulunulduğunu, 87.424,13-TL bildirildiğini, ödeme emrinde kur farkından kaynaklanan alacak haklarının saklı tutulduğunu, işbu davanın ikamesininde bu nedenden kaynaklandığını, davalı … tarafından 03.11.2022 tarihinde İcra Müdürlüğünce hesaplanan dosya alacağı tutarı olan 267.849,32 TL’nin icra müdürlüğü hesabına yatırıldığını, 03.11.2022 tarihli kapak hesabına göre takipte kesinleşen miktarın 87.435,13 TL, toplam faiz miktarının 155.321,87 TL olarak hesaplandığını, alacak kalemlerinin toplamının 242.757,00-TL olduğunu, müvekkilinin kur farkından kaynaklanan alacak hakkı olarak 781.931,5-TL davalılardan alacağı bulunduğunu, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakkımız saklı olmak üzere şimdilik 50.000,00-TL’nin icra dosyasına ödeme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davalıdan tahmili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
GEREKÇE:
Dava, munzam zarar talebine ilişkindir.Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. ——-Davacı vekili dava dilekçesinde, icra takibine konu alacağın gecikme nedeni olarak, hacizli taşınmazların devredilmesi ve kıymet takdirine itiraz edilmesini göstermiştir. Dolayısıyla taraflar arasında munzam zarara konu alacakla ilgili Ticaret Mahkemelerinde görülmüş herhangi bir dava söz konusu değildir. Borçlunun temerrüdü ile oluşmaya başlayan asıl borcun ifasına kadar zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borç olan munzam zarara ilişkin davanın konusu TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.Uyap sistemi üzerinden yapılan sorgulamada davacı .—— gelir getirici kazanç olmaksızın bazı iş ve işlemlerde kullanılmak üzere potansiyel mükellefiyet kaydının bulunduğu görülmüştür. Davalı gerçek kişi olup tacir değildir. Dolayısıyla ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK 4.maddesinde düzenlenen hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Mahkememizce taraf teşkili yapılıp dava dilekçesi tebliğ edildikten sonra, açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk Mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli ——Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için Tevzii Bürosuna gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde —– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.