Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/981 E. 2022/952 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/981 Esas
KARAR NO: 2022/952
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ: 06/04/2021
KARAR TARİHİ: 02/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Taraf İddialarıda Özetle; Davalı—— dava dışı—–müvekkilimiz arasında; —–kayıtlı olan toplam—-taşınmazın. —- yıkılıp, —– yeniden yapılmasına ilişkin olarak —— akdedilmiştir. Işbu —– temsilen —-adına müvekkilimiz—– imza altına alınmış olup,—- konu projenin hayata geçirilmesi gayesiyle taraflarca muhtelif yönlerden taahhütlerde bulunulduğunu, sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı., inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır…” denilerek inançlı işlem anlaşmaların hukuk düzenimizde kabul gördüğü açıkça ortaya konulduğunu, belirtildiği üzere davalı şirket tarafından ödenmesi gereken toplam —- borç bedelinin yalnızca —— ödenmiş; eksik ödenen işbu borç bedeli dahi davalı şirketin diğer inşaatlarında yaşadığı ekonomik problemlerin öne sürülmesinden ötürü iade yükümlülüğü henüz muaccel hale gelmemesine rağmen zaman içerisinde iade edildiğini, buna karşılık davalı—-teminat olarak devredilen ilgili taşınmaz ise imar barışı işlemlerinin yapıldığı —– tarihinden bu yana halen daha müvekkiline iade edilmediğini, davalı —– devrettiği tarihte inşaatın halen devam ettiği taraflarınca tespit edildiğini, işbu husus, ilgili bağımsız bölüme ait —– celbi neticesinde mahkemece de tespit edileceğini, —— beklenilmeden gerçekleştirilen devir işlemi ve davacı şirket tarafından ödeneceği taahhüt edilen borcun eksik ifa edilişi —- ve taraflar arasında bunca zamandır sürdürülen sıkı güven ilişkisine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, önemle vurgulanması gerekir ki devredilen ilgili taşınmaz, —— tutarındaki borcun iade edilmesi gereken vadesi dahi gelmeden, diğer bir ifadeyle projenin dahi bitirilmesi beklenilmeden, — —- aykırılık teşkil edecek şekilde üçüncü bir şahsa devredilmiştir. İşbu realiteye rağmen, davalılar tarafından keşide edilen cevabi ihtarnamelerde taşınmazın iade edilmeme sebebi olarak ilgili hususa dayanılması davalıların kötü niyetli tutumunu açıkça tezahür ettirdiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti; Dosyada mübrez protokol ile sabit olduğu üzere dava dışı —— ile diğer davalı —– kayıtlı taşınmaz üzerinde kentsel dönüşüm projeleri kapsamında yeni bir bina inşa etmek için anlaştıklarını, protokolün —- birinci kısmında sözleşmenin—- akdedildiği açıkça ifade edilmiştir. Müvekkil davalı da söz konusu protokolü şahsı adına değil şirket yetkilisi sıfatı ile imzaladığını, kaldı ki sözleşme metninde müvekkilinin şahsını borç altına sokan herhangi bir ibare de bulunmadığını, müvekkili davalı sözleşmenin doğrudan tarafı olmadığı gibi protokol hükümlerinden doğan şahsi bir sorumluluğu da olmadığını, dolayısıyla davanın öncelikle müvekkili davalı yönünden husumet yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini, davaya konu protokol —– kayıtlı taşınmazda gerçekleştirilecek projeye katılımı ile ilgili olduğunu, bu katılımın sağlanabilmesi için ödenecek bedel ve ödeme şekli protokolde açıkça belirtildiğini, ilk etapta protokol gereği ödenecek olan—–tarihinde davacıya ait ——- şirketine ait hesaptan gönderilmiştir. İlgili dekontlar dilekçemiz ekinde mevcut olduğunu, yine protokolde keşide edileceği taahhüt edilen çek cirolanarak davacıya bizzat teslim edildiğini, ne var ki davacı hesabına ödenen —— bedelli çekin davacıya teslimine rağmen protokol gereği —– müteahhit sıfatı ile projeye katılımı sağlanamamıştır. — edimin yerine getirilememesi ve projenin—— yönünden sonuçsuz kalmasına karşın davacı, kendisine ödenen ———-taşınmaz satış bedelini ve cirolanan çeki ———- yetkililerine iade etmediğini, işbu davadaki taleplere dayanak olarak gösterilen protokolün——konu edilen taşınmaz üzerindeki —- ipoteğinin taşınmazın satışından sonraki kredi taksitlerinin davacı —-dava dışı—–tarafından ödeneceği kabul edildiğini, dosyaya sunulacak belgelerle ispat olunacağı üzere devir tarihi itibariyle taşınmaz üzerindeki yaklaşık —- ipotek borcu davacı yahut diğerleri tarafından ödenmediğini, söz konusu borcun doğrudan —- ait banka hesabından. müvekkil —— banka hesabından ve müvekkilinin oğluna ait şahsi banka hesabından —– adına ödendiğini, ipoteğin —– daha sürecek borcu bulunmaktadır. Söz konusu banka kayıtları, ödeme belgeleri ve hesap numaraları ayrıca bildirileceğini, davacının davasını dayandırdığı protokol, —–davacının taahhütlerini ifa etmemesi ve —– projeye dahil edilememesi üzerine münfesih hale geldiğini, davacı tarafça protokolde belirtilen ortaklık ve inşaat proje taahhüdünün eksiksiz yerine getirildiği beyan etmekteyse de iddia edilenin aksine protokolün tarafları olan —–ortaklığı ile projeye girilmediğini, —protokol gereği projeye dahil edilmemesi üzerine —– değil —- dahil olduğunu, her biri ayrı tüzel kişiliğe sahip bu şirketler bakımından önceki sözleşmenin münfesih olması üzerine —– yahut tarafların kendi aralarında yeni bir sözleşme imzalanmadığını, gerek protokolün münfesih olması gerek protokole konu işin—— tarafından yerine getirilmesi ve dahi ipotek borcunun sözleşmede belirtilenin aksine ——- şahsi hesaplarından ödenmesi hususları birlikte gözetildiğinde davadaki taleplerin haksız ve mesnetsiz olduğu açık olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE;
Dava, davaya konu taşınmazın teminat olarak verildiği iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır.
Dava, —- tarihinde açılmış daha sonra —— tarihinde uyuşmazlığın nispi ticari dava mahiyetinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, —-sayılmışlardır. Ayrıca, —- bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. ——- sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. ——- haricindeki ticari davaları ——- kriterine göre değil de—— kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.——-
Davanın konusu olan tapu iptal davaları TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.
Uyap sistemi üzerinden yapılan sorgulamada; DAVACI —- sadece gelir getirici kazancı olmaksızın bazı işelmlerde kullanılmak üzere —— olduğu anlaşılmıştır. Davacı gerçek kişi olup tacir değildir. Dolayısıyla ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur. Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK 4.maddesinde düzenlenen hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
Dava dilekçesinde davacının tacir olmadığı açıkça belirtilmesine rağmen, Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının tacir olup olmadığı yönünde hiçbir araştırma yapılmadan, davanın nispi ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin———-nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’ nun 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE, Mahkememizin görevsizliğine,
2-HMK’nun 21. maddesi gereğince, Mahkememizce verilen işbu kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde ——– mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle görevli mahkemenin tayini (merci tayini) için dosyanın——- gönderilmesine,
3-HMK’nun 20. maddesi gereği, ——Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine dair merci kararı verilirse bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurularak dosyanın görevli ve yetkili —– gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli —— devam edilmesi halinde, yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde———- Adliye mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.02/12/2022