Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/731 E. 2023/377 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/731 Esas
KARAR NO: 2023/377
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/09/2022
KARAR TARİHİ:27/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari ilişki nedeniyle davalıdan olan alacağının tahsili için ———-sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.

DELİLLER : Davacı vekili dava dilekçesinde; —— sayılı dosyası, mail yazışmaları, ——- yazışmaları, ticari defter ve kayıtlar, açık hesap kayıtları, irsaliyeli faturalar, tanık, yemin, keşif ve bilirkişi incelemesine dayanmıştır. Davalı cevap dilekçesi vermediğinden delil göstermemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Davaya konu ——–sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine, açık hesap bakiye alacağının tahsili talebiyle, 5.015-TL açık hesap, 1.363,77-TL işlemiş faiz toplamı 6.378,77-TL üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. İİK 67/1.maddesine göre; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.”
Takibe konu alacak fatura alacağıdır. Faturanın TTK.da tanımına yer verilmemiştir. Vergi Usul Kanunu 229.maddesinde fatura, “Satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesika”olarak tanımlanmıştır.TTK 21/1.maddesine göre; “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” TTK 21/2.maddesine göre ‘Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.”
——–Kararında, “fatura sözleşmenin yapılmasıyla ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir…” denilmiştir.
Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle sözleşmesel ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir.
Tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, davacı tarafın ticari defterlerini talimat yoluyla incelenmiş, verilen kesin süreye rağmen davalı taraf belirlenen inceleme gününde ticari defterlerini ibraz etmemiş, davalı vekili davalı şirketin defterlerinin Kahramanmaraş’ta yaşayan muhasebecisi tarafından tutulduğunu, muhasebecinin bürosunun bulunduğu binanın depremde yıkıldığını ileri sürerek yeniden süre talep edilmiştir. Davalı şirketin merkezi İstanbul’da olup, şirketin ticari defterlerinin şirket merkezinde bulunması gerekmektedir. İstanbul ilinde ticari faaliyetlerini yürüten bir şirketin muhasebe işlemlerinin 1.000 km uzaklıktaki başka bir şehirden yapıldığı hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, davalının muhasebecisinin kim olduğunun belirtilmediği, ticari defterlerin Kahramanmaraş’ta tutulduğu da belgelendirilmediğinden, davalı vekilinin defter ibrazı için yeniden süre verilmesi talebi yerinde görülmemiştir.
Davacının ticari defterlerinin incelenmesi sonucu, mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan 23/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ticari defterlerinin usule uygun tutulduğu, davacı defterlerinde gözüken cari hesap bakiyesinin davacı lehine 5.015-TL olduğu belirtilmiştir.
HMK’nın 222/3.maddesine göre “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ——–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. ——— Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
Davalıya çıkarılan tebligatta, “ticari defterlerini ibraz etmez ise; 222/3.maddesi uyarınca ticari defterlerini ibraz etmesi halinde davalının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine delil kabul edileceği ihtar” edilmesine rağmen davalı ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Bu nedenle davacının ticari defterleri lehine delil olarak kabul edilerek 5.015-TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline karar vermek gerekmiştir.
İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117.maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. Taraflar arasında ödeme günü kararlaştırılan bir sözleşme ibraz edilmemesi, davalının davadan önce temerrüde düşürüldüğüne dair bir delil ibraz edilmemesi nedeniyle, takip öncesi işlemiş faiz yönünden itirazın iptali talebi yerinde görülmemiştir.
İİK 67/2.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davaya konu açık hesap bakiyesi yönünden alacak likit, davalının itirazı haksız olduğundan, itirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %20’si oranında davacı lehine icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulü, kısmen reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
1——–Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takipte, davalı-borçlunun; 5.015-TL alacak miktarına yaptığı itirazın iptali ile, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek avans faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-İtirazın iptaline ve takibin devamına karar verilen alacak miktarı 5.015-TL’nin %20’si oranında (1.003-TL) icra inkâr tazminatının davalı-borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine,
3-Alınması gereken 342,57 TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 108,94 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 233,63 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından bilirkişi ve tebligat ücreti olarak yapılan 1.694,50 TL yargılama gideri ile 108,94 TL peşin harç, 80,70 TL başvuru harcı toplamı 1.884,14 TL’nin davanın ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 1.481,31 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, arta kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davanın kabul oranı dikkate alındığında davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 5.015,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davanın ret oranı dikkate alındığında davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 1.363,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
8-Tarafların dava şartı olması nedeniyle başvurdukları———— görüşmeler neticesinde belirlenen 1.320,00 TL’nin davanın ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 1.037,79 TL’sinin davalıdan, bakiye 282,21 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
9-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.27/04/2023