Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/696 E. 2023/111 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/696 Esas
KARAR NO : 2023/111

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2022
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davalı şirket arasında devamlılık arz eden ticari bir ilişki bulunduğunu, müvekkilinin hem davalı tarafından sipariş edilen ses- kamera sistemlerine ilişkin malzemelerin satışını yaptığı hem de bu malzemelerin kurulumunu sağladığını, satışı yapılan ürünleri teslim alan davalı tarafın, müvekkiline fatura bedellerini ödemediğini, Bu husustaki haklılıklarının 30/09/2017 düzenleme tarihli 72.002,00 TL bedelli faturanın ve iş teslim formlarının incelenmesiyle de anlaşılacağını, Müvekkilinin borçlu kuruma satmış olduğu malzemelere ilişkin kestiği İrsaliyeli Faturalar, Gelir İdaresi Başkanlığına sunulan —— Formları arasında yer aldığını, müvekkilinin davaya konu edilen faturaları borçlu kuruma teslim ettiğini, davalı kurumun da işbu faturaları ticari defterlerine işlediğini, bu sebeple tarafların ticari defterlerinin incelenmesini talep ettiklerini, davalı şirketten olan alacağının tahsili için, ——–Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, Davalı şirketin; borca, faize ve ferilerine süresinde itirazda bulunarak icra takibinin durdurulmasına sebebiyet verdiğini, borçlunun haksız itirazının kaldırılması ve alacağının tahsili amacıyla arabuluculuğa başvurulduğunu, davalı taraf ile yapılan arabuluculuk görüşmesinin olumsuz sonuçlandığını, icra dosyasına yapılan haksız itirazın iptali için huzurdaki işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu, bu nedenlerle, fazlaya ilişkin her türlü hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla; ——- sayılı dosyasına borçlu tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına, Davalı borçlunun icra takibine itirazı haksız ve kötüniyetli olduğundan alacağın % 20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/a maddesine göre, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen tüm ticari davalar ile diğer özel kanunlarda yer alan ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğunu, bu davanın konusunun davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak başlatılan——-Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali davası olduğunu, taraflar arasında imzalanan görüşme sonunda anlaşamama şeklinde düzenlenen arabuluculuk son tutanağına bakıldığında ve ——esas sayılı icra dosyası celbedildiğinde ilgili icra dosyasının konusu ve dayanağı 12.12.2017 tarihli, ——- seri numaralı ve 147.739,54-TL bedelli irsaliyeli fatura olduğunu, ancak davacı tarafın dava dilekçesine konu ettiği ve delil olarak sunduğu faturanın, 30.09.2017 tarihli, —— seri numaralı ve 72.002,00- TL bedelli irsaliyeli fatura olduğunu, 72.002,00- TL üzerinden peşin harç yatırıldığını, Davaya konu edilen faturanın, dava konusu——– sayılı icra takibinin konusu ve dayanak belgesi ile örtüşmediğini, Her ne kadar davacı tarafın 72.002,00-TL üzerinden peşin harç yatırmış ise de dava konusu ——- esas sayılı icra takibine konu irsaliyeli faturanın bedeli 147.739,54-TL olduğunu, Bu sebeple eksik peşin harcın yatırılmaması durumunda usuli eksiklikler sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkili şirket ile davacının 2017 ile 2018 yılları arasında devamlılık arz eden ticari ilişkisi söz konusu olup işbu ticari ilişki gereği müvekkil şirket üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, hatta müvekkili şirketin davacı tarafa karşı alacaklı konumda olduğunu, müvekkili şirketin, davacı taraf ile aralarındaki ticari ilişki sebebiyle cari hesaptan kaynaklanan alacağını tahsil etmek maksadıyla 11.02.2022 tarihinde——- sayılı icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın ilgili takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini hukuki işlemlerin devam ettiğini, tarafların ticari defterleri ve aralarındaki cari hesap ilişkisi incelendiğinde davacı tarafın müvekkil şirketten herhangi bir alacağının olmadığını, müvekkil şirketin davacı taraftan alacağının olduğunun tespit edileceğini, toplanacak deliler ve yapılacak incelemeler neticesinde davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak işbu davayı ikame ettiğinin görüleceğini, Davacı tarafın farklı faturalara ilişkin —— sayılı dosyaları ve Sayın Mahkemenizde ikame olan ——sayılı dosyaları ile müvekkil şirkete karşı dava açtığını, tarafları ve konusu aynı olan dava dosyalarının usul ekonomisi ilkesi gereği birleştirilmesinin gerektiğini, bu nedenlerle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, farklı faturalara ilişkin—– sayılı dosyaları ve Sayın Mahkemenizde ikame olan——– sayılı dosyaları ile müvekkil şirkete karşı dava açılmış olup tarafları ve konusu aynı olan işbu dava dosyalarının usul ekonomisi ilkesi gereği birleştirilmesine, haksız ve kötü niyetli olan davacı taraf hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacının fatura alacağı sebebiyle başlatmış olduğu icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.——— Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü.Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. ——–TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve —— sayılı ——yayımlanan, ——–sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.——–Usul ekonomisi gereği davacının taraf olduğu Mahkememizin ——– Esas sayılı dosyasında ——Vergi Dairesinin 31.08.2022 tarihli müzekkere ekinde gönderilen 2021 yılına ilişkin beyanname suretlerinin incelenmesinde adı geçen davacının faaliyetlerinin esnaf sınırının altında kaldığı anlaşılmıştır.
Davacının faaliyetlerinin sınırı esnaf faaliyetlerinin altında kalıp tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmekte olup Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli ——– Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için Tevzii Bürosuna gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde—–Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.