Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/689 E. 2023/22 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/689 Esas
KARAR NO : 2023/22

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/09/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müvekkili ile davalı şirket arasında devamlılık arz eden ticari bir ilişki bulunduğunu, müvekkilimiz hem davalı tarafından sipariş edilen —- sistemlerine ilişkin malzemelerin satışını yaptığını hem de iş bu malzemelerin kurulumunu sağladığını, müvekkilimiz tarafından satışı yapılan ürünleri teslim alan davalı tarafın müvekkiline fatura bedellerini ödemediğini, bu haklılıklarının —– bedelli irsaliye faturalarının ve iş teslim formlarının incelenmesiyle de anlaşılacağını, —- aldığını, müvekkilinin davaya konu edilen faturaları borçlu kuruma teslim ettiğini, davalı kurumunda iş bu faturaları ticari defterlerine işlediğini, iş bu sebeple tarafların ticari defterlerinin incelenmesini talep ettiklerini, müvekkilinin davalı şirketten alacağının tahsili için——— icra takibi başlattığını, davalı şirketin borca, faize ve ferilerine süresinde itirazda bulunarak icra takibinin durdurulmasına sebebiyet verdiğini, borçlunun haksız itirazının kaldırılması ve alacağımızın tahsili amacıyla arabuluculuğa başvurulduğunu ancak davalı taraf ile yapılan arabuluculuk görüşmesinin olumsuz sonuçlandığını, fazlaya ilişkin her türlü hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla —– sayılı dosyasına borçlu tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, davalı borçlunun icra takibine itirazı haksız kötüniyetli olduğundan alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça ileri sürülen iddia ve taleplerin haksız ve kötüniyetli olduğunu, kabulünün mümkün olmadığını, müvekkil şirket ile davacının —-yılları arasında devamlılık arz eden ticari ilişkisinin söz konusu olduğunu iş bu ticari ilişki gereği müvekkil şirket üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, müvekkil şirketin davacı tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını, hatta müvekkil şirketin alacaklı olduğunu, aralarındaki ticari ilişki sebebiyle cari hesaptan kaynaklanan alacağını tahsil etmek maksadıyla — sayılı icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın ilgili takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, hukuki işlemlerin devam ettiğini, ayrıca davacı tarafın farklı faturalara ilişkin —– sayılı dosyaları ve mahkemede—— dosyaları ile müvekkil şirkete karşı dava açıldığını, tarafları ve konusu aynı olan işbu dava dosyalarının usul ekonomisi ilkesi gereği birleştirilmesi gerektiğini, haksız ve kötüniyetli olan davacı taraf hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacının fatura alacağı sebebiyle başlatmış olduğu icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
—– dosyamızdan yazılan müzekkereye cevap verildiği, ayrıca tarafları aynı olan mahkememizin————- müzekkere cevabının dosyamız içine alındığı görüldü.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), —– Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) —- ticari davalar da bulunmaktadır. —- davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları ——————- göre belirlemiştir
——– ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini —– davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.——-
TTK 11. maddesinde ticari işletme,——-aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde —– veya bir ———- sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre,—– sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan,— sayılı —- nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen—- kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan —— uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. — kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da —- kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. —– tarafından gönderilen ——- tarihli müzekkere cevabında —– işletme hesabına göre defter tuttuğunun bildirildiği,—- gönderilen beyanname suretlerinin incelenmesinde adı geçen davacının faaliyetlerinin ———— altında kaldığı anlaşılmıştır.
Davacının faaliyetlerinin sınırı——– faaliyetlerinin altında kalıp tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.
Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmekte olup Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli ——-Mahkemelerine tevzii edilmesi için —-gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.