Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/641 E. 2022/989 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/641 Esas
KARAR NO : 2022/989

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/08/2022
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının —– Abonesi olduğunu, davalının——adresinde sağlanan enerji bedeline karşılık olan 08.02.2021 son ödeme tarihli fatura bedelini günü geçmiş olmasına rağmen ödemediğini, ilamsız icra takibi başlatıldığını,—– sayılı dosyası ile yapılan takibe yönelik davalı-borçlunun haksız ve yersiz itirazının iptali ile asıl alacağa uygulanacak %19,20 yıllık 6183 sayılı yasa gereği değişecek oranlar üzerinden gecikme zammı, işbu gecikme faizi tutarına işleyecek %18 Katma Değer Vergisi ile birlikte takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1.bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, —— sayılı —– Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen—– kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan ——kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.——İtirazın iptali davaları TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir. —–Vergi Dairesinin müzekkere cevabında, “davalının işletme usulüne göre defter tuttuğu, davalının 2021 yılı vergi beyannamesinde; yıllık alım tutarının 114.614,97-TL, yıllık satım tutarının 35.564,85-TL olduğu” bildirilmiş olup, bu miktarlar esnaf sınır olan 300.000-TL alış, 420.000-TL sınırının altındadır.Defter tutma hadlerini düzenleyen Vergi Usul Kanunun 177.maddesi;
“Aşağıda yazılı tüccarlar, 1.inci sınıfa dahildirler:
1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı
7.200.000.000 (400.000 TL) lirayı veya satışlarının tutarı 8.640.000.000 (570.000 TL) lirayı aşanlar;
2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri
safi iş hasılatı 3.600.000.000 (200.000 TL) lirayı aşanlar;
3. —– numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde —— numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 7.200.000.000 (400.000 TL) lirayı aşanlar;
4. Her türlü ticaret şirketleri (Adi şirketler iştigal nevileri yukardaki bentlerden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir.);
5. Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzelkişiler (Bunlardan işlerinin icabı bilanço esasına göre defter tutmalarına imkan veya lüzum görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter tutmalarına——- müsaade edilir.);
6. İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler” şeklindedir.
Uyap sistemi üzerinden alınan——sorgusuna göre ve verdi dairesi cevabına göre davalının personel taşımacığından mükellefiyet kaydı bulunduğundan defter tutma haddi bakımından VUK.177/2.maddesine tabi olup, esnaf sınırının tespitinde 1 yıl içinde elde edilen gayri safi iş hasılatına bakılması gerekir. Davalının 2021 yılı vergi beyannamesine göre; alım tutarı 114.614,97-TL, yıllık satım tutarının 35.564,85-TL olup, davalının faaliyetleri esnaf sınırının altındadır.Davalının faaliyetlerinin sınırı esnaf faaliyetlerinin altında kalıp tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
Nitekim——-sayılı kararında;
“Dosya kapsamına göre; dava mutlak ticari dava olmadığı gibi davacının esnaf olup tacir sıfatının bulunmadığı, uyuşmazlık konusunun, işyerinde kaçak ve abonesiz olarak elektrik kullanıldığı iddiasına karşılık davacı tarafın borçlu olmadığının tespiti isteminden ibaret olup, davacı gerçek kişi ve davalı elektrik dağıtım şirketi olduğundan mutlak ticari dava niteliğinde bulunmayan uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.”
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesin olduğundan, kararın tebliğ tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli——Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için Tevzii Bürosuna gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya bakmakla görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda KESİN olmak üzere karar verildi.