Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/632 E. 2023/692 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/632
KARAR NO : 2023/692

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2022
KARAR TARİHİ : 14/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01.01.2021-31.12.2021 tarihleri arasında davalıya ekmek satışından kaynaklanan fatura alacaklarının tahsili için—- İcra Dairesi’nin —–.sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davacı ile kurmuş olduğu ticari ilişkiden doğan borçlarını vade tarihlerinde ödeyerek üzerine düşen yükümlükleri yerine getirdiğini, davaya konu fatura bedeline ilişkin herhangi bir iş yapılmadığını, ortada herhangi bir alacak bulunmadığını savunarak, davanın reddine, %20’den az olmamak üzere davalı lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle; İİK 67. Maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır.Dava, basit yargılama usulüne tabi olup bu usule göre oluşturulan tensibe istinaden teati aşaması tamamlandıktan sonra yargılamaya başlanmış ve yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınarak yargılama sonuçlandırılmıştır.İcra dosyası celp edilmiş, davacı tarafça dosyaya sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.İtirazın iptali istemine konu—–. İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 12.852,94 TL asıl alacağın tahsili için 23/05/2022 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde yapmış olduğu itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın hak düşürücü süre içeresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Konunun incelenmesinin uzmanlık gerektiren yönleri olması ve davacı tarafça delil olarak ticari defterlere dayanılmış olması sebebiyle dosya mali müşavir ——tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişi tarafından sunulan 13/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda; davalının 2021-2022 yılları ticari defterleri sunulmadığı için incelenemediği, davacının 2021 yılı envanter defterini sunmadığı, defterlerinin birbirini doğrulayıp doğrulamadığının kontrol edilemediğini, takip dayanağı 2021 yılına ait 58 adet faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu ve defterleri kapsamında davalıdan takip tarihi itibariyle 12.852,94 TL alacaklı olduğu bildirilmiş, söz konusu rapor içeriği itibariyle denetime elverişli görülerek HMK m.282 hükmü kapsamında hükme esas alınmıştır.
Davacı vekili tarafından fatura konusu malların davalıya teslim edildiğine dair bir delilinin olmadığı belirtildiğinden, delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmış olması sebebi usulüne uygun yemin metnini sunması için sürer verilmiş; davacı vekilince verilen süre içerisinde bu hususta beyanda bulunulmaması sebebiyle bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında mal satımına ilişkin kurulan ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturalara ilişkin başlatılan icra takip tarih itibariyle davacı yanın davalıdan muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarı ile itirazın iptali ve icra inkar-kötüniyet tazminatına hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.HMK.’nın 190. Maddesinde; “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendine hak çıkaran tarafa aittir.”; Medeni Kanun 6. Maddesi ise “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine haizdir. Davacı yanın iddiaları salt sunulan delil ve belgeler üzerinden değerlendirilebilecek hususları içermemekte, taraflar tacir olduğundan ticari defterlerinin de incelenmesi ve alacak durumunun tespit edilmesi bunun yanında yerleşik içtihatlar uyarınca satıcının satım sözleşmesine konu malın teslim edildiğini ispat etmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere fatura, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ifa aşamasına dair düzenlenen bir belge özelliği taşımaktadır. Dolayısıyla sadece faturanın tanzim edilmiş bulunması, fatura içeriğinin doğru ve haklı olduğu anlamına gelmez. Aynı zamanda faturanın muhataba tebliği ve fatura konusu emtianın/hizmetin de yine muhataba teslimi/ifası olgularının faturayı tanzim eden tacir tarafından hukuken geçerli deliller aracılığı ile ispat edilmesi gerekir.Yargıtay —– Hukuk Dairesinin 04/12/2014 tarih ve —- esas ile—–karar sayılı ilamında davacı malın teslimine ilişkin irsaliye sunmuş ise de irsaliyede satın alan imzası bulunmaması nedeniyle söz konusu irsaliye teslimi kanıtlayan delil olarak kabul edilemeyeceği yönünde karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamı taraf iddiası, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile davalı arasında mal satışına ilişkin ticari ilişki kurulduğu iddiası kapsamında davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davacının envanter defterini sunmamış olması sebebiyle incelenen ticari defter ve kayıtlarının sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu hususunun değerlendirilemediği, davacının ticari defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 12.852,94 TL alacaklı olduğu, davalının inceleme gün ve saatinde ticari defter ve dayanaklarını mahkeme kaleminde hazır etmediği, dolayısıyla davalı defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, takibe dayanak cari hesap dayanağı faturalar konusu malın davacı tarafından davalıya teslim edildiğine dair imzalı irsaliyelerin sunulmadığı, ticari defterlerin alacağın varlığına dair tek başına delil olamayacağı ispat yükü kendisine ait olan davacı tarafça alacağın varlığı ile birlikte mal teslimini de ispat etmesi gerektiği ancak dosyaya sunulan belge ve bilgilerin davacının dava konusu ettiği alacak iddiasının varlığının kanıtlamaya yeterli olmadığı, verilen süre içerisinde davacı vekilinin yemin deliline başvurmadığı ve bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılması ile toplanan deliller kapsamında davacının alacağını ispat edemediği değerlendirilmiş bu sebeple davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Davalının icra inkar tazminatı isteminin koşulları bulunmadığından reddine,
3-Alınması gereken 269,80 TL karar harcının davacı tarafından yatırılan 219,50 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 50,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 12.852,94 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-Tarafların dava şartı olması nedeniyle başvurdukları ——Arabuluculuk Bürosu —- Dosya No.lu, —— Arabuluculuk No.lu görüşmeler neticesinde belirlenen 1.560,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.