Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/481 E. 2023/156 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/481 Esas
KARAR NO : 2023/156

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2022
KARAR TARİHİ : 16/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan olan cari hesap alacağının tahsili için——-sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu, itirazın haksız olduğunu, davalınıncari hesap ilişkisine itiraz etmeyip, yalnızca borca itirazda bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuğun usulüne uygun yapılmadığını, çekilen ihtarnamenin tebliğ edilmediğini, zamanaşımı itirazı ileri sürdüklerini, alacak iddiasına ilişkin olarak itirazlarının devam ettiğini, müvekkil şirketin davacıya yaptırmış olduğu ürünlerin ayıplı olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı vekili dava dilekçesinde delil olarak; cari hesap ekstresi, taraflar arasındaki mailleşmelerle mutabakat, ihtarname, bilirkişi, keşif, tanık ve yemine dayanmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesinde delil olarak; ayıplı mala ilişkin belge, tanık ve deliller, şirket defter ve kayıtları, banka kayıtları, icra dosyası, arabuluculuk belgeleri, ihtarname kayıtları, mal teslim ve tesellüm belgeleri, tanık, bilirkişi incelemesi ve yemine dayanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı cari alacağının tahsili talebiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.Davaya konu ——sayılı dosyası ile, davacı tarafından davalı aleyhine cari hesap alacağının tahsili talebiyle 329.274,30-TL asıl alacak, 15.871,52-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 345.145,82-TL’ nin tahsili talebiyle ilamsız takip başlatılmış, davalının itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Takibe konu alacak faturaya davaylı açık hesap alacağıdır. Faturanın tanımı, Vergi Usul Kanunu 229.maddesinde, “Satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesika’ olarak tanımlanmıştır.
TTK 21/1.maddesine göre, ‘Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” TTK’nın 21/2.maddesine göre “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.
Kural olarak fatura, akdin kurulumuna ilişkin değil, akdin ifası yönelik bir belgedir. Bu nedenle faturaya dayalı alacak davasında faturaya konu akdi ilişkinin ve fatura konusu malın teslim edildiğinin ispatı gerekir. Ancak “usulüne uygun tutulsun veya tutulmasın ticari defterler sahibi aleyhine delil teşkil eder. Davalının faturaları defterine kaydetmiş olması içeriğine itiraz etmediği ve fatura konusu malı da teslim aldığı anlamına gelir. Bu durumda davalı borcu ödediğini ispatlamalıdır. ——–Tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 23/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda;
-İcra takibine konu alacağın dayanağı olan 2021 yılına ait 28 adet ve 2022 yılına ait 8 adet olmak üzere toplam 36 adet faturanın davacının 2021, 2022 yıllarına ait ticari defterlerinde kayıtlı olduğu,
-İcra takibine konu alacağın dayanağı olan 2021 yılına ait 28 adet ve 2022 yılına ait 8 adet olmak üzere toplam 36 adet faturanın davalının 2021, 2022 yıllarına ait ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, tespit edilmiştir. Buna göre; gerek davacı şirketin ve gerekse davalı şirketin ticari defterlerine göre, davacı davalıdan 329.274,30-TL alacaklıdır.İtirazın iptaline konu faturaların davalının defterlerine işlemiş olması, davalının fatura içeriğine itiraz etmediği ve faturaya konu malları teslim aldığı anlamına gelmektedir. “Satış faturalarının davalı-alıcının defterinde kayıtlı olması halinde bu kayıtlar aleyhe delil olarak kabul edileceğinden ayrıca teslimin kanıtlanmasına ihtiyaç yoktur.——-Davalı taraf, takip tarihi itibariyle defterlerindeki ticari defterine işlediği fatura bedellerini ödediğini ispatlayamamıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde davalının davacıya yaptığı ürünlerin ayıplı olduğunu ileri sürmüş, hangi ürünlerin ayıplı olduğunu somutlaştırmadığı gibi, davacıya süresinde ayıp ihbarı yapıldığına dair bir vakıa ve delil ileri sürmemiştir. Davalı vekilinin tanıkların isim ve adreslerini belirten liste sunmuş, ancak tanıkların dinleneceği vakıa veya vakıaları somutlaştırmadığından, HMK’nın 240/2 maddesi uyarınca davalı vekilinin tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmışsa da, davalı vekili hiçbir duruşmaya katılmadığı için davalı tarafa yemin hakkı hatırlatılamamıştır. Dolayısıyla davalı ayıp iddiasını ispatlayamadığından, davalının ticari defterlerine kayıtlı 329.274,30-TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline karar vermek gerekmiştir.Davaya konu icra dosyasındaki takip talebinde, takipten sonra talep edilen faize ilişkin olarak faiz türü ve oranı yazılmadığı için, takipten sonra asıl alacağa işleyecek faiz, yasal faiz olarak belirlenmiştir.Davaya konu icra takibinde takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunulmuş, takip öncesi işlemiş faiz talebini TTK’nın 1530.maddesine dayandırmıştır. Ancak söz konusu madde hükmü mal tedarik sözleşmelerine ilişkindir. Nitekim——-.sayılı kararında da “TTK’nın 1530.maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117.maddesi koşullarına bağlı olup, icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. Taraflar arasında da sözleşme ile ödeme günü kararlaştırılmadığı için davacı alacaklı icra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizi talebinde bulunamaz” hükmüne yer verilmiştir. Taraflar arasında ödeme günü kararlaştırılan bir sözleşme bulunmadığı, davalıyı temerrüte düşürecek bir ihtarname de çekilmediği için, davacı alacaklı icra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizi talebinde bulunamaz. Bu nedenle takip öncesi işlemiş faiz yönünden itirazın iptali talebi yerinde görülmemiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde icra inkar tazminatı, davalı vekili ise cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatı talep etmiştir. Davalı vekili de cevap dilekçesinde icra inkar tazminatı talep etmiştr. İİK 67/2.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmetmek için reddedilen kısım bakımından davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğunun ispatı gerekir.İtirazın iptaline karar verilen asıl alacak tutarı davacının ve davalının davalının ticari defterlerine kayıtlı olduğundan alacak likit, alacağın ödendiği ispatlanamadığı için davalının itirazı haksızdır. Bu nedenle davacı lehine itirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiştir.Davanın reddedilen kısmı olan takip öncesi işlemiş faiz talebi yönünden, davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamamıştır. Bu nedenle şartları oluşmadığından, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
1——– Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takipte, davalı-borçlunun; 329.274,30-TL asıl alacak miktarına yaptığı itirazın iptali ile, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen 329.274,30-TL’nin %20’si oranında (65.854,86-TL)icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 22.492,73 TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 4.168,50 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 18.324,23 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından bilirkişi ve tebligat ücreti olarak yapılan 2.070,50 TL yargılama gideri ile 4.168,50 TL peşin harç, 80,70 TL başvuru harcı toplamı 6.319,70 TL’nin davanın ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 6.029,09 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, arta kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davanın kabul oranı dikkate alındığında davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 49.098,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davanın ret oranı dikkate alındığında davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
8-Tarafların dava şartı olması nedeniyle başvurdukları —–Büro Dosya No.lu,——- Arabuluculuk Numaralı görüşmeler neticesinde belirlenen 1.320,00 TL’nin davanın ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 1.259,30 TL’nin davalıdan, bakiye 60,70 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
9-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, davanın kabulüne karar verilen kısmı yönünden gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde—— Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık açık olmak üzere, davanın reddine karar verilen kısmı yönünden miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.