Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/427 E. 2023/734 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/427
KARAR NO : 2023/734

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/08/2020
KARAR TARİHİ : 26/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil firmanın 24/07/2019 tarihinde davalı —- Başlıklı Baza alındığını, satın alınan yatağın baş kısmında bombesinin mevcut olduğunu, satış işlemi sırasında müvekkil firma tarafından yatak ve baza ölçülerinin ona göre talep edilmiş olmasına rağmen davalı firmanın yatağın baş kısmındaki bombeli bölümünün dikkate alınmadan müvekkil firmaya 140×190 ölçülerinde yatağın uygun olacağını düşünerek dava konusu yatağı sattıklarını, belirtilen yatak ve baza her ne kadar müvekkil firmaya 26/07/2019 tarihinde teslim edilmiş ise de müvekkil firma yetkilisinin şehir dışı işleri sebebi ile söz konusu yatağın bir hafta kullanılamadığını, yatağın ilk kullanımda ise küçük olduğunun fark edildiği ve hemen müvekkil firma tarafından davalı firmanın arandığını, müvekkil firma tarafından satın alınan yatağın boyu 200 cm ölçülerinde olan başka bir yatak ve baza ile değişimi talep edilmiş ise de davalı firmanın bu talep ile hiçbir şekilde ilgilenmediğini ve müvekkilinin değişim talebinin kabul edilmediğini, huzurdaki dava ikame edilmeden önce arabulucuya başvuru yapıldığını, davalı firma tarafından müvekkil firmaya satılan malın 140×200 ölçüdeki muadili ile değiştirilmesini, bu mümkün olmaz ise ayıplı malın bedeli olan 4.285,00-TL’nin satılan malın teslim tarihi olan 26/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı firmaya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tüketiciye ilgili ürünlerin 25/07/2019 tarihinde teslim edildiğini, teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımının dolduğunu, müvekkil firmaya açık ayıplı mallarda 2 gün içerisinde, gizli ayıplı mallarda ise 8 gün içerisinde ayıbı müvekkil firmaya bildirmesi gerektiğini ancak böyle bir bildirimde bulunulmadığını, 140×190 ölçüsünde iki adet ürünü sipariş ettiğini, satış sözleşmesi yapıldığını ve ürünlerin tamamının bedelinin 4.285,00-TL olduğunu, davacı firmanın ürünlerin tesliminden sonra 140×200 ölçülerindeki ürünle ücretsiz değişim talep ettiğini, firma tarafından bu talebin reddedildiğini, davacı tarafın talebinin değişim işlemi olmayıp haksız sebeple sözleşmeden dönme ve yeni ürünün teslimi işlemini oluşturacağını, davacı tarafın dava dilekçesinde ilgili yatağın halen kullanıldığını ikrar ettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkeme aksi kanaatteyse uygulanması gereken faizin yasağın halen kullanılıyor olması sebebiyle ürünün iade edileceği tarihin olması gerektiğini, faizin uygulanması gereken tarihin ürünlerin teslim tarihi olduğu takdirde, davacı firmanın davalı firmaya yatağı kullandığı tarihler için bir kira ödemesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkememizin —-esas —- karar sayılı kararı ile mahkememizin görevli olmadığından bahisle Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verildiği, —-Tüketici Mahkemesi’nin —- esas —–karar sayılı kararı ile Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verildiği,—-. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin— esas —– karar sayılı kararı ile ticaret mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle mahkememize görevsizlik kararı verildiği, olumsuz görev uyuşmazlığı sebebiyle dosyanın —- Bölge Adliye Mahkemesi —-. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği, —-esas —- karar sayılı karar ile mahkememizin görevli olduğu anlaşılmış ve işbu esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, ayıplı olduğu iddia edilen malın öncelikle muadili ile değişimi, olmaması halinde malın bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi taleplidir.BK’daki düzenlemeden hareketle de ayıp, satılan malda ortaya çıkan, alıcının o maldan tümüyle ya da gerektiği gibi yararlanmasını engelleyen eksiklikler ve aksaklıklar gibi özürleri ifade eder (m.194) (—–)
Bu çerçevede ayıp kavramının içeriği belirlenirken öncelikle; sözleşme hükümlerine bakılmalıdır. Sözleşme ele alınırken bakılacak ilk husus, taraflar arasında eserdeki vasıfların neleri içermesi konusunda açık bir anlaşmanın olup olmadığıdır. Üzerinde anlaşma olmayan durumda ise sözleşmenin yorumundan hareketle tarafların zımnen bu konuda bir anlaşma yapıp yapmadıklarına bakılacaktır. Zımni anlaşmanın dahi olmadığı durumlarda, sözleşmenin tümü dikkate alınacak ve dürüstlük kuralına göre eserin taşıması gereken vasıflar belirlenecektir. Bu anlamda ayıp, eserin sözleşmeye göre taşıması gereken nitelikleri taşımaması hâli veya bu hususta özel bir hüküm olmasa da, sözleşmenin niteliği ve içeriği dikkate alındığında, mülga 743 sayılı MK’nın 2. maddesi gereği eserde mevcut olması gereken vasıfların eksikliği şeklinde ortaya çıkacaktır (—-). Dolayısıyla ayıp, iki ayrı anlam içermektedir. Bunlardan ilki, yüklenicinin eserde gerçekleşeceğini taahhüt ettiği niteliklerin mevcut olmaması hâlidir. Sözleşmede üzerinde anlaşılan vasıf eksik olmasına rağmen eser teknik açıdan kusursuz da olsa, yine de ayıplıdır. Hatta eser, sözleşmede kararlaştırılan vasfı taşımadığından dolayı daha değerli veya sağlam dahi olsa yine de ayıplıdır. Zira yüklenici, herhangi bir şekilde kullanıma uygun olanı değil, sözleşmede kararlaştırılan koşullara göre eseri yapmakla yükümlüdür (—–). İkinci anlamda ayıp ise, eserin vasıflarının önceden kararlaştırılmamış olmasına rağmen, dürüstlük kuralı gereği eserin kendisinden beklenen yararı gerçekleştirmeye elverişsiz olmasıdır. Başka türlü kararlaştırılmış olmadıkça, yüklenici kullanılmaya elverişli normal bir eserin kalitesinde bir eser teslim etmekle yükümlüdür. Eserin normal yapısı, onun çeşidi ve kullanım amacına göre belirlenecektir. Yüklenici, herhangi bir şekilde kullanmaya elverişli bir eser değil, somut sözleşmedeki kullanım amacına elverişli bir eser teslim etmekle yükümlüdür. Son olarak, ayıp kavramı “nispi” bir kavramdır. Zira, eserin ayıplı olması somut sözleşmenin içeriğine bakılarak anlaşılacaktır. Bunun tespiti için de yukarıda açıkladığımız üzere sözleşmede aranan özelliklerle, eserin fiilen taşıdığı özellikler karşılaştırılacak veya sözleşmede kararlaştırılmamış dahi olsa lüzumlu vasıfların mevcut olup olmadığına bakılacaktır. Dolayısıyla, eserdeki ayıp her sözleşme ilişkisine göre farklılık gösterebilecektir.Ayıba ilişkin yapılan açıklamalardan sonra ayıbın türlerine de değinmekte yarar vardır. Ayıbın türünün belirlenmesi, yüklenicinin sorumluluğunun sınırının çizilmesinde ve iş sahibinin başvurabileceği hakların belirlenmesinde önemli rol oynar. Şöyle ki, iş sahibinin seçimlik haklarını kullanabilmesinin şartlarından birisi eserde meydana gelen ayıbın türüdür. Eser sözleşmesinde ayıp, gizli veya açık ayıp şeklinde olabilir. Açık ayıplar, ilk bakışta görülebilen veya basit bir muayene ile anlaşılabilen ayıplardır. Buna karşılık gizli ayıplar, ilk başta gözle görülemeyen veya basit bir muayene ile anlaşılamayan, sonradan kullanılmakla ortaya çıkan ayıp türüdür. Başka bir anlatımla, eserin teslim alınması ve basit muayene neticesinde görülebilen ayıplar açık, görülemeyenler ise gizli ayıplardır. Şöyle ki, mülga 818 sayılı BK’nın 359/1. maddesi uyarınca, açık ayıplardan dolayı yüklenicinin sorumlu tutulabilmesi için iş sahibinin “işlerin olağan akışına göre” o şeyi muayene edip, ayıpları yükleniciye bildirmesi gerekir. Kanundaki muayeneden kasıt, gözle veya elle yapılan ve işin bünyesine nüfuz edilemeyen bir incelemedir. Örneğin: sıva, badana ve boya işçiliğindeki kalite veya açıkça göze çarpan ayıplı malzeme, el veya gözle yapılabilecek basit bir incelemede saptanabilecek kusurlar açık ayıptır. Gizli ayıplar ise, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak detaylı bir muayene ile anlaşılan ayıplardır. Bu tür ayıplar genelde eserin yapısıyla ilgili olan ve eserin kullanılmasıyla anlaşılan ayıplardır (—-). Gizli ayıplar da, ayıp ortaya çıktığında veya iş sahibi tarafından öğrenildiğinde yükleniciye bildirilmesi gerekir. Bu yönden eserin hiçbir itiraz ileri sürmeden teslim alınması iş sahibini bu yöndeki hakkını kullanmaktan yoksun bırakmayacağı gibi yükleniciyi de sorumluluktan kurtarmayacaktır. Bu hususlar ayıplı mal için de geçerlidir.
Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında yatak ve baza alımına ilişkin sözleşme imzalandığı, imzalanan sözleşmenin ve faturanın içeriğine bakıldığında alınan yatak ile bazanın boyutlarının açıkça yazıldığı ve uyumlu olduğu, davacının mevcut teslim edilen mal ile sözleşme ve faturada belirtilen malın farklı olduğuna dair iddiasının bulunmadığı, davacı tarafından baza ile yatağın birbirine uymadığının iddia edildiği, davalı tarafından imzalanan sözleşmede belirtilen malların teslim edildiği, herhangi bir ayıbın bulunmadığı, davacının basiretli bir tacir olarak yatak ile bazanın uyumlu olup olmadığının denetlenmesi gerektiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 73,18-TL harçtan mahsubu ile bakiye 106,72-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 4.285,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,Dair, Gerekçeli kararın miktar itibariyle kesin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.