Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/40 E. 2023/297 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/40 Esas
KARAR NO: 2023/297
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/09/2021
KARAR TARİHİ: 23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacının emlakçılık işi yaptığını,—- adında bir firması olduğunu, davacının sahibi olduğu —- ile davalı —- arasında———yapmak üzere anlaşma yaptıklarını, bu anlaşma kapsamında davalı — sahibi olduğu —- yurtdışı kaynaklı yatırımcı—- —— konusunda aracılık edeceğini, işbirliği içerisinde hareket edilecek olup, —- bağlantısını da davacının sağlayacağını, bu doğrultuda diğer davalı — ile ——– satışı ve kiralanması yani pazarlanması için taraflar arasında satış acenteliği sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, bu sözleşme —– tarihinde imzalanmış, ve sözleşmenin —uyarınca satılan her daire için satış bedelinin—-kısmı davacıya ödenmesi kararlaştırılmış ve taahhüt edilerek imza altına alınmış olduğunu, ilerleyen süreçte bu işbirliği içinde bir çok konut satılmaya başlanmış olduğunu, Davalı ——- yurt dışı yatırımcıları hızlı bir şekilde yönlendirmiş ve diğer davalının sahibi olduğu taşınmazların satılmış olduğunu, anlaşma gereği davalılar, satışlardan elde edilen gelirlerden —- davacıya vermeyi taahhüt etmiş olmalarına rağmen, bu sözlerinde durmayarak, davacıyı saf dışı bırakmış olduklarını, yapılan şifahi görüşmelerde, davacının talebi ve ısrarı üzerine banka kanalı ile davacının hesabına 24.000TL komisyon bedeli ödemiş olduklarını, —-yılları arasında onlarca gayrimenkul satılmış ancak bu satışlardan elde edilen gelirlerden hiçbiri davacıya bildirilmemiş, bildirilmediği gibi anlaşma gereği ——- olan pay alacağı da ödenmeyerek davacının tamamen saf dışı bırakılmış olduğunu, İş bu acentelik sözleşmesinin kurulması, tarafların bir araya getirilmesi, güven sağlanması gibi tüm hazırlıkların tamamı davacı tarafından yapılmış olduğunu, bu sözleşmenin kurulmasının davacının yıllarca yapmış olduğu birikim sayesinde olduğunu, ancak davalılar bu hususları işler yolunda gitmesinden dolayı unutmuş ve imzalanan sözleşmeyi dahi yok kabul ederek davacıya ödeme yapmayı kabul etmediklerini, şimdilik, 5.000,00TL’nin davalılardan alınarak 26/04/2021 ihtar tarihinden başlamak üzere ticari reeskont avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı —- vekili dilekçesi ile özetle; davacı tarafından davanın haksız ve mesnetsiz olarak açılmış olduğunu, göreve ilişkin itirazlarının bulunduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, taraflar arasında -sözde- alacağa ilişkin olduğunu bu halde alacak davası açılmadan önce TTK M.5/A gereği zorunlu arabuluculuk yolu tüketilmesi gerekirken davacı tarafından bunun sağlanmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise davacı yan tarafından varlığı iddia edilen alacak (talep) hakkına dair ispat yükünü yerine getiremeyen davacının işbu davası haksız ve mesnetsiz olduğundan esastan reddini talep etmiştir.
Davalı —— vekili cevap dilekçesi ile özetle; Asliye Ticaret mahkemelerinin görevli olması nedeniyle görev yokluğu sebebiyle davanın reddini, yetkili mahkemenin —— mahkemeleri olması sebebiyle mahkemenin yetkisizliğini, davacının taraf ve dava ehliyeti bulunmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan reddini, davanın haksız ve hukuka aykırı olması nedeniyle esastan reddine karar verilmesini ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
— karar sayılı görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememizin yukarıda esas numarası yazılı sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile davacı ile davalı —— arasında emlak komisyonculuğu hususnda sağlanan anlaşma kapsamında ,davacı ile diğer davalı —-dava dışı — arasında—— satışı ve kiralanması için akdedilen satış acenteliği sözleşmesine göre satışı yapılan her daire için satış bedelinin —— kısmının davacıya verilmesine dair taahhütlerini yerine getirmeyerek davacıyı saf dışı bırakmış olmaları sebebiyle uğradığı şimdilik 5.000 TL zararın davalılardan tahsili talebine ilişkindir.
—–Müdürlüğü, —– — Başkanlığı, —Müdürlüğü ve——- Müdürlüğüne Yazılan Müzekkerelere cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. ———
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, ———- kararlaştırılıp, ——– Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen—–çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan——kararının uygulanmasına devam edilerek —–ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. —- ya da —- kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. ——-
—- tarihli müzekkere cevabında,davacının — tarihi itibariyle faaliyetini sonlandırdığı bildirilmiş, müzekkere cevabı ekinde gönderilen —- yılına ilişkin beyanname suretlerinin incelenmesinde adı geçen davalının —– yılı faaliyetlerinin esnaf sınırının altında kaldığı anlaşılmıştır.
Davacının faaliyetlerinin sınırı ——- faaliyetlerinin altında kalıp tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.
Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Davacının emlakçılık işi ile iştigal ettiği, davacının sahibi olduğu ——firması ile davalı —-arasında emlak komisyonculuğu yapmak üzere anlaşma sağlandığı, bu anlaşma kapsamında—sahibi olduğu —–yatırımcı —— —- satışı konusunda aracılık edeceği hususunun kararlaştırıldığı, bu kapsamda davalı —- diğer davalı —- satış acenteliği sözleşmesinin imzalandığı, işbu sözleşmenin taraflarının davalılar olduğu, davacının bu sözleşmede taraf olmadığı, zira işbu sözleşmenin —— Maddesinde —– müşterilerinin yaptığı alım satım işlemleri için —–satış bedelinin —– hizmet bedeli olarak ödeyeceği, ayrıca satış bedelinin —- kısmının ise —adına davacı —- bedeli olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı, 30.12.2019 tarihli sözleşmenin tarafları açısından bir acentelik sözleşmesi olarak kabul edilse dahi davacının sözleşmenin tarafı olmadığı, acentelik pozisyonunda olmadığı, davacı ile—– arasında yazılı bir simsarlık sözleşmesi olmasa da, davacıya—— tarihli —- ile —– adına satılan gayrimenkul bedelleri üzerinden danışmanlık bedeli olarak——– ödeme yapılacağı kararlaştırıldığı, dolayısıyla davacı ile davalılar arasında bir simsarlık sözleşmesinin kurulmuş sayılacağı, uyuşmazlığın acentelik sözleşmesinden kaynaklanmadığı, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin simsarlık sözleşmesi olarak nitelendirilebileceği, simsarlık sözleşmesinin Borçlar Kanununda düzenlendiği, davacının ———- Müdürlüğünden gelen müzekkere cevabına göre kazançlar toplamı itibariyle VUK 177’de düzenlenen sınırların altında kaldığı dolayısıyla tacir olmadığı, davacı tacir olmadığından ortada her iki tarafın da işletmesiyle ilgili nispi bir ticari davanın olmadığı, somut uyuşmazlığın Borçlar Kanununda düzenlenen simsarlık sözleşmesinden kaynaklandığı, taraflar arasında mutlak bir ticari davanın olmadığı, dolayısıyla uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2. Maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden HMK.’ nun 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, HMK’nun 21. maddesi gereğince, Mahkememizce verilen işbu kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde—— mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmalığı nedeniyle görevli mahkemenin tayini (merci tayini) için dosyanın ——— gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK.’ nun 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE, Mahkememizin görevsizliğine,
2-HMK’nun 21. maddesi gereğince, Mahkememizce verilen işbu kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde——– ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmalığı nedeniyle görevli mahkemenin tayini (merci tayini) için dosyanın ———- gönderilmesine,
3- HMK’nun 20. maddesi gereği,—— yargı yeri olarak belirlenmesine dair merci kararı verilirse bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurularak dosyanın görevli ve yetkili —–gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli ——–devam edilmesi halinde, yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair tarafların davacı vekili, davalı vekilinin yüzüne karşı dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde —— Adliye mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere ile karar verildi. 23/03/2023