Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/257 E. 2022/667 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/257 Esas
KARAR NO : 2022/667

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 01/04/2022
KARAR TARİHİ : 13/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —–uğraştığını, birçok— kullanmakta olduğunu, kredi kartlarındaki miktarların yüksek olmasının dikkatini çektiğini, hesaplarını kontrol ettiğini ve davalı şirket tarafından müvekkiline ait kredi kartlarından toplamda —olmak üzere farklı bankalardan, farklı miktarlarda — yapıldığını, davalı şirketçe müvekkilime — yapılan söz konusu çekimlerin tespitinden —- -sayılı ihtarname ile yukarıda—- ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağı hususunun ihtar edildiğini, ihtarname ve —-sonuç alamadığını ve ——–dosyası ile icra takibi yapıldığını, borçlunun yetkiyi de içeren itirazı üzerine——— sayısını aldığını, ödeme emrine davalı şirketçe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğumu, davalının kötü niyetli olduğunu, —- başvuru yapıldığını ancak tarafların anlaşamadığını, davalının————– takip dosyasındaki itirazının iptaline, takip tarihinden sonra işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili için takibin devamına, davalının haksız ve kötü niyetli olduğundan davacı müvekkili yararına %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre sona erdikten sonra açıldığından davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinie, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde dahi davanın zamanaşımından reddinin gerektiğini, hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazlarının baki olduğunu, davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının————- tutarların iş bu dava ile haksız olarak talep edildiğini, davacının ———— içerisinde bilgisi ve rızası dahilinde çekilen tutarların iş bu dava ile haksız olarak talep ettiğini, dava konusu edilen bedellerin davacının —- ile kesildiği, davacı tarafından ilgili bankalara başvurularak iade istenmemiş olmasından da açıkça anlaşıldığını, davacının söz konusu işlemlerin üzerinden toplamda —-süre geçtikten sonra iş bu davayı ikame etmiş olmasının da iddialarında samimi olmadığının bir göstergesi olduğunu, davacının tanık deliline dayanmasına muvafakatlarının bulunmadığını, davacının iş bu haksız ve mesnetsiz davasının öncelikle hak düşürücü süre sebebiyle usluden reddine, mahkemenin aksi kanatte olması halinde davacının taleplerinin — zamanaşımına uğramış olması sebebiyle zamanaşımından reddine, mahkemenin esasa ilişkin incelem — halinde dava konusu işlemler davacının bilgisi ve rızası dahilinde gerçekleştirildiğinden davanın esastan reddine, davacının kötüniyetli olarak iş bu takibi ve akabinde davayı ikame etmiş olması sebebiyle alacak tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154),——- Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi —– ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (————— haricindeki ticari davaları “ticari ——–göre değil de ——— belirlemiştir
——–davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, ——– haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken—— ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. ——
TTK 11. maddesinde ticari işletme, ———- için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde —————– —- belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve ——– şeklinde tanımlanmıştır.
Dava, TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.
Davacının———- kaydının bulunmadığı tacir sıfatına haiz olmadığı dava konusu ödemelerin davacının ———— kartından yapıldığı bu kapsamda somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından davanın ticari niteliğinin bulunmadığı bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmış 6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek ——— Mahkemeleri —— bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştüğünden ve görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınacağından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine görevli mahkemelerin asliye hukuk mahkemeleri olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli ———- Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için ——– gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.