Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/232 E. 2022/524 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/232 Esas
KARAR NO : 2022/524

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 25/03/2022
KARAR TARİHİ : 15/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu şirket —-tarafından müvekkili adına düzenlenen —- bedelli senedin, vadesinde ödenmemesi üzerine icra takibine girişildiğini,—sayılı dosyası ile başlatılan takip kapsamında düzenlenen ödeme emrinin 08.02.2011 tarihinde borçlu şirkete tebliğ edildiğini ve akabinde takibin kesinleştiğini, takip dosyası kapsamında işlemler yürütülürken borçlu şirketin davalı —— —-tarafından — re’sen terkin edildiğinin fark edildiğini, icra takibinin henüz sonuçlandırılamadığını, icra takibi kapsamında düzenlenen ödeme emrinin borçluya tebliği akabinde süresi içerisinde itiraz edilmemesi üzerine kesinleşen ve hali hazırda icra-i faaliyetleri devam eden —. sayılı takip dosyasının mevcut olması, takibe dayanak borç bedelinin henüz tahsil edilememiş olması nedeniyle bu davayı açmalarında hukuki yararları bulunduğunu, ihyası gereken dava dışı borçlu şirket — aleyhine icra takibi —- sayılı dosya ile derdest edildiğini, borçlu firmanın tasfiye tarihinin ise —- olup, re’sen terkin işleminden çok önce icra takibine başlandığının açıkça görüleceğini, davalı kurum tarafından usul ve yasalara ayrı olarak icra edilen re’sen terkin işlemi ile müvekkilinin ihyası talep edilen borçlu şirketten olan hak alacaklarını tahsil etme imkânının elinden alındığını, 6102 sayılı TTK’nun Geçici 7. maddesinin 2. fıkrasında, beş yıllık zamanaşımının davalı, davacı veya borçlu sıfatı ile haklarında hukuki işlem bulunan firmalar hakkında geçici 7. maddenin uygulanmayacağı düzenlemesine yer verildiğini, Re’sen terkin işleminin yapılabilmesi için, yasa koyucunun belirlediği usule uygun olarak terkin sürecinin yapılmasının, yanı sıra terkin edilen tüzel kişilik aleyhinde derdest dava/icra takibi olmaması gerektiğini, dava dışı — aleyhinde icra takibi mevcutken re’sen terkin işlemlerinin yapıldığını, aleyhinde icra takibi olan firmanın re’sen terkin işleminin usule uygun olmayacağını beyan ederek, müvekkili şirketin ihyası istenen —-derdest edilen — sayılı dosyasının neticelendirilmesi için, davanın kabulüne, dava dışı ———ihyasına ve terkin kaydının iptali ile tesciline, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin, ihyası talep edilen dava dışı borçlu şirkete hukuka aykırı olarak re’sen terkin işlemi yaparak iş bu davanın açılmasına kendi kusuru ile sebebiyet veren davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin TTK ‘nın 32 maddesi ve Ticaret Sicili Yönetmeliği 34 maddeleri hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkili — terkin işleminin usule ve kanuna uygun şekilde olduğunu, müvekkili———- Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve —— Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “vergi kaydının terkin edildiği”, ” “sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait —-toplantısının yapılmadığı” hususlarının belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile “— İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi gereğince re’sen terkin kapsamına alındığı, tebligat —getirilmesinin ardından ——— sicil kaydının re’sen terkin edildiğinin anlaşıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7’nci maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına — bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri —-şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde —- bildirmesini, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde buna ilişkin yazılı beyanı —-vermesi gerektiğini, ancak şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini beyan ederek davacının aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın kabulüne karar verilmesi durumunda ise müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı firmanın—- kaydına göre —- terkin edildiği ve terkin işleminin —- tescil edildiği anlaşıldı.
HMK 114/1-d maddesine göre; tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması gerekmektedir. Davacının —- göre terkin edildiği ve bu nedenle bu davada taraf ve dava ehliyeti olmadığı anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Davacı şirketin terkin edilmiş bir şirket olması nedeniyle davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK’nun 114/1-d maddesine göre usulden reddine,
2-Alınması gereken 80,70-TL. harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.