Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/19 E. 2023/710 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/19
KARAR NO : 2023/710

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/01/2022
KARAR TARİHİ : 19/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki hizmet ilişkisi sebebiyle müvekkili şirketin alacağının tahsili amacıyla taraflarınca —–İcra Müdürlüğü’nün —–. sayılı dosyası üzerinden davalı hakkında cari hesaptan kaynaklanan alacak sebebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun, borçlu olmadığını iddia ederek borca itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, edimini ifa etmeyen davalı borçlunun bilinçli olarak müvekkilinin haklı alacağına kavuşmasını engellemeye çalıştığını ve ortada likit alacak mevcut olmasına karşın icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline ve takibin takip tarihi itibariyle işleyecek faiz, vekalet ücreti ve tüm ferileri ile birlikte devamına, davalı aleyhine alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği davaya cevap dilekçesi verilmediği anlaşılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, İİK 67. Maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır.Dava basit yargılama usulüne tabi olup, bu usule göre oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınarak yargılama sonuçlandırılmıştır.İcra dosyası ve tarafların BA-BS formları celp edilmiş, davacı tarafça dosyaya sunulan fatura suretleri ve diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.İtirazın iptali istemine konu —- İcra Müdürlüğü’nün—– Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine cari hesap alacağı dayanak gösterilmek suretiyle 21.592,01 TL asıl alacak, 17,30 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.609,31 TL alacağın tahsili için 10/07/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde yapmış olduğu itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın hak düşürücü süre içeresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Konunun incelenmesinin uzmanlık gerektiren yönleri olması ve davacı tarafça delil olarak ticari defterlere dayanılmış olması sebebiyle dosya mali müşavir —– tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişi tarafından sunulan 02/09/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davalının 2021-2022 yılları ticari defterleri sunulmadığı için incelenemediği, davacının 2016-2017 yılları envanter defterinin boş olduğu, 2016 yılı yevmiye defteri ve defteri kebirin açılış kapanı onaylarının süresi içerisinde yapıldığı ve kanuna uygun tutulduğu ama envanter defterinin kayıtsız olması sebebiyle kayıtların birbirinini doğruladığının tespit edilemediği, 2017 yılı defteri kebir ve envanter defterinin de yasal süre içerisinde açılış-kapanış tasdikinin yapıldığı ve defterlerinin birbirini doğrulayıp doğrulamadığının kontrol edilemediği, 2018 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu, takip dayanağı olan 2017 ve 2018 yılına ait 6 adet faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu ve defterleri kapsamında davalıdan 10/07/2018 tarihi itibariyle 21.592,01 TL alacaklı olduğu, 6 adet fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini gösterir imzalı irsaliyenin sunulmadığı, bu faturalardan yalnızca 6.236,93 TL tutarındaki faturanın davalı tarafından iade için vergi dairesine bildirildiği dolayısıyla bu miktar yönünden ispat yükünün davalı tarafa geçtiği, ancak takip tarihinden sonra 31/12/2018 tarihinde davalıdan tahsilat yapılmış olduğu yönünde bir kayıt girişi yapıldığı ve davacı ticari defterlerine göre bu tarih itibariyle davacının davalıdan bir alacağının bulunmadığı bildirilmiş, söz konusu rapor içeriği itibariyle denetime elverişli görülerek HMK m.282 hükmü kapsamında hükme esas alınmıştır.
Davacı vekili tarafından sunulan delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmış olması sebebi usulüne uygun yemin metnini sunması için sürer verilmiş; davacı vekilince verilen süre içerisinde yemin deliline başvurulmasından vazgeçildiği yönünde beyanda bulunulması sebebiyle bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında araç kiralama ilişkin kurulan ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturalara ilişkin başlatılan icra takip tarih itibariyle davacı yanın davalıdan muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarı ile itirazın iptali ve icra inkar-kötüniyet tazminatına hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
HMK.’nın 190. Maddesinde; “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendine hak çıkaran tarafa aittir.”; Medeni Kanun 6. Maddesi ise “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine haizdir. Davacı yanın iddiaları salt sunulan delil ve belgeler üzerinden değerlendirilebilecek hususları içermemekte, taraflar tacir olduğundan ticari defterlerinin de incelenmesi ve alacak durumunun tespit edilmesi bunun yanında yerleşik içtihatlar uyarınca satıcının satım sözleşmesine konu malın teslim edildiğini ispat etmesi gerekmektedir.Bilindiği üzere fatura, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ifa aşamasına dair düzenlenen bir belge özelliği taşımaktadır. Dolayısıyla sadece faturanın tanzim edilmiş bulunması, fatura içeriğinin doğru ve haklı olduğu anlamına gelmez. Aynı zamanda faturanın muhataba tebliği ve fatura konusu emtianın/hizmetin de yine muhataba teslimi/ifası olgularının faturayı tanzim eden tacir tarafından hukuken geçerli deliller aracılığı ile ispat edilmesi gerekir. Tüm dosya kapsamı taraf iddiası, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile davalı arasında araç kiralama ilişkisine dair ticari ilişki kurulduğu iddiası kapsamında davacı tarafından davalı aleyhine 6 adet faturadan kaynaklanan cari hesap alacağı dayanak gösterilmek suretiyle icra takibi başlatıldığı, denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan tespitlere göre davacının 2016-2017 yılları envanter defterinin boş olduğu, 2016 yılı yevmiye defteri ve defteri kebirin açılış kapanı onaylarının süresi içerisinde yapıldığı ve kanuna uygun tutulduğu ama envanter defterinin kayıtsız olması sebebiyle kayıtların birbirinini doğruladığının tespit edilemediği, 2017 yılı defteri kebir ve envanter defterinin de yasal süre içerisinde açılış-kapanış tasdikinin yapıldığı ve defterlerinin birbirini doğrulayıp doğrulamadığının kontrol edilemediği, 2018 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu, takip dayanağı olan 2017 ve 2018 yılına ait 6 adet faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu ve defterleri kapsamında davalıdan 10/07/2018 tarihi itibariyle 21.592,01 TL alacaklı olduğu, 6 adet fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini gösterir imzalı irsaliyenin sunulmadığı, bu faturalardan yalnızca 6.236,93 TL tutarındaki faturanın davalı tarafından iade için vergi dairesine bildirildiği dolayısıyla bu miktar yönünden ispat yükünün davalı tarafa geçtiği, ancak takip tarihinden sonra 31/12/2018 tarihinde davalıdan tahsilat yapılmış olduğu yönünde bir kayıt girişi yapıldığı ve davacı ticari defterlerine göre bu tarih itibariyle davacının davalıdan bir alacağının bulunmadığı, davalının inceleme gün ve saatinde ticari defter ve dayanaklarını mahkeme kaleminde hazır etmediği, dolayısıyla davalı defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, takibe dayanak cari hesap dayanağı faturalar konusu mal ve hizmetin davacı tarafından davalıya teslim edildiğine dair imzalı irsaliyelerin sunulmadığı, ticari defterlerin alacağın varlığına dair tek başına delil olamayacağı ispat yükü kendisine ait olan davacı tarafça alacağın varlığı ile birlikte mal veya hizmetin teslimini/verildiğini de ispat etmesi gerektiği ancak dosyaya sunulan belge ve bilgilerin davacının dava konusu ettiği alacak iddiasının varlığının kanıtlamaya yeterli olmadığı, davalının bağlı bulunduğu vergi dairesinden celp edilen BA kayıtlarında ise yalnızca 1 adet faturanın davalı tarafından vergi iadesi için bildirildiği, diğer faturaların da 5.000,00 TL altındaki tutarlara ilişkin olması sebebiyle vergi uygulaması gereği bildirim zorunluluğunu olmadığı, verilen süre içerisinde davacı vekilinin yemin deliline başvurmayacağını bildirdiği ve davacı ticari defterlerindeki ödeme kaydının muhasebe hatası olduğu yönündeki iddiasının da TTK m.18/I, II hükümleri ile bağdaşmayacağı, bu yöndeki iddianın TMK m.2 hükmü kapsamında “kimsenin kendi kusurundan faydalanarak hak iddia edemeyeceği” (Nemo auditur propriam turpitudinem allegans) temel hukuk ilkesine aykırı olduğu, toplanan deliller kapsamında davacının alacağını ispat edemediği değerlendirilmiş bu sebeple davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 269,80 TL harcın davacı tarafından yatırılan 260,24 TL harçtan mahsubu ile bakiye harcın terkin sınırı altında kaldığından alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların dava şartı olması nedeniyle başvurdukları —-Arabuluculuk Bürosu —– dosya no.lu görüşmeler neticesinde belirlenen bakiye 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalının yokluğunda davacı vekilinin yüzüne karşı verilen gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde —-Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.