Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/129 E. 2022/130 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/129 Esas
KARAR NO : 2022/130

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2020
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

—— Esas, —– sayılı dosyası ——- tarihli ilamı ile mahkememize gönderilmekle yapılan incelenmesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: “Davalı tarafın maliki olduğu ve müvekkil—— ile —— istikametinden ——- istikametine doğru seyir halindeyken şerit ihlali yaparak —– araca çarpması sonucunda yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir. Kaza sonucu meydana gelen bedeni hasarın oluşumunda davalıya ait aracın sürücüsünün kusurlu olduğu kazayı takiben polis memurlarınca düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağı’nda, “Kaza mahallinde yapılan ölçüm ve incelemede,—– sürücüsü ——— 2918 sayılı K.T.K’da belirtilen 56/1-A “Şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak” ve 48/8 “Uyuşturucu veya uygrıcı madde alarak araç kullanmak” kuralını ihmal etmesi sebebiyle kaza oluşumunda kusurlu bulunmuştur… ” denilmek suretiyle açıkça belirtilmiştir. Kaza tespit tutanağı aksi ispat edilinceye kadar geçerli resmi belge niteliğindedir. Söz konusu trafik kazası nedeniyle bedeni hasara uğrayan—- araç içerisindeki yolcu ——– maluliyetine ilişkin, alacaklı müvekkil şirket tarafından ——– tarihinde —— tazminat ödenmiştir. Müvekkil şirket, —– Sigortası Poliçe Genel Şartları’nın (B) 4/ a-c maddesine göre, 3. kişilere ödemek durumunda kaldığı tazminatı, kaza esnasında sigortalı araç sürücüsünün uyuşturucu madde etkisinde olması sebebiyle sigortalı araç maliki davalıya iş bu davaya konu icra takibi ile rücu etmiştir.” demekle; davanın kabulü ile davalı borçlunun —— Sayılı takibe yaptığı borca, faize ve fer’ilerine ilişkin tüm itirazlarının iptaline, davalı borçlunun 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: “Davacının huzurdaki davası itirazın iptali davası olup, davanın konusunu davacı —- sigorta poliçesine dayalı olarak rücu alacağı iddiası oluşturmaktadır.—– dayalı açılan davalarda ise; poliçe hükümleri Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlendiğinden mutlak ticari davalardan sayılmaktadır. Bu sebeple; huzurdaki davada görevli Mahkemeler—- Mahkemeleri olup davanın öncelikle görev yönünden reddine karar verilmesini arz ve talep ediyoruz. Huzurdaki davanın kesinlikle süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Zira; davacının davasına dayanak yaptığı icra dosyası— —- Sayılı mükerrer icra dosyasıdır. İcra dosyasının —–ise —— tarihidir. Fakat davacı taraf bu icra takibini başlatmadan önce; konusu ve tarafları aynı olan——- Sayılı icra dosyasından müvekkil ve yine —– —– hakkında ——— tarihinde icra takibi başlatmış olup, müvekkilin takibe itirazı sonucu icra müdürlüğü tarafından ——- karar keşide edilmiştir. Davacının cevap dilekçesinde esasa dair tek dayanağı sadece uyuşturucu madde etkisiyle kaza yapıldığı hususudur. Bu konuda öncelikle müvekkil, huzurdaki davaya sadece aracın resmi kaydı üzerinde göründüğünden dolayı muhatap olmuş olup hiç bir şekilde herhangi bir kusuru ya da kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını açıkça belirtiyoruz. Kaza tespit tutanaklarından aleyhimize olan hususları kesinlikle kabul etmemekle birlikte, aşağıda açıklayacağımız üzere, davacı sigorta şirketi kendi ihmalkarlığını yani kendi sorumluluğunda olan hususları hiç bir şekilde araştırmadan dava dışı —- yapmıştır. Zira; —– tarihinde meydana gelen kaza ile ilgili —– sayılı dosyasından kazaya karışan araç şoförü —- ve araçta bulunan —— olmak üzere, herkesin ifadesi alınmıştır.” demekle; yasal dayanağı olmaksızın haksız ve hukuka dayanaktan yoksun davanın tüm sonuçlarıyla birlikte usulden, mümkün değil ise esastan reddine, davacı aleyhinde, müvekkil lehinde, talep edilen alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibari ile —- sigortacısının 3. Kişilere yaptığı ödemeyi —- Poliçesi Genel Şartları (B) 4/a-C uyarınca kendi sigortalısına rücusuna ilişkin rücu davasıdır. Uyuşmazlık hakkında —–görevsizlik kararının —– tarihinde istinaf edilmemesi üzerine kesinleştiği görülmüştür.
—– ‘Tanımlar’ başlıklı 3. maddede ‘l’ fıkrasında tüketici işlemi; ‘mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan,—- benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi’ olarak tanımlanmıştır. TKHK md. 2’ye göre de, TKHK her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamına almaktadır.
TKHK md. 73/1’e göre tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir ve —md. 73/1’e göre de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellememektedir. Bu hüküm dolayısıyla artık sigorta, taşıma, eser veya simsarlık sözleşmeleri gibi başka kanunlarda düzenlenen sözleşmelerden doğan davalar da tüketici mahkemesinin görevine girebilecektir —-icari İşletme Hukuku, Son Değişikliklere Göre Hazırlanmış ve Genişletilmiş —–
Bir hukuki işlemin tüketici işlemi olarak değerlendirilmesinde esas alınan ölçüt, sözleşmenin kimler arasında yapıldığıdır. Böylece tüketicinin taraflardan birisini oluşturduğu işlemler tüketici hukukunun konusuna girmekte olup, TKHK md. 3’de belirtilen nitelikleri sağlayan yani ‘tüketici’ sayılan kişinin sözleşmenin tarafını oluşturması halinde işlem —- sayılmaktadır. Bu hükümler dikkate alındığında, sigortacının kendi âkidi olan tüketici niteliğindeki sigorta ettirene aralarındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücu davasında görevli mahkemenin TKHK’nın yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleşen olaylarda artık Tüketici Mahkemeleri olduğu anlaşılmaktadır.
‘Somut olayda; davacı vekili, müvekkili sigorta şirketinin—- sigortasına binaen —- meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında ehliyetsiz sürücü idaresinde bulunan aracın diğer bir sürücü idaresinde bulunan araca çarpması sonucu zarar verdiğini, oluşan zararın müvekkili şirket tarafından karşılandığını, aracın ehliyetsiz sürücüye kullandırıldığı ve davalıların asli kusurlu olduğu iddiası ile rücuan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalılarca itirazda bulunulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş olup dava, 6502 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra —– açılmıştır. Davacı ile davalı arasında sigorta sözleşmesi mevcuttur. Davalı 6502 sayılı Kanun’un 3/1-(k) maddesi uyarınca “tüketici” olup, sigorta sözleşmeleri aynı Kanun’un 3/1-(l) maddesi kapsamında “Tüketici işlemi”dir. Sigorta sözleşmesinden kaynaklanan bu uyuşmazlık, 6502 Sayılı Kanun’un 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca tüketici mahkemesi tarafından çözümlenmelidir. ———
Davaya konu ——– poliçe numaralı poliçe incelendiğinde—– sigortalının dosyamız davalısı—— olduğu ,—- plakalı —- olduğu görülmüş olup huzurdaki davanın —– açıldığı anlaşılmıştır. Dava 6502 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra sonra açıldığı ve davanın ticari dava olmadığı anlaşıldığından görevli mahkememe tüketici mahkemeleri olduğu sonucuna varılarak karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK.’ nun 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nun 21. maddesi gereğince,mahkememizce verilen işbu kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde —- ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle görevli mahkemenin tayini (merci tayini) için dosyanın —–Mahkemesi’nin ilgili —- gönderilmesine,
3- HMK’nun 20. maddesi gereği,—– Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine dair merci kararı verilirse bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurularak dosyanın görevli—–Mahkemesine gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.