Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1064 E. 2023/507 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1064 Esas
KARAR NO : 2023/507

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2022
KARAR TARİHİ : 01/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalının, davacı müvekkil şirkete olan fatura borçlarından dolayı aleyhine —– İcra Müdürlüğü’nün——-sayılı dosyası ile alacağın tahsili için ilamsız icra takibine geçildiğini, davalı tarafından yetkiye, icra takibine, borca, işletilen faize, faiz oranına, vekalet ücretine ve tüm ferilerine haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunulması sebebiyle icra takibinin durduğunu, dilekçe ekinde ve icra takibinde de dayanak belge olarak yer alan cari hareket raporundan da görüleceği üzere müvekkili şirketin, davalıya satmış olduğu ürünler nedeniyle taraflar arasında sürekli bir ticari ilişkinin bulunduğunu, davalının ticaretini “—- sıfatıyla —-Sok. No—— adresinde sürdürmekte olduğunu, müvekkili şirketin, çeşitli dönemlerde satmış olduğu mal ve ürünlerin teslimatını yaparak fatura tanzim ettiğini, her bir fatura bedelinin de cari hesaba kaydedildiğini davalıya gönderilen ilgili faturalara davalı tarafından yasal süresi içinde itiraz edilmediğini, herhangi bir şekilde ödeme yapılmadığını, müvekkil şirketin aralarındaki ticari ilişki nedeniyle davalı borçludan icra takip tarihi itibariyle 12.528,08 TL alacağı bulunduğunu, müvekkili şirket ve davalının ticari defterleri üzerinde yapılacak olan bilirkişi incelemesi neticesinde müvekkilinin, davalıdan alacaklı olduğunun açıkça görüleceğini, davalının, icra takibine itirazında ödeme yaptığını iddia etmişse de müvekkil şirket tarafından tahsil edilmediğini, davalının da buna ilişkin herhangi bir delil sunamadığını, müvekkilin alacak haklarının zayi olmaması adına ve borçlunun mal kaçırma ihtimaline binaen uygun görülecek bir teminat ile ihtiyati haciz kararı verilmesini de talep ettiklerini, takibe yapılan itirazın müvekkilinin alacağının tahsilini geciktirmek amacıyla ve tamamen kötü niyetli olarak yapıldığını, Davalı tarafın gerçeğe aykırı beyanlarla borcunu inkar ederek icra takibini durdurması, işbu davanın açılmasına sebebiyet vermesi ayrıca müvekkil şirketin alacağının tahsilini geciktirmesi nedeniyle söz konusu likit alacak bakımından müvekkil şirket lehine asıl alacağın %20’inden aşağı olmamak üzere mahkemece belirlenecek icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, izah edilen ve mahkemece re’sen gözetilecek nedenlerle ; müvekkilinin alacağının tahsilini teminen borçlunun taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının borca yeter miktarının ihtiyaten haczine, Davalının—–. İcra Müdürlüğü —— Esas sayılı takip dosyasındaki yetkiye, icra takibine, asıl alacağa, borca, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına, vekalet ücretine ve tüm ferilerine ilişkin haksız itirazının tamamının iptaline ve icra takibinin kaldığı yerden devamına, Davalının, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Dava dilekçesi ve eklerinin usulüne uygun olarak davalı tarafa tebliğ edilmiş olduğu, davalı tarafın herhangi bir cevap dilekçesi sunmamış olduğu görüldü.

İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacının cari hesap alacağın sebebiyle başlattığı icra takibine davacı tarafça yapılan itirazın iptali isteminden ibarettir. Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkerelere cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ——)TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve —- sayılı —— yayımlanan——-sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. (Yargıtay —–.Hukuk Dairesi ——Davacı ile davalı için Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevabında; 01/11/2022 tarihli yoklamasında iş yeri terk tespiti neticesinde resen terk yapılarak sicil kaydının kapatıldığı, 2021 yılı gelir vergisi beyannamesinden işletme hesabına göre defter tuttuğu, davalının ticari faaliyetinin esnaf sınırının altında kaldığı dolayısıyla tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Davalının faaliyetlerinin sınırı esnaf faaliyetlerinin altında kalıp tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur. Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmekte olup Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesin olduğundan, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli——- Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için Tevzii Bürosuna gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına, Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde——- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.