Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/97 E. 2023/884 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/97
KARAR NO : 2023/884

DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2020
KARAR TARİHİ : 07/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacıya ait —-Ticaret isimli iş yerinde 15.08.2018 tarihinde yangın çıktığını, işbu yangına karşı ilk olarak davacının çalışanları tarafından müdahale edildiğini ve devamında çağrılan itfaiye ile yangının durdurulduğunu ancak seramik taşların bulunduğu bölgede yangın olayının gerçekleşmiş olması maddi açıdan zararlara neden olduğunu, bu hususta yapılan tespitler ile genel bir zarar hesabı yapıldığını ve sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulmuşsa da talep haksız gerekçeler ile reddedilerek davacının zararının karşılanmadığını, davacının işbu hakkının tahsili amacı ile arabuluculuğa başvuru yaptığını ancak anlaşma sağlanamadığını, beyan ederek fazlaya ilişkin talep dava hakları saklı kalmak kaydıyla, yaşanan yangın olayı nedeni ile davacının uğradığı şimdilik 73.324,89-TL zararın yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak ödenmesine, (Bilirkişi incelemesi neticesinde artırılmak üzere) Yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle;

Sayın Mahkemeniz huzurunda yukarıdaki dosya numarası ile kayıtlı bulunan davada davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde; davalı şirket nezdinde 21.12.2017 – 2018 vade tarihli —— no’lu Kobi Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan işyerinde 15.08.2018 tarihinde yangın hadisesi gerçekleşmiş olup yapılan hasar başvurusunun reddedildiği gerekçesiyle iddia ettiği zararın tazmini talep olunduğunu, Davaya konu zarar 15.08.2018 tarihinde meydana geldiği, poliçe incelendiğinde hükümlerin “Yangın Sigortası Genel Şartları”na (YSGŞ) tabi olduğu açık olduğunu, YSGŞ C.10 hükmü açık şekilde sigorta sözleşmesinden doğan taleplerin 2 yılda zamanaşımına uğradığını belirttiğini, Davacının 08.02.2021 tarihinde açtığı dava, zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış olup davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, HMK 114 hükmü dava şartlarını düzenlediğini, HMK 114/1-h hükmü davacının dava açmada hukuki yararının bulunması gerektiğini düzenlediğini, buna göre davacı tarafın davacı sıfatına sahip olabilmesi için uhdesinde olan bir hakkın yerine getirilmesi talep edilmesi gerektiğini, aynı hükmün ikinci bendinde ayni hak sahiplerinin rızası olmadıkça sigortacının sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemeyeceği hüküm altına alınmakla, dain mürtehin muvafakati sağlanmaksızın huzurdaki davada davacının Aktif Husumet Ehliyeti’nin bulunmayacağı somut vakıa niteliğinde olduğunu, Davacının davaya devam edebilmesi için sigortalı aracın maliki olan —– huzurdaki davaya kayıtsız şartsız muvafakati gerektiğini, bu kapsamda hak sahibi —— yazı yazılarak davacının davasına kayıtsız şartsız muvafakat gösterip göstermediği sorulması gerektiğini, kayıtsız şartsız muvafakat verilmemesi halinde davacının davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, Davalı şirket tarafından talebin reddine dair işlemler usul ve yasaya uygun olduğunu, Bilindiği üzere TTK 1409 kapsamında sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olduğu, Bu konuda —–BAM—–Hukuk Dairesi’nin 05.11.2020 tarih, ——Sayılı ilamında, “6100 sayılı TTK ‘nın 1401. maddesinde sigorta sözleşmesi düzenlendiğini, Maddede, sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle yada hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme olarak tanımlandığını, 1409. maddesinde “Sigortanın kapsamı” başlığı ile ilk fıkrada, sigortacının, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan dolayı veya bedelden sorumlu olduğuna yer verildiği, Tarafların borç ve yükümlülükleri, TTK 1421. maddeden itibaren, sigortacının borç yükümlülükleri üst başlığı altında, rizikoyu taşıma yükümlülüğü şeklinde düzenlendiğini, sigorta ettirenin borç ve yükümlülüklerine ise 1430 vd maddelerde yer verildiğini, 1444. maddenin ilk fıkrasında, Sigorta ettirenin, sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştıracak tazminat tutarının artmasını etkileyici davranış ve işlemlerde bulunamayacağı, 1448. maddede “ zararı önleme, azaltma ve sigortacının rücu haklarını koruma yükümlülüğü “ başlığı ile Sigorta ettirenin, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda, zararın önlenmesi, azaltılması, artmasına engel olunması veya sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunabilmesi için imkanlar ölçüsünde önlemler almakla yükümlü olduğu belirtildiğini, somut uyuşmazlık, yasal düzenlemeler, sigorta poliçesi, poliçenin genel ve özel şartları ile hırsızlık sigortası genel şartları kapsamında, meydana gelen olay hırsızlık fiili olmadığını, dava dışı gerçek kişilerin yargılandığı ve beraat ile sonuçlanan ceza mahkeme kararında da sanıkların sözleşmenin vermiş olduğu yetkiye güvenerek fabrikaya girdikleri kabul edildiği, TTK 1409. madde anlamında, sigorta poliçesi kapsamında riziko meydana gelmediğini, bu anlamda, bilirkişi kök raporunda ayrıntılı şekilde ifade edildiği üzere hasarın poliçe teminat kapsamında olmadığı aşikar olduğunu, açıklanan nedenlerle ve özellikle yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi rapor ve ek rapor, ceza dosya kapsamı, hazırlık ifadeleri, davacı şirketin savcılık makamına yapmış olduğu şikayet dilekçesinde ki olayla ilgili açıklama ve kabulleri ile yasal düzenlemeler kapsamında davanın red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.” Şeklinde değerlendirmede bulunmakta olup rizikonun poliçe kapsamında yer almaması halinde TTK 1409 kapsamında sigortacının sorumluluğunun oluşmayacağı belirtildiğini, TTK 1409/2 hükmü ise rizikonun poliçe teminatı kapsamında kalmadığının ispatı yükünü sigortacıya yüklediğini, Meydana gelen zarara ilişkin düzenlenen ekspertiz raporunda; “Riziko mahallinde yapılan incelemede, sigortalıya ait işyerinin arka kısmında açık alanda bulunan 68 palet seramiğin (45 palet ağır hasarlı olup, çevresinde bulunan paletler üzerindeki seramikler de kısmen hasar görmüştür.) yandığı/karardığı tespit edilmiştir. Palet üzerinde bulunan seramikler hiçbir şekilde yerinden oynatılamamış olup, en ufak bir temasta seramikler dökülme eğilimi göstermiştir. […] Sigortalıya ait —- numaralı sigorta poliçesinde, açık alanda bulunan muhteviyat teminat dışıdır. ibaresi yer almakta olup, söz konusu ibare dikkate alınarak, sigortalıya ait işyerinde meydana gelen hasar teminat dışı olarak değerlendirilmiştir.” görüş ve değerlendirmesi mevcut olduğunu, Gerçekten de—-numaralı Kobi Paket Poliçesi’nin 23. Sayfasında Açık Alanda Bulunan Muhteviyat için düzenleme mevcut olup buna göre; “Poliçe üzerinde ayrıca belirtilmemişse, açık alanda bulunan muhteviyat teminat haricidir.” düzenlemesi ışığında müvekkil şirket tarafından hasar başvurusunun reddine dair gerçekleştirilen iş ve işlemler usul ve yasaya uygun olduğunu, Davalı şirket tarafından,– sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 3397 sayılı kanunla değişik 38. Mad. Sigorta Eksperleri Yönetmeliğine ve Yerleşik Yargıtay içtihatlarına (Yargıtay —. HD 11.04.2005 tarih ve—-.) göre resmi görev ifa eden sigorta eksperinin değerlendirmeleri ve poliçe şartı dikkate alınarak davacının hasar başvurusu reddedildiğini, Bağımsız Eksper tarafından tespit edilen ve davalı şirket tarafından gerçekleştirilen işlemler usul ve yasaya uygun olup huzurdaki davanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, Yukarıda açıklanan nedenlerle; davanın süresinde açılmamış olması nedeniyle Zamanaşımı yönünden reddine, —–tarafından davaya kayıtsız şartsız muvafakat verilmemesi halinde davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, Her halükarda usul ve yasaya uygun şekilde gerçekleştirilen hasar değerlendirmesi nedeniyle, davacının haksız ve hukuki mesnetten yoksun davasının reddine, karar verilmesi talep edilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Dava, yangın sigortası kapsamında meydana gelen zararın davalı sigortacıdan tahsili taleplidir
.—- Asliye Hukuk Mahkemesi’nin—- esas —– karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği ve işbu —–esas sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşılmıştır.7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesi ile eklenen 5/A maddesi uyarınca arabuluculuk başvurusunda bulunulmuştur. arabuluculuk son tutanağında icra dosya borcunun ödenmesi hususunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin arabuluculuk son tutanağı dosya arasına alınmıştır.Davacının iş yerinde 15.08.2018 tarihinde yangın meydana geldiği, iş yerinde bulunan seramik taşlarının zarar gördüğü ve olay tarihi itibariyle davacı ile davalı sigortacı arasında imzalanan poliçe bulunduğu hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının meydana gelen zararı, davalıdan tahsil etmek amacıyla davalıya başvurduğu ve davalının başvuruyu reddettiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca taraflar arasındaki uyuşmazlığın, meydana gelen zararın poliçe kapsamında olup olmadığı, davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususunda toplandığı aşikardır.
Mahkememizce davalıya müzekkere yazılarak davaya konu yangın ile ilgili hasar dosyası ve bütün bilgi ve belgeler ile taraflar arasında imzalanan ve olay tarihini kapsayan poliçe dosya arasına alınmıştır.—–Tarafından davacıya ait iş yerinde ipoteği olduğu ve 18.10.2021 tarihinde ipoteğin fek edilmiş olduğu anlaşılmıştır.Dosya arasında toplanan bilgi ve belgeler ile dosya alanında uzman bilirkişi kuruluna tevdii edilmiş, 30.01.2023 tarihli kök rapor ve 19.06.2023 tarihli ek rapor dosya arasına alınmıştır.Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları, hasar dosyası ve taraf beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında olay tarihi itibariyle geçerli olan yangın sigortası bulunduğu, Yangın Sigortası Genel Şartları’nın A.2.1. Maddesinde taşınmaz mallarda eğer taraflar arasında aksine bir hüküm yoksa yangın sigortasının teminatının kapsamı; binaların dışında yer alan bahçıvan evi, garaj, su deposu, kömürlük gibi eklentiler ile binaların içlerinde veya üzerilerinde bulunan her çeşit sabit tesisat, asansör ve yürüyen merdivenler, yıldırımlık, televizyon anteni gibi binayı tamamlayan şeyler ile temeller ve istinat duvarlarında gerçekleşen zararlar sigorta bedelinin kapsamı içindedir şeklinde düzenleme bulunduğu, taşınır malların sigortalılık durumunun sigortalı yerler üzerinden belirlendiği, somut olayda dosya kapsamında bulunan fotoğraflar incelendiğinde zarar gören seramik taşlarının açık alanda bulunduğu ve taraflar arasında düzenlenen poliçede açık alanda bulunan malların sigorta kapsamında olduğuna düzenleme bulunmadığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde meydana gelen zararın poliçe kapsamı dışında olduğu ve davalının sorumlu bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 269,85-TL karar harcına karşılık peşin alınan 1.252,21-TL harcın mahsubu ile bakiye 982,36-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarfolunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Dava şartı olan arabuluculuk görüşmeleri neticesinde—–Arabulucuk Başvuru Nolu dosyada taktir olunan 1.320,00-TL ücretin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.