Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/96 E. 2021/119 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1969 Esas
KARAR NO : 2020/800

DAVA : İtirazın İptali – Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 19/12/2014
KARAR TARİHİ : 16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali, Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı – borçlu ile müvekkili arasında 01.10.2007 tarihinde imzalanan bir ortaklık sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme ile taraftar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, ——— sayılı yerde yapılan ——– projesine ilişkin olarak var olan adi ortaklığın, tarafların —– tarihli karşılıklı mutabakatı ile sonlandırıldığını, aradaki nihai ortaklık hesabının ise 29.12.2009 tarihinde bir protokol imzalanarak sonuçlandırıldığını, evvelce davalıya çekilen ihtarname ve karşı cevaplarında davalının bu durumları kabul ettiğini,———- alım masrafları ve diğer masrafların görülmesi halinde artı veya eksik pozisyonda değerlendirileceğinin hükme bağlandığını, masraflar düşükse aradaki farkın eşit olarak (ortaklık hissesine göre) paylaştırılacağını, masraflar fazla ise ortaklık hissesi nispetinde eşit olarak ilave ödeme yapılacağını, imzalanan protokol sebebiyle ifade edilen amaçların gerçekleştirilmesi için ortaklık parası olan 550.000,00 USD’nin davalı şirketin uhdesinde bırakıldığını, bu durumun protokol ve davalının kabulü ile sabit olduğunu, taraflar arasında ihtilaf bulunmadığını, ancak davalı şirketin protokolün imzalandığı— tarihinden bugüne kadar geçen zaman içerisinde adı geçen inşaat projesi için iskan almadığını, sair kapama masraflarını yapmadığını, kendilerine de hiçbir bilgi vermediğini, söz konusu inşaatın yeni bir proje olmadığını, 2009 tarihli protokolden çok önce tamamlandığını ve kullanıldığını, davaya konu hususların kendileri tarafından, muhatap şirkete Kadıköy —— yevmiye nolu ihtarname ile ihtar edildiğini, muhatap şirketin de Kartal —- Noterliğinin —- yevmiye nolu karşı ihtarında projede yaşamın başlamış olduğunu ikrar ettiğini, asgari 6 yıldır bahse konu inşaat projesinde konut sakinlerinin yaşadığını, buna rağmen hala iskan alınmadığını, davalının hiçbir işlem ve harcama yapmadan müvekkiline ait 275.000,00 USD’yi 4 yılı aşkın bir zaman uhdesinde tuttuğunu ve kullandığını, aradan geçen bunca zamandan sonra davalının bahsi geçen ihtarda; “…—– tarihli protokol gereği, hesap mutabakatına varmak için gerekli görülen iskan alma şartı henüz yerine getirilememiştir…” denildiğini, muhatabın ikrarından da anlaşılacağı üzere iskan alınmamasının tamamen davalının kendi ihmalinden kaynaklandığını, davalının herhangi bir mecburiyete dayanmadan keyfiyetle aldığı kararlar neticesinde müvekkiline ait yüklü bir miktarın davalının uhdesinde yıllarca kaldığını, bu nedenle iskan alımına ilişkin gecikme sebebiyle karşılaşılabilecek masrafların davalı tarafından karşılanması gerektiğini, ayrıca davalının uhdesinde bulunan meblağdan iskan masrafı ve diğer ortaklık kapama hesabı adı altındc müvekkiline herhangi bir masraf yüklenebilmesi için talep edilebilecek giderlerin protokolde belirtilen amaçlara yönelik olarak yapıldığını ve de belgeli ve objektif olarak kabul edilebilecek masraflar olmaları gerektiğini, davalının Kartal —-Noterliğinin —yevmiye nolu karşı ihtarlarının 4 maddesi ile; 550.000,00 USD avans üzerinden % 50 pay iddia edilemeyeceğini, 29.12.2009 protokol madde—- alacağından vazgeçtiği iddiasının ise gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin nihai ayrışma protokolünün gereğini yapmamasından dolayı — mahkemece bilirkişi marifetiyle hesaplanması gerektiğini, davalı şirketin protokolün imza tarihi olan 29.12.2009 tarihinden 25.12.2013 tarihine kadar—-işlemlerini takip etmediğini, ilgili —- tarihinde yaptığı başvuruyu da takip edip sonuçlandırmadığını, 2-3 ayda tamamlanabilecek — alım işleminin sırf davalının takip etmemesinden dolayı 5 yıldır alınmadığını, müvekkili şirkete ait—- haksız olarak uhdesinde tuttuğunu beyan ederek, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Adi ortaklık sözleşmesini kuran Kadıköy —. Noterliğinin — tarih ve ——yevmiye nolu sözleşmesinde imzası bulunan tarafların, ——- olduğunu, yani davaya konu adi ortaklığın taraflarının tüzel kişi olduğunu, adi ortaklığın tasfiyesinin düzenlendiği iddia edilen, gerek—–tarihli protokollerdeki imzalara bakıldığında her iki tarafın da imzasının olmadığını, sonlandırma protokolleri oldukları iddia edilen belgelerde adi ortaklığın kurucuları olan şirketlerin değil, şahısların imzalarının bulunduğunu, oysa TTK. 322. maddesi gereğince, şirketin ilzam edilebilmesi için yetkili kişileriz şirket kaşesi ile imza atma zorunluğunu getirdiğini, davacı tarafın, tarafı olduğu adi ortaklık sözleşmesinin tasfiyesi içiı yapıldığı iddia edilen protokolleri imzalamadığını ve yine bu protokollerde müvekki şirketin de imzasının bulunmadığını, bu durumda müvekkili şirketi bağlayan bir protokol bulunmadığını, müvekkili şirketin taraf olmadığı bir protokole dayanarak, aleyhine açılan davanın işin esasına dahi girilmeksizin reddedilmesi gerektiğini, protokolde bir alacak doğması için, —- alınması masraftan, gelir vergisi, diğer masraflar, her iki taraf muhasebecilerinin mutabık kalması gerektiğini, ancak hesap mutabakatına varmak için gerekli görülen — alınma şartının henüz yerine getirilemediğini, bu hususta da müvekkili şirkete kusur izafe edilemeyeceğini,— alım süreci henüz neticelenmediğinden, malikler tarafından açılabilecek tazminat talepli hukuk davalarının muhatabının müvekkili firma olacağından, hesap kapama için ——alım sürecinin tamamlanmasının beklenmesinin hakkaniyet gereği olduğunu, protokollerin geçersizliğini belirterek, alacaklı yanın ——-tarihli protokolün 1. maddesi gereğince mümkün olmadığını, zira şirket ortakları arasında tanzim edilen protokolde———-payına düşen 75.000,00 USD alacağından vazgeçtiğini beyanla hukuki dayanaktan yoksun haksız ve kötü niyetli davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığından, davacı yanın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Dava; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunup bulunmadığı, adi ortaklık varsa bunun tasfiye edilip edilmediği, tasfiye yapılmış ve sonlandırılmış ise davacının sona eren ortaklık nedeniyle davalıdan alacağı olup olmadığı, davacının dayanak yaptığı protokolün geçerli olup olmadığı ve davalıyı bağlayıp bağlamadığı, — alınamaması nedeniyle davalının sorumlu bulunup bulunmadığı, takip tarihi itibariyle davacı alacağı olup olmadığı, alacağı varsa davalının temerrüde düşüp düşmediği, düşmüşse davacının talep edebileceği işlemiş faiz tutarı noktalarında toplanmaktadır.
İstanbul Anadolu —.İcra müdürlüğünün — Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından——- bedelli, %50 ortaklık payı alacağının tahsili talepli 24/11/2014 tarihinde takip başlatıldığı, davalı/borçluların borca, tüm ferilerine, ödeme emrine ve takibe itirazları üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık,—- tarihli protokolün 3.maddesi gereğince davalı tarafın uhdesine —– bırakılan —– davalıdan tahsil isteminden kaynaklanmaktadır
——– için adi ortaklık kurulmuş olup, taraflar arasında düzenlenen——— alımı masrafları ve gelir vergisi ve diğer masrafların görülmesi ve masrafların ortaklık hissesine göre paylaştırılması kararlaştırılmıştır.
Davacı ise —— bir masraf yapılmadığı gerekçesiyle % 50 hisseye düşen——— şirketinden talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin —– tarihli duruşmasında; ” Taraflar arasındaki adi ortaklığın sona erdirildiği, tarafların 29/12/2009 tarihili protokol ile birbirlerini karşılıklı ibra ettikleri sabit olmakla birlikte, hesaplarda avans olarak işlenmiş olan 550.000 USD nin — alımı, gelir vergisi ve diğer masraflar için ayrıldığı, masraflar düştükten sonra farkın ortaklık hissesine göre eşit olarak paylaştırılacağı, masraflar fazla ise ortaklık nispetinde eşit olarak ilave ödeme yapılacağı kararlaştırılmış olduğundan tasfiyeye konu olabilecek hususların bunlar olduğu anlaşılmakla TBK’nun 644/2 maddesi uyarınca taraflara anlaşarak tasfiye memuru belirlemeleri ve mahkememize bildirmeleri hususnda 1 ay süre verilmesine, tarafların anlaşamamaları halinde mahkememizce TBK 644/2 maddesine göre 3 kişilik tasfiye memuru atanması suretiyle, tasfiye işlemleri tamamlanmak üzere 3’er aylık dönemlerde rapor alınmak suretiyle ortaklığın borçlarının kapatılması, malvarlığını oluşturan değerlerin tespiti, ortakların verdiği avanslar, giderler nazara alınarak yapılacak işlemler yönünden görev tevdiine, mahkememizce tasfiye memuru heyeti için aylık 500,00 x 3 = 1.500,00 TL ücret takdirine, dava sonuçlanana kadar taraflarca TBK 644/3 madde uyarınca yarı yarıya eşit olarak karşılanmasına, tasfiye memuru ücretini yatırmayan taraf yönünden taleplerinden vazgeçmiş sayılacağı ve masrafın diğer taraftan tahsil edilerek en son tasfiye bilançosu hazırlandığında ortak hesaplamaya dahil edileceğinin ihtarına, tasfiye memurları tarafından ortaklara yapılacak paylaşım yönünden son bilanço düzenlenmesine, tarafların hak ve yükümlülüklerinin tespiti sonrasında avans olarak davacı tarafça yatırılan 550.000 USD yönünden işlem sonlandırılarak mahkememizce hüküm oluşturulmasına ” dair karar kurulmuştur.
Verilen süre içerisinde tarafların anlaşamamaları nedeniyle 28/12/2017 tarihi itibariyle dosya ele alınarak mahkememizce mali müşavir, inşaat mühendisi ve hukukçu kişilerden oluşan 3 kişilik tasfiye heyeti atanmış, bu heyetten 3’er aylık dönemler halinde rapor alınmak suretiyle ortaklığın borçlarının kapatılması, mal varlığını oluşturan değerlerin tespiti, ortakların verdiği avanslar, yapılan giderleri nazara alınarak tasfiye bilançosunun hazırlanması istenmiştir.
Tasfiye memurları raporuna göre; 29.12.2009 tarihli protokol baz alınarak, bu tarih itibariyle adi ortaklığın gelir ve gider hesaplarının incelenmesi hususunda, 21.09.2018 tarihinde, taraf vekillerinin de hazır olduğu davalı şirketin merkezinde, ticari defterlerin tasfiye memurları tarafından talep edildiği, ancak 2009-2015 dönemine ait ticari defterlerin, su baskını nedeniyle zayi olduğunun belirtildiği, bu su baskını olayı için herhangi bir zayi davası açılmadığı, bu su baskını olayından 3,5 ay sonra bir tespit tutanağı düzenlenmiş olduğu, bu tutanakta ticari defterlerden bahsedilmediği görülmekle davalı tarafın adi ortaklığa ait ticari defter ve ibrazdan kaçındığı kanaatine varılmıştır.
—– tarafından, ortaklığın aktif ve pasifleri, eksik işlemleri, yapılmış ve yapılacak harcamaları, tarafların koydukları avanslar, mevcut mal varlığı, borçları tek tek hesaplanmak suretiyle ayrıntılı tasfiye raporları düzenlenerek mahkemeye ibraz edilmiştir.
Tasfiye memurları tarafından, ortaklığın mal varlığı, hak ve borçları tek tek değerlendirilmek ve hesaplanmak suretiyle son duruşma tarihi itibariyle ortaklığın bilançosu çıkarılmış, mahkeme kayıtlarına göre tarafların yapmış olduğu masraf tutarları adi ortaklığın tasfiye hesabında nazara alınmış, yapılan hesaplamalara göre davacının isteyebileceği tasfiye payının 238.097,12 USD olduğu anlaşılmıştır.
Tasfiye memurlarını raporlarına göre ortaklığın paraya çevrilebilecek mal varlığı olmadığı, aktif mal varlığının 550.000 USD olduğu, bu mal varlığından öncelikle ortaklığın borçlarının ödenmesi gerektiği, borcun davalı ortak tarafından ödendiği, ödenen tutarların tasfiye memurları tarafından net aktiften düşülmek suretiyle hesaplamaların tamamlandığı, tasfiye memurlarınca yapılan hesaplama ve düzenlenen raporların denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine dönüşen bu davada davacı ile davalı arasındaki 01/10/2007 tarihli adi ortaklığın taraflarca feshedildiği ancak tasfiyenin tamamlanmadığı anlaşılmakla, Mahkememizce atanan tasfiye kurulunun düzenlediği 26/10/2020 tarihli rapora göre tasfiyenin tamamlanmasına,
2-Bugünkü duruşma tarihi itibariyle hesaplanan 238.097,12 USD tasfiye payının hüküm tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre faiziyle davalıdan tahsili gerektiğinden davalının İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı dosyasında takibe itirazının kısmen iptali ile takibin 238.097,12 USD asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa bu gün yani 16/12/2020 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre faiz yürütülmesine,
3-Alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,
4-Davacı kötüniyetli olmadığından davalının reddedilen tutar üzerinden kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
5-Alınması gereken 37.892,83 TL karar harcına karşılık dava açılırken alınan 8.098,65 TL peşin harç tasfiye bilançosunda taraflar arasında paylaştırılmış olmakla, bu miktar yönünden karar vermeye yer olmadığına, bakiye 29.794,18 TL. harcın taraflardan yarı yarıya eşit olarak tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Tarafların yargılama gideri olarak sarf ettikleri tutarlar tasfiye bilançosunda nazara alınmış olduğundan bu konuda ayrıca karar vermeye yer olmadığına,
7-Vekalet Ücretleri;
a) Davacı lehine davanın kabul edilen kısmı üzerinden —–uyarınca taktir olunan 44.785,93 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davalı lehine davanın reddedilen kısmı üzerinden —- uyarınca taktir edilen 12.414,20TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, .davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.