Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/876 E. 2022/752 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/876 Esas
KARAR NO : 2022/752

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/12/2021
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı taraf tacir olup ilgili —- adresi olan ticari işletmede kullanılmak üzere tahsis edildiğini, dava konusu fatura alacağına dayalı olup 6098 sayılı TBK’nın 89/1 maddesi uyarınca aksine bir anlaşma yoksa para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğini, buna göre yetkili mahkeme olarak davacı müvekkil şirket adresinin bağlı bulunduğu —-Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili davacı —- davalının babası ——– kayıtlı ——– işletmede kullanılmak üzere —– tahsis edildiğini, yapılan araştırmaya göre ——– itibaren muris ——ticari faaliyet gösterdiği —– müdürlüğünde ticari —— olarak tescil ettirdiğini, müvekkili şirket tarafından ——- tarihinde ———— yapıldığı ancak sözleşmedeki imzaların sahte olduğu —— vefat etmiş olduğunun sonradan öğrenildiğini, yapılan araştırmada muris ——-vefatından sonra da sayacın kaydının kapattırılmadığı ve muris — kayıtlı olduğunun tespit edildiğini,—- yılında ise murisin oğlu davalı ——- ticari —-tarihinden itibaren —— ve —— işletmeciliği üzerine tescil ettirdiğini, söz konusu sayacın———- kayıtlı olmasına rağmen aynı —- faaliyetini yürüterek fiili kullanım sağlayanın ——olduğunun açıkça ortada olduğunu, Davalının fiili kullanıcı olarak ——- borcundan da sorumlu olduğunu, ——- müvekkil şirket kayıtları, davalı işyerine ait —- bilirkişi incelemesi sonucunda dava konusu elektrik tüketiminin davalı tarafından yapıldığının ortaya çıkacağını——–bedelli, faturaların tüm uyarılara rağmen ödenmediğini, Davalının bu bildirimlere rağmen tüketim bedellerini dahi ödemediğini, Fatura ödemesinin yapılmaması üzerine, sayaç sahibi — mirasçılarına karşı —- ile icra takibi başlatıldığını, ancak mirasçıların icra takibine itiraz ettiklerini, hukuki ihtilafın sadece tüketim faturalarının ödenip ödenmediği noktasında toplandığını, faturalar gereği, davacı müvekkil şirketin davalıdan alacaklı olduğunu, borcun ödenmemiş olduğu şirket kayıtları, hesap hareketleri ve banka kayıtları ile sabit olduğu, Fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile—– alacağın faturalarda belirtilen aylık %5 faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı cevap dilekçesinde özetle ; Herhangi bir şekilde borcu bulunmadığını, faturaları kabul etmediğini, kendisinin herhangi bir şekilde borçtan sorumluluğunun olmadığını, sözleşmenin kendisine ait olmadığını, İmzanın kendisine ait olmadığını, borcu olduğuna ilişkin herhangi bir bildirimde bulunulmadığı borcu Borcu kabul etmediğini, davacının delillerini ve açılan davayı kabul etmediğini, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu, usul ve yasaya aykırı olan davanın reddine karar verilmesini, öncelikle yetki itirazının kabulüne, usul ve yakaya aykırı olan davanın reddine, alacak aslınını % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile elektrik kullanımına yönelik fatura alacağı sebebiyle başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
—– Başkanlığı, ——– müzekkerelere —- yanıt verildiği, verilen cevabi yazıların dosya arasına alınmış olduğu görüldü,
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154),– (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. ——- davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ——–” kriterine göre belirlemiştir
—-davalar, yalnızca ———- ilgilendiren —- ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken —davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. —–
TTK 11. maddesinde—- öngörülen —— gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde ——- olsun ister —– belirli yerlerinde ————- faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, ———- kararlaştırılıp, ——————– nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen———çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan —— kararının uygulanmasına devam edilerek—- ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. ——– kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da ———-olarak kabul edilemez. —————
—–üzerinden yapılan sorgulamada, davalının kendine ait veya —— verilmesine ilişkin mükellefiyet kaydının olduğu, —–gelen yazı cevabına göre, davalının —— tarihleri arasında mükellefiyetsiz —– kaydının olduğu, — tarihinden———– —yönünde —— olduğu, dolayısıyla —-sıfatının bulunmadığı,—- ——- —- gelen cevabi yazıda, davalının ————— olduğu belirtilmiş ise de, —-ortağı ya da —— olmasının tacir olabilmesi için yeterli olmadığı dolayısıyla davalının tacir olmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin —– değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için————- gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair davacı vekilinin yüzene karşı, davalı vekilinin yokluğunda, iki hafta içerisinde İstinaf Mahkemesine kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usülen anlatıldı