Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/853 E. 2022/377 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/853 Esas
KARAR NO : 2022/377

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2020
KARAR TARİHİ : 28/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ————–satın aldığını, aracı aldıktan sonra aracın —– attırdığını, müvekkili aracı aldıktan 1 ay sonra araçta ———–yandığını, daha sonra —- sonrasında ise—— ilk arızadan sonra yetkili —-servisine gitmiş olup hem bakım hem de onarılması için aracı bıraktığını, ilgili firma aracın yazılımdan (——-) kaynaklı sorunlu olduğunu söylediğini, daha sonra —–meydana geldiğini yağ arızası meydana geldiğinde—– olan —servisinde aracın onarımı için bırakıldığını, — servisinde aracın—- yazılımının—— kaynaklı olduğunu, —– yapılınca düzeleceğini beyan edip güncelleme yaptığını, —- yapıldıktan sonra — —– yanmaya başladığını ve aynı servise götürüldüğünü ,servis elemanları tarafından düzelttikleri söylendiğini, aradan bir müddet geçtikten sonra aynı arızayı verince müvekkil yine aracı yetkili servise götürdüğünü, araç 10 gün boyunca yetkili serviste kaldığını. 10 günün sonunda ——— getirmiş, aracı bıraktıkları sırada yetkili servisin——- yeniden — arıza ışığı yandığını, bunun sonucunda —- elemanları aracı— götürüp ertesi gün müvekkilinin aracı aldığını—- ışıklarının yanması ve bu arızaların dava tarihine kadar devam etmesi müvekkil için çekilmez bir hal olduğunu, aracın değişimini firmanın kabul etmediğini, dava konusu aracın misli ile değiştirilmesini, aksi halde ——– değerinin bilirkişice hesaplanarak dava tarihi itibariyle yasal faiziyle müvekkile ödenmesine, ticari araç olması nedeniyle, müvekkilin uğradığı maddi zarar ve araçta oluşan değer kaybının şimdilik 1,000 TL olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla aracın alım tarihinden itibaren başlayacak ticari faizi ile davalı taraftan tazminine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —. vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu ——– gereği ticari araç niteliğinde olduğunu dolayısıyla, dava konusu uyuşmazlığın temeli bir ticari satım olduğunu, bu durumda, işbu dava ticari satım sözleşmesine dayandığından, bu aracı satın alan davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında “tüketici” olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp, davanın, TKHKna değil, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve TTK hükümlerinin yollamasıyla TBK hükümlerine tabi olduğunu, davacı hakkında tacir ya da —– kaydı olup olmadığının —– sorularak, verilecek yanıta göre dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine ya da Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, müvekkili —- yöneltilemeyeceğini, dava konusu aracın satıcısı, müvekkili —- müvekkili şirket dava konusu aracın satış işlemine tarafı olmadığını, bu itibarla, söz konusu müvekkili şirketin taraf olmadığı bir sözleşmenin konusunu teşkil eden maldaki ayıp iddiasından dolayı sorumlu tutulması hukuken mümkün olmayıp, davanın her halükârda husumet yönünden—- gerektiğini, dava konusu araçta üretimden kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmadığını, dava konusu araç—-, işbu davanın müvekkil şirket bakımından öncelikle husumet nedeniyle reddini, aksi kanaat halinde haksız ve hukuka aykırı olan işbu davanın esastan reddedilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı —-usulüne uygun tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davaya cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Dava, ayıplı araç satışı iddiasıyla aracın misliyle değiştirilmesi, kabul edilmemesi halinde uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava —-.sayılı görevsizlik kararı sonrası Mahkememize tevzi edilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup,—- işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
—-ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez—
TTK 11. maddesinde ticari işletme,—— işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı —- faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde—— veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı— uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, —-yayımlanan,—— sayılı —— Kararında ——ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen — çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan — devam edilerek—- ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. —- kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. —-
Dava, TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.—- tarihinde ile cevap verilmiş, cevabi yazıda DAVACININ — YILINDA ——— esasına göre defter tuttuğu, FAALİYETİNİN 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNU’NUN 177. MADDESİ VE DİĞER İLGİLİ MADDELERİNDE BELİRTİLEN TUTARIN ALTINDA KALDIĞI bildirilmiştir.
Davacının faaliyetlerinin sınırı—– faaliyetlerinin altında kalıp tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.
Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
— davaya konu aracın ticari olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Ancak davaya konu aracın ticari kullanım amacına tahsisli olması davanın niteliğini ticari dava niteliğine sokmak için yeterli olmayıp, davacının da tacir olması gerekmektedir.—–
Mahkememizce açıklanan nedenlerle karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nun 21. maddesi gereğince,mahkememizce verilen işbu kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde —–ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmalığı nedeniyle görevli mahkemenin tayini (merci tayini) için dosyanın —— ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine,
3- HMK’nun 20. maddesi gereği, ——Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine dair merci kararı verilirse bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurularak dosyanın görevli —Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli —- devam edilmesi halinde, yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi