Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/846 E. 2022/523 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/846 Esas
KARAR NO : 2022/523

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 06/12/2021
KARAR TARİHİ : 15/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında — — Sözleşmesi akt ve imza edildiğini, bu Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesi ile müvekkilinin davalı — olarak istihdam edildiğini, müvekkilinin, görev yaptığı süre içerisinde olağanüstü — sergileyerek, davalı şirketin söktörün önemli şirketleri arasına girmesini sağladığını, müvekkilinin —, davalı şirket tarafından da ödüllendirildiğini ve davalı şirketin, müvekkilinin—dolayı hak kazandığı nakdi —yılına kadar her yıl müvekkiline ödediğini, davalı şirketin, müvekkilinin bu performansı nedeniyle— yılına kadar hak kazandığı ayni —- tarihinde yapılan — ile verdiğini ve müvekkilinin davalı şirketin —-hissesini ödül olarak alarak 10.12.2018 tarihinde davalı şirketin hissedarı olduğunu, müvekkilinin, davalı şirketin hissedarı olduktan kısa bir süre— düşüklüğü gerekçe gösterilerek— feshedildiğini, ardından da ise davalı şirketin hisselerinin %50’sinden—sıkça geçen ve hakkında gerek——– dışında halen tutuklu olduğu bilinen —– ait şirkete, sebebini tam olarak anlayamadıkları bir şekilde ve usulde devredildiğini, bu devir ve geçişin,— — gerekse ——–geniş haberlere konu olduğunu ve sigorta şirketi olan davalı şirketin ticari itibarının oldukça kötü bir biçimde aşındığını, bu olaylardan sonra, 13.09.2021 tarihinde davalı şirketin — olağan genel kurul toplantısı yapıldığını, müvekkilinin söz konusu toplantıya iştirak ettiğini ve toplantıda alınan kararlara muhalefet ederek muhalefet şerhlerini tutanağa işlettiğini,— yansıtmadığı gibi şirketin gerçek mal varlığını — durumunu da gerçeğe uygun bir şekilde göstermediğini bu hususu kanıtlayan sayısız delil bulunduğunu, gerçeği yansıtmayan — onaylanmasının kanuna, hukuka ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğinden, —- iptaline karar verilmesi gerektiğini, — kar değil, zarar oluştuğunu, gerçekte mevcut olmayan bir kar ile sermaye arttırımı yapılamayacağına göre, —- kanuna ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, — iptaline karar verilmesi gerektiğini, gerçeğe aykırı—- ve rapor hazırlayan, kamuoyunda da gündemi meşgul bir kısım hukuka aykırı eylemlerin içerisinde olduğu anlaşılan, —-sıkça haberlere konu olan ve gerek —- bulunan kişi ve şirketlerle ——– ve onlarla birlikte hareket eden, şirketi gerek maddi zarara ve gerekse itibar kaybına uğratan yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesinin de asla mümkün olmadığı gibi, tüm bu hususları raporlarında dile getirmeyen ve raporlamayan — mümkün olmadığını, —- iptaline karar verilmesi gerektiğini,—- davalı şirketin tam anlamı —- içerisine düştüğünü ve itibar kaybına uğradığını, şirketin bu kötü durumunda ve üstelik tam da kamuoyuna yansıyan iddiaların tam göbeğinde bulunan yönetim kurulu üyesine oldukça — huzur hakkı tahsis edilmesinin anlaşılır olmadığı gibi, hukuki de olmadığını, — iptaline karar verilmesi gerektiğini, Esas sözleşmenin 7. Maddesinde yapılmak istenen değişikliğin, gerçek olmayan/şekli hükümler olduğunu, — şirketin —, işleyişini, organların yetki ve görevlerini ilgilendirmeyen ve bu amaçlara hizmet etmeyen hükümlerin esas sözleşmeye konulmasının hukuken mümkün olmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nun 339/2 ve 340. maddelerinde, borç sözleşmesi niteliğindeki hükümlerin esas sözleşme hükmü olamayacağının belirtildiğini,——- karar verilmesi gerektiğini, iddia edilen eylemin dayanağını teşkil eden yönetim kurulu kararında imzası bulunan yönetim kurulu üyelerine değil de, kararda hiçbir dahli olmayan icracı genel müdüre dava açılmasının anlaşılır olmadığını, çelişkili işlem yasağına da aykırılık teşkil ettiğini, —- hukuka, kanuna ve çelişkili işlem yasağına aykırı olmakla iptaline karar verilmesi gerektiğini beyan ederek davalı şirketin —– kararlarının yürütülmesinden doğacak sakıncaların ve müvekkilimizin telafisi mümkün olmayan zararlarının önlenmesi amacı ile TTK’nın 449. maddesi bağlamında söz konusu kararların işbu dava sonuçlanıncaya kadar yürütülmesinin geri bırakılması amacı ile ihtiyati tedbir kararı tesis edilmesine, davalı şirketin —— kararlarının iptaline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada herhangi bir iptal ileri sürmediğini, davayı kötü niyetle ikame ettiklerini, ayrıca davacı tarafın iptalini istediği — karar hakkında şeklen dahi olsa hiçbir gerekçe göstermediğini, bu kararın iptalini yalnızca dava dilekçesinin netice-i talep kısmında istediğini, müvekkili — gösterdiğini,——– tarafından denetlendiğini, davacının hiçbir somut delile dayanmayan iddialarının 5684 sayılı sigortacılık kanunu bakımından suç teşkil ettiğini, müvekkili —- tamamen usulüne uygun ve gerçek duruma göre hazırlandığını, —– kararının iptaline ilişkin şartların oluşmadığını, davacı tarafın müvekkil ——-gerçeğe aykırı olduğu iddiasının temelini müvekkili şirketin—— satın aldığı —–bir taşınmaza ilişkin üst hakkı oluşturduğunu, davacı tarafın, bu işlem ile ilgili olarak dava dilekçesinde gerçeğe aykırı bir takım iddia —— bulunmuşsa da bunları kanıtlayacak hiçbir bilgi ya da belge sunmadığını, huzurdaki davanın konusu muvazaa olmayıp, müvekkili şirketin bu konuda herhangi bir açıklama ya da ispat faaliyetinde bulunma yükümlülüğü olmadığını, davacının, müvekkili şirketin aslında kâr değil, zarar ettiği yönündeki iddiasının gerçek dışı olduğunu, kârın kullanım sekline ilişkin karar ile esas sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin kararın geçerli olduğunu, müvekkili —– üyesine ödenmesine karar verilen ——- olduğunu, davacının iptal talebinin reddi gerektiğini, davacı hakkında ikame edilen sorumluluk davanın açılmasının onaylanmasına ilişkin kararda herhangi bir hukuka aykırılık söz konusu olmadığını, somut olayda genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılmasının şartları oluşmadığını beyan ederek TTK m. 448/3 uyarınca mahkemece takdir edilecek teminatın davacı tarafça karşılanması şartıyla huzurdaki davanın görülmesine, davacı tarafın——— yürütülmesinin geri bırakılması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacı tarafın tamamen soyut ve hukuki olmayan gerekçelerle, kötüniyetle açtığı davanın reddine, yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili celse arasında——— dilekçe ile; tarafların sulh olmaları nedeniyle dava konusu hak, alacak ve taleplerinden koşulsuz ve şartsız olarak feragat ettiklerini, feragat doğrultusunda hüküm kurulmasını, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili celse arasında —— dilekçesi ile; davacı ile anlaşmaya varıldığını, anlaşma uyarınca davacının davadan feragatini kabul ettiklerini, herhangi bir ücreti vekalet ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davalı ——- toplantısında——– yürütmesinin durdurulması talebinin reddine karar verildiği, davacı tarafça bu karara karşı İstinaf kanun yoluna başvurulduğu,—— gönderilen dosyanın davadan feragat edilmiş olması nedeniyle işlem yapılmaksızın iade edilmesinin istendiği ve —– konusuz kalan İstinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin vekaletnamesinin denetlenmesinde davadan feragat yetkisinin olduğu görülmüştür.
HMK’nun 307-309 ve devamı maddeleri gereğince feragat davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran, karşı taraf ve mahkemenin muvafakatına bağlı olmayan taraf işlemi olmakla, davacı yanın feragati nedeniyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nednelerle;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Talep gibi taraflar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluklarında, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.