Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/842 E. 2023/124 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/842 Esas
KARAR NO : 2023/124

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2019
KARAR TARİHİ : 09/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı-borçlu arasında ticari ilişki bulunmakta olup müvekkilinin davalı-borçludan alacaklarının tahsili amacıyla, davalı-borçlu şirket aleyhine —- sayılı dosyasından esas takibe geçildiğini, Ödeme emrinin—- davalı-borçluya tebliğ edildiğini, davalı-borçlunun — tarihinde ödeme emrine, borca, faize, faiz oranına, takibe ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, itirazının taraflarına tebliğ edilmediğini, arabuluculuk başvurularının olumsuz sonuçlandığını, itirazın iptali davasını açma zorunluluğu doğduğunu, Bu davanın hiçbir şekilde borçlunun diğer itirazlarını kabul etmediklerini, davalı-borçlunun itirazı haksız, kötüniyetli ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, Müvekkili şirket ile davalı-borçlu arasında ticari ilişkinin mevcut olup davalı-borçlu tarafından servis sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşme kapsamında hizmet verilecek olan araçların listesi de ayrıca imza edildiğini, söz konusu araçlara ilişkin hizmetler müvekkili şirket tarafından sözleşme kapsamında verildiğini, Müvekkilinin yüklü miktarda cari hesap alacağı mevcut olduğunu, Müvekkili tarafından davalı-borçlu için hizmet verilen araçların davalı-borçluya teslim edildiği ve hizmete ilişkin faturaların tanzim edildiğini, ——— işlemleri yapıldığına dair———— olduğunu, —————— yapıldığını, işbu hizmetlerin karşılığı olarak davalı -borçluya cari alacağından dolayı fatura tanzim edildiğini, müvekkilinin davalı-borçludan alacaklı durumda olduğunu davalı-borçlu, müvekkili alacağını ödemediğini ileri sürerek; davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın ———– için itirazın iptali ile takibin devamına, Davalı-borçlunun %20’den az olmamak üzere inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı yana yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını,—— yetkili mahkemenin —– Ticaret Mahkemelerinin olduğunu, esasa ilişkin olarak müvekkilinin davacı —– bir zaman ticari ilişkisinin olmadığını, davacı firmanın müvekkiline gönderdiği takibe dayanak fatura içeriğinde yer alan mal ve hizmetlerin müvekkiline verilmediğini, bu nedenle ——— müvekkili tarafından kabul edilmediğini ve aynı gün davacıya iade edildiğini, davacı firma ile müvekkilinin ————- bulunmadığını, müvekkilinin yalnızca dava dışı—- şubesi ile yapmış olduğu ——– sözleşmesinin mevcut olduğunu ve —–tarihli mutabakat gereği müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin davacıya ait——- bulunan serviste araçlarının bakım, onarım ve tamirine ilişkin herhangi bir talimatının bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla icra takibinde takipten önce işlemiş faiz alacağı talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek öncelikle yetki itirazının kabulü ile dosyanın——Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, davacının davasının reddini, davacı aleyhine dava konusu bedelin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili talebiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair karar, ——-ilamı ile ile; “Her iki taraf aralarında ———- sözleşmesi bulunmadığını bildirmiş,davacı davalı ile davacının diğer —-arasında ——- sözleşmesinin bulunduğunu ileri sürmüştür. Davacının davalı ile —- sözleşmesinin bulunmadığı açıktır. Davacı ———– adına yapmış durumdadır.Bu nedenle davacı ve davalı arasında ticari ilişki bulunmadığı görülmektedir.Ancak———— aracı davacı ———- teslim eden ———– ile teslim alan davacı —– —– ayrı ayrı isim ve imzalarının bulunduğu görülmektedir. Davacı tarafça iş emirlerinde belirtilen araçların —————— belirlenmiştir.Birden fazla ticari aracın davacı işyerine bakım için imza karşılığı bırakılmasının nedeni davalı tarafça açıklanmamıştır. Ayrıca sadece taraf ticari defterleri incelenmiş,—————- olup olmadığı konusunda ——–bilirkişiden bilirkişi raporu alınmamıştır. Davacının dava konusu —– belirlendiğinde, davalının bu yapılan işler nedeniyle sebepsiz zenginleştiği kabul edilmelidir. Bu nedenle öncelikle iş emirlerinde plaka ve ——- belirtilen araçları davacı işyerine bırakan kişilerin davalı çalışanı yada yetkilisi yada şoförü olup olmadıkları konusunda beyanda bulunması ve bu kişilerin davalı şirkete ait resmi kayıtlarının yada şoför ise buna dair bilgilerin celbi ile araçları iş emrinde teslim alan kişilerinde davacı çalışanı olup olmadığına dair davalı kayıtlarının da sunulmasının sağlanması gereklidir. Daha sonra itiraz edilen fatura karşılığı işin yapılıp yapılmadığını konusunda servis bakım ücretinin kadri maruf olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğinden,mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmamıştır.” gerekçesiyle kaldırılmıştır.
Kaldırma kararından sonrası, davaya konu iş emirleriyle ilgili olarak davalının isticvabına karar verilmiş, davalı şirket yetkilisine toplam —– gösterilmiş, davalı şirket yetkilisi beyanında; “bana gösterdiğiniz iş emirlerinde aracı teslim eden olarak gözüken —–çalışanı değildir. İş emirlerinde gözüken—– verilmiş değildir. Kaldı ki benim araçlarım o tarihlerde — —- olup, —- olduğundan ücretli olarak böyle bir hizmet verilmesi mümkün değildir. İş emirlerinin niye düzenlendiği konusunda da şirketimizin bilgisi yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalının —- celbedilmiş, incelenmesinde; davaya konu iş emirlerinde araçları teslim eden olarak imzaları bulunan kişilerin davalı çalışanı olmadığı anlaşılmıştır.
Davaya konu icra takibi bir adet faturaya dayanmaktadır. Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle sözleşmesel ilişkinin kanıtlanması veya fatura konusu hizmetlerin verildiğinin ispatlanması gerekir. Bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir. Davacı ile davalı arasında sözleşme bulunmadığı hususu ihtilafsızdır. Faturaya —- hizmetlerinin verildiği hususu da davacı tarafından ispatlanamamıştır. Bu nedenle dava dilekçesinde açıkca yemin deliline dayanan davacı vekiline yemin hakkı hatırlatılmış, ancak verilen kesin süre içinde davalıya yemin teklif edilmediğinden, davacı taraf yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmıştır.
Davacı vekili, yemin hakkı hatırlatıldıktan sonra verdiği —- davalı tarafından —kiralandığını,—- davacının da müşterisi olduğunu, araçlarında — tarafından davacıya yönlendirildiğini ileri sürerek, davalı ile ———- şirketi arasındaki ilişkinin araştırılmasını talep etmiştir. Davacının dava dilekçesinde ve yargılamanın önceki safhalarıyla çelişir şekilde ileri sürdüğü bu husus, iddianın genişletilmesi mahiyetinde olup, davalının açık muvafakatı bulunmadığından bu hususta bir inceleme yapılmamıştır. Kaldı ki, söz konusu araçlar dava dışı —- şirketi tarafından servis için davacıya getirilmişse, davacının araç servis bedellerini de adı geçen —— şirketinden talep etmesi gerekirdi.
Açıklanan nedenlerle ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmişti.
Davalı vekili cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatında bulunmuştur. Mahkememizin davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair önceki kararı davalı tarafça istinaf edilmediğinden, bu hususta davacı lehine kazılmış hak doğmuştur. Kaldı ki davalı, davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğunu ispatlayamamıştır. Bu nedenlerle şartları oluşmadığından, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davanın reddin ekarar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 179,90 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 777,07 TL harçtan mahsubu ile bakiye 597,17 TL’nin davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan — göre takdir olunan 10.388,59 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.