Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/804 E. 2022/682 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/804 Esas
KARAR NO: 2022/682
DAVA: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ: 18/11/2021
KARAR TARİHİ:15/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı müvekkili adına kayıtlı —– üzerine davalılardan —-lehine, diğer davalı —– senetli ve senetsiz borcuna teminat olarak faizsiz teminat ipoteği — tarihinide tesis edildiğini, davacının, davalılardan —- yetkilisi ile yapmış olduğu aralıklı görüşmelerde diğer davalı —– bittiğini, herhangi bir şekilde senetli veya senetsiz olarak cari hesap borçlarının bulunmadığını bildirdiğini, davacı müvekkilinin bunun üzerine —- üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını talep etmişse de bugüne kadar da ipoteğin kaldırılmadığını, davalılardan —-davalı —- alacağından dolayı —–dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığını ve davacı müvekkilinin de dosyada borçlu olarak göründüğünü, ancak davacı müvekkiline herhangi bir ödeme emri ulaşmadığı gibi sadece —- tarihinde kıymet takdir raporunun eline geçtiğini ve bu rapor eline geçer geçmez davalılardan —- yetkilisini aradığını, konuştuğu kişinin kendilerinin —-herhangi bir borçlarının bulunmadığını bildirdiğini, söz konusu teminat ipoteğine karşılık başlatılan icra takibine konu müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığı gibi, icra takibinde diğer borçlu olarak görülen davalı —–borçlu olmadığı belirtildiğinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip haksız ve hukuka aykırı olduğu, bu nedenle ipoteğin fekki ve borcunun bulunmadığının tespitini talep ettiklerini, öncelikle ——– bağımsız bölümün satış işlemlerinin temiatsız olarak dava sonuna kadar durdurulmasına, sübut bulacak iddiaları neticesinde ipotek belgesine konu bir borç bulunmadığının tespitine, —– üzerindeki ipoteğin fekkine, mahkeme masrafı ve avukatlık ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, menfi tespit ve ipoteğin fekki istemli dava açtığını, davanın ticaret mahkemesinde görülebilmesi için uyuşmazlığın mutlak ticari dava veya nispi ticari dava olması gerektiğini, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK’da yer alan veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilen hususlardan dolayı açılmadığı, eş deyişle mutlak ticari dava olmadığı Nispi ticari davalar ise her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları olduğunu, bu hükme göre bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi; hem de iki tarafın tacir olması gerektiğini, bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması ve dolayısıyla Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi için yeterli olmadığını, davacı —— tacir olmadığı, ipotek veren üçüncü kişi sıfatıyla sorumlu bulunduğu, kendi ticari işletmesi dahi olmadığı hususları gözetildiğinde, uyuşmazlığın ticari dava olmadığı, diğer deyişle Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülemeyeceği, genel görevli mahkemelerin görevli olduğu, hem menfi tespit istemi, hem de ipoteğin fekki istemi yönünden uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu,——- İcra Müdürlükleri’nde yapıldığı için menfi tespit istemi yönünden—– Mahkemeleri görevli ise de, ipoteğin fekki istemi taşınmazın aynına ilişkin olduğu için taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olan——-Mahkemelerinin kesin yetkili olduğu, Bu nedenle ipoteğin fekki istemi yönünden tefrik kararı verilerek dosya—– Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne gönderilmesi gerektiğini, dolayısıyla menfi tespit ve ipoteğin fekki istemlerinin ayrı ayrı harca tabi tutulması gerektiği, bu kapsamda, menfi tespit istemi sebebiyle takip çıkışı olan — üzerinden ve ipoteğin fekki istemi nedeniyle ipotek limiti olan — üzerinden olmak üzere toplam —– üzerinden nispi harç alınması gerektiğini, davacı her ne kadar borcu olmadığından bahisle ipoteğin fekkini talep etmişse de, davacının iddialarının hiçbir hukuki zemini olmadığını, davacının hukuki sorumluluğunun, ipotek veren üçüncü şahıs sıfatına dayandığını, Davacının——- tarihinde verilmiş ipotek kapsamında diğer davalı şirketin müvekkil şirketten satın aldığı/alacağı ve resmi akitte gösterilen hukuki sebepler dolayısıyla doğmuş ve doğacak tüm borçlardan ipotek limiti ile sorumlu olduğunu, diğer davalı / asıl borçlu şirketin müvekkil şirkete borçlarını ödememesi üzerine ipotek veren üçüncü şahsa ve borçlu şirkete noter aracılığıyla ihtar keşide edildiği ve akabinde—- dosyasından —– işlemiş faiz olmak üzere toplam ——- üzerinden icra takibi yapıldığını, İcra takibinin kesinleştiğini, müvekkil şirketin alacağı ticari defterleri ile sabit olduğu, dolayısıyla yapılan işlemler usul ve yasaya uygun olduğu, davacının soyut ve hiçbir mantıklı hukuki sebebe dayanmayan menfi tespit ve ipoteğin fekki davasının reddinin gerektiğini, Öncelikle menfi tespit ve ipoteğin fekki istemlerinin tefrik edilmesine, Menfi tespit davasının görevsizlik kararı verilerek —– Asliye Hukuk mahkemesi’ne gönderilmesine, İpoteğin fekki davası yönünden hem görevsizlik hem de kesin yetki dolayısıyla yetkisizlik kararı verilerek ——- Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın reddine, Menfi tespit istemi yönünden takip çıkışının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacının davaya konu ——- üzerindeki ipoteğin fekki ve sözkonusu ipotekten dolayı borçlu olmadığının tespiti talebinden ibarettir.
——- yazılan müzekkerelere cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar—– haricindeki ticari davaları —– kriterine göre değil de—- kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. ——–
Davacının —— ekranından yapılan sorgulamasında potansiyel mükellefiyet kaydının olduğu,dolayısıyla davacının tacir olmadığı, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari davanın da sözkonusu olmadığı.Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde de kabul edilemeyeceği,Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği kanaatine varıldığından, HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden reddine, Mahkememizin görevsizliğine, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verimiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli —— Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için Tevzii Bürosuna gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde————- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/09/2022