Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/767 E. 2022/731 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/767 Esas
KARAR NO : 2022/731

DAVA : İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalının —-yarı hissesini alarak —- ve ortak iş yapmak amacı ile anlaşma sağladığı ve karşılığında davalıya—— olmak üzere—— gerçekleştirdiğini, bu ödemeleri davalı bizzat kendisi icra dosyasına sunmuş olduğu —- karşılığında elden teslim aldığını, geçen süreçte davalı—- kurulmasına, ——– yönelik hiçbir işlem yapmamış —- davacının yapmış olduğu işlemleri ve ortaklık için gerekli olan belgeleri davalıya teslim etmiş olmasına rağmen imzalamayarak davacının yapmış olduğu ödemeleri haksız olarak uhdesinde tutmaya devam ettiğini, davalının, davacıya şirketinin —-, ortak iş yapılması —— kurulması vaadinde bulunduğunu, bir nevi müvekkili bu konuda davalının ikna ettiğini bilen, gören ———— konu olan bedellerinin verilmesinin sebebi olan maddi olayı ortaya koymak adına huzurda dinletilmek istendiğini, davacı, davalının bu eylem ve tutumları karşısında ortaklık kurulması —– yapılmasının davalı tarafından istenmediğini idrak ederek davalıya ödediği bedelleri geri istediğini, ancak davalı davacıyı oyalama yoluna giderek bu bedelleri iade etmeme konusunda kötü niyetli davrandığını, gelinen aşamada —- sayılı dosyası ile davalı aleyhine —-alacaktan kaynaklı icra takibi başlatıldığı, geçmiş dönem faizi ile bu miktar —olduğu, Davalı icra takibine konu ettiğimiz — adı ve imzası olmasına ve bedelleri kendisi tahsil etmesine rağmen bu takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağın %20’ sinden az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davan görevsiz mahkemede açıldığını, davalının ortaklık yapma konusunda davacı ….—— konusunu konuştuğunu, …— adına ödemelerde bulunsa dahi,—- ile yapıldığından ….— huzurdaki ihtilafa ilişkin aktif dava sıfatı bulunmadığını, davalının — faaliyet gösteren,——- olduğunu, işletmesinde işleri tek başına idare etme konusunda bazı maddi, manevi zorluklarla karşılaştığı için adi —– konusunda çeşitli görüşmelerde bulunduğu ve bunun sonucu olarak davacı —–mutabakata varmışlarsa da, davacının edimlerini ve taahhütlerini ifa etmediği, davalının emeğini, davacının ise sermayesini ortaya koyarak bir adi ortaklık meydana getireceği hususunda karşılıklı vaatte bulunulduğunu, davacı taraf bu sözlü adi ortaklık vaadine ilişkin olarak dava dilekçesinde de görüleceği üzere davalıya beş farklı tarihte toplam —– bir ödeme yapmasına rağmen, kararlaştırılan bedel ödenmediğinden sözlü mutabakat yazılı hale getirilmediğini, sermaye borcunun yanı sıra … davalıya sahibi —— ilgilenen şirketine davalıyı ortak yapma konusunda vaatte bulunduğu; ancak sonrasında sermaye borcunu yerine getirmediği gibi müvekkilin tekliflerine rağmen ortaklık girişiminde kendisi de bulunmadığını, davalı, davacı tarafa kalan tutarların ödenmesi konusunda uyarılarda bulunulduğu, davacının önce çeşitli bahaneler ileri sürdüğü, daha sonra da —– göstererek eksik kalan tutarları yatırmaktan imtina ettiğini, davalı, davacı tarafla yapılan sözleşme görüşmeleri sonucu davacı tarafın uyandırdığı güvenle birlikte şirketi —- hareket ettiğini, bu amaçla birden çok ———— görüşmelerde bulunsa da davacı tarafın sermaye borcunu yerine getirememesi nedeniyle zarara uğradığını, davacı tarafın ödediği tutarlar bu gaye gözetilerek harcandığı ve bu doğrultuda yatırım yapıldığını, davalı bu sözleşme için taşınmaz kiraladığı, —– ve işçiler tuttuğunu, davacı aradan geçen süreye rağmen bedelleri ödemediği, herhangi bir ihtarname göndermeksizin davalı aleyhine kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını, ——-alacaklı sözleşmeyi feshedebilmek için öncelikle borçluyu temerrüde düşürme gayesiyle, usulüne uygun bir ihtarda bulunmalı, bu ihtarla birlikte süre vermesi gerektiğini, bu süre sonunda edim hala ifa edilmiyorsa sözleşme feshedilebileceğini, usulüne uygun beyanda bulunulup süre verilmediğinden ve geçerli bir fesih bildirimi yapıldığından söz edilemeyeceğini, davalıya karşı fesih bildirimi yapılsaydı davalı sermayenin ortaklık için yapılan masraflara istinaden kullanıldığını karşı ihtarla bildirmesi gerektiğini, bunun yanı sıra takip talebinde işletilen faizler de hatalı olduğu, somut uyuşmazlıkta belirli bir vade bulunmadığını, davalıya usulüne uygun olarak borcun tamamına ilişkin temerrüt ihtarında bulunulmadığı halde işletilen faizler davacının yapmış olduğu kısmi ödemelerin günü esas alınarak hesaplandığını, bu nedenle takibe konu alacakların tümüne dair yapılan itirazlarının haklı olduğunu, bu doğrultuda ortada haklı ve geçerli bir talep olmadığından icra ve inkar tazminatı talebi de yersiz olup, reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir
Dava, hukuki niteliği itibari ile—— Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Dosyanın —- sistemi üzerinden eklendiği görüldü.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), —– (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları —– kriterine göre değil de “—- kriterine göre belirlemiştir
————-ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. ———-
Davacı ve davalının tacir olup olmadığı tespiti ile ilgili bağlı bulundukları ——dairelerine müzekkere yazıldığı, davacı …——— bağlı bulunduğu —–tarafından mahkememize gönderilen 20/12/2021 tarihli cevap incelendiğinde davacının 2019 yılında herhangi bir mükellefiyetinin bulunmadığı, 21/01/2020 tarihinde başladığı faaliyetinin 15/02/2021 tarihinde sonlandırıldığı, mükellefiyet kaydının bulunduğu süre zarfında da tacir olarak nitelendirmeye yeter gelir bildiriminin bulunmadığı, bu kapsamda davacının hem takip hem takip dayanağı makbuzlarının düzenlenme hem de dava tarihinde tacir olmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığı, ticari dava niteliğinde de kabul edilemeyeceği, bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği kanaatine varıldığından, HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden reddine, Mahkememizin görevsizliğine, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verimiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle USULDEN REDDİ ile DOSYANIN GÖREVLİ ——- ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli— Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine ,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde dosyanın ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.