Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/650 E. 2022/400 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/650 Esas
KARAR NO: 2022/400
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/09/2021
KARAR TARİHİ : 10/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Daval/borçlunun, —– tarihinde yapılan kontrolde —- tesisatta kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilerek o tarihte yürürlükte bulunan—— enerjisinin kesildiğini, davalı tarafça kaçak elektrik kullanıldığının tespit edilmesinin akabinde,——–bendi çerçevesindeki tespitlerde; elektrik enerjisinin kesildiği tarihteki endeks değeri ile kaçak tespitinin yapıldığı tarihteki endeks değeri arasındaki fark dikkate alınarak hesaplama yapılır.” hükmü uyarınca kaçak elektrik tüketim tahakkuku hesaplanmış ve—– uyarınca kaçak elektrik enerjisi tüketiminin faturalandırıldığını, elektriğin kesilerek mühür altına alındığı ve kesilen elektriğin mühür fekki yapılarak açıldığı —dönemi arasında tüketimi doğru kaydetmiş sayaç değeri ile yapılan hesaplamada —- kaçak elektrik enerjisi faturası tahakkuk ettirildiğini, —— fıkrasında “Kaçak elektrik enerjisi tükettiği tespit edilen tüketici, kendisine fatura edilen bedeli son ödeme tarihine kadar ödemekle yükümlüdür. Fatura kredi kartı ile ödenebilir. Tüketiciye gönderilen faturada ödeme için en az 10 gün süre verilir. İtirazın yapılmış olması ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.” denildiğini, Kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit olunan davalının kendisine tahakkuk eden bedeli son ödeme gününe rağmen ödemediğini, bunun üzerine davalı/borçlu hakkında, ilgili —- istinaden tahakkuk eden bedellerin tahsili amacıyla —— takip dosyası ile ilamsız icra takibi yapılarak ödeme emri gönderildiğini, davalı/borçlu tarafından borca, faize, faiz oranına ve tüm ferilere itiraz edildiğini, Borçlu tarafından borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu, borçlunun itirazının
haksız ve mesnetsiz olduğu, Borçlunun iş bu itirazın kaldırılması amacıyla arabuluculuk kanun yoluna başvurulduğunu, yapılan toplantı sonucu anlaşmaya varılamadığını, ——- dosyada Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı düzenlendiğini, anlaşmama üzerine takibin devamının sağlanması için iş bu davanın ikame edildiğini, Kaçak elektrik cnerjisi kullandığı tespit olunan gerçek veya tüzel kişiler, kendisine tahakkuk ettirilen bedeli ödeme bildiriminde yer alan son ödeme tarihine kadar ödemekle yükümlü olduklarını, Borçlu tarafından da tahakkuk eden tutarın ödemesinin yapılmadığı, akabinde icra takibi başlatıldığını ve borca da itiraz edildiğini, Davalı/borçlunun mevzuata uygun olarak düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağına ilişkin tahakkuku ödemekle yükümlü olmasına karşın haksiz ve kötü niyetle borca itirazda bulunmasının yerinde olmadığını, borçlunun itirazının iptali ile hükmolunacak meblağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye hükmedilmesini, davalı/borçlunun——— sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve yersiz itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Dava dilekçesi usulüne uygun olarak davalı tarafa tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile davalının kaçak elektrik kullandığından bahisle aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
—-müzekkere yazılarak tarafların gerçek kişi tacir kaydı olup olmadığı ve gelir beyannamesini gösterir bilgi ve belgelerin gönderilmesi için müzekkereler yazılmış olup yazılan müzekkerelere ikmalen cevap verilmiştir.
———– müzekkere yazılarak tarafların gerçek kişi tacir kaydı olup olmadığı ve gelir beyannamesini gösterir bilgi ve belgelerin gönderilmesi için müzekkereler yazılmış olup yazılan müzekkerelere ikmalen cevap verilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. ——-
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, ——— fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. —— kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. —-
—— müzekkere cevabında, ekinde gönderilen — ilişkin beyanname suretlerinin incelenmesinde adı geçen davalının —— faaliyetlerinin esnaf sınırının altında kaldığı anlaşılmıştır.
Davacının faaliyetlerinin sınırı esnaf faaliyetlerinin altında kalıp tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.
Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1–HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli ——Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için —- gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/05/2022