Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/633 E. 2021/1022 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/633 Esas
KARAR NO : 2021/1022

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 16/09/2021
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müflis şirketin müvekkili kurumun mükellefi olduğunu, —- başvurularının — tarafından reddedildiğini, iflastan sonraki vergisel yükümlülüklerin—- idaresi tarafından yerine getirilmesi gerektiğini ileri sürerek, reddedilen 1.818,17-TL hazine alacağının kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iflas tarihine kadar olan alacakların kayıt kabul davasına konu olabileceğini, davaya konu alacağın iflas alacağı olmayıp masa borcu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE;
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari———-olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava kayıt kabul istemine ilişkindir. İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, —- istenebilirken (— yazdırılabilirken), — sonra doğan alacakları, iflas alacağı olmadığından, ——— talep edilemez. Bu nedenle,—- istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa — alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük önemi vardır. Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını ——- kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.
Bir alacağın —- alacağı olması için; —- yaptığı ve yaptırdığı işlerden doğması, — izin verdiği sözleşmeden doğması, — sebepsiz zenginleşmiş olması veya — haksız fiilinden kaynaklanması gerekmektedir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davaya konu alacağı — tutara ilişkin alacağımız — sürecinde verilen beyannamelere ilişkindir” şeklinde tanımlamıştır.
Ön inceleme duruşmasında, hem davacı vekili, hem de davalı vekili davaya konu alacağın — sonra doğduğunu beyan etmiştir.
İİK’nın 235. Maddesi uyarınca açılan Kayıt kabul davasında Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. — borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için —- aleyhine genel mahkemede dava açılması gerekir. İİK’da — borçları ve iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmamaktadır. —-Bu nedenle — alacaklarında görevli mahkeme genel hükümlere göre belirlenir.
Davacı vekili, davaya konu alacağın müflis şirketin iflasından sonra tasfiye sürecine ilişkin beyannamelerden kaynaklandığını ileri sürdüğüne ve ön inceleme duruşmasında hem davacı vekili, hem de davalı vekili tarafından davaya konu alacağın —alacağın kayıt kabul davası olarak nitelendirilmesi mümkün olmayıp, davaya konu alacak ——- alacağıdır. — alacaklarında ticaret mahkemelerinin görevli olduğuna dair yasada bir düzenleme olmadığı, davacı ——– ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava olmadığından ortada mutlak veya ticari dava yoktur. Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Açıklanan nedenlerle mahkememizce görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-KARARININ TEBLİĞİ TARİHİNEN İTİBAREN İKİ HAFTA İÇERİSİNDE Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli——— Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için —— gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.