Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/574 E. 2021/752 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2021/574 Esas
KARAR NO : 2021/752
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 23/08/2021
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketçe,——-sayılı ilamsız icra takipleri başlatıldığını, davalıların icra takiplerinin her biri ile talep olunan borcun tamamına ve fer’ilerine itiraz ederek takibi durdurduklarını, bu nedenle ticari davalarda dava şartı arabuluculuk müessesesine başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmeleri müzakere edilerek, her bir dosya anlaşmama ile sonuçlandığını ve son tutanak imzalandığını, davalıların anılan ilamsız icra takiplerine karşı itirazları haksız ve kötü niyetli olduğunu ve itirazın iptalinin gerektiğini, müvekkil —- imzalandığını, sözleşme uyarınca; müvekkil holdi̇ngin bağlı şirketi ——— akdedildiğini, sözleşme gereği olarak düzenli bir şekilde muhtelif tarihlerde —– açıklaması ile davalı şirket banka hesabına ödemenin yapıldığını ancak söz konusu yatırım bedeli tutarı karşılığında davalı şirket, hisse devri için gereken iş ve işlemleri kendisine yapılan bildirimlere rağmen gerçekleştirmediğini, davalılar, yatırım sermayesi karşılığı müvekkil şirkete devri gereken hisseleri kasten devretmediğini ve şu anda da müvekkil şirkete borçlu olduğu hisseleri üçüncü kişilere satabilecek durumda olduğunu, davalı şirkete gönderilen paranın sözleşmenin tarafı olan diğer davalılardan şirket yöneticisi ve çalışanına gönderilerek şirket kasasından çıkarıldığını—— gereği müvekkil şirketçe ödenmesi gereken yatırım bedelinin tamamı davalı şirketin banka hesabına yatırıldığını, diğer taraftan davalı şirketin müvekkil şirketin alt kiracısı olduğunu, aynı zamanda müvekkil şirkete kira borcu bulunduğunu, müvekkil şirket tarafından alacakların tahsili yoluna gidileceğini anlayan davalı, taşınmazı — tarihinde usule aykırı şekilde, haber vermeksizin ve—– terk ettiğini, davalı firmaya yasal tebligat yapılamamadığını, dava konusu sözleşmeye ilişkin olarak, davalılar aleyhine —– dosyasında; “Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebilecektir.” denilerek borçlular hakkında —- tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiğini, bu karara istinaden davalılar aleyhine başlatılan —- davalı şirket için yapılan sorgulamada şirketin üzerinde tek bir malvarlığı dahi bırakılmadığı, müvekkil şirketi zarara uğratmak maksadıyla şirket mallarının şirket mülkünden çıkarıldığının anlaşıldığını, davalı —-davalılar —— taşınır, taşınmaz,ve bunlarla sınırlı kalmamak üzere diğer tüm hak ve alacaklarının yürütülen yargılama neticesinde verilecek kararın kesinleşmesine kadar uygun görüldüğü takdirde teminatsız, aksi halde uygun görülecek bir teminat karşılığı ihtiyaten tedbirine karar verilmesini, dava konusu ve tarafları aynı olduğundan hukuki ve fiili irtibat nedeniyle huzurda ikame edilen işbu davanın usul ekonomisi açısından —– birleştirilmesini, davalılar hakkında başlatılan ilamsız takiplerde her bir dosya için asıl alacak tutarı ile birlikte takip tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek bankaların mevduata uyguladıkları en yüksek faizin ödenmesini, takiplerin devamını, her bir dosyada takip tutarının %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile her bir dosyada ayrı ayrı olmak üzere vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun tebligat işlemlerinin yapıldığı ancak davaya cevap vermedikleri görüldü.
Davacı vekilinin — tarihli dilekçesinde müvekkil şirket ile davalılar arasında anlaşmaya varıldığını ve —-tarihli ibra sözleşmesi akdedildiğini, bu doğrultuda mevcut davadan ve vekalet ücretinden feragat ettiklerini, davada duruşma yapılmaksızın işlemden kaldırılmasını ve bakiye harç ile gider avansının kendilerine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin vekaletnamesinin denetlenmesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
HMK 307 – 309 ve devamı maddeleri gereğince feragat davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran, karşı taraf ve mahkemenin muvafakatına bağlı olmayan taraf işlemi olmakla, davanın da adi takipten doğan itirazın kaldırılması ve iflas davası olduğu nazara alınarak davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Feragat nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken — karar harcına karşılık peşin alınan —-harcın mahsubu ile bakiye—- harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Talep edilmediğinden taraflar yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri taktirine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/10/2021