Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/514 E. 2023/434 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/514 Esas
KARAR NO : 2023/434

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/07/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin —–hizmet sahası——-adresinde 16.05.2019 tarihinde davalı—-yapmış olduğu kazı çalışmaları sırasında müvekkil şirketimize ait altyapı kablo ve tesislere hasar verildiğini, verilen hasar nedeniyle sunulan belgelerden şirket elemanlarınca hasarların tespit edildiğini, hasar keşif tutarı formu ve malzeme-işçilik cetveli düzenlendiğini, akabinde kamusal hizmet niteliğinde olan iletişimin aksamaması adına ivedilikle yüklenici firma tarafından hasarın giderildiğini, zararın tazmini için alacaklarının tahsilini sağlamak amacıyla hasar tespit tutanağı, hasar keşif formu ve olay yeri resimlerine istinaden—–.İcra Müdürlüğü’nün—— Esas no.lu dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, bu takibe ilişkin ödeme emrinin davalılara tebliğ edildiği, davalı tarafın yetkiye ve borcun tamamına (aslına ve ferilerine) itiraz ettiğini, davalının tüm itirazları haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, itirazlarının iptalinin gerektiğini alacakları likit alacak olduğundan ve daha önce belgeleriyle birlikte davalıya bildirildiği halde, haksız itirazı ile takibin durmasına neden olan davalıdan ayrıca % 20 oranında icra inkar tazminatı talep ettiklerini, davalının haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, haksız ve kötü niyetli davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu hasarlara müvekkil idarenin sebebiyet verdiğini kabul etmediklerini, ancak müvekkil idare adına müteahhit firmalar tarafından yapılan çalışmalar neticesinde bir hasara sebebiyet verilmişse dahi; müvekkil idare ile müteahhit firma arasında bağımlılık ilişkisi bulunmadığından müvekkil idarenin hasardan sorumlu tutulamayacağı hâlbuki müvekkil idarenin müteahhidin çalıştırdığı elemanlara hiçbir şekilde talimat vermesi, onları seçmesi ve denetlemesi söz konusu olmadığı, bu görevlerin müteahhit firmaya ait olduğu, müvekkili idarenin denetimi işin bu firma tarafından eser sözleşmesine uygun olarak yapılıp yapılmadığının denetlenmesi olduğunu, çalışanlar üzerinde gözetim ve denetim yetkisinin tamamen müteahhit firmaya ait olduğu, TBK 66.maddeye göre müvekkil İdarenin sorumlu tutulmasının söz konusu olmadığını, müvekkil idare ile müteahhit firma arasında bağımlılık ilişkisi bulunmadığından müvekkil idarenin müteahhit firma tarafından verilen zarardan sorumlu tutulamayacağını, dava konusu hasarın meydana gelmesinde davacının karşılıklı kusur durumunun da araştırılması gerektiğini, davacıya ait altyapı tesislerinin, projesine ve yapı tekniğine uygun bir biçimde döşenip döşenmediğinin araştırılarak, gerekirse projelerinin de getirtilerek yerinde kazı yapılmak suretiyle incelenmesi gerektiğini, ancak bu husus açıklığa kavuştuktan sonra hakkaniyete uygun bir sonuca varabilmenin mümkün olacağını, davacıya ait kabloların müvekkili idareye ait tesislerden daha önce döşendiği tespit edilse dahi davacının müvekkil idarenin yeraltı tesisleri üzerine tesis yapmış olması durumunda, müvekkil idarenin davacının tesislerine zarar vermeden kendi tesisine müdahale etmesi hususunda fiili imkânsızlık söz konusu olduğu, hasarın oluştuğu iddia edilen yerde müvekkili idare tarafından ve idare elemanlarınca herhangi bir çalışma yapılmadığını, hasar verilmişse bile; bu durumun, o yerde iş yapan diğer müteahhit firmanın sorumluluğunu gerektirdiğini, davacının tespitlerini ve buna dair kendilerine tebliğ dahi edilmeyen tutanakları da, gıyaplarında yapılıp düzenlendikleri ve idaremize hiçbir savunma ve itiraz hakkı tanınmadıkları için, kabul etmelerinin mümkün olmadığını, davacı taraf her ne kadar icra inkâr tazminatı talebinde bulunmuş ise de bu talebinin kabul edilmemesi gerektiğini, davanın dayanağının haksız eylem olduğu, haksız eylemlerde ise alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatının ise yalnızca likit alacaklara uygulanabileceğini, likit olmayan haksız eyleme dayalı alacağı için icra inkâr tazminatı isteyen alacaklının bu talebinin reddedilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, açıklanan sebeplere davanın görev, zamanaşımı ve esastan reddine; karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacı tarafın davalı tarafın yapmış olduğu kazı çalışmaları sırasında davacıya ait alt yapı kablo ve güzergah ve alt yapı tesislerine hasar vermesi sebebiyle başlattığı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali talebinden ibarettir.
—–. İcra Müdürlüğü ve —–yazılan müzekkerelere cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü.Dosyamız arasına alınan —- İcra Dairesinin—– Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin 24/11/2020 tarihinde başlatıldığı davalının süresinde 07/12/2020 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür. Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesi ile eklenen 5/A maddesi uyarınca arabuluculuk başvurusunda bulunulmuştur. arabuluculuk son tutanağında icra dosya borcunun ödenmesi hususunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin arabuluculuk son tutanağı dosya arasına alınmıştır. Dosya Elektrik Mühendisi Bilirkişiye tevdi edilerek aldırılan bilirkişi raporunda özetle ; Davalı tarafın dava konusu hasarın oluştuğu adreste kendileri tarafından bir çalışma yapıldığının belli olmadığını, ayrıca yüklenicisi bir şirket tarafından çalışma yapılmışsa dahi aralarındaki sözleşmeler gereğince kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini beyan ettiğini, Dosyada hasarın oluştuğu alanda kim veya kimler tarafından çalışma yürütüldüğünü gösteren fotoğraf vb. kanıt niteliğinde bir belge bulunmadığını, dolayısıyla oluşan hasardan davalı—– tarafının veya yüklenicisi şirketlerin sorumlu tutulabilmesi için herhangi bir kanıt olmadığı, sorumluluk durumu açısından değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğu, kazı yapılan alanda davacı tarafında kusur durumunun değerlendirilebilmesi için kazı yapıldığı ve hasarın oluştuğu anda yapılacak gözlemlerin büyük önem taşıdığı ve bu gözlemler sonucunda; kablonun olması gerekenden daha yüzeyde olduğu, kablonun—- boru içerisinden geçirilmeden döşendiği şeklinde tespitlerin varlığı halinde davacının kusur durumundan bahsedilebileceği, ancak dosyada bulunan fotoğraflara göre çoklu telefon kabloların 50.-cm derinlikte olduğu ve bu derinliğin olağan bir kazı çalışmasında erişilebilir bir derinlik olması sebebiyle, bilinmeden yapılacak bir kazı çalışmasında kabloların zarar göreceği anlaşıldığı için oluşan hasarda davacıya yöneltilebilecek somut bir kusur durumundan bahsedilemeyeceği, dava konusu hasarın davacının yüklenicisi tarafından yapıldığı belirtilen onarımına ilişkin olarak; 26.11.2019 tarihli fatura ile tahakkuk ettirilen malzeme ve işçilik bedellerinin, dosyada bulunan belge ve fotoğraflara göre böylesi bir hasar onarımı için kullanılabilecek uygun malzeme miktarları ve işçilik bedelleri olduğu anlaşılmakla birlikte, davacının yüklenicisi tarafından yapıldığı belirtilen onarıma ilişkin eğer ödeme yapılmışsa 906,12.-TL bedelin talep edilebileceği, ancak bu fatura için ödeme yapılmamışsa yüklenici ile yapılan bakım onarım anlaşmaları belli bir bedel üzerinden iş yapılsa da yapılmasa da akdedildiği için, yalnızca 163,80.-TL malzeme bedelinin talep edilebileceği yönünde sonuca varıldığını, dava konusu icra takibine ilişkin olarak; hasarın oluştuğu 16.05.2019 tarihinden 26.11.2020 takip tarihine kadar ticari temerrüt oranı üzerinden yapılan hesaplama ile borç tutarı fatura için ödeme yapılmışsa 1.130,11.-TL, fatura için ödeme yapılmamışsa 204,29.-TL olarak hesaplandığını belirten raporunu mahkememize sunmuştur.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, 03/04/2023 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile birlikte yapılan değerlendirmede; davacının 16.05.2019 tarihinde —- adresinde bulunan yer altı kablo ve güzergahında meydana gelen hasarların davalı tarafça yapılan kazı çalışmaları neticesinde meydana geldiğini ileri sürerek oluşan hasar bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi yaptığı, davalının itirazı üzerine mahkememizde itirazın iptali davası açıldığı, 03/04/2023 tarihli bilirkişi raporuna göre, kazı çalışması yapılan alanda kablolarda hasar meydana geldiği, kabloların bulunduğu konum itibariyle kazı yapılmadan önce kazı ruhsatının alınması ve kazı yapılacak noktada yer altı tesisleriyle ilgili bilginin alınmasının gerekli olduğu, davalının bu şekilde hareket ettiğine dair bir delil sunamadığı, davacı tarafça hasar onarımına ve işçilik bedeline ilişkin fatura sunulduğu, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere faturayla belirlenen bedellerin davacı tarafça talep edilebileceği, bu doğrultuda fatura bedeli olan 906,12 TL malzeme ve işçilik bedeli ile iş bu bedele 223,99TL faizin işletilmesi gerektiği anlaşılmakla, davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne, alacak yargılamayla belirlendiğinden, icra inkar tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının DAVASININ KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE ile Davalının —-İcra Dairesi —–. sayılı dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE 906,12 TL asıl alacak, 223,99 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.130,11 TL üzerinden takibin devamına, takip tarihinden itibaren bu bedele avans faizi uygulanmasına,Alacak yargılamayla belirlendiğinden icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE
2-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 179,90-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 59,30-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 120,60-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (Madde-13) göre hesaplanan 1.130,11-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 18,01-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 59,30-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 118,60TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ,
6-Davacı tarafından yapılan; 1.500,00-TL Bilirkişi ücreti, 173,10-TL Tebligat, Tanıklık ücreti, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.673,10-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.646,85-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise karar kesinleştikten sonra istek halinde yatıran taraflara iadesine,
7- Dava şartı olan arabuluculuk görüşmeleri neticesinde—–Arabulucu Başvuru Nolu dosyada taktir olunan 1.320,00-TL ücretin kısmen kabul kısmen red oranı dikkate alınarak 1.299,29 TL’lik kısmın davalıdan, 20,71 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.