Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/460 Esas
KARAR NO : 2023/160
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 05/07/2021
KARAR TARİHİ : 16/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı şirketin,2018 yılında ticari iş ilişkisi içerisinde bulunduğu davalı——alacaklı olduğu cari hesaptan kaynaklanan 20.171,34 Euro tutarındaki borcunun halen tahsil edilemediği, davalı şirket ile davacı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesaba ilişkin alacağın TTK. m. 1530 uyarınca mal ve hizmet tedarikine uygulanan faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiği, davacı şirketin iş ilişkilerinde kendi üzerine düşen yükümlülükleri ve sorumlulukları yerine getirmek suretiyle, iş ilişkisinden doğan borcunu ifa etmişse de, borçlu şirket 20.171,34 Euro tutarındaki borcunu davacı şirkete ödemediği, dolayısıyla somut olayda da, davalı şirket borcunu kabul etmesine rağmen davacı şirkete işbu borcu ödememekte ısrar ederek basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yüküml üne uygun davranmadığı, işbu sebeple davalı şirket ile davacı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesaba ilişkin alacak tutarı olan 20.171,34 Euro’nun TTK. m. 1530 uyarınca mal ve hizmet tedarikine uygulanan faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği, yukarıda arz ve izah edilen hususlar doğrultusunda, borçlu şirketin cari hesaptan kaynaklanan borcunu ödemesi gerektiği, borçlu şirketin denetçi firması olan üçüncü bir şirketin elinde bulunan, davacı şirkete borcu olduğunu gösterir 26.10.2020 tarihli, kaşeli ve imzalı cari hesap mutabakat yazısının bulunduğu, kayıtlarda davacı şirketin, borçlu şirketten 20.171,34 Euro alacak bakiyesi olduğu, bu belgenin İcra ve İflas Kanunu uyarınca kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren bir belge niteliğini haiz olduğundan borçlunun, borcunu ödemesine karar verilmesi gerektiği, cari hesap kaydı tutan şirketler arasında, hesabın kesilmesi, kapatılması veya karşılıklı teyit edilmesi aşamalarında “hesap mutabakatı” gündeme geldiği, davacı şirketin 20.171,34 Euro tutarındaki alacağı, netice itibariyle bir yabancı para alacağı olduğu, son yıllardaki döviz kuru değişimi ve ekonomik koşullar göz önünde alındığında, davacının uğradığı zarar oldukça fazla olduğu, izah edilen ve mahkemece resen göz önüne alınacak sebeplerle; haklı davanın kabulüyle birlikte davalı şirket ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesaba ilişkin alacak tutarı olan 20.171,34Euro’nun TTK m. 1530 uyarınca mal ve hizmet tedarikine uygulanan faiziyle birlikte davalıdan alınarak taraflarına verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin faaliyeti kapsamında 10 adet katamaranın inşa ve teslimini gerçekleştirmek üzere dava dışı üçüncü kişiyle anlaşıldığı, bu doğrultuda davalının bahse konu katamaranları dıştan dışa açılabilir teleskopik sistemin imalat ve montaj işleri için davacı ile 14.07.2017 tarihinde sözleşme imzalandığı, sözleşmenin incelenmesiyle yapılacak iş ve niteliği, detay ve şartlarının açık bir şekilde belirlendiği, davacının sözleşmenin 11.maddesinde taraflarca belirlenen iş teslim tarihine uymadığı, bu hususun taraflar arasındaki yazışmalarla sabit olduğu, davacı tarafın sözleşmede montaj işlerinin davalı programına göre yapılacağı net bir şekilde kararlaştırılmış olmasına rağmen son derece açık ve umursamaz bir şekilde davalının montaj davetini reddettiği, davacı tarafça yapılan işlerin taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen nitelik ve özelliklere aykırılık teşkil ettiği, işin gereklerini de karşılamadığı, davacı tarafça üstlenilen işin teleskopik sistem imal ve montajı olduğu, davacı tarafın imal ettiği ürünün deniz şartlarına uygun olmadığı gibi bir de daha teslim bile edilmeden paslanmış olduğu, bu durumun sözleşmede aksi yönde bir hüküm olmasa dahi hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğinin açık olduğu, eksik işlerin davalı tarafça davacıya bildirilmiş ve bu hususların giderilmesi talep edilmiş ancak davacının olumlu bir geri dönüşünün olmadığı, sözleşmeye göre yapılması gereken 10 adet sistemin son 2 fanus mekanizmasının davacı tarafça yapılmadığı, sözleşmenin 4. maddesinde “10 adet tekne üzerine yüklenici tarafından montaj yapılacaktır.” Şeklinde belirtildiği, sözleşmeye göre ön sabit bölümde bulunan polikarbonların davacı tarafından —– ile dairesel hale getirilmediği, bu durumun davalının ek masraf ve çalışma yapmasını zorunlu kıldığının belirtildiği, son olarak, sistemin çalışmasını sağlayan sensörlerin kullanım yerine uygun seçilmediğinden kırılmalar yaşandığı, bu durumun müşteriye tesliminden önce düzeltilmesi gerektiği, davalının ek güçlendirmeler yapmasının yine masrafa neden olduğu, açıklandığı şekilde karşı tarafça eksik ve kusurlu şekilde imal edilen ürünleri düzeltmek zorunda kalarak zaman kaybı yaşayan davalının uğradığı maddi zarar yapılan harcamalarla da sınırlı olmadığı, davacı tarafın kendi yükümlülüklerini gereği gibi zamanında yerine getirmemesi, davalının dava dışı üçüncü kişi konumundaki müşterisi ile yaptığı sözleşmedeki şartlara Uygun hareket etmesini imkânsız hale getirdiği, Nitekim anılan müşteriye 2018 yılında bir ek sözleşme imzalandığı ve katamaranların tesliminde yaşanan gecikmeler nedeniyle toplam sözleşme bedelinden 400.000 Euro’ nun düşürülmesine karar verildiği, davacı tarafın üstlendiği sistemi imal ve montajdaki işleri hatalı bir şekilde yerine getirmesi ve dolayısıyla iş tesliminde gecikme yaşanması davlının 400.000 Euro kaybetmesine yol açtığı, tüm bunların ışığında davalının iddia ettiği gibi bir borcu olmamasına rağmen, kendi sözleşmesel yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmeyen davacı tarafça ikame edilen derdest davanın reddine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacı ile davalı arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan 20.171,34 Euro alacağın tahsili talebine ilişkindir.davalı taraf davacı ile davalı arasında imzalanan —– sistemin imalat ve montaj işlerinin yapımına ilişkin sözleşme kpsamında davacının eksik ve ayıplı ifada bulunduğunu iddia etmektedir.——- Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkerelere cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü. Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesi ile eklenen 5/A maddesi uyarınca arabuluculuk başvurusunda bulunulmuştur. arabuluculuk son tutanağında icra dosya borcunun ödenmesi hususunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin arabuluculuk son tutanağı dosya arasına alınmıştır.Dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek aldırılan bilirkişi raporunda özetle ; Borçlar Mevzuatına Göre Değerlendirme Yapıldığında: Taraflar arasında adi yazılı şekilde, 14.07.2017 tarihinde “Sözleşme” başlıklı sözleşmenin kurulduğu; sözleşmedeki irade beyanları yorumlandığında sözleşmenin, TBK m. 470 vd. hükümlerince “eser sözleşmesi” olduğu, davacının “yüklenici”, davalının ise “işsahibi” sıfatını haiz olduğu; Yüklenici davacının, sözleşme gereğince borçlandığı “eser imalatı/eser meydana getirme borcu”nu gereği gibi tam olarak ifa ettiğini ve bu sebeple alacaklı olduğunu; işsahibi davalının ise davacı yüklenici tarafından meydana getirilen eserin eksik ve ayıplı olduğunu, dolayısıyla borçlu olmadığını iddia ettiği, sözleşmenin 11. maddesinde imalatların (eserin) 12 hafta içinde bitirileceğinin ve işsahibinin montaj programına göre eserin peyderpey monte edileceğinin; 14. maddesinde ise 10 tane eser için “22.750Euro–KDV/adet” olarak eser bedelinin kararlaştırıldığı; davalı işsahibi tarafından “ayıp iddiası” öne sürülmüş olup borçlar mevzuatı yönünden inceleme yapıldığında (eğer Sayın Mahkemece eserin ayıplı olduğu kabul edilecek olursa) dosya kapsamı incelendiğinde davalı işsahibi tarafından ayıp bildiriminin yapılıp yapılmadığı hususunda davalı işasahibinin dosyaya delil olarak sunduğu Kasım 2018 tarihli “Yüklenici Kaynaklı Eksik veya Hasarlı Alanlar” başlıklı on sayfalık rapor; davalının yetkilisi tarafından davacının yetkilisine 12.06.2018 tarihinde gönderilen e-mail incelendiğinde bunların, (davacıya, yani muhatabına vardığının/ulaştığının kabul edilmesi halinde) TBK m. 474 hükmü gereğince “ayıbı gözden geçirmek (muayene etmek) ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye zorunda bildirme” külfetini yerine getirdiği kanaatine varılabileceği, kaldı ki bu noktada Yargıtay’ın eser sözleşmesinde taraflar tacir olsalar da tanık beyanı ile ayıp ihbarının geçerli olarak yapılmış sayılacağına ilişkin kararlarının (örneğin ——- takdirinin, elbette Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, davalı işsahibinin, davacı yüklenicinin alacak hakkı olduğu iddiasına karşılık (karşılıklı borç deyen sözleşmelere ilişkin) TBK m. 97 hükmü gereğince “ödemezlik def’i” olarak “ayıp iddiasında” bulunduğu (böylece aslında davalı işsahibinin, TBK m. 475 hükmündeki ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanmadığı), davalı işsahibinin TBK m. 474 hükmüne göre “ayıbı gözden geçirmek (muayene etmek) ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye zorunda bildirme” külfetini yerine getirdiği kabul edilse bile bu noktada davacı yüklenici, alacak iddiasında bulunduğu için davacının eser meydana getirme ve teslim etme borcunu gereği gibi yerine getirip getirmediğinin ve de davalı işsahibinin cevap dilekçesinde de açıkça belirttiği üzere “eksik işin” yapılıp yapılmadığının irdelenmesi gerekeceğini, “eksik iş” ile “ayıplı iş”, bambaşka kavramlar olduğundan bağlı oldukları hüküm ve sonuçların da farklı olacağı, eksik iş bakımından ayıplı işte arandığı gibi ayıp ihbarına kanunen gerek olmadığı, davacı yüklenicinin sözleşmeye dayalı eser bedeli yönündeki alacak hakkına sahip olup olmadığının tespiti için davacı yüklenicinin meydana getirdiği eseri “ayıpsız ve eksiksiz” olarak (sözleşmeye göre gereği gibi ifa ile) borcunu yerine getirip getirmediği hususunda teknik değerlendirmeye bağlı yorum yapılabileceği; teknik inceleme neticesinde eserin ayıplı veya eksik olarak ifa edilip edilmediğini hususunun ve de sözleşmeye göre kararlaştırılan 10 adet eserin imali ve montajı açısından teslim vadesinin tespit edilemediği belirtildiğinden TMK m. 6 ve HMK m. 194 hükümleri gereğince usul hukukunun alanına giren ispat yükünü ve sonuçlarını takdirin, elbette mahkeme’ye ait olduğu,
Teknik İnceleme Yapıldığında ; Davalı işsahibinin aynı işin miktarı ve ayıbın türü hususunda değerlendirme yapıldığında davalı hasar raporunda belirtilen iş ve işlemlerin Sayın Mahkemece takdir edilmesi durumunda gemi başına 9610 (2.275 Euro) oranında ek masrafa neden olabileceği, yerinde inceleme yapılamadığından ayıplı işin meydana getirilip getirilmediğinin tespit edilemediği, davalı iş sahibinin eksik iş iddiası bakımından, işin eksik yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa eksik işin miktarı hususunda değerlendirme yapıldığında yerinde inceleme yapılamadığından eksik işin meydana getirilip getirilmediğinin tespit edilemediği, ancak iddiaların doğruluğunun mahkemece kabul edilir ise bu halde davalının hasar raporu 5,6,7. Maddelerde belirtilen montaj işinin eksik yapıldığı takdir edilirse 300 Euro tutarında ek işçilik masrafının doğabileceği, davacı yüklenici tarafından işin süresinde teslim edilip edilmediği, montaj programına uyulup uyulmadığı hususunda değerlendirme yapıldığında her ne kadar sözleşmenin 11. maddesinde imalatların (eserin) 12 hafta içinde bitirileceği belirtilmiş olsa da kararlaştırılan 10 adet gemiye ilişkin tüm eser imalatının tamamlanma süresinin (imalat ile montajın) tam olarak belirtilmediği, dosya kapsamından da bu hususun tespit edilemediği,
Mali İnceleme Yapıldığında: Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davacı şirket vekilinin 22.06.2022 tarihinde saat:10.20′ de Mahkeme kaleminde yapılan incelemeye katıldığı, ancak ticari defterlerin hazır edilememesi sebebiyle defter ve kayıtlarının incelenemediği, davalı şirketin ihtilafın yaşandığı 2018 yılına ilişkin incelenen ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, davalı şirketin kendi defterlerinde davacı şirkete 128.844,31TL (20.171,34 EUR) tutarında borçlu gözüktüğü kanaatine ulaşıldığına ilişin raporu mahkememize sunmuşlardır.
Dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek aldırılan bilirkişi ek raporunda özetle ; Borçlar Mevzuatına Göre Değerlendirme Yapıldığında ; Taraflar arasında adi yazılı şekilde, 14.07.2017 tarihinde “Sözleşme” başlıklı sözleşmenin kurulduğu; sözleşmedeki irade beyanları yorumlandığında sözleşmenin TBK m. 470 vd. hükümlerince “eser sözleşmesi” olduğu, davacının “yüklenici”, davalının ise “işsahibi” sıfatını haiz olduğu: sözleşme gereğince borçlandığı “eser imalatı/eser meydana getirme borcu”nu gereği gibi tam olarak ifa ettiğini ve bu sebeple alacaklı olduğunu; işsahibi davalının ise davacı yüklenici tarafından meydana getirilen eserin eksik, ayıplı olduğunu ve dolayısıyla borçlu olmadığını iddia ettiği, Sözleşmenin 11. maddesinde imalatların Çeserin) 12 hafta içinde bitirileceğinin ve iş sahibinin montaj programına göre eserin peyderpey monte edileceğinin; 14. maddesinde ise 10 tane eser için “22.750Euro* KDV/adet” olarak eser bedelinin kararlaştırıldığı; davalı iş sahibi tarafından “ayıp iddiası” öne sürülmüş olup borçlar mevzuatı yönünden inceleme yapıldığında (eğer Sayın Mahkemece eserin ayıplı olduğu kabul edilecek olursa) dosya kapsamı incelendiğinde davalı işsahibi tarafından ayıp bildiriminin yapılıp yapılmadığı hususunda davalı iş sahibinin dosyaya delil olarak sunduğu Kasım 2018 tarihli “Yüklenici Kaynaklı Eksik veya Hasarlı Alanlar” başlıklı on sayfalık rapor ve davalının yetkilisi tarafından davacının yetkilisine 12.06.2018 tarihinde gönderilen e-mail incelendiğinde bunların, (davacıya, yani muhatabına vardığının/ulaştığının kabul edilmesi halinde) TBK m. 474 hükmü gereğince “ayıbı gözden geçirmek (muayene etmek) ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye zorunda bildirme” külfetini yerine getirdiği kanaatine varılabileceği, kaldı ki bu noktada Yargıtay’ın eser sözleşmesinde taraflar tacir olsalar da tanık beyanı ile ayıp ihbarının geçerli olarak yapılmış sayılacağına ilişkin kararlarının (örneğin —— takdirinin mahkemeye ait olduğu, davalı işsahibinin, davacı yüklenicinin alacak hakkı olduğu iddiasına karşılık (karşılıklı borç yükleyen sözleşmelere ilişkin) TBK m. 97 hükmü gereğince “ödemezlik def’i” olarak “ayıp iddiasında” bulunduğu (böylece aslında davalı işsahibinin, TBK m. 475 hükmündeki ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanmadığı); davalı işsahibinin TBK m. 474 hükmüne göre “ayıbı gözden geçirmek (muayene etmek) ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye zorunda bildirme” külfetini yerine getirdiği kabul edilse bile bu noktada davacı yüklenici, alacak iddiasında bulunduğu için davacının eser meydana getirme ve teslim etme borcunu gereği gibi yerine getirip getirmediğinin ve de davalı işsahibinin cevap dilekçesinde de açıkça belirttiği üzere “eksik işin” yapılıp yapılmadığının irdelenmesi gerekeceği, eksik iş” ile ayıplı iş”, bambaşka kavramlar olduğundan bağlı oldukları hüküm ve sonuçların da farklı olacağı, eksik iş bakımından ayıplı işte arandığı gibi ayıp ihbarına kanunen gerek olmadığı, davacı yüklenicinin sözleşmeye dayalı eser bedeli yönündeki alacak hakkına sahip olup olmadığının tespiti için davacı yüklenicinin meydana getirdiği eseri “ayıpsız ve eksiksiz” olarak sözleşmeye göre gereği gibi ifa ile) borcunu yerine getirip getirmediği hususunda teknik değerlendirmeye bağlı yorum yapılabileceği; teknik inceleme neticesinde eserin ayıplı veya eksik olarak ifa edilip edilmediğini hususunun ve de sözleşmeye göre kararlaştırılan 10 adet eserin imali ve montajı açısından teslim vadesinin tespit edilemediği belirtildiğinden TMK m. 6 ve HMK m. 194 hükümleri gereğince usul hukukunun alanına giren ispat yükünü ve sonuçlarını takdirin mahkeme’ye ait olduğu,
Teknik İnceleme Yapıldığında : İtiraz ve beyan dilekçeleri incelenmiş olup dosya eklerine kök rapordaki tespitleri değiştirecek nitelikte yeni bir bilgi ve belge sunulmadığının görüldüğünü, dosyaya sunulan hasar raporu kök raporun düzenlenmesi esnasında detaylı biçimde incelenmiş olup hasar raporunun tekrar incelenmesi sonucunda yeni bir tespit yapılamadığını, kök raporda hasar raporunda belirtilen eksikler ve yapılan ekstra işlerin gerek sözleşme gerekse piyasa şartlarına dikkate alınarak verilen işin toplam maliyetine göre % 10 (2.275 Euro) oranında ek masrafa neden olabileceğinin belirtildiği, eksik iş iddialarının doğruluğu mahkemece kabul edilir ise bu halde davalı hasar raporu 5,6,7. maddelerde belirtilen montaj işinin eksik yapıldığı takdir edilirse 300 Euro tutarında ek işçilik masrafının doğabileceğinin belirtildiği, kök raporda da belirtildiği üzere yerinde inceleme yapılmadan hasar raporuna dayanarak resimler üzerinden malların ayıplı olup olmadığını değerlendirmek – objektif. bir. Değerlendirme olamayacağından mümkün olmamaktadır. Nitekim resimlerin hangi gemilere ait olduğu, 10 adet geminin tamamında aynı sorunlar olup olmadığı, hangi tarihte çekildikleri, her geminin imalatının başlama tarihleri, tavan montajına başlama tarihleri, termin planları vb. daha bir çok husus ancak yerinde detaylı incelemeler ile tespit edilecek hususlar olup dosya içeriğinde bu yönde detaylı bilgilerin belirtilmediği, beyanların ve ifadelerin hukuki değerlendirmesinin takdirinin mahkemeye ait olduğunu, tüm dosya içeriğinden yapılan işin ayıplı olduğu ve eksik yapıldığı kanaati oluşması durumunda yukarıda belirtilen tutarların esas alınabileceğini,
Mali İnceleme Yapıldığında: Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davacı şirket vekilinin 22.06.2022 tarihinde saat:10.20′ de mahkeme kaleminde yapılan incelemeye katıldığı, ancak ticari defterlerin hazır edilememesi sebebiyle defter ve kayıtlarının incelenemediği, davalı şirketin ihtilafın yaşandığı 2018 yılına ilişkin incelenen ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, davalı şirketin kendi defterlerinde davacı şirkete 128.844,31TL (20.171,34 EUR) tutarında borçlu gözüktüğü kanaatine ulaşıldığını belirten ek raporunu mahkememize sunmuşlardır.Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, 04.07.2022 tarihli kök ve 19.12.2022 tarihli ek bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamıyla birlikte yapılan değerlendirmede, davacı ile davalı arasında davaya konu katamaranların dıştan dışa açılabilir —— sistemin imalat ve montaj işleri için 14.07.2017 tarihinde sözleşme imzalandığı, davacının davalı ile arasındaki ticari iş ilişkisi kapsamında, 20.171,34 EURO cari hesap alacağı olduğundan bahisle mahkememizde dava açtığı, davalı tarafın, davacı taraf yönünden alınan sözleşme kapsamında belirlenen işin teslim tarihine uymadığı, montaj işinin davalının programına göre yapılacağı kararlaştırılmış olmasına rağmen montaj davetini reddettiği, davacının imal ettiği ürünün deniz şartlarına uymadığı gibi teslim bile edilmeden paslanmış olduğu, sözleşmeye göre hava geçirmez olması gereken teleskopik açılabilir sistemin hava testlerinden geçemediği, çizilmez olması gereken polikarbonlarda çiziklerin oluştuğu, iç ve dış profillerininde hasar ve boya kusurlarının mevcut olduğu, ürünün çalışma mekanizmasının deniz şartlarına uygun olmadığı, sözleşmeye göre yapılması gereken 10 adet sistemin, son iki fanus mekanizmasının yapılmadığı, ön sabit bölümde bulunan polikarbonların ısıl işlem ile dairesel hale getirilmediği, sensörlerde kırılma meydana geldiği, dolayısıyla davacı tarafça eksik ve kusurlu şekilde imal edilen ürünler sebebiyle davacının sözleşemeye uymayarak davalının 400.000,00 EURO zararına sebebiyet verdiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, davaya konu katamaranların açık denizde olması sebebiyle keşif imkanının bulunmadığı dolayısıyla dosya üzerinden, taraf defterleri ve sunulu deliller üzerinde inceleme yapılmak suretiyle hazırlanan 04.01.2022 kök ve 19.12.2022 tarihli ek bilirkişi raporlarına göre, davacı tarafın davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesinde davalının kendi defterlerinde davacı tarafa 20.171,34 EURO borçlu gözüktüğü, aynı şekilde davalı tarafın, davacı tarafından düzenlenen 12 adet faturayı —— formu düzenlemek suretiyle vergi dairesine bildirdiği taraflar arasında cari hesap ilişkisine ve miktarına yönelik bir uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın, davacı tarafın 14.07.2017 tarihli sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri eksik ya da ayıplı ifa edip etmediği noktasında toplandığı ancak ayıp iddiası bakımından ayıplı işin yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa ayıplı işin miktarın ve ayıbın türü bakımından yerinde inceleme yapılamadığından, dosya kapsamında herhangi bir tespit yapılmadığı, aynı şekilde eksik iş iddiası bakımından da aynı sebeple değerlendirme yapılamadığı, davalı tarafça herhangi bir delil tespiti yapılmadığı, ayıplı ya da eksik iş iddiasının ispatına yönelik hükme esas alınabilecek bir delil sunulamadığı,öte yandan davalı tarafça eserin süresinde tamamlanmadığı iddia edilmiş ise de, sözleşmenin 11.maddesinde imalatların 12 hafta içerisinde bitirileceğinin belirtildiği ancak montaj da dahil tüm eser imalatanın tamamlanma süresinin açıkça düzenlenmediği ,davacının sözleşme kapsamında eserin geç teslimi ile eksik ve ayıplı iş iddialarını ispat yükünün davalı tarafta olduğu,davalı tarafın dosya kapsamında ispat yükünü yerine getiremediği,dolayısıyla davacının dava dilekçesiyle talep ettiği ve davalı defterlerinde de kayıtlı olan 20.171,34 EURO alacağı talep hakkı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının davasının KABULÜ, 20.171,34 EURO’nun davalıdan alınarak davacıya verilmesine; iş bu alacağa dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına
2-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 14.168,16-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 3.542,05-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 10.626,11-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 32.037,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 3.542,05-TL Peşin/nisbi Harcı, 3.600,00-TL Bilirkişi ücreti, 179,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 7.380,85TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ,
5-Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise karar kesinleştikten sonra istek halinde yatıran taraflara iadesine,
6-Dava şartı olan arabuluculuk görüşmeleri neticesinde——Arabulucuk Başvuru Nolu dosyada taktir olunan 1.320,00-TL ücretin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde ——- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.