Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/449 E. 2022/250 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/449 Esas
KARAR NO: 2022/250
DAVA: Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 17/02/2015
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
Mahkememizden verilen —- tarihli ilam Davacı vekili tarafından İstinaf edilmekle dosya —- sayılı ilamı ile davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosya mahkememize geri gönderilmiş olup, yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı ile davalının — ithal ederek yurtiçinde satışını yapmak üzere —– kurduğunu, taraflarca kurulmuş olan bu ortaklıkta davacının sermaye payı olarak nakit — ödemiş olmasının yanı sıra davacının— bağlantıları ve şahsına ait özel iziinlerini kullanarak daha uygun fiyata et ürünlerinin ithal ürünlerini sağlamayı vaat ettiğini, ortaklık faaliyetlerine başladıktan sonra yurt içinde bir çok müşterisinin olduğu ve büyük cirolara ulaştığını, ortaklığın —kadar devam ettiğini, davalının ortaklıktan çekişmek istediği bunun üzerine ortaklığın mali bilançosunun davalı tarafından çıkarıldığı buna göre şirketin — tutarında zarar etmiş olduğu ve davacının payına da bu meblağın—– —-isabet ettiğini belirtildiği, davalı tarafından tek taraflı hazırlanan bilançonun gerçeği yansıtmadığını, davalı tarafın ortaklığı tek taraflı feshettiğini, ortaklığın zarar etmediği ve davalı tarafın tutmuş olduğu muhasıp kayıtlarının doğru olmadığını bu nedenlerle davalı ile davacı tarafından kurulmuş olan adi ortaklığın feshinin tespitine ve ortaklığın haksız olarak davalı tarafından tek taraflı olarak fesih nedeniyle davacının ortaklıkta hissesine düşen şimdilik —- davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle, davanın yanlış açıldığını davacı ile davalı arasında adi ortaklık kurulmasının mümkün olmadığını, —– şahıs arasında adi ortaklık kurulmasının mümkün olmadığını, davacı ile davalı arasında yazılı sözleşme bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi—- sermaye konulduğuna dair hiçbir delilin bulunmadığını,davalı şirketin —–pazarlaması yapan bir şirket olduğunu tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibari ile adi ortaklığı feshinin tespiti, tasfiyesi ve ortaklık payının tahsili alacak davasıdır.
Mahkememizce —-Dosyaya giren bilgi ve belgelerden taraflar arasında bir adi or- taklık olduğunu gösteren hiç bir yazılı belge, bilgi bulunamamıştır. Davalının adi ortaklık kurmasına rağmen —– şube açtığı iddiası, neden ve ne amaçla yapıldığı, davacının buna neden rıza gösterdiği anlaşıla- madığından soyut nitelikte kalmıştır. Yine davacının davalı ile adı ortaklık kurmak için verdiğini ileri sürdüğü —- ilgili de dosyada bir belge yoktur. Bu kadar yüklü bir paranın hiç bir yazılı sözleşme veya dekonta, makbuza bağlanmadan verilmesi de hayatın olağan akışına aykırı olduğundan ispata muhtaç kalmıştır. — yazılan yazılara gelen cevaplara göre davalı şirketin — yaptığı, — görünmediği, görünse de, bunun davacı ile adi ortaklık kurulduğunu gösterir bir tarafının olmadığı anlaşılmıştır.— tarihinde ikame edilen davada, aradan— yıl geçmiş, dosyaya giren esaslı bir belge olmamıştır.” gerekçesi ile verilen karar —— davada davacı ve davalı tarafın vergi kayıtları, vergi matrahları,— —— çıkartılan, esnaf-tacir arası ayırıma dair kararnamedeki gelir sınırının dosyaya alınması ile tarafların —-olup olmadıkları, işletmelerinin —–kapsamında kalıp kalmadığı, hangi usule göre defter tuttukları, davanın ticari işletmeleri ile ilgili olup olmadığı, TTK 4 ve 5.md gereğince, ticaret mahkemesi sıfatıyla faaliyet gösteren mahke- menin iş bu uyuşmazlığın çözümünde görevli olup olmadığının, yani göreve ilişkin dava şartının bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir.
Mahkemenin görevli olduğunun tespiti halinde; yargılamaya devam olunarak, davacının sermaye payı ödemesine ilişkin banka kayıtları da dahil taraflarca gösterilen tüm delillerin celbi, gümrük kayıtları vs tüm delillere göre davacı ve davalı arasında BK 620 vd md anlamında “adi ortaklık” ilişki- sinin mevcut olup olmadığının net olarak tespiti için gümrük konusunda uzman bilirkişinin de dahil olduğu bilirkişi kurulundan rapor aldırılması, adi ortaklık ilişkisinin mevcut olduğunun tespiti halinde de adi ortaklığın fesih ve tasfiye usulü uygulanarak davacının adi ortaklıktan kaynaklanan alacağının belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece gümrük kayıtlarının celp edildiği, verilen ara karar üzerine —— atanan bilirkişi ücretinin davacı tarafça yatırıldığı, ancak gerekçe belirtilmeksizin rapor alınmasına ilişkin ara kararın yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi ka- rarının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-6 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerek- tirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.’ gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Kararın kaldırılması üzerine kararda belirtildiği şekilde —– müzekkere yazılarak davacının tacir olup olmadığı durumu araştırılmıştır.
—— yazı cevabında davacının gerçek kişi tacir sıfatının olmadığı tespit edilmiştir.
—— kayıtlarında yapılan tetkikte — tarihinde — kayıt olduğu ve bu kaydını —- kapattığı görülmüştür.Ayrıca,—- olduğu ve bu kaydını —- tarihinde kapattığı görülmüştür.
Ajanlık kayıtlarında yapılan tetkikte ise —- olduğu ve bu kaydının halen devam ettiği görülmüştür…’ şeklinde cevap verildiği esnaf kaydının devam ettiği anlaşılmıştır.
— tarihinde dairemize gelen —-hakkında ——– faaliyet kaydı bulunduğu görülmüş olup, yazınızda bahse konu olan dönemler itibariyle dairemiz kayıtlarında herhangi bir mükellefiyet kaydına rastlanılmamıştır…’ şeklinde cevap verildiği görülmüştür. — sisteminden davacının —- sorgusu da bu yazı cevabı gibidir.
Gelen yazı cevapları—- tetkik edildiğinde davacının—- kaydı olmadığı anlaşılmıştır. —— kayıt tacir sıfatının zorunlu unsurlarından değildir——-
Davacının —– kayıtlı olup olmaması yada —– kayıtlı olması davacının tacir olması durumunu değiştirmeyecektir bu kapsamda davacının vergi kayıtları incelendiğinde davacının —-yılları arasında kaydının bulunduğu , davacı iddiası kapsamında adi ortaklığın kurulduğu —– dönemleri içinde mükellefiyet kaydı olmadığı anlaşılmıştır.
—— bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı —- ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu—— ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesinde, “Bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
TTK’nın 12. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 15. maddesi hükmünce de; “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun,ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri ——- fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi yer almaktadır.
——–belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca ——-
—Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.
—– Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, —— kararıyla belirlenir—- denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
———- ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- —- tespit ve yayınlanacak —– dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve———bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bu kapsamda davacının tacir olmadığı esnaf olduğu tespit edilmiştir. HMK’nin 2. maddesinde ise; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesi getirilmiştir.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.HMK 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiş olup yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde mahkememizin görevli olmadığı anlaşıldığından görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK 20 ve 114 ve 115 maddeleri gereğince MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE REDDİNE,
2-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli——ADLİYESİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE HMK 20. maddesi gereğince GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
4-Yargılama harç ve masraflarının gönderilen mahkemede dikkate alınmasına,
Dair davacı vekili ile davalı asilin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/03/2022