Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/386 E. 2023/265 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/386 Esas
KARAR NO: 2023/265
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ: 05/06/2021
KARAR TARİHİ: 16/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin——arsa paylı —- niteliğindeki taşınmazı satın alabilmek için gerekli kredi ilişkisinin tesisi amacıyla — tarihinde Davalı —— müracaat ettiğini, müracaat üzerine, Davalı Bankanın taşınmaz için yeni bir ekspertiz raporu tanzim ettirmeksizin, uhdesinde mevcut, — Tarafından tanzim edilmiş olan —– tarihli ekspertiz raporunu esas alarak müvekkile toplam —- kredi tahsis ettiğini, tahsis edilen kredi neticesinde müvekkilinin davalı Bankaya — ödeme borcu altına girdiğini, kredi ilişkisinde esas alınan —- Tarafından tanzim edilmiş olan —– tarihli ekspertiz raporunda taşınmazın değerinin —- olarak tespit edildiğini, Davalı Banka tarafından bu rapor esas alınarak kullandırılan kredi neticesinde taşınmazın müvekkili tarafından ———- tarihinde, —bedelle satın alındığını ve taşınmaz üzerine Davalı Banka lehine 1. Dereceden ipotek tesis edildiğini, kredi kullandırım sürecinde söz konusu taşınmazla ilgili Davalı Banka uhdesinde mevcut—– tarihli Ekspertiz Raporunun da müvekkili ile paylaşıldığını, bu raporda da taşınmazın değerinin 13.000.000,00 TL olarak tespit edildiği, müteakip süreçte Müvekkilinin borcun bir kısmını Davalı Bankaya ifa ettiğini, bir müddet sonra ekonomik durumunun bozulması neticesinde ödeme güçlüğüne düştüğünü, bunun üzerine Davalı Banka tarafından,—— Dosyasından İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takibe başlandığını, —— Talimat sayılı dosyasından Kıymet Takdir Raporu düzenlendiğini, düzenlenen Kıymet Takdir Raporunda taşınmazın değerinin 750,000.00 TL olarak tespit edildiğini, davalı ——- Tarafından düzenlenen değerleme raporunda, taşınmazın değerinin kıymet takdir raporunda tespit edilen değerin tam —-olarak belirlendiğini, raporlar arasındaki fahiş fark neticesinde, Davalı Banka tarafından —– daha düzenlettirildiği, taşınmazın değerinin takriben —- bandında tespit edildiği bilgisine haricen ulaşıldığını, taşınmaza ilişkin—— tarihli değerleme raporlarının mahkemece davalı bankadan celbini talep ettiklerini, Davalı Banka tarafından kredi kullandırımına esas kabul edilen —- tarihinde tanzim ettirilen —– raporlarında tespit olunan taşınmaz değerleri arasında fahiş fark mevcut olduğu, müvekkilinin taşınmazın değerinin bu denli düşük olduğundan İcra Müdürlüğü tarafından düzenlenen—– tarihinde kendisine tebliğ edilmesi neticesinde haberdar olduğunu, davalı banka tarafından tanzim ettirilen —– da bu durumu teyit ettiğini, Davalı Banka tarafından kredi kullandırımına esas kabul edilen —- tarihli hatalı ve gerçeğe aykırı ——- Müvekkilinin taşınmazın değeri hususunda esaslı bir şekilde yanıltılmış/aldatılmış olduğunu, —- satın aldığı taşınmaz için, halihazırda —– olarak öngörülen gerçek değerinin oldukça üzerinde kredi kullanmak durumunda kalarak, orantısız bir borç ilişkisi içerisine girdiğini, Bu durumun borçlarının ikamesinde müvekkili ifa güçlüğüne düşürerek mütemerrit olmasına sebebiyet verdiğini ve iflasın eşiğine getirdiğini, yaşadığı ekonomik güçlükler sebebiyle ticari ilişkilerinin bulunduğu Muhatapları nezdinde oldukça zor bir duruma düşen Müvekkilnin, çözüm ortaklarını kaybettiği ve manevi yönden de bir buhrana sürüklendiğini, bu dava neticesinde irade sakatlığı sebebiyle —– İptaline karar verilmesi halinde, —– dayanarak üzerine İpotek tesis edilen taşınmazın cebri icradan satılması ihtimali ortadan kalkacağından, bu aşamada hakkın elde edilmesinin imkansızlaşmaması ve telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verilmemesi adına davalı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi takibi kapsamında satış sürecini işlettiği taşınmazın icradan satılmasını önler mahiyette teminatsız yahut teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı değerleme şirketinin, ekspertiz raporunun tanziminde gerekli dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmeyerek, Davalı Bankanın ise hem basiretli bir tacir gibi davranmayarak hem de taşınmaz değerlemesine ilişkin ——-ihlal etmek suretiyle kredi kullandırımı yaparak, müştereken ve müteselsilen müvekkilin maddi ve manevi zarara uğramasına sebebiyet verdiklerinden bu zararın tazmini ile müvekkilin taşınmazın değeri hususunda aldatılması sebebiyle yani iradesi sakatlanmış şekilde imzalamış olduğu kredi sözleşmesinin iptal edilmesini talep ettiklerini, davalı banka tarafından, davaya konu taşınmaz için ipoteğin paraya çevrilmesi takibinden cebri icra yoluyla satışı prosedürü işletilebilmesinin dayanağı, taşınmaz üzerine davalı lehine ipotek tesis edilmiş olduğunu, ipotek tesis işleminin dayanağının ise, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesi olduğunu, iş bu dayanak kredi sözleşmesi müvekkilin taşınmazın değeri konusunda aldatılması sebebiyle iradesinin sakatlanması neticesinde imza altına alındığını, davaya konu taşınmazın, —– değer kaybetmesi makul olmadığından, davalı değerleme firması tarafından —- rapor tanzim edilirken gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak raporda tespit olunan değerin, taşınmazın gerçek değerinin çok üzerinde takdir edildiği, bilhassa —– pandemi döneminde gayrimenkul fiyatları benzeri görülmemiş bir şekilde değer artışına konu olmuş iken,— yılında 5.000.000 TL değerinde olan bir taşınmazın değerinin, —- yılında 12.000.000 TL olarak tespit edilmesinin mantıkla bağdaşmadığını, söz konusu taşınmazın, —-yıllarında haiz olduğu niteliklerinde, site içi yahut çevresel faktörlerde hiçbir değişiklik bulunmadığını, taşınmazın değerini düşürecek hiçbir etkenin somut olayda vaki olmadığı ve bütün raporların eşit koşullarda tanzim edildiği nazara alınacak olunursa,—– yıllarında değerleme kurumunun taşınmazın rayicinin oldukça üzerinde bir meblağda değer takdir etmesi fahiş bir hatanın tezahürü olduğunu, Bankalara hizmet veren değerleme kuruluşlarının mesleki sorumlulukları yönetmelik hükümleriyle kapsam altına alındığını, ilgili hükümlere göre değerleme uzmanları değerleme raporu hazırlarken taşınmaz maliklerinin haklarını zedeleyen tutumlardan kaçınarak, hakkaniyet ilkesini gözetme bilincinde olmaları gerektiğini, davalı değerleme şirketinin ilgili raporda takdir ettiği gerçek rayici yansıtmayan meblağın, müvekkilinin yüksek tutarda borçlanmasına ve bunun akabinde temerrüde düşmesine sebebiyet verdiğini, davalının ——– göre neden olduğu zararı tazminle yükümlü olduğunu, öncelikle hakkın elde edilmesinin imkansızlaşmaması ve telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verilmemesi adına, Davalı Bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi takibi kapsamında satış sürecini işlettiği taşınmazın icradan satılmasını önler mahiyette teminatsız yada teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, davalı değerleme şirketi tarafından tanzim edilen ve diğer davalı banka tarafından gerekli dikkat ve özen gösterilmeksizin kredi ilişkisine esas alınan hatalı ekspertiz raporları doğrultusunda, ——- adresinde mukim gayrimenkulün değeri yönünden müvekkilinin yanıltılarak/ aldatılarak, değerinin çok üstünde bir bedel üzerinden kredi kullanmasına sebebiyet verilmesi hasebiyle; irade ade sakatlığı neticesinde akdedilen kredi sözleşmesinin iptaline, hatalı ve eksik inceleme mahsulü olan mevcut rapor müvekkil nezdinde telafisi mümkün olmayan zararlara neden olduğundan, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL Maddi Zarar ile 50.000 TL Manevi zararın Davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine yargılama giderleri ve Vekalet Ücretinin Davalılardan tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.

CEVAP : Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından arabuluculuğa baş vurulmadığını, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı haline getirildiğini, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddinin gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, ——- Yevmiye No.lu ihtarı ile, dava dilekçesinde yer verilen iddiaları ile benzer nitelikteki iddiaları içeren ihtarnamesini müvekkili şirkete tebliğ ettiğini ve kendilerine Noter aracılığı ile gerekli yanıtların verildiğini, bu nedenle öğrenme tarihinin davalı vekilinin belirttiği tarih olmadığını, ihtarın çekildiği tarih olan —- olduğunu, iki yıllık zaman aşımına tabi olması ve bu davanında —– tarihinde açılması nedeniyle davanın zamanaşımına uğradığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, Davacı yan tarafından fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak kısmi dava açıldığını, davacının kısmi dava açabilmesi için, bu davayı açmada korunmaya değer bir hukuki yararının bulunmasının şart olduğunu, hukuki yararın dava konusuna ilişkin dava şartlarından olduğu, davadaki talep konusunun miktarı taraflar arasında “tartışmasız” ise veya taraflar arasında miktar veya parasal tutar bakımından bir tartışma olmakla beraber, tarafların anlaşmasına gerek kalmaksızın, objektif olarak talep konusunun miktarı herkes tarafından anlaşılabilecek şekilde belirli ise o talep konusunun sadece bir kısmının dava edilemeyeceğini, davacı tarafın iddialarına konu zararı bilebilecek durumda olduğu, Bu nedenle 1.000.-TL lık maddi istemli dava açılmasında hukuki bir yarar olmadığını dava şartı yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, dava dilekçesinde yer alan iddia ve taleplerin her türlü yasal dayanaktan yoksun olmak yanında müvekkili şirketin ticari itibarını sarsacak nitelikte olduğunu, dava ve iddia konusu edilen ekspertiz raporu, diğer davalı banka ile yapılmış sözleşme çerçevesinde tamamen kişiye (bankaya ) özel nitelikte düzenlendiğini, düzenlenmesine dayanak olan Sözleşme ve ekspertiz raporunun——-niteliği itibariyle 3.kişilere verilmesi/paylaşılması, 3. kişilerce kullanılmasının hukuki ve cezai sorumluluk gerektirdiği, davacı yanın iddialarına konu ekspertiz raporunun müvekili şirket tarafından, —-talebi ile dava dışı ——kullandığı/ kullanacağı ticari kredi/krediler nedeni ile —–tarihinde ——– temin edilen mevcut tapu kayıtları ve ekleri ile projeler incelenerek düzenlendiğini, bu rapor ve raporun tanzimine neden olan konunun muhatabı olmadığını, İddialara ve Tapu kayıtlarına göre karşı yanın söz konusu taşınmazı bu rapordan bir sene sonra — tarihinde kullandığı kredinin teminatı olarak—-lehine ipotek tesis ederek, —- aldığı, —talebi ile dava dışı ——- kullanacağı ticari kredi/krediler nedeni ile müvekkili şirket tarafından düzenlenen raporun davacı ve diğer davalı tarafından kullanılmasının mümkün olmadığı gibi, tarafların buna dayanarak hukuki işlem tesis etmelerinin sorumluluğunu müvekkiline yönetmelerinin ne derece haklı olduğunun takdirini mahkemeye bıraktıklarını, davalı bankanında böyle bir raporun düzenlenip düzenlenmediği bilgileri dışında olduğunu, konunun müvekkilinin sorumluluk alanı dışında kaldığın ve davalı banka ile davacı arasındaki hukuki ilişkişkinin esasını teşkil ettiğinin bir gerçek olduğunu, tüm bunların yanında davacı yanın kredi ile satın aldığı taşınmaz için yeni bir ekspertiz yaptırılmadan tapu kayıtlarını incelemeden, taşınmazı görüp, gezip kendi ifadeleri ile 11.500.000.-TL ye satın aldığı bunun tüm sorumluluğunun da kendisine ait olduğunu, Satın alınan taşınmazda gizli veya açık ayıp varsa bunun sorumluluğunun taşınmazı satan kişi ve kredi kullandıran bankada olduğu, 23.01.2013 tarihli bir başka rapor olduğunu ihtilaf konusu taşınmazın değerinin 13.000.000.-TL olduğunu belirttiğini, buna rağmen müvekkilince biçilen değerin yüksekliğinden bahsedere çelişkiye düştüğünü, —–tarafından — Yılında iki rapor daha düzenlendiğini,—— bulunduğunu belirtip, aradan geçen 5 sene içinde gayrimenkullerin değerleri çok yükselmişken, bu taşınmazın fiyatının düşmesi kabul edilemez olarak görüş bildirdiklerini, halbuki taşınmazın niteliğinin ——–olduğunu, toplu hizmete mahsus bir tesis olduğunu, bu raporlar tarihi itibarı ile pandemi döneminde hazırlatılmış olduğu, bu dönemde benzer tesislerin satış fiyatlarının diğer gayrimenkullerin aksine çok düştüğünü, bu tip taşınmazlar gelir yöntemi ile değerlendirildiğinden ve bu dönemde gelirleri bulunmadığından, bankalara hizmet eden değerleme firmaları tarafından nerede ise maliyet bedelinden değerlendirildiklerini, Öte yandan,—– yapan/inşaa eden ve——–olduğunu, satın alma tarihinden bir yıl öncesine ait ve kendisi için düzenlenmediği için kullanılması mümkün olmayan müvekkilince hazırlanmış eksper raporunu gerekçe göstererek zarara uğradığını iddia etmesinin gerçekçi olmadığını, her türlü hukuki dayanaktan yoksun bir iddiadan öteye gidemeyeceğini, basiretli bir tacir olarak hareket etmiş olsa kendisi ile ilgisi olmayan ve üçüncü kişilerle paylaşılması olanaksız ve ——- hazırlanmış olan rapor yanında, tapu kayıtları, tapu beyanlar hanesi ve yönetim planını gereği gibi incelemiş olsa raporun tanzim tarihinde taşınmazın “—— olduğunu, kat irtifakının buna göre kurulduğunu görebileceği gibi, ipotek tesis edilirken /edildikten sonra ipotek belgesine de bakmış olsaydı taşınmazın niteliğinin ——- görebileceğini, davacının kendi basiretsizliğinin sorumluluğunu müvekkili şirkete yüklemesinin her türlü dayanaktan ve iyi niyetten de yoksun olduğunu, Davacı yanca, iddia ve taleplerine dayanak yaptığı kıymet takdiri raporu kendilerine tebliği edilmediğini, müvekkilimce —— için düzenlenen raporlar bankanın ilgili değerleme uzmanı kadrosu tarafından da denetlendiğini, söz konusu banka tarafından, müvekkilince banka için kişiye özel olarak hazırlanan eksper raporuna karşı olumsuz bir dönüş dahi olmadığını, Tüm bunların yanında, haricen edindikleri bilgiler kapsamında, davaya konu edilen taşınmazın ipotek takibine konu icra Müdürlüğü tarafından biçilen değerine diğer davalı —– davacının itirazları sonucında —-dosyası taşınmazın —- bağımsız bölüm cafe rastaurant havuz nitelikli bağımsız bölümün değeri — olarak, davacının itirazı üzerine de—–dosyası ile —- bölüm cafe rastaurant havuz nitelikli bağımsız bölümün değeri —– olarak tespit edildiğini, tüm bu gerçeklerin, davanın temelsiz ve dayanaksız olduğunu çok açık bir şekilde oratya koyduğunu, karşı yanın tüm talep ve iddialarının, müvekkili açısından hiç bir hukuki dayanağı bulunmadığı bu nedenle kabul etmediklerini, müvekkili açısından davanın reddinin gerektiğini, davacının arabulucuya başvurmaksızın bu davayı açmış olması nedeniyle, TTK.m.5/A hükmüne atfen ve 6325 sayılı Kanuna eklenen Md. 18/A hükmü nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine , Kısmi dava açılması mümkün olmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde, Müvekkili hakkında açılan davanın esastan reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——-vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın taraf sıfatı bulunmadığını üçüncü kişi konumunda olduğunu, davanın müvekkil yönünden sadece bu nedenle reddinin gerektiğini, davacının Müvekkili —- kredi kallanılarak satın alınan bir taşınmazın bir kısmının sitenin ortak alanına dahil edildiği, tapulanması mümkün olmayan ortak alanların bulunduğu, taşınmazın yüz ölçümünün düşündüğünden daha az olduğu tarzındaki İddiaların muhatabı müvekkili bankanın olamayacağını, müvekkili bankanın davacıdan alacaklı olduğu, kullandırdığı kredinin geri dönüşümünün sağlanabilmesi amacıyla İpotek tesis ettirdiğini, kredinin kullanımının da bu koşulla gerçekleştiği, kredinin geri dönüşü olmadığından da yasal takibe geçildiği, davanın —— ihbarını talep ettiklerini, davacının ısrarla taşınmazın nitelikleri ve vasfi ile ilgili olarak yanıltıldığını ve buna krediyi kullandırdığı banka tarafından yapıldığı İddialari ile bankaya yöneltiği husumetin ve tazminat taleplerinin, taşınmazı kendisine satan ve geçmiş yıllardan itibaren ticari ilişkide bulunduğu, taşınmazın doğru niteliği, kullanım şekli ve eğer var ise de projelerdeki usulsüzlüklere ilişkin kendisinden saklandığına dair iddialarının —- yöneltilmesi gerektiğinden davanın —- ihbarını talep ettiklerini, davacı—–firmasının müvekkili bankanın—– kredi kullandığı, imzalamış olduğu kredi sözleşmelerine istinaden müvekkile borçlu olduğunu, davacı şirkete kullandırılan kredilerin teminatını teşkil etmek üzere —– yevmiye numaralı ekli ipotek belgesinde de görüleceği üzere davacı—- maliki bulunduğu taşınmaz üzerinde — bedelle ipotek tesis edildiğini, kredi sözleşme koşullarına uyulmaması ve ödemelerde aksamalar yaşanması nedeniyle davacı şirkete —— İhtarnamesi keşide edildiğini ancak borcun yine de ödenmediğini, kredi borcunun gününde ödenmemesi üzerine borcun kanuni takibe intikal ettiği ve bunun üzerine borçlular hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe ve de tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile genel haciz yolu ile yasal takibe başlanıldığını, genel haciz yolu ile takibe de itiraz edildiğini, ——- borcu bulunan ve ödemeyen davacının, borcun ödenmesi veya yapılandırılması için çaba sarf etmek yerine müvekkil tarafından hile ile aldatıldığını iddia ederek müvekkili bankadan tazminat ve ——— iptali talebiyle dava açtığını, ——— kullanmayı talep eden ve konu gayrimenkulü teminat vermeyi teklif eden davalının kendisi olduğunu, borçların ödenmemesi üzerine borçlu firma hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını,—– tarihinde İcra takibine geçildiğini, borçlular tarafından icra emrinin de şikayet edildiğini, —– sayılı dosyasından banka teminatında yer alan taşınmazın kıymet takdir raporu tanzim edildiğini, bu raporun hatalı ve eksik olmasının gerekçeleri ile müvekkili banka ve borçlu firma tarafından ayrı ayrı itiraz edildiğini, bankanın itirazı neticesinde ———sayılı dosyası ile yapılan yargılamada yerinde keşif ile oluşturulan rapor ile taşınmazın —- tarihi itibariyle değerinin—–bağımsız bölümün değerinin —- olarak kesin olarak tespit edildiğini, borçlu firmanın itirazı üzerine de—- sayılı dosyası ile devam eden yargılamada mahallen keşif neticesinde oluşturulan bilirkişi heyet raporunda —– bölüm —–, —tarihi itibariyle de —- olarak değer tespiti yapıldığını, davacı tarafın dilekçesinde, dava sürecinden ve —- raporun hatalı olarak eksik inceleme neticesinde tanzimi gerekçesiyle açılan kıymet takdirine itiraz davalarından ve bu davalar ile taşınmazın gerçek değerinin değerleme tarihine göre——– arasında olduğuna değinmeyerek mahkemeyi yanlış bilgilendirdiğini, davacı şirketin taşınmazı kendi bulduğunu, daha sonra kredi başvurusu için bankaya müracaat ettiğini, bankalar vereceği kredinin teminatı olan taşınmazın değerini tespit etmek için ekspertiz raporu hazırlattıklarını, kullandırılan kredinin konut kredisi, bireysel kredi olmadığını, müvekkili bankanın ———olduğu bir proje olması nedeniyle ticari bir kredi olduğu, Kredinin de salt teminata güvenilerek değil, müşterilerin öncelikle güvenilirlik, istihbarat, mali analiz ve verimlilik yönünden incelemeye tabi tutulmaları sonucunda verildiğini, davacı —— ticari yapılar ve alt yapı projeleri yapan bir inşaat firması olduğunu,—– olan bir şirketin satın aldığı taşınmaz ile ilgili olarak bankacılık faaliyeti ile iştigal eden ——- tarafından yanılgıya düşürüldüğünü iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bankaca değerleme sürecine müdahale edilmesi mümkün olmadığı, davacı tarafından satın alınan taşınmazın hukuki ve fiili durumunu inceleme yükümlülüğü basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olarak davacı şirkete ait olduğu, haksız ve hukuka aykırı olan taleplerinin kabulü mümkün olmadığını, faaliyet konusu her türlü inşaat taahhüt işleri; konut,işyeri, ticarethane inşaatlarını yapmak, satmak olan bir şirketinin satın aldığı bir gayrimenkulün değeri konusunda yanıltılmış olduğu iddiası hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının kredi sözleşmesinin aldatma sonucu iptali talebinin hukuki korunmaya değer olmadığı, reddinin gerektiğini, davacının müvekkili bankaya karşı ilk davası olmadığını,—- tarihinde de müvekkili banka tarafından zarara uğratıldığı gerekçeleri ile ——aleyhine belirsiz alacak davası ikame ettiğini, —— tarihi itibariyle de davasını takip etmeyerek dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, açılan işbu davada ise nedeni anlaşılamayan bir şekilde taşınmazın satışını yapan ve uzun yıllardır ticari ilişkisi bulunan ——- davada taraf gösterilmediğini, Bu nedenle davanın ihbarını talep ettiklerini, beyan ve açıklamalarından da anlaşıldığı üzere ile 26.04.2018 tarihinde varlığı iddia olunan hileyi öğrendiklerini, yasa hükmü gereği, aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla kullanılabileceğini, 05.10.2018 tarihinde açtığı bu davanın 12.09.2020 tarihi itibarıyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, müvekkili bankanın ipotek tesisinde sadece usulüne uygun kredi kullandırma ve alacağını teminat altına alma gayesi ile hareket ettiğini, iş bu ipotek mukabilinde kredi tahsisine onay verildikten ve kredi kullandırıldıktan sonra açılan bu davanın haksız olduğunu, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın ve dava konusu taşınmaz kaydına tedbir taleplerinin taşınmazın aynına yönelik dava olmaması nedeniyle reddine, husumet yokluğu nedeniyle müvekkilim hakkındaki davanın reddine, Davanın ——–ihbarına, kredi sözleşmesinin aldatma sonucu iptali taleplerinin reddine, Borçlar Kanunu’nun 39.maddesi uyarınca dava tarihi itibari ile hak düşürücü süre geçmiş olduğundan davanın reddine, Yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
——– ihbar edilerek yargılamaya devam olunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacının ——- kayıtlı Taşınmazının, davalı banka tarafından gerekli dikkat ve özen gösterilmeksizin kredi ilişkisine esas alınan ekspertiz raporu doğrultusunda davacıyı yanıltarak taşınmazın değerinin çok üstünde bir kredi kullanmasına sebebiyet vererek zararına yol açtığından bahisle, kredi sözleşmesinin iptali ile 1.000 TL maddi tazminat 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili talebine yöneliktir.
——–yazılan müzekkerelere cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, dosyaya celbedilen belgeler ve tüm dosya kapsamıyla birlikte yapılan değerlendirmede; Davacının——– kayıtlı taşınmazının, davalı banka tarafından gerekli dikkat ve özen gösterilmeksizin kredi ilişkisine esas alınan ekspertiz raporu doğrultusunda, davacıyı yanıltarak taşınmazın değerinin çok üstünde bir kredi kullanmasına sebebiyet vererek zararına yol açtığından bahisle, kredi sözleşmesinin iptali ile 1.000 TL maddi tazminat 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili talebiyle mahkememizde dava açtığı, davaya konu taşınmazın —– dosyası ile ipoteğin paraya çevirmesi yoluyla takibe konu edildiği,—–sayılı dosyası ile taşınmazın değeri —olarak tespit edildiği, itiraz üzerine—– yaptırılan kıymet takdiri neticesinde taşınmazın değerinin 11.444,00 TL olarak belirlendiği, her ne kadar bu dosyadan yetkisizlik nedeniyle şikayetin reddine karar verilmiş, bunun üzerine ——-üzerinden de yetkisizlik kararı verilerek olumsuz yetki uyuşmazlığı kapsamında dosya ——– Adliye Mahkemesine gönderilmiş ise de, netice itibariyle işbu dosyadaki kıymet takdiri raporuna göre, taşınmazın değerinin icra dosyası kapsamında yanlış hesaplandığının tespit edildiği, kaldı ki davacının basiretli bir tacir olarak taşınmazın esas değeri hususunda yanıltıldığı iddiasının Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına uygun olmadığı zira bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin koruyamayacağı, herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, davacının faaliyet alanları arasında inşaat sektörünün de bulunduğu dikkate alındığında taşınmazın değeri konusunda bu boyutta yanıltılabileceğinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, taşınmazın değeri ile ilgili hiçbir itiraz ileri sürmeksizin krediyi kullanan davacının ödeme güçlüğü neticesinde davaya konu taşınmazın icra takibine konu edildiği sırada belirlenen değerine yanıltıldığından bahisle itirazda bulunmasının iyi niyetle bağdaşmayacağı kanaatine varıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 691,06-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
3- Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise karar kesinleştikten sonra istek halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde ——Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.16/03/2023