Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/303 E. 2021/1048 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/315 Esas
KARAR NO : 2021/1011

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/05/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında müvekkili şirkete ait—- —– işlerinin davalı tarafından yapılması için —— Yüklenici Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşme ile davalının, —- şartnamede tarif edildiği şekliyle sabit birim fiyat usulü ile bir bütün olarak sözleşme koşullarında yaparak teslim etmeyi taahhüt ettiğini, sözleşmede işin süresinin 15.01.2019 tarihinde geçerli olacak şekilde — tarihinde bitirilmesi ve teslimi öngörüldüğünü, sözleşmede işin kesin süreli olduğunu, işin bitirilmesi için gerekli tüm iş kalemlerinin bir bütün olarak davalı uhdesinde olduğu açık bir biçimde ifade edildiğini, sözleşmeye konu işin, belirlenen tarihte bilerek teslim edilmediğini, süre yönünden müvekkili şirketi ve —- zorda bırakacak gecikmeler yaşandığını, ayrıca davalının– yürütemeyecek duruma gelmesi nedeniyle, sözleşmede yazan ödemelerin çok üzerinde ödemelerde bulunulduğunu ya da birçok ödemenin doğrudan müvekkili şirket tarafından yapıldığını, sözleşmeye konu işin geçici kabulüne ilişkin— geçici kabul tutanağı düzenlendiğini ve işin davalıdan teslim alındığını, sözleşme keşif bedeli, tüm iş kalemleri bir bütün olarak davalı uhdesinde olacak şekilde sabit birim fiyat üzerinden —- olmasına karşın sözleşme fiyatlarıyla yapılan iş tutarının 18.854.386,41-TL olduğunu, bunun sonucu olarak müvekkili şirketin, inşaatın daha fazla gecikmemesi ve bir an önce bitirilmesi maksadıyla yapmış olduğu ödemeler nedeniyle davalıdan — alacağı oluştuğunu, müvekkili şirketin oluşan alacağının ödenmesi için davalıya—- —- sayılı alacak ihtarnamesini keşide ettiğini, ihtarnamede; son hakkedişin ve kesin hesabın çıkartılması sonucu müvekkilinin fazladan yapmış olduğu ödemeler karşılığı oluşan 2.419.533,58-TL alacağının, geçici kabul tutanağının tanzim edildiği 08.09.2020 tarihinden geçerli işlemiş ve işleyecek değişen oranlarda ticari reeskont faiziyle birlikte müvekkili şirkete ödenmesi talep edildiğini, ihtarnamede sözleşmeye konu işin geç teslimine bağlı cezai şart ile uğranılan zarar ziyanı tazmin hakları ise saklı tutulduğunu, davalının cevabi ihtarnamesinde davacının 2.419.533,58-TL tutarındaki asıl alacağına karşı herhangi bir itirazda bulunmadığını, kendisine bu tutarda fazla ödeme yapıldığını kabul ettiğini ancak yapılan işlere ilişkin fiyat farkı verilmesi gerektiği ve ilave işler yapıldığı iddiasında bulunarak kendisine yine ödeme yapılması gerektiğini ileri sürdüğünü, davalının ödeme yapmaması nedeniyle müvekkili şirketin, alacak ihtarından sonra 2.419.533,58-TL’nin üzerine davalı adına—ve benzeri kurumlara yapılan ödemelerle oluşan yeni alacak tutarının 2.432.088,92-TL asıl alacak ile 92.535,99-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.524.624,91-TL üzerinden — esas sayılı icra takibini başlattığını, — gerçekleştirilen son oturumda anlaşma sağlanamadığından 21.04.2021 tarihli Anlaşamama son oturum tutanağı düzenlendiğini, davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini beyan ederek davalının— sayılı icra dosyasına yapmış olduğu haksız ve kötüniyetli itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı borçlunun toplam alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça tebliğ edilen ihtarname dışında hiçbir delile dayanmadığını, davacının tamamen kötü niyetle haksız kazanç elde etme gayesi ile hareket ettiğini, bu doğrultuda davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu ”Davalının işi —-açıdan yürütemeyecek duruma gelmesi nedeniyle sözleşmede yazan ödemelerin çok üzerinde ödemelerde bulunulmuş ya da birçok ödeme müvekkil şirket tarafından yapılmıştır.” iddiasının tamamen soyut, mesnetsiz ve gerçek dışı bir iddia olduğunu, yüklenici sözleşmesi’nde belirtilen işlerin ve dahi sözleşmede belirtilmeyen ama karşı tarafça talep edilen ek işlerin tamamı müvekkil şirketçe eksiksiz ve kusursuz bir şekilde ifa edildiğini, müvekkili şirketin alanında uzman ve uzun süredir söz konusu alanda faaliyetleri —- olarak nitelenebilecek konumda olduğunu, müvekkili şirketin ifasına devam ettiği birçok işin halen devam ettirdiğini, söz konusu —- düşüldüğü için fazla ödeme yapıldığı iddiasının maddi hiç bir dayanağı bulunmadığını, yapılan ödemelerin nedeninin davacı tarafça sözleşmede yer almayan işlerin yapılmasını talep etmekten kaynaklandığını, işin bitirilmesi ve tesliminden uzun bir süre sonra işin tesliminde gecikmeler yaşandığından bahisle müvekkili şirkete haksız ve gerçeği yansıtmayan şekilde ihtar gönderilmesi ve ilave işlere/uygulama yapılacak alanlardaki değişikliğe rağmen sabit birim fiyat uygulanacağı iddiası ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sözleşmede işveren keşifi %30 oranında artırılıp veya düşürebilme yetkisine sahip olduğunun kararlaştırıldığını, ancak ilgili sözleşmeden bağımsız olarak talep edilen işlerin değişim oranının %30 oranının çok üzerinde olduğunu ve bu doğrultuda söz konusu taleplerin maliyeti ve birim fiyatları üzerinde — yapılması zorunluluğu hasıl olduğunu, bu durumun hem davacı şirket ile yapılan toplantılar da hem de mail yolu ile davacı şirkete defalarca kez iletildiğini, davacı şirketin söz konusu sözleşme maddesi ve haklı talepleri iş bitimine erteleyerek hareket ettiğini, ancak söz konusu sözleşme kapsamındaki ve sözleşme kapsamındaki işlerin eksiksiz bitirilmesine ve müvekkili şirketçe defalarca dile getirilmesine rağmen gerekli maddi —- büyük bir çoğunluğu davacı şirketin kötü tutumu nedeniyle yapılmadığını, söz konusu ilave işlere ilişkin kayıtlar ve hak edişler müvekkil şirket kayıtları vasıtası ile kanıtlanacak nitelikte olup ayrıca yüklenici sözleşmesi imzalanan proje alanının keşfi ile de müvekkili şirketin yüklenici sözleşmesi kapsamında ve sözleşme kapsamına ek olarak yapmış olduğu işler açıkça görüleceğini beyan ederek icra takibine müvekkilinin itirazının haklı olduğunu, takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu aşikar olan alacaklı-davacının mesnetsiz davasının reddi ile % 20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu takip dosyası incelendiğinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine –. Alacak üzerinden takip başlatıldığı, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu, bu davanın yasal sürede açıldığı anlaşılmıştır.
Dava: Davacı ile davalı arasında —- yapım işleri ile ilgili sözleşmeye dayanarak işveren davacının fazla yaptığını iddia ettiği ödemelerle ilgili başlattığı takibe itirazın iptali davası olup, Uyuşmazlık; Davacının bu sözleşme nedeniyle davalıya fazladan ödeme yapıp yapmadığı, davalının sözleşme uyarınca işi tam ve eksiksiz olarak zamanında yapıp yapmadığı, davalının fiyat farkı isteyip isteyemeyeceği, davalı tarafından sözleşme dışı fazladan işlerin yapılıp yapılmadığı, takip tarihi itibariyle varsa davacının alacak tutarı, takipten önce davalı temerrüdü olup olmadığı, varsa takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarının ne olacağı, icra-inkar tazminatı şartlarının olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Dava ve cevap dilekçeleri ile ilgili teati tamamlandıktan sonra mahkememizin 05/10/2021 tarihli Ön inceleme duruşmasına çağrı tensip tutanağı ile ” Mahkememizce verilen tensip kararı gereğince taraflarca sunulan belgeler dikkate alınmak suretiyle HMK nun 140.madde hükmü uyarınca tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirilmesi amacıyla gerekli açıklamayı yapmaları için bu tutanağın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,” karar verildiği ve bu zaptın duruşma gün ve saati ile birlikte her iki tarafa tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça, bu ihtarnamede belirtilen hususlarla ilgili verilen kesin süre içerisinde hiçbir işlem yapılmamış, duruşmadan bir gün önce bir kısım yazılı belgelerin sunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı taraf ise verilen kesin süre içerisinde bir kısım delil ve belgelerini sunarak delilleriyle ilgili açıklamalarını bildirmiştir.
Ön inceleme duruşmasında davalı taraf, davacının sunmuş olduğu delil dilekçesinin süresinde sunulmadığını bu nedenle muvafakat etmediklerini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizin 15/12/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında; “Davacı tarafa dava ve takip konusu sözleşme, hak edişler, ödemelere ilişkin belgeler,—- sunması gerekirken dava dilekçesi ekinde sunmadığı gibi 05/10/2021 tarihli ön inceleme duruşmasına çağrı zaptında HMK 139.maddeye göre verilen 2 haftalık kesin süre içinde de sunmadığı, duruşmadan bir gün önce dilekçe ve ekinde bir kısım delil sunduğu, davalı tarafın ise süresinden sonra sunulan dilekçe ve eklerine muvafakat etmediği anlaşılmakla, davacı tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına” karar verilerek açık yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya kapsamına göre; davaya konu sözleşme, hak edişler, geçici kabul tutanakları, yapılan işlere ilişkin —– — davacının fazladan yaptığını iddia ettiği ödemelerle ilgili belgelerin kanuna ve mahkeme kararına göre verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından dosyaya sunulmadığı ve bu nedenle bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, dosyada mevcut diğer delil ve belgeler kapsamında ise davanın ispatlanamadığı kanaatine varılmakla, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İspatlanamayan davanın reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL. harçtan, peşin alınan 30.491,17 TL. harcın mahsubu ile bakiye 30.431,87 TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine — göre hesaplanıp takdir olunan 109,268,25 TL. ücreti vekaletin davacı taraftan alınarak, davalı tarafa verilmesine,
5-Tarafların dava şartı olması sebebiyle başvurmuş oldukları 19/03/2021 başvuru tarihli ve 2021/4371 başvuru numaralı —- ücretin davacı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair,davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

MUHALEFET ŞERHİ:

Taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı,davacı ve davalı tarafın gerek dava dilekçesinde, gerekse cevap dilekçesinde eser sözleşmesine dayandıkları, dolayısıyla eser sözleşmesinin varlığı hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı,’eser sözleşmesinin, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlandığı, TBK’nın 12/1. maddesine göre sözleşmelerin geçerliliğinin kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı olmadığı eser sözleşmelerinin de yasada aksi düzenlenmedikçe, hiçbir şekle bağlı olmayıp, sözlü veya yazılı yahut resmî biçimde yapılabildiği, ——- yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, yapılan iş ve bedelinin sadece kesilen fatura ve ticari defter kayıtları ve sözleşme ile belirlenmesinin gerekmediği, sözleşme ilişkisi ihtilafsız ise tarafların iddia ve delilleri değerlendirilmek, mahallinde keşif de yapılabileceği, davacının dava dilekçesinde tarafların ticari defter ve kayıtları,keşif ve Bilirkişi İncelemesi,tanık ve yemin deliline dayandığı ,ispat vasıtası olarak işbu deliller toplandıktan sonra davacının ispat yükünü yerine getirip getirmediği hususunda bir değerlendirme yapılması gerektiği kanaatiyle Sayın Heyetin davanın reddine yönelik kararına muhalefet ediyorum dedi.