Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/261 E. 2023/274 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/261 Esas
KARAR NO : 2023/274

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/04/2021
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında düzenlenmiş olan 27/08/2015 Tarih ve—— yevmiye numaralı satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre müvekkiline karşı davalı tarafından sorumlulukların zamanında yerine getirilmemesi sebebi ile oluşan maddi ve kazanç kayıplarında bulunduklarını, sebeple de inşaatın teslim süresinin de uzamasına sebep olunduğunu, davalı tarafından gerekli edimlerin yerine getirilmediğini, müvekkili şirketçe ilgili inşaata ilişkin kaba inşaatın uzun yıllar önce bitirildiğini, davalının edimini yerine getirmemesi sebebiyle devam eden işler de yapılmadığını, inşaata ilişkin davalıya ve diğer sözleşme taraflarına senetler verildiğini, davalıya verilen senet de takibe konu olan senet olup müvekkilince herhangi bir borç bulunmadığını, davalının senet bedelini müvekkilinden tahsil etmek istediğini, müvekkili şirketin takibe konu senetlerin verilmesi sebebi olan inşaat işinin müvekkili tarafından yapılmış olduğunu, takibe konu senetlere ve dolayısıyla icra takibinde borçlu olmadıklarının tespit edilmesini ile senedin taraflarına teslimi ve müvekkilinin senedine ilişkin bir hakkı bulunmamasına rağmen kötü niyetli olarak tahsil etmek ile tehdit etmekte olduğundan dolayı senet bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve müvekkilinin daha fazla zarara uğramaması ve mağduriyet yaşamaması için ilgili icra takibinin yargılama sonun kadar tedbiren durdurulması için tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının iddialarının hiçbirinin doğru olmadığını ve kabul etmediklerini, taraflarınca davacı borçlu adına ——-. sayılı icra dosyasında yapılan icra takibinde takibin dayanağı bono olup senet olduğunu, HMK.200 ve 201.maddeleri gereğince davacı-borçlu tarafından dava dilekçesinde iddia olunan hususlar ancak senede karşı senet ile ispat mecburiyetinde olduğunu, davacının davasının reddi ile kötüniyet tazminat talebinin reddine, davacı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bonoya karşı İİK 72.maddesi uyarınca takipten sonra açılmış tespit davasıdır.
İİK.nın 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.Davaya konu ——-.sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı tarafından davacılar aleyhine, her birinin keşidecisi davalı—— davalı—- lehdarı davacı ——olan ve bedel kaydı “nakden” yazılı 27/06/2020 vade tarihli 20.000-TL bedelli ve 27/06/2020 vade tarihli 40.000-TL bedelli iki adet bonoya dayanarak 64.082-TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla takip başlatıldığı görülmüştür.Bono, bağımsız borç ikrarını içeren ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Kambiyo senedi alacağı temelde asıl bir borç ilişkisine dayanır, ancak kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi gereği kambiyo senedi temel ilişkiden tamamen bağımsızdır. Bononun zorunlu unsurları TTK 776.maddesinde sayılmıştır. Zorunlu şartlardan biri eksik olması halinde bono niteliği ortadan kalkar. Bonoya zorunlu unsurlarının yanında faiz, bedel kaydı ve yetkili mahkeme kayıtları da konulabilir. Bono üzerine “malen” ya da “nakden” şeklinde konulan bedel kayıtları bonolara özgü seçimlik bir ihtiyari kayıt olup bononun zorunlu unsurlarından değildir. Kambiyo senedinin düzenlenmesiyle mücerret bir bir borç doğduğundan, zorunlu unsur olmayan bedel kayıtlarının kambiyo senetleri bakımından fazla önemi olmayıp, daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki ve ispatı bakımından önem taşır, kişisel def’ilerin ispatında kolaylık sağlar. Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, “malen” veya “nakten” kaydı bedel kaydı içeren bonolarda buna uyulması gerekir. ” ——- Bonodo bedel kaydının aksinin savunulması yani senedin ta’lili halinde, ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden, ileri sürdüğü iddiasını ispatlamak zorundadır.
Menfi tespit davalarında da TMK.nın 6.maddesindeki ispat yüküne ilişkin “Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur” kuralı geçerlidir. Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı-alacaklıdadır .Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul ettikten sonra hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürerse, kendi ileri sürdüğü hukuki ilişkiyi ispat etmek zorundadır. Çünkü borçlu senedin başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmek suretiyle temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir——-HMK.nın m.189/3 maddesindeki amir hükmüne göre“Kanunun muayyen bir delil ile ispatını emreylediği hususlar başka suretle ispat olunamaz. İki tarafça muayyen deliller ile ispatı tahriren kabul edilmiş olan veya muhakeme esnasında ——- beyinlerinde karar verildiği ikrar olunan maddeler hakkında başka delil kabul olunmaz.” HMK’nın 201.maddesinde göre “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz” hükmüne yer verilmiş, dolayısısyla usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Aynı yasanın 293.maddesinde de bu kuralının istisnaları düzenlenmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davaya konu senetlerin inşaat işi nedeniyle verildiğini ve işin tamamlandığını ileri sürerek, davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiştir. Dava basit yargılamaya tabi olup, dava dilekçesi ekinde ihtarname ve arabuluculuk tutanağı dışında herhangi bir belge ibraz edilmemiştir. Davaya konu senetlerde yer alan nakden bedel kaydının davacılar tarafından ta’lil edilmesi ve bedelsizlik iddiasında ispat yükünün davacılarda olması nedeniyle, HMK’nın 201.maddesi davacılar vekilinin tanık dinletme talebinin reddine karar verilerek a yemin hakkı hatırlatılmıştır.Davacılar vekilinin davalıya yemin teklif etmesi üzerine, 23/06/2022 tarihli duruşmada davalı asil yemin etmiş, beyanında; “Bana gösterdiğiniz 40.000-TL ve 20.000-TL bedelli senedi —— inşaatta tamamlanmamış dükkan ve dairelerdeki eksik işler için aldım. Eksik işlerin bedeli için aldım. Teminat için almadım. Davacı eksik işler ile ilgili kesinlikle yerine getirmemiştir” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davalının beyanında davaya konu senetlerin inşaattaki eksik işler bedeli olarak aldığını beyan ve kabul etmesi nedeniyle, davacılar vekiline eksik işlerin neler olduğunu açıklamak üzere süre verilmiş, davacılar vekili 24/11/2022 tarihli beyan dilekçesinde eksik işlerin neler olduğunu açıklayarak, dava dilekçesinde delil olarak dayanmadığı 2 adet adi yazılı sözleşme ibraz etmiştir.Davacılar vekilinin ibraz ettiği el yazısıyla düzenlenmiş sözleşmede davalının isim ve imzası bulunmadığından uyuşmazlığın çözümüne etkisi yoktur. İbraz edilen 27/06/2019 tarihli “İnşaat Sözleşmesi” başlıklı belgenin incelenmesinde; sözleşmenin—–ile davalının da aralarında bulunduğu daire sahipleri arasında imzalandığı, inşaatın yarım kalan işleri için gerekli olan ödemelerin alınacak senet karşılığı——ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalı —– ödeyeceği ve karşılığında senet alacağı miktarın —– no’lu daire için 40.000-TL, —– no’lu dükkanın yarı hissesi için 20.000-TL olmak üzere 60.000-TL olarak belirlendiği görülmüştür. Dolayısıyla, davacılar vekilinin ibraz ettiği sözleşme ile davalının yeminin uyumlu olduğu, davacılardan —– eksik işlerin yapımı karşılığında davalıdan 60.000-TL alarak davaya konu senetleri verdiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacı tarafın kararlaştırılan eksik işleri tamamladığını ve böylece senetlerin bedelsiz kaldığını ispatlaması gerekir.
Dava dilekçesinde söz konusu eksik işlere ve eksik işlerin ne şekilde tamamlandığına dair bir vakıa ve delil ileri sürülmemiş, davacılar vekilinin dava dilekçesinde “Açıklamalar” başlığı altında;
-2.bentte; “Müvekkil şirketçe ilgili inşaata ilişkin kaba inşaat kaba inşaat uzun yıllar önce bitirilmiştir. Ancak davalının edimini yerine getirmemesi sebebiyle devam eden işler de yapılmamıştır”
-4.bentte; “Müvekkil şirketçe şifahi görüşmeler neticesinde her seferinde edimler yerine getirildiği taktirde inşaat işi bitirileceği belirtilmiş olmasına rağmen davalı ve diğer sözleşme tarafları edimlerini yerine getirmediğinden müvekkilce de inşaat bitirilememiştir” şeklindeki beyanlarıyla eksik işlerin bitirilmediği kabul ve ikrar edilmiştir. Eksik işler için davalının sözleşme ilei 60.000-TL ödeyerek karşılığında senet aldığı, sözleşmede kararlaştırılan eksik işlerin tamamlandığı hususunun dava dilekçesinde de kabul edildiği anlaşılmakla, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddi ile birlikte davacı aleyhine kötü niyet tazminatı verilmesini talep etmiştir. Menfi tespit davasının reddi halinde davalı lehine tazminatı düzenleyen İİK 72/4.maddesine göre “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden” aşağı tayin edilemez.”şeklindedir. Buna göre davanın reddi halinde davalı lehine tazminata hükmedilebilmesi için menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir nedeniyle davalının alacağını geç alaması gerekir. Davacı vekilinin icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönündeki talebi kabul edilmişse de, davacı ihtiyati tedbir kararını alıp uygulamadığı için, davalının alacağını geç alması söz konusu olmamış, bu nedenle şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 9.600,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Dava tarihi itibariyle menfi tespit davaları zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığından, arabuluculuk ücreti yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.