Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/223 E. 2023/582 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/223 Esas
KARAR NO:2023/582
DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:31/12/2013
KARAR TARİHİ:22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya 13/05/2011 tarihinde doldurulmuş olan —— beyanlar esas alınmak suretiyle can sağlığı sigortası yapıldığını, söz konusu başvuru formunun doldurulması sırasında sorulan bütün rahatsızlıklar için hayır cevabı verildiği,ancak davalının —— rahatsızlığı nedeniyle ilgili olarak geçirmiş olduğu ameliyata ilişkin bulunan giderlerin incelenmesi neticesinde davalının söz konusu operasyona neden olan bel rahatsızlığı ile bir takım başkaca rahatsızlıklarının poliçe başlangıç tarihi incesine dayandığının anlaşıldığını, yapılan incelemede, ——– muayene kaydında davalının bel ve boyun fıtığı rahatsızlığı olduğu, ——- sonucunda davalıda anüler yırtığın eşlik ettiği protrüzyon nöral köklere bası ve dejenerasyon tespit edildiği, ——düzeylerinde geniş tabanlı bulgingler ve disk dejenerasyonları olduğu,—— raporda meme usg bilateral sonucunda, sağ memede 7x4x6 mm boyutlarında fibroadenom lehine solid nodüler lezyon olduğu,—– tarihli inceleme ile karşılaştırıldığında progressif değişiklik saptanmadığı ve birads 3 olarak kategorilendirildiği bilgilerine ulaşıldığını, davalının ——- opere edilmesine ilişkin bulunan —— rahatsızlığının esasen poliçe başlangıç tarihinden daha öncesine dayandığını, poliçe başlangıç tarihinden öncesine dayanan rahatsızlıkların gerektirdiği tetkik ve tedavi giderlerinin, poliçe teminatları kapsamı dışında olduğunu, davalıya gönderilmiş olan 22/08/2013 tarihli ihtarname ile —- rücu hakkı hükümlerine dayanılarak, ödenmiş olan 9.018,06-TL tedavi giderinin müvekkili şirkete iadesinin talep edildiğini ancak sonuç alınamadığını, bu nedenlerle 9.018,06-TL tedavi giderinin, ihtarla gerçekleşen temerrüt tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizleri ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının ve vekilinin sunmuş oldukları cevap dilekçelerinde özetle; aynı konuyla ilgili ——davası ile menfi tespit davası açtığını, o nedenle derdestlik itirazında bulunduğunu, davanın yetkili ve görevli yer mahkemesinde açılmadığını, yetkili ve görevli mahkemenin —–Tüketici Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle görev ve yetki itirazında bulunduğunu,——–tarihinde açtığını, mevcut davayı ise 31/12/2013 tarihinde açıldığından ve dava konusunun aynı olmasından dolayı tüketici mahkemesindeki dava ile mahkememizdeki davanın birleştirilmesini, davacı tarafın sigorta kapsamında olan tedavi masraflarını ödememek için kötü niyetli olarak açmış olduğu davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sağlık sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen davanın reddine dair kararı; ——-davalı sigortalının, davacı sigortacı için önemli sayılabilecek bir hususu bildirme yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve kanundaki kasten gizleme ifadesinin bildiği hususu beyan etmeme durumunu ifade ettiği de dikkate alınarak gizlemenin kasten mi yoksa ihmal nedeniyle mi olduğunun hükümde tartışılması; varılacak sonuca göre, TTK’nun 1439/2. maddesi gereği tazminat sorumluluğun kalkması, tazminattan indirim yapılması ya da proporsiyon hesabı ile tazminatın belirlenmesi için gerekli araştırmalar yapılıp gerektiğinde bilirkişi raporu alınmasıyla oluşacak sonuca göre hüküm tesisi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce uyulan bozma kararında; “davalı sigortalı tarafından imzalanan sağlık beyan formunda, Sigortalının herhangi bir rahatsızlığı, ameliyat gerektiren bir durumu, bel boyun sırt fıtıkları ve diğer omurga hastalıkları olup olmadığı sorulmuş,sigortalı tarafından bu sorulara olumsuz cevap verilmiş, poliçeden önce mevcut olan 23/09/2005 tarihinde tespit edilen diffüz disk buldingler ve özgeçmişinde belirtilen bel ve boyunfıtığı rahatsızlıkları bildirilmemiştir. Bu nedenle; beyan yükümlülüğüne aykırılığın mevcut olduğu açıktır” şeklindeki tespitten sonra Mahkememizce söz konusu gizlemenin kasten mi, ihmal mi sonucu yapıldığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Mevcut delil durumu itibariyle, dosyada davacının beyan yükümlüğünü kasten gizlediğini gösteren delil bulunmadığından, söz konusu gizlemenin ihmal sonucu yapıldığı kanaatine varılarak, sigortacı bilirkişi vasıtasıyla proporsiyon hesabı yapılmasına karar verilmiştir.
Sigorta konusunda uzman bilirkişi Mütteki Sezen tarafından hazırlanan 19/03/2023 tarihli raporda;
-Dava konusu olayda, davalı——- 6102 sayılı TTK’nın 1435’inci maddesinde ver bulan beyan vükümlülüğüne aykırı hareket ettiği,
-Davalının kast derecesindeki beyan yükümlülüğü ihlali ile gerçekleşen riziko arasında illiyet bağının bulunmadığının uzman hekim bilirkişi tarafından tespit edildiği,
– Beyan edilmeyen rahatsızlık ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı olmadığından, TTK 1439’uncu maddenin 2.fıkrasının son bölümü gereğince, davacı sigortacının ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını ödemesi gerekeceği,
– Davacı—– kendi beyanları ile verdiği oranlardan hareketle, davalının gerçekleşen rizikosunu kapsayan poliçe için almış olduğu prime ilaveten %20 oranında hesaplanan 296,20-TL ilave prim tutarını davalıdan rücuen talep edebileceği sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı, belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda davacı %20 ilave prim talep edebileceği belirtilmiştir. Ancak TTK’nın 1439/1.maddesine göre sigortacının ilave prim istemesi henüz rizikonun gerçekleşmediği durumlar için geçerlidir. TTK’nın 1439/2.maddesine göre; “Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder”
Bu nedenle beyan yükümlülüğü ihlali ile gerçekleşen riziko arasında illiyet bağının bulunmadığı uzman hekim bilirkişi tarafından tespit edildiğinden TTK’nın 1439/2.maddesi uyarınca davacının ödediği 9.018,06-TL tazminattan %20 indirim yapılarak, 1.803,61-TL’nin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir. Davacı vekili ihtarla gerçekleşen temerrüt tarihinden itibaren faiz talep etmişse de, davacı tarafından davalıya hitaben yazılan 22/08/2013 tarihli yazının tebliğini belgelendirmeden dava tarihinden yasal faize karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile, 1.803,61-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 179,90 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 154,05 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 25,85 TL’nin terkin sınırı altında kaldığından alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan 4.704,00 TL yargılama gideri ile 154,05 TL peşin harç, 24,30 TL başvuru harcı toplamı 4.882,35 TL’nin davanın ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 976,47 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, arta kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 46,35 TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 37,08 TL’sinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, arta kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davanın kabul oranı dikkate alındığında davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 1.803,61-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davanın ret oranı dikkate alındığında davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 7.214,45 TL’nin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/06/2023