Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/209 E. 2022/392 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/209 Esas
KARAR NO: 2022/392
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 02/05/2016
KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili —-poliçesi ile sigortalı —-plakalı aracın, davalı şirketin güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu — yapılan hırsızlık neticesinde —–tarihinde çalındığını, yapılan incelemelerde, site güvenliğinin, Davalı şirket tarafından gereği gibi sağlanmadığı ve gerekli önlemlerin alınmadığı için hırsızlığın yapıldığını ve zararın gerçekleştiğinin tespit edildiğini, aracın dosya ve defter kayıtlarına çalıntı şerhi düşüldüğünü, sigorta poliçesi ile sigorta teminatı altına alınan aracın; davalı şirketin yeteri kadar güvenlik önlemi almadığından ve görevini gereği gibi ifa etmediğinden çalınmış olması nedeniyle, müvekkil şirket tarafından sigortalı şirkete —- ödendiğini, Davalı şirket; —– Sözleşmesi ve buna ilişkin yasal mevzuatta düzenlenen hükümlere aykırı davrandığından, çalınan araç nedeniyle oluşan zarar ve ziyanı karşılamak zorunda olduğunu, müvekkili şirketin, davalı şirkete hasar bedelini karşılaması için yazılı olarak bildirimde bulunmuş ise de; davalı şirketin ——yevmiye nolu ihtarnamesi ile hasar talebini kabul etmediğini bildirdiğini, T.T.K 1472. maddesi sigortacıya ödediği tazminatı haksız fiili ile zarara sebebiyet verenlerden rücuen tazminini talep etme hakkı tanıdığını, yapılan ekspertiz incelemesi ve diğer deliller incelendiğinde, davalı şirketin, sigortalı emtianın hasarlanmasına sebebiyet vermekten dolayı kusurlu olduğunun açıkça anlaşıldığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; —— rücuen tazminat alacağının, sigortalıya ödeme tarihinden itibaren işleyecek —-oranı ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —-vekili cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin bir tüzel kişilik olsa da, ne davacıyla, ne de dava dışı taşınmaz maliki ile arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, işbu davanın hatalı olarak müvekkil—- yöneltildiğini, ancak müvekkilin dava konusu olayda taraf ehliyeti bulunmadığını, Nitekim dava konusu olayın gerçekleştiği—- sorumlu yönetici —- olduğunu, —– ilgili olarak herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, bununla birlikte dava konusu olayın geçtiği taşınmazın malikleri ile müvekkili —– arasında herhangi bir güvenlik sözleşmesi bulunmadığını, o halde, söz konusu taşınmazda müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığının tartışmasız bir gerçek olduğunu, bu nedenle davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, Dava konusu olayda davacının, müvekkilin tam kusurlu olduğunu iddia ettiğini, ancak müvekkilin, dava dışı taşınmaz maliki ile herhangi bir güvenlik hizmeti sözleşmesi bulunmadığını, nitekim olayın gerçekleştiği garajın anayol üzerinde olup, bu kısmın—– ortak alanına dahil olmadığını, dava dışı—– üzerine düşen sorumlulukları da eksiksiz olarak yerine getirdiğini, —– güvenliğini sağlamak amacıyla, bütün kapılarda —– güvenlik bulundurduğunu—– sürekli surette devriye bulundurduğunu, bununla birlikte, dava konusu olayın orman yolu olarak bilinen —– üzerinde gerçekleştiğini, ——- – belirttiği üzere, hırsızların —- bulunan ve kapısı olmayan garajdan giriş yaptıklarını,—-sınırları içerisinde olmayan işlek bir ana cadde olduğunu, o halde kabul etmemekle birlikte müvekkilin dava dışı taşınmazı korumakla yükümlü olduğu kabul edilseydi bile, bu sorumluluğun — içerisi ile sınırlı kalacağı ve de —- dışarısında bulunan ana caddede güvenlik hizmeti gerçekleştirmenin fiilen mümkün olmayacağının bir gerçek olduğunu, dava konusu olayda kusur atfedilebilecek tek tarafın taşınmaz maliki olduğunu, taşınmazla ilgili olarak maliğin herhangi bir güvenlik sözleşmesi gerçekleştirmediğini, alarm taktırmadığını, kamera kurdurduğunu ve hatta garaj sitenin dışarısında ana cadde üzerinde bulunmasına rağmen, garaja kapı dahi yaptırmadığını, arz ve izah edilen sebeplerle, sair cevap verme ve delil sunma hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle usuli itirazlarının dikkate alınarak; ilk olarak davanın görevli ve yetkili mahkeme olan—— Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise davanın husumet yokluğundan en nihayetinde, işbu haksız ve mesnetsiz davanın tümüyle reddedilerek, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibari ile —— kapsamında sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalıdan TTK 1472 kapsamında tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
Usulüne uygun taraf teşkili sağlanarak taraf delilleri toplanmış ve tahkikat aşamasında değerlendirilmiştir.
Davalı savunmalarında güvenlik hizmetini kendisi vermediğini güvenlikten site yönetiminin sorumlu olduğunu gerek dava dilekçesinde gerekse bilirkişi raporlarına itirazlarında bildirmek suretiyle husumet itirazında bulunmuştur.
Öncelikle davacının talebi haksız fiile ilişkin olarak sigortalısının uğradığı zararı karşıladığından bahisle halefiyet ilkesi uyarınca rücusuna ilişkindir.
Bir kişinin bir başkasının uğradığı zararı gidermekle yükümlü tutulduğu ilişkilere uygulanan sorumluluk hukuku, sözleşme dışı olgulardan kaynaklanan hukuksal ilişkiler olarak ele alınır. Sorumluluk, genel olarak kusur sorumluluğu ve kusursuz sorumluluk olarak iki başlık altında toplanır.
Borçlar Kanunu” nun 49. Maddesinde “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” hükmüne dayanan kusur sorumluluğunun koşulları, zarar, hukuka aykırılık, kusur ve illiyet bağıdır.
Haksız fiilin objektif unsuru olan hukuka aykırılık, fiilin hukuka aykırı olduğuna ilişkin objektif bir değerlendirmedir ve başkalarını bir zarardan koruma amacı güden bir davranış kuralının ihlali anlamına gelmektedir
Kasıtla işlenmiş bir iş veya işlemi yapma fiillerinde “hukuka aykırılık” ifadesi aslında “hukuka uygun bir sebep bulunmaması ” anlamına gelmektedir. İhmal ile işlenen bir iş veya işlemi yapmama fiilinin hukuka aykırı olarak nitelendirilebilmesi için ise hukuk düzeninin faile belirli bir şekilde davranma yükümlülüğü yüklemiş olması gerekmektedir.
Dava konu uyuşmazlık irdelendiğinde , davalı —– dosyaya sunulan —— olarak seçildiği, yönetici yetki ve sorumluluğu ile her türlü yönetim hizmetlerinin aynen devam etmesine karar verildiği görülmektedir.
İlgili sitenin —— yönetimin bir şirkete verilebileceği, bu fıkrayı takip eden “a” bendinde de, yönetimin görev, hak ve sorumlulukları hakkında—–tatbik edileceği belirtilmiştir. Yönetim Planında atıf yapılan maddeler içinde olan Kat Mülkiyeti Kanunumuzun 35. maddesinde, yönetim planında aksine hüküm olmadıkça, yöneticinin genel yönetim işleri sayılmış ve yönetici ilgili işlerle yükümlü tutulmuştur.
Bu maddenin “b” ve “h” bendinde, yöneticinin , anagayrimenkulün amacına uygun olarak kullanılması korunması ve bakımı için kat malikleri yararına gereken tedbirleri almakla görevlendirildiği görülmektedir.
Mevcut durumda, davalı site yönetimine, hukuk düzeninin,——– kapsamında, anayapıya dahil olan, araç hırsızlığın meydana geldiği bağımsız bölüm ve bağımsız bölüm eklentisini korunması görevi verdiği, hırsızlığın anayapıya dahil olan bu alanda meydan geldiği, Güvenlik hizmeti dava dışı site temsilciler kurulu, ya da site yöneticiliği tarafından iç hizmet birimi kurularak verilse dahi, güvenlik birimlerinin talimatlandırılması, düzenlenmesi ve denetlenmesinin, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 35. Maddesine binaen anagayrimenkulün amacına uygun olarak kullanılması korunması için gereken tedbir alma görevi kapsamında yöneticinin sorumluluğunda olacağı, Hukuk düzeninin, davalıya verdiği bu yükümlülüğe ihmalen uyulmaması halinde, davalının sigortalısı açısından haksız fiilin hukuka aykırılık unsurunun meydana geleceği anlaşılmıştır.
Diğer bir deyişle davalı şirket site yönetimi görevini üstlenmiş olup tüm sorumluluk üzerindedir. Davalı şirketin , site güvenliğinin dava dışı site yönetimi tarafından yürütüldüğü ve kendisinin sorumlu olmadığı savunmaları ——- teselsül hükümleri çerçevesinde iç ilişkide sorgulanacağından davalının husumet itirazı kabul edilmemiştir.
Haksız fiilin hukuka aykırılık şartı incelendikten sonra kusur şartı incelemesi yapılmış olay yerinde keşif yapılmış ve konusunda uzman bilirkişiden kusur raporu aldırılmış olup raporda—– güvenlik ve korumasını sağlamak üzere, —– göre özel güvenlik hizmeti vermek için, ——anlaşılmış olup, komisyon kararında, ——sayılı yazıları ile olan talebe istinaden,——- olarak yeniden belirlenmesinin uygun görülmesine; —– çalışması nedeniyle —— olarak güncellenmesine, Sitenin kurulu bulunduğu etrafi çevrili alanın tamamının “görev alanı” olarak belirlenmesine,——-olarak———–kullandırılmasına, güvenlik hizmetinin daha etkin sağlanabilmesi için fiziki önlemlere ve güvenlik cihazlarına öncelik verilmesine karar verildiğinin anlaşıldığı, —– verildiği —— çevrili olup, ana girişlerde görevli bulunduğu, ancak hırsızlığın meydana geldiği bahçe kapısının kontrolsüz olduğu ve görevlisinin olmadığı, —-göre; Koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini detektörle arama, eşyaları —- cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme görevi olduğu halde güvenlik kamera görüntüleri incelendiğinde, iki şahsın bahçe duvarı kapısından içeri girdiği, yaklaşık—- sonra içeri giren iki şahsın dışarıya—– çıktığı, sol elinde eldiven olan şahsın keşifte yeri görülen kapısı olmayan garaja yöneldiği diğer şahsın ise geldikleri park halindeki araca doğru gittiği, garajdan çalınan araç ile park halindeki aracın yan yana geldiği birlikte—– istikametine doğru hareket ettikleri incelenmiş, site içinde devriye görevi ifa edildiği beyan edilse de hırsızlık niyetiyle gelen şahısların —– oradan da müştekinin evinin balkonundaki pimapen kapıdan eve girerek —- plakalı aracın anahtarının çalmasına engel olunamadığı ve bu şekilde, özel güvenlik görevlilerinin dikkatsiz ve tedbirsiz özensiz davranışlarından dolayı hırsızlık olayının meydana gelmesine engel olunamadığı anlaşıldığından, olayda %30 (YÜZDE OTUZ) ORANINDA KUSURLU OLDUĞU,
Dava dışı —– numarataj çalışmasından sonra güncellenen —- bulunan —— yerde ikamet ettiği, ——- tarafından olay yerinde incelemeden sonra tanzim edilen olay yeri inceleme raporunda; “Bahse konu ikametin — olduğu, — kapısının sağlam olduğu,— sürgülü —– kapısının aralıklı açık olduğu ve herhangi bir kanırtma izinin olmadığı görüldü. Diğer kapı ve pencerelerde herhangi bir kanırtma izinin veya zorlamanın olmadığı görüldü. Giriş katta ikametin giriş kapısından girişe göre solda bulunan ayakkabılık bölümündeki ahşap çekmecenin açık olduğu ve yine ikametin giriş kapısından girişe göre sağ tarafta duvarda takılı olan anahtarlık kutusunun kapağının açık olduğu görüldü. İkamette başka da herhangi bir dağınıklık ve karışıklığa rastlanmadı. Müştekinin beyanına göre anahtarlık kutusunda bulunan bahse konu aracının anahtarının olmadığı, ikameti önünde bulunan kapısı olmayan açık garajından aracının çalındığını ifade etmesi üzerine bahse konu garajda—– aracın olmadığı görüldü. Yeteri kadar fotoğrafı çekildikten sonra olay yerinde ve ikamette bizce bilinen yüzeylerde yapılan biyometrik iz çalışmasında herhangi bir iz ve emareye rastlanmadı.” şeklinde tespit yapıldığının anlaşıldığı,—— rağmen, kendi ikametgahının güvenli ve yeterli tedbirleri almadığı, sabit taş merdivenle çıkılan teras-balkonun ayrıca demir parmaklık ya da kanırtmakla girilmesini engelleyen engelin olmadığı ve ayrıca binanın güvenlik kamera sistemi ve alarm sisteminin olmadığı merdiven bu şekilde anahtarı çalınan —– plakalı aracın —— garaja konulduğu ve garajın kapısının ve başka güvenlik sisteminin olmadığı, bu şekilde tedbirsiz, özensiz ve davranışlarıyla önce evden hırsızlığa daha sonrada evden çalınan anahtar ile kapısı olmayan caddeye açılan garajdan —– plakalı aracın çalınmasına sebebiyet verdiğinden meydana gelen hırsızlık olayında % 70 (YÜZDE YETMİŞ) ORANINDA KUSURLU OLDUĞU, anlaşılmıştır.’ şeklinde mütalaa vermiştir. Rapor olaya ve olay yerine uygun denetime uygun olduğu ve kusur dağılımı hakkaniyetli olduğundan hükme esas alınmıştır.
Davacının talep edebileciği tazminatın hesabında uğranılan zararın tespiti tahkik edildiğinde ;Sigortacının zarar sorumlusuna karşı açtığı rücu davasındaki tazminat talebinin miktarı, sigortalının uğradığı gerçek zarar nedeniyle zarar sorumlusundan isteyebileceği tazminat tutarı ile sınırlıdır.’” Dolayısıyla sigortacı sigortalısına gerçek zararın üzerinde bir ödeme yapmış olsa dahi sigortacıya geçecek olan dava hakkı sigortalının sigorta teminatı altına alınan rizikonun meydana gelmesi nedeniyle uğramış olduğu gerçek zarar miktarı kadardır.
Mal sigortalarında sigorta değeri sigorta teminatı altına alınan menfaatin değeri üzerinden belirlenmektedir. Dava konusu olayda hırsızlığa uğrayan araç için davacının —–ödeme yaptığı dosyada mübrez—- tarihli ibranameden anlaşılmıştır. Davacı vekili —celse de aracın bulunduğunu sovtaj bedeli düşüldükten sonra dava değerini —- olarak düzeltilmesini talep ettiği—– tarihli dilekçesi ile de araca ait satışa ilişkin teklif ve satış sözleşmesini sunduğu anlaşılmıştır.
Davacı her ne kadar aracın satış bedelini sovtaj bedeli olarak kabul edip geri kalan miktarı talep etmiş ise de aracın bulunduğu andaki durumunu, çalındıktan sonra aracın değerini düşüren hasar ve benzeri bir durumun olduğundan bahsetmemiş sadece satış sözleşmesi sunmuştur. Aracın neden ödenen — daha az bir bedele satıldığına dair bir delil sunmadığı anlaşılmıştır. Bu haliyle her ne kadar davacının halefiyet ilkesi gereği dava açma hakkı varsa ve davalı şirketin sorumlu olduğu düşünülse dahi davacı gerçek zararını ispat edemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE ,
2-Alınması gereken 80,70-TL karar harcının peşin alınan 1.178,35-TL’den mahsubu ile bakiye 1.097,65-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarfolunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri sarfolunmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
5-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 9.770,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/05/2022