Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/102 E. 2022/13 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/102 Esas
KARAR NO: 2022/13
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 09/02/2021
KARAR TARİHİ: 06/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde —- adresindeki, güvenliğinden davalı tarafın sorumlu olduğunu, sigortalı inşaat projesi adresinde — tarihinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle maddi hasar meydana geldiğini,—- sigortalının mahalde gerçekleşen hırsızlık olaylarında meydana gelen hasarlardan davalının sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin hasar ihbarına müteakip yapıları inceleme neticesinde yaşanan hırsızlık olaylarına ilişkin oluşan zararın tazmini için sigortalıdan— hasar tazminatı ödendiğini, hasar bedelinin tahsili için davalı aleyhine —- dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hırsızlığın meydana geldiği şantiyede müvekkili şirketin güvenlik hizmeti vermediğini, alanın sözleşme kapsamında olmadığını, bu nedenle meydana geldiği iddia edilen hırsızlıktan sorumluluklarının bulunmadığını, husumet yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, hırsızlıktan sorumlu olanın inşaat firması olduğunu, olayın cezai soruşturmaya muhtaç olduğunu, haksız davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Davacı vekili dava dilekçesinde,—- dosyasını, ödeme belgesini, ibraname ve temlik belgesini, faturaları, fotoğrafları, tanık, yemin ve bilirkişi incelemesini delil olarak göstermiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, —– delil olarak göstermiştir.
—sistemi üzerinden celbedilen davaya konu —- dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine davalının güvenliğinden sorumlu olduğu mahalde hırsızlık sonucu oluşan zararın TTK 1472.maddesi gereğince rücu alacağının tahsili talebiyle toplam —- alacağın tahsili talebiyle ilamsız takip başlatıldığı, davalının borca itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Dosyada ödeme emrinin tebliğ belgesi yoksa da, ödeme emrinin — tarihinde düzenlendiği, itirazın ise — tarihinde yapıldığı, dolayısıyla ödeme emri ile itiraz arasında — günden fazla süre geçmediği, bu nedenle itirazın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalı sigorta şirketinden celbedilen — incelenmesinde, sigortalı— sigorta teminatı altına alındığı, poliçe vadesinin —– mesai bitiminde açık alanda bırakılan malzemelerde meydana gelen hırsızlık hasarlarının teminat dışında bırakıldığı görülmüştür.
Davalı sigorta şirketinden celbedilen hasar dosyası içindeki ekspertiz raporunun incelenmesinde, açık alanda depolanan malzemelerin çalındığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde ibraz edilen bila tarihli ibranamede, —– aldıklarını, mevzubahis hasardan mesul olanlara karşı rücu haklarını davacıya devrettiği görülmüştür.
Davalı sigorta şirketinden celbedilen hasar dosyası içindeki—tarihli dekontun incelenmesinde;— davacının sigortalısı —- mahsup edildiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde ibraz edilen —- tarihleri arası olduğu anlaşılmıştır.
— bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, —- bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından TTK’nın 1472.maddesi uyarınca kanuni halefiyete dayanarak,
davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafın süresinde itirazı üzerine İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içinde açılmış itirazın iptali davasıdır.
İİK 67/1.maddesine göre “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.”
TTK’nın 1472.maddesi; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur” şeklindedir.
6102 sayılı TTK’nin 1472 maddesi uyarınca rücu davası açılabilmesi için sigortacı ile sigortalı arasında bir sigorta sözleşmesinin mevcudiyeti, sigortacının bu nedenle sigortalısına bir ödeme yapmış olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkının bulunması gerekir.
Davaya konu —– mesai bitiminde açık alanda bırakılan malzemelerde meydana gelen hırsızlık hasarlarının teminat dışında bırakılmıştır. Hasar dosyası içinde bulunan ekspertiz raporunda ise açık alanda depolanan malzemelerin çalındığı belirtilmiştir. Dolayısıyla meydana gelen hırsızlık olaylarının sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığı, yapılan ödemenin hatır/lütuf ödemesi——– niteliğinde olduğu ve davalıya rücu imkanının bulunmadığından kanuni halefiyet gerçekleşmemiştir.
Yine sigorta sözleşmesi, davacı ile sigortalısı —- akdedilmiş olup, davacı sigortalısına —- yapmıştır. Ancak sigortalının davalı — dava açma hakkı yoktur. Zira,—– davalı şirket arasında akdedilen—— mahalde meydana gerçekleşen hırsızlık olaylarında meydana gelen hasarlardan davalı şirketin sorumlu olduğu belirtilerek, davalının sözleşmesel ilişki nedeniyle sorumluluğuna gidilmiştir. Bahsi geçen güvenlik sözleşmesini davalı ile imzalayan —- sigortalı olmadığı gibi, sigortalı ile davalı arasında bir sözleşme ilişkisi de mevcut değildir.Davacı vekili,— üzerinden gönderdiği beyan dilekçesinde, sigortalı ile davalı arasında akdi ilişki olmadığını kabul etmiş, sigortalı şirket ile ——- aynı olduğunu beyan etmiştir. İki şirketin yönetim kurulu başkanlarının aynı olması söz konusu şirketlerin ayrı tüzel kişilikleri olduğu gerçeğini ortadan kaldırmayacağı gibi, sırf yönetici veya ortakların aynı olması, bir şirketin haklarının diğer şirket tarafından kullanmasına imkan vermeyecektir. Dolayısıyla kanuni halefiyetin şartlarından biri olan; sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkının bulunması şartı da gerçekleşmemiştir.
Yapılan ödemenin lütuf ödemesi olduğu, kanuni halefiyetin gerçekleşmediği anlaşıldığına göre, dava dışı sigortalının davacıya alacaklarını temlik edip etmediğinin incelenmesi önem arzetmektedir. Dava dilekçesi ekinde ibraz edilen bila tarihli ibranamede, sigortalı davacıya mevzubahis hasardan mesul olanlara karşı rücu haklarını devretmiş, alacağı temlik etmemiştir. Kaldı ki, sigortalı alacağı temlik etseydi bile, sigortalı ile zarar sorumlusu olarak aleyhine dava açılan davalı arasında akdi ilişki olmadığından, davacı sigorta şirketinin davalıdan talepte bulunması mümkün olmayacaktı.
Dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının teminat kapsamı dışında kalan hasara ilişkin sigortalısına lütuf ödemesi yaptığı, ayrıca dava dışı sigortalı ile davalı arasında herhangi bir akdi ilişki bulunmadığı, güvenlik sözleşmesinin davalı ile dava dışı —— arasında yapıldığı, bu nedenlerle kanuni halefiyetin gerçekleşmediği, sigortalının davacıya alacağını temlik etmediği, sadece halefiyet hakkını devrettiği anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 310,03 TL harçtan mahsubu ile bakiye 229,33 TL’nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların dava şartı olması nedeniyle başvurmuş oldukları —– görüşmeler neticesinde belirlenen 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde ————– Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.06/01/2022