Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/91 E. 2022/420 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/91 Esas
KARAR NO : 2022/420

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 12/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle :Müvekkilinin 10 yılı aşkın süredir — davalıya hizmet verdiğini, mezkur yetkili servis Sözleşmesi ile davalı ürünlerin bakım,—– bölgesi olmak üzere müvekkilini yetkili servis tayin ettiğini, bu yetkinin aynca davalı şirketin satılan mamullerine eklenen belgelerinde tüketicilere bildirildiğini, mezkur sözleşmenin 3.,3.1, 3.2 ve 3.3, maddelerinin müvekkiline bir takım yükümlülükler yüklediğini, ayrıca müvekkilinin sözleşmenin 2.2. mad. uyarınca müvekkilinin iktisadi hayatının muhatap şirket île yapılan yetkili —- Sözleşmesine bağlandığını, müvekkilinin tüm bu yükümlülüklerine mukabil davalı şirketin sadece——-Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmelik hükümleri ve taraflar arasında imzalanan yetkili servis sözleşmesi uyarınca anılan hizmetleri yetkili servise yönlendirme borcu bulunduğunu, müvekkilinin yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin bu başarısının servis denetleme raporu ile tescil edildiğini, ancak bu başarılara rağmen davalının müvekkili müşterilerini başka servislere veya kendi ——- yönlendirerek müvekkilini zarara uğrattığını , davalının haksız ve hukuka aykırı bu eylemlerinin — sonunda başladığını— davalı yönetimin el değiştirdiğini, yönetim kadrosundaki değişiklik nedeniyle—- müşterilerinin sonradan keyfi olarak ihdas ettikleri — yönlendirerek haksız kazanç ve gelir elde ettiğini, davalının bir diğer haksız fiilinin ise müvekkilinin bölge müşterilerini kendi ———- göndermediği hallerde keyfî olarak ihdas ettiği başka servislere yönlendirilmesinin olduğunu, davalının hukuka, yönetmelik hükümlerine ve akdolunan—– aykırı bu fiilleri—- ihtarı ile davalıya bildirildiğini, İhtarnamenin ardından müvekkilinin — Sözleşmesini yenilemeyerek davalı tarafından ayrıca cezalandırılmak istendiğini, işletmesini kapatmak zorunda kalan müvekkilinin çalışanlarına 51.415,00 TL ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin uğradığı zararlarından bir kısmının; kar mahrumiyetince işletme giderlerini dahi karşılayamayacak hale gelmesi, müşterilerin başka servislere yönlendirilmesi neticesindeki kaybı, müşteri portföyünden mahrum bırakılması, ayrıca bilirkişi incelemesi ile tespit edilecek diğer zarar ve mahrumiyetlerin olduğunu belirterek, davanın kabulü ile fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın davalı şirketten tahsiline, alacaklar için ihtarname tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizinin işletilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP : :
Davalı savunmasında özetle: Davacının kar mahrumiyeti ve yapılan masrafları talep etmesinin usııle aykırı olduğunu, akde aykırılık nedeniyle davacının kar mahrumiyetinin oluşmadığını , dava konusu sözleşme ——- sözleşmesi olduğunu, ilgili sözleşmenin bölgesel bir kısıtlama İçermediğini,—– merkezine gelen talepleri ilk olarak en yakın ve İş durumu müsait —- yönlendirdiğini, yoğunluk olması ——– servisine yönlendirildiğini,— hizmetler de ise tüketicilerin —- aramak yerine hizmet almak istedikleri servise başvurabileceğini,—— göre; iş yönlendirmesi bakımından öncelikli olduğunun, 2009 yılı —— toplantısında —- anlatıldığını, bu nedenle iş yerlerine marka ve tüketici memnuniyetini ön plana çıkardığını, müvekkilinin sistemden haberdar olduğunu, çalışmalarının bu sisteme göre yürüttüğünü, yürütülen sistemde ——- standartlarının sağlanmadığını, ticari faaliyetine —olarak devam ettiğini, dolayısıyla kendi iradesiyle dahil olduğu sistemin kendisine zarar verdiği iddiasıyla kar kaybına ilişkin talepte bulunmasının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, —– satış sonrası ——–alanında müvekkilinin —— arasında rekabetin kısıtlanmadığının —- kararı ile açık olduğunu,—- yılında geçildiğini, davacının kar kaybına ilişkin iddiasının müvekkiline ileri sürülemeyeceğini, sözleşme süresince davacının kar mahrumiyetine uğradığına ilişkin hiçbir yazılı talepte bulunmadığını , zarara uğradığını iddia eden firmanın sözleşme süresince böyle bir talepte bulunmamasının ancak sözleşme sona erdikten sonra bu iddiaları ileri sürmesinin iyi niyet kuralı ile açıklanamayacağını, hizmet yönlendirmedeki’ temel kriterin servisin yer aldığı bölge değil; servisin modeli olduğunu, buna rağmen davacının bilinçli bir şekilde kar mahrumiyetine uğradığının asılsız olduğunu, davacıya—— dâhilinde ticari faaliyetini idam ettirmesini engelleyecek bir uygulamanın yapılmadığını , şirketi ile olan ticari ilişkisinde herhangi bir müdahalenin yapılmadığını, ayrıca mevcut yetkili servis sözleşmesine göre davacının istediği zaman sözleşmeyi feshederek şirketi ile ticari faaliyetine son verme hakkına sahip olduğunu, ancak davacının bu hakkını kullanmadığım, zarar ettiğini iddia ederek sözleşmeyi feshetme yoluna hiç başvurmadığını, dava konusu yetkili servis sözleşmenin — —- ile sona erdiğini, davacının sözleşmenin haksız fesih sebebiyle uğradığı zararlarım da tanzim edemeyeceğini, davacının yaptığı masrafların davacının kendi seçimi ve kararı ile yapıldığını, davacının tacir olmasından kaynaklanan daha çok kazanç sağlamak için ve —-verilmesi işinin —–gereği —- olduğunu, bununla ilgili —- davacıya ait olduğunu, davacının —-olarak müvekkiline kazandırdığı yeni müşterileri olmadığından sadece müvekkilinin kazandığı müşterilerine hizmet sunması nedeniyle —-tazminatı adıyla anılan TTK/nun 122. maddesinin yeni hukuki kurum olmadığından ilk defa kanuni düzenlemeyle denkleştirme istemi olarak aym tazminatı talep edemeyeceğini belirterek; haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki yetkili servis sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği iddiasıyla açılan zarar, kar mahrumiyeti ve portföy tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizin—–sayılı davanın reddine dair kararı, —-sayılı kararı ile; “.. Her ne kadar süreli bir sözleşmenin süre sonunda sonlandırılmayıp ilişkiye devam edilmesi halinde sözleşme belirsiz süreli hale gelir ise de, somut olayda tarafların sözleşmeyi birer yıllık sürelerle uzattıkları dosya içeriğinden anlaşıldığından, davalı taraf —– ihtarnamesiyle —- itibaren başlayan yeni ve bir yıllık sözleşmeyi bir anlamda feshetmiştir. Davacının alacak talebinde bulunabilmesi için davalının feshinin haklı olup olmadığının tartışılması gerekir. İlk derece mahkemesince davacının, davalının hukuka aykırı fiilleri nedeniyle sözleşme ilişkisini devam ettirmesi nedeniyle hukuka aykırılığın bulunduğu dönemler itibariyle geçmişe dönük olarak talepte bulunmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu şeklindeki gerekçe yerinde olmakla birlikte, az önce de yukarıda belirtildiği üzere davacının 15/01/2013 tarihinden başlayan yeni ve bir yıllık dönem içindeki ilişkinin son yılı için davalının feshinin haksız olması halinde uğradığı zararları isteyebilecektir. Bu durumda davalı tarafın sözleşmeyi feshinde haklı olup olmadığı üzerinde durularak davacının bahse konu son dönem için zarar isteyip isteyemeyeceğinin değerlendirilmesi, ayrıca davacı taraf portföy zararı bulunduğunu da iddia etmiş olup mahkemece de bu konuda karar yerinde herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından, bu husus üzerinde de durularak ve gerektiğinde bilirkişi raporu alınarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Kaldırma kararından sonra bilirkişi heyetinden —-ve tarihli ek raporlar alınmıştır. Kaldırma kararı sonrası yargılama sırasında davacı vefat etmiş, mirascıları davaya dahil edilmiştir.
Sözleşmenin Feshinin Haklı Olup Olmadığı Değerlendirildiğinde;
—- Mahkemesinin kaldırma kararından sonra alınan 16.08.2021 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmenin süre ve fesih başlıklı ve iki defa temdit eden 5. maddesi uyarınca davalının, on gün önceden yazılı bildirimde bulunmak suretiyle herhangi bir sebep göstermeksizin ve derhal etkili olacak şekilde sözleşmeyi feshedebileceği bu nedenle belirtilen feshi ihbar süresine uyulmuş olduğu göz önüne alındığında, haksız bir fesih olmadığı ve bu nedenle de davacının, davalıdan uğramış olduğu zararı talep edemeyeceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Ancak, her ne kadar sözleşmenin 5.maddesinde davalı tarafa sebep göstermeksizin fesih yetkisi verilmişse de, davalının fesih yetkisini kullanmasının açıkça hak ihlali olup olmadığının, başka bir deyişle sözleşmedeki bu hükme dayalı olarak yapılan fesih bildirimi ve kullanılan fesih hakkının yasa ve iyiniyet kurallarına göre haklı sebeplere dayalı bir kullanım niteliğinde bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmekte olup, davalıya tek yanlı olarak böyle bir hak tanınamayacağından hiçbir haklı sebep gösterilmeksizin tek yanlı olarak sözleşme feshedilemez. TMK’nın 2. maddesine göre, herkes haklarını kullanmakta ve borçlarını ifada hüsnüniyet kaidelerine riayetle mükellef olup, bir hakkın sırf başkasını ızrar eden kötüye kullanılmasını kanun himaye etmez. Uyuşmazlık konusu sözleşme maddesi, bu yasa hükmünün ışığında yorumlandığında maddenin davacıya keyfi olarak nitelenebilecek mutlak bir hak bahşetmediğinin kabulü gerekir. O halde davalının fesih için bir sebep göstermesi ve bu sebebin haklı olması gerekmektedir.—- emsal kararları,) Ayrıca davalı taraf fesih bildirimini sözleşmenin 5.maddesine değil, yeni yapılandırma modeline dayandırmıştır. Bu nedenle sözleşmenin feshine yönelik bilirkişi raporundaki değerlendirmelere itibar edilmemiştir.
Davalı taraf,— numaralı ihtarnamesi ile, yeni TTK uyarınca yeni bir servis yapılandırma modeline geçildiği, davacının ve tüketicinin bu ticari ilişkide herhangi bir fayda sağlayamayacağı, bu nedenlerle ticari ilişkinin — tarihi itibari ile sonlanacağını davacıya bildirmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde— sistemine — geçildiğini beyan etmiş olup,— sistemine gerekçe gösterilerek yapılan fesih bildirimi — yapılmıştır. Davacının —-neden faydalı olamayacağı hususunda herhangi bir vakıa ve delil ileri sürülmemiştir. Tarafların birer yıl arayla sözleşmeyi yeniledikleri dikkate alındığında, davalının sözleşmeyi uzatıp 3 yıl önce geçtiği servis sistemini gerekçe göstererek, tek taraflı olarak yaptığı fesih bildirimi haksız olup, iyi niyet kurallarına da aykırıdır. Açıklanan nedenlerle Mahkememizce fesih haksız bulunmuştur.
Davacının —Tarihinden Başlayan 1 yıllık Zararı Değerlendirildiğinde;
Davacı vekili dava dilekçesinde talep ettiği 10.000-TL tazminat talebini — tarihli dilekçesinde; “müvekkilimizin uğradığı başta kar mahrumiyeti olmak üzere sair zararları için—, sözleşmesinin fesh edilmesi sebebiyle mahrum kaldığı kaldığı müşteri çevresi için —” olarak açıklamıştır.
Bölge Adliye Mahkemesinin “davacının ——– başlayan yeni ve bir yıllık dönem içindeki ilişkinin son yılı için davalının feshinin haksız olması halinde uğradığı zararları isteyebilecektir.” kararı doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, — raporda; feshin haksız olması halinde davacının 15/01/2013 tarihinden başlayan yeni bir yıllık dönem uğradığı zararı — hesaplanmıştır. Hesaplama davacının yıllar itibariyle ortalama kazancı üzerinden yapılmış olup, rapor denetime ve hükme elverişli kabul edilmiştir.
Yukarıda izah edildiği üzere sözleşmenin feshi haksız olup, Bölge Adliye Mahkemesince davacının “—- tarihinden başlayan yeni ve bir yıllık dönem içindeki ilişkinin son yılı için davalının feshinin haksız olması halinde uğradığı zararları isteyebilecektir.” hükmü doğrultusunda — davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde ihtar tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi talep etmişse de, talep artırım dilekçesinde talep ettiği tüm alacaklar için dava tarihinden itibaren avans faizi talep ederek talebini daraltmış olup, bu nedenle dava tarihinden itibaren ticari avans faizine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekili davacının talep artırım dilekçesine karşı zaman aşımı def’inde bulunmuştur. Talep artırım dilekçesinde sadece portföy tazminatı yönünden bedel artırıldığı için, davalı vekilinin zaman aşımı def’i yerinde görülmemiştir. Kaldı ki, dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından, davaya ilişkin zamanaşımı dava ile kesilmiştir.
Davacının 15/01/2013 Öncesi Döneme İlişkinTalebi Değerlendirildiğinde;
Bölge Adliye Mahkemesinin “İlk derece mahkemesince davacının, davalının hukuka aykırı fiilleri nedeniyle sözleşme ilişkisini devam ettirmesi nedeniyle hukuka aykırılığın bulunduğu dönemler itibariyle geçmişe dönük olarak talepte bulunmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu şeklindeki gerekçe yerinde olmakla birlikte, az önce de yukarıda belirtildiği üzere davacının 15/01/2013 tarihinden başlayan yeni ve bir yıllık dönem içindeki ilişkinin son yılı için davalının feshinin haksız olması halinde uğradığı zararları isteyebilecektir.” hükmü uyarınca davacının 15/01/2013 tarihinden önceki döneme ilişkin talepleri dürüstlük kuralına aykırı olduğundan, söz konusu döneme ilişkin zarar taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
İlk derece mahkemesince davacının, davalının hukuka aykırı fiilleri nedeniyle sözleşme ilişkisini devam ettirmesi nedeniyle hukuka aykırılığın bulunduğu dönemler itibariyle geçmişe dönük olarak talepte bulunmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu şeklindeki gerekçe yerinde olmakla birlikte, az önce de yukarıda belirtildiği üzere davacının 15/01/2013 tarihinden başlayan yeni ve bir yıllık dönem içindeki ilişkinin son yılı için davalının feshinin haksız olması halinde uğradığı zararları isteyebilecektir.
Davacının Portföy Tazminatı Talebi Değerlendirildiğinde;
TTK’nın 122/1.maddesine göre; “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona
ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
TTK’nın 122/5.maddesine göre; “Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.”
Denkleştirme talebinde bulunabilmek için sözleşmenin sona ermesi yeterli olup, sözleşmenin hangi sebeple sona erdiğinin bir önemi yoktur. Önemli olan sözleşmenin sona ermesinde denkleştirme tazminatı isteyenin kusurlu bir davranışının olmaması gerekir (—-sayılı emsal kararı) Yukarıda izah edildiği üzere sözleşmenin feshinde davacının kusuru yoktur.
TTK’nın 122 maddesi uyarınca davacının davalıdan denkleştirme tazminatı talep edebilmesi için, davacının sözleşme süresince davacıya yeni müşteriler bulması, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra, davacının bulduğu yeni müşterilerden davalının önemli menfaatler elde etmesi gerekmektedir. Davacı, davalının yetkili servisi olarak faaliyette bulunmuş olup, işin niteliği gereği ancak davalının ürünlerini satın alan müşterilerin ürün kurulum ve arıza işlemlerini yapmıştır. İşin niteliği gereği davacının davalıya müşteri kazandırması mümkün değildir. Davacının kendi verdiği servis hizmetinden memnuniyet nedeniyle, müşterilerin davalının ürünlerini tercih ettiğine dair bir iddia ve ispat söz konusu değildir. Bilirkişi raporlarında da davacının davalıya müşteri kazandırdığına dair bir belgeye rastlanmadığı belirtilmiştir. Davacının davalıya müşteri kazandırmadığı, bu nedenle şartları oluşmadığından davacının portföy tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile, 8.471,22-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile, miras payları oranında davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 578,67 TL karar harcına karşılık, peşin harç 170,80 TL ve 403,82 TL tamamlama harcı olarak alınan toplam 574,62 TL’den mahsubu ile bakiye 4,05 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarfolunan 2.202,60 TL yargılama giderinin davanın kabul kısmına isabet eden 554,56 TL’si ile peşin alınan 170,80 TL, 403,82 Tamamlama harcı ve 24,30 Başvuru harcı toplamı 1.153,48 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından sarf olunan 52,40 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına isabet eden 39,21TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,
5-Davacı lehine —uyarınca taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı lehine —uyarınca davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Tarafların dava şartı olması nedeniyle başvurmuş oldukları—- dosya nolu görüşmeler neticesinde belirlenen 1.360,00 TL’nin davanın ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 342,41TL’sinin davalıdan, 1.017,59 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.