Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/771 E. 2022/934 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/771 Esas
KARAR NO: 2022/934
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya ——– verdiği, verilen hizmete ilişkin olarak kesilen faturanın iade ödenmediğini, davalının icra takibine haksız ve kötü niyetle itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ara buluculuk sürecinin usule aykırı yapıldığını, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını ileri savunarak, davanın reddi ile davalı kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Davacı vekili dava dilekçesinde delil olarak; —– başvuru evrakları, davalı yan şirketlerinin —— mahsuplaşma raporları, tanık, yemin ve bilirkişi incelemesine dayanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde delil olarak; tanık ve bilirkişi incelemesine dayanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
İİK 67/1.maddesine göre; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.”
Davaya konu —– sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 1 adet faturanın tahsili talebiyle, fatura bedeli olan —– üzerinden ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Takibe konu alacak fatura alacağıdır. Faturanın TTK.da tanımına yer verilmemiştir. Vergi Usul Kanunu 229.maddesinde fatura, “Satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesika”olarak tanımlanmıştır.
TTK 21/1.maddesine göre; “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” TTK 21/2.maddesine göre ‘Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.”
——- Kararında, “fatura sözleşmenin yapılmasıyla ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir…” denilmiştir.
Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle sözleşmesel ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir. İtirazın iptaline konu icra dosyasındaki takip talebinde borcun sebebi olarakteşvik danışma hizmet bedeli konulu 1 adet faturaya dayanılmıştır.
Dava da miktar olarak tanık dinlenmesi mümkün olmadığından HMK. 200 maddesi uyarınca taraf vekilerinin tanık dinletmek taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde, takip dayanağı faturanın iade edildiği bildirildiği, bu nedenle uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlamayacağından, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmamıştır.
Davacı taraf, takip dayanağı faturalara ilişkin sözleşmesel ilişkinin varlığına ilişkin yazılı bir delil ibraz etmemiş, fatura konusu hizmetin verildiğine dair dava dilekçesi ekinde teslim eden ve tesellüm eden kısımları imzalanmış —-Teslim ve Tesellüm Tutanağı”ibraz etmiştir.
Davalı tarafça kabul edilmeyen teslim tesellüm tutanaklarına ilişkin davalının isticvabına karar verilmiş, —– tarihli duruşmada isticvap edilen davalı şirket yetkilisi; “Bana gösterdiğiniz belgelerdeki tesellüm eden imzası bana ait değildir. Şirketimin muhasebe ve sigorta işlemlerini ve davaya konu edilen teşvik işlemlerini şirket muhasebesinde yapılan elemanlar tarafından yapılmıştır. Tesellüm eden imzası da onlardan birine ait değildir, biz kayıtlarımıza baktık inceledik, biz davaya konu edilen ve bana duruşmada gösterdiğiniz teslim tesellüm tutanaklarına konu dönemlerde davaı dan hizmet almadık, bu nedenle böyle bir faturayı defterlerimize işlemedik” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bunun üzerine davacı vekiline, davalı şirket yetkilisi tarafından kabul edilmeyen belgelerdeki imzanın kime ait olduğunun açıklanması hususunda kesin süre verilmiştir. Davacı vekili —-tarihli dilekçesinde tesellüm belgelerinde ki imzaların —- —-kardeşlere ait olduğunu beyan etmiştir. Ancak söz konusu teslim tutanaklarında tesellüm eden kısmındaki imzaların tamamında bir kişi tarafından atılmış tek tip imzanın bulunduğundan, davacı vekiline söz konusu imzaların —– hangisine ait olduğunu bildirmek üzere kesin süre verilmiştir. Davacı vekili ——– tarihinde verdiği dilekçede, müvekkili şirket yetkilileri dışarıda bekletilerek, davalı firma çalışanlarının imzalanacak evrakları alıp, içeriye götürerek imzalattıklarını, dolayısıyla imzaların kime ait olduğu konusunda net bir bilgilerinin bulunmadığını beyan etmiştir. Bu nedenle imzaların kim tarafından atıldığı bildirilmediği için, imzalar yönünden inceleme yapılamamıştır.
Davacı tarafın faturaya konu akdi ilişkiyi ve fatura konusu danışmanlık hizmetinin verildiğini ispatlayamaması üzerine, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanan davacı vekiline yemin hakkı hatırlatılmış, verilen kesin süre içinde yemin hakkının kullanılmaması üzerine, davacı taraf yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılarak, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatı talep etmiştir. İİK’nın 67/2.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmetmek için reddedilen kısım bakımından davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğunun ispatı gerekir. Davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 80,70 TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 450,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 369,40 TL’nin davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-Tarafların dava şartı nedeniyle başvurdukları———-dosya nolu görüşmeler neticesinde belirlenen 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde———- Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.01/12/2022