Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/753 E. 2022/42 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/753 Esas
KARAR NO: 2022/42
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/12/2020
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, davacı şirket tarafından işletilen—- kendisine ait olan —- tutarında borçlandığını, alacağın tahsili amacıyla —sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının borca ve takibe yaptığı itirazının haksız olduğunu, davalının itirazının iptali ile takibin takip tarihinden itibaren takipte istenen şartlarla devamına, davalının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davada derdestlik itirazında bulunduklarını, davacının iş bu davaya konu alacak ile ilgili olarak—- dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, ilgili mahkeme tarafından görevsizlik kararı verildiğini, dosyanın —- sayılı dosyasında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek dosya tekrar tüketici mahkemesine iade edildiğini, —– kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, ancak bu kararın kesinleşmediğini, halen derdest olduğunu, derdestlik itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini, davacının davası itiraz üzerinden — yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından davanın usulden reddine karar verilmesini, müvekkilinin —- geçişler sırasında yeterli bakiyesinin bulunduğunu, davacının iddialarını kabul etmediklerini, davacının —- kayıtlarında sistemsel bir hata olduğunun müşteri şikayetlerinden bilindiğini, derdestlik itirazının kabulü ile davanın usulden reddine, davanın—- yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından davanın usulden reddine, davacının davasının reddine, alacağın likit olmaması ve yargılamayı gerektirdiği gözetilerek icra inkar tazminatı isteminin reddine, davacının takip öncesi işlemiş faiz isteminin fahiş olduğundan ve müvekkilini temerrüde düşürülmediğinden reddine, davacının kötü niyetli yapmış olduğu takip nedeniyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerini ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davalıya ait araçların davacının işlettiği tünelden ücret ödemediği gerekçesiyle, geçiş ücreti ve cezalarının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki uyarınca itirazın iptali davasıdır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.—-
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
——— çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan — kararının uygulanmasına devam edilerek—– anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması,—yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez—- olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. —-
İtirazın iptali davaları TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir. —- cevabi yazısında, davalının işletme hesabına göre defter tuttuğu bildirilmiş, yazı ekinde beyanname suretleri gönderilmiş,— sayılı cevabi yazıda da, davalının — yılı itibariyle bilanço defter tutma haddinin altında kaldığı—- dönem içi hasılatının –olduğu belirtilmiştir.
Defter tutma hadlerini düzenleyen Vergi Usul Kanunun 177.maddesi;
“Aşağıda yazılı tüccarlar, I.inci sınıfa dahildirler:
1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı
— lirayı veya satışlarının tutarı —
aşanlar;
2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri
safi iş hasılatı —–lirayı aşanlar;
3. –numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde – numaralı bentte
yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı —- lirayı aşanlar;
4. Her türlü ticaret şirketleri—-
5.—– olan diğer ——–
6. İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler” şeklindedir.
—-sistemi üzerinden alınan —– sorgusuna göre ve verdi dairesi cevabına göre davalının personel taşımacılığından mükellefiyet kaydı bulunduğundan defter tutma haddi bakımından VUK.177/2.maddesine tabi olup, esnaf sınırının tespitinde —- yıl içinde elde edilen gayri safi iş hasılatına bakılması gerekir. Davanın açıldığı —yılında VUK 177/2’ye gayri safi iş hasılatına göre bilanço esasına göre defter tutma sınırı — Davacının—- gayri safi iş hasılatı ise —- olup davacının faaliyeti esnaf sınırın altında kalmaktadır.
Davalı—- faaliyetlerinin sınırı esnaf faaliyetlerinin altında kalıp tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur. —– cevabi yazısında davalının faaliyet gereği esnaf muafiyetinden yararlanamayacağı belirtilmiş olup, bu husus gelir vergisi muafiyetine ilişkin olup, defter tutma hadleriyle ilgisi yoktur.
Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin—– nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerice hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli —— Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için Tevzii Bürosuna gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzlerine karşı, davalının yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde—– Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.27/01/2022